Bugun...



Datça-Cumalı Muhtarı Çukadar, “Hiçbir Şey Yaptıramadık, Aday Olmayacağım,” Dedi

Semih Muhtarım, dün “Bir daha aday olmayacağım” demiştin. Nedenini sorduğumda da “Hiçbir şey yaptıramadık” demiştin. Neyi yaptıramadın? Kime ne yaptıramadın? Kimden ne istedin de yaptıramadın? Bize açıklamalarda bulunur musunuz?

facebook-paylas
Güncelleme: 06-06-2023 12:08:02 Tarih: 06-06-2023 02:31

Datça-Cumalı Muhtarı Çukadar, “Hiçbir Şey Yaptıramadık, Aday Olmayacağım,” Dedi

SÖYLEŞİ: MEHMET ERDAL / DATÇA

Palamutbükü sahilindeki bir kafede karşılaştığımızda, Cumalı/Çeşmeköy Mahallesinin sorunları ile ilgili olarak kendisine mikrofonu tutacağımı ve anlatacaklarını yazacağımı söylemiş, o da “Olur. Ne zaman istersen” demişti.

Bir gün sonra aynı kafede buluştuk ve Cumalı Muhtarı Semih Çukadar'la konuştuk. Çukadar sorularımızı içtenlikle yanıtladı. 

Muhtarım, dün “Bir daha aday olmayacağım” demiştin. Nedenini sorduğumda da “Hiçbir şey yaptıramadık” demiştin. Neyi yaptıramadın? Kime ne yaptıramadın? Kimden ne istedin de yaptıramadın?

 DÜĞÜNLERİMİZİ YAPACAK BİR YERİMİZ OLMALI

“Yaptıramadığımız şey...” diyerek konuşmaya başladı. Onunla daha önce, köyün ortak mülkiyeti iken Büyükşehir Yasası ile Datça Belediyesine geçen “eski fırının” bir ara Belediye tarafından satışa çıkarılmak istenmesine karşı haberler yaptığımda tanışmış, bu tanışıklığı da bugüne kadar devam ettirmiştik. PTT'den emekli, köylüleri ve Betçe bölgesi onu Hakkı diye çağırıyor. Hakkı, aslında dedesinin adıymış. Babası, o adı vermemiş. Nüfusa Semih diye kaydettirmiş.

“Bizim 5 köyümüz var Betçe'de. Düğünlerimizi topraklı yerlerde yapıyoruz; Yazıköy, Cumalı, Çeşme, Yaka, Sındı hatta Mesudiye. Bütün bu köylerin kolayca ulaşabileceği bir yerde, Yasgam'da bir düğün salonu yapılmasını istedik...”

Yazıköy'ün bir düğün salonu olduğunu söylüyorum. Orası düğün yapmaya uygun değilmiş. Tavanı alçak olduğu için gürültülü ve yankı yapan bir yermiş. Düğün yapılmaya uygun olduğunu söylediği yerin neresi olduğunu soruyorum; Yaka ile Çeşmeköy arasında, şimdilerde çöplük olan futbol sahasının olduğu yermiş. Orasının her köye eşit uzaklıkta bir yer olduğunu düşünüyor. Her köy oraya kolayca ulaşabilirmiş. “Hem Ak Partiye, hem de Datça Belediyesine söyledik. Yaptıramadık...” diyor.

Mesudiye'ye çeyiz almaya giden araçların ve onlara eşlik eden çalgıcıların gürültüsü konuşmaları duyulmaz haline getirince söyleşiye birkaç saniye ara veriyoruz.

Aradan sonra düğün salonu üzerine konuşmaya devam ediyoruz. Bu düğün salonunun Muğla Valiliği Yatırım İzleme tarafından yapılabileceğini söylüyor. Bu konuda doğrudan muhatap Muğla Valiliği olmadığı için oraya bir başvuruları olmamış. “Bizim muhatabımız Datça Kaymakamlığıdır” diyor. Oraya bir dilekçe verip vermediklerini tam olarak anımsamıyor. Muhtarlar toplantısında filan şifahen dile getirdikleri olmuş. Hiçbir sonuç alamamışlar.

 İMAR PLANI ÇIKARILMALI

Konuşmasına devam ediyor, başka sorunlara değiniyor.

“Örneğin, babam 65 yaşında öldü. Bana bir ev yapamadı; yasak! Şimdi ben 62 yaşındayım. Ben de kızıma yapamıyorum; hala yasak! Bu bölgeye imar filan gelmiyor. Kaç yıl oldu, aynı sorun devam ediyor...”

Bu yılbaşından itibaren bazı mahallelerde “Geçici yapılaşma koşulları” çerçevesinde yapı yapmaya yeniden verilen izinden yararlanıp yararlanamadıklarını soruyorum. Karaköy gibi Cumalı'da da Devlet tarafından “imar planı” çalışması devam ettiğinden bu haktan yararlanamıyorlarmış. Ayrıca bu uygulama, uygulamanın izin verildiği Yaka, Mesudiye... gibi mahallelerde yola cephesi olan ve “köy yerleşim ve gelişim alanları” içindeki yerler için geçerliymiş, haliyle herkes bu haktan yararlanamıyormuş. “Biz imar planının çıkarılmasını bekliyoruz” diyor.

FOSEPTİKLER KOKMAYA BAŞLADI

“Örn: Palamutbükü’nde foseptikler kokmaya başladı.” Betçe'de bırakın arıtmayı, merkezi bir sistem olmadığından var olan konutların ve iş yerlerinin atık sularının foseptiklerde toplandığını ve bunun da ciddi bir sorun olduğunu biliyordum. (Hoş, Datça'nın merkezinde, örn: Çomarlık Mahallesinin Kızlan Ovasına bakan kısımlarında bile yapımına izin verilen yapıların tümü ruhsatlı olmasına karşın yıllardır benzeri bir alt yapı sorunu vardır ve bazı sokaklarda foseptiklerden taşan suları görmek mümkündür)

Muhtar, foseptiklerin MUSKİ'nin vidanjörleri tarafından belli bir bedel karşılığı boşaltıldığını ama bu konuda çok ciddi sorunlar yaşandığını söylüyor. “MUSKİ'nin elinde yeterli vidanjör yok. Bazı sokaklar çok dar olduğu için daha küçük vidanjör gerekiyor ama MUSKİ'de o boyda vidanjör yok. Geçenlerde Marmaris'ten küçük bir vidanjör istedik Çeşmeköy'e, vidanjörcü bizden bir geliş için 15. 000 TL istedi. Bizim Muğla Büyükşehir Belediyesinden istediğimiz şudur: Bu konuda ihaleye çıkılırken, ihaleye katılan firmalara şart koşulsun ki bizim yaşadığımız bu sorunu çözsünler. Örn: Vidanjör giremiyor mu, ihaleyi alan şirket dalgıç ile o foseptikleri boşaltacak ya da küçük vidanjörlere sahip olacak...

Pandemiden sonra sivrisinek ile mücadele kapsamında yeterli ilaçlama yapılamadığından şikayetler çok arttı. Belediyemiz bu konuda gerekeni yapmalı. Yaz sezonunda tatile gelen misafirlerimiz bu sivrisineklerden çok rahatsız olurlar.”

ESKİ OKULUMUZA TADİLAT YAPILMALI

“Biliyorsun, Çeşmeköy Meydanında bizim eski bir okulumuz var. O okulumuz Betçe yöresinin ilkokuludur; 1929 yılında yapımına başlanmış ve 1933 yılında yapımı tamamlanmış. Uzun yıllar, Betçe'deki herkes bu okulda okumuştur. Şimdilerde hangi köye gitsem, yaşlılar bu okulu ve neden bu halde olduğunu sorarlar. O yaşlıların bu okul ile ilgili anıları vardır. Bu okulun çok amaçlı kullanılabilmesine imkan verecek şekilde tadilat yapılmasını istiyoruz. Bu konuda Muğla Büyükşehir'e bile dilekçe verdim. Dediler ki, orasının tapusu bizde değil, Milli Eğitim'de. Biz orasının tadilat yapılarak, örn: gençlerin kullanımına açılmasını istiyoruz. Yaptıramadık. Hatta bir ara 9 yıllığına Selçuk Üniversitesine kiraya vermiştik. Üniversite, bildiğim kadarıyla, Knidos'ta kazı yapan gençlere verilecek dersler için burasını kullanacaktı. Bir defasında, bu okulda 2 yıllık bir bölüm de açabiliriz demişlerdi. İyi olur dedik. Ama ne olduysa oldu, zorluk çıkarmak için buraya bir müfettiş geldi. Çeşmeköy çok göç alıyor, burada 1'den 5. sınıfa kadar eğitim yapacağız diyerekten Selçuk Üniversitesine verilmesine hayır dendi. Biz de sözleşmeyi iptal etmek zorunda kaldık. Şimdi biz bekliyoruz... Eski Datça Mahallesinde Fikret Bey var; Milli Eğitim adına bu okul ile ilgili bir plan çizecekti. 1,5 yıl oldu. Ses soluk yok. Ne oldu? Neden böyle oldu? Ben de anlayamıyorum.”

 UMUTSUZ OLDUĞUM İÇİN ADAY OLMUYORUM

Yani muhtarım, anlattıklarından anladığım şu: Cumalı'nın/Çeşmeköy'ün ve Betçe'nin bazı sorunları var. Bu sorunları bir biçimde hem yerel hem de merkezi yönetime bağlı ilgili kurumlara iletiyorsunuz, çözüm bekliyorsunuz ama somut bir gelişme yok. Olumlu ya da olumsuz yanıt da yok. Sen bu durumdan dolayı umutsuz musun?

“O nedenle yeniden aday olmuyorum ya. İki dönemdir muhtarım. Benim için tamamdır. 2014 yılından beri 'Plan, Plan...' diyoruz, olmuyor. Tarıma mı takılıyor yoksa Anıtlar Kurulu'na mı takılıyor, bilmiyorum ama bildiğim bir yerlere takılıyor ve ilerleme olmuyor...”

Belediye Meclisinde Palamutbükü'nün imar planları ile ilgili yapılan konuşmalardan yola çıkarak düşüncemi belirtiyorum, “İsteseler, daha doğrusu Devlet istese bir ayda bitirirler bu 'imar planı' sorununu” diyor. “Devlet'in önünde hiçbir güç duramaz. Ondan sonra okul diyoruz, plan yapıp tadilat olsun diyoruz, olmuyor. Çizimi yapan Fikret Bey 'Anıtlar Kurulundan izin alamadım. Yeniden çizeceğim' diyor...”

 KADASTROL YOLLAR AÇILMALI

Cumalı'nın ana sorunları sanırım bu kadar diye düşünürken Muhtar bir başka konuya değinmeye başladı.

“Biliyorsundur, Cumalı'nın tarım alanlarının %30'u yabancılara (Datça dışından gelip yerleşen ya da yerleşmeyi düşünen kişilere) satıldı. Bu kişiler tapu devri yapıldıktan sonra aldıkları yerin sınırlarını taş duvarlar ile çeviriyor. Bu durumda ne oluyor? Yıllardır komşu tarla sahibi çiftçiler tarafından kullanılan yollar azalıyor. O satılan ve çevresi taş duvar ile çevrilen yerin arka taraflarında kalan tarlaların sahipleri tarlalarına gidip gelemiyor, ekim dikim yapamıyor. Yasal olarak kimseye 'taş duvar yapma' diyemeyiz. Belediyenin açılmayan ya da bu şekilde yok olan kadastral yolları açmaya devam etmesi ve açılamayan kadastral yollar nedeniyle mağdur olan çiftçilerimizin mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor. Yol çok önemli. Yol medeniyet demek.”

 KAÇAK YAPILAŞMANIN NEDENİ...

Birkaç gündür bu bölgeyi dolaşıyorum; Marin üzerinden Bükceğiz'e, Belen'e, Cumalı'ya kadar gittim. Özellikle Çeşmeköy'de çok belirgin bir biçimde şöyle bir şeyle karşılaştım: Çok sayıda yapıda Belediye'nin çivilediği mühürlü tutanak var. Belli ki Belediye bu yapıları “kaçak” olduğu gerekçesiyle tutanak tutup mühürlemiş; kimisi inşaat halinde, kimisinin inşaatı bitmiş... Yani bu yapılara yapılırken mi müdahale yapılmıyor, yapılıyor da “laf olsun” diye mi yapılıyor? Bu konuda temel sorun “imar sorunu” mudur? Ne düşünüyorsun?

“ 'İmar' olmadığı için... Bir de vatandaşlar birbirlerini şikâyet ediyorlar. Genelde şikâyetler CİMER'e ediliyor. CİMER bu şikâyetleri Belediyeye bildiriyor. Belediye geliyor ve tutanak tutup o yapıyı mühürlüyor ve gidiyor. Benim duyuşum Datça'da 400 civarında yıkılacak yapı varmış. (Belediye Başkanı bir meclis toplantısında bu sayıyı 600 küsur olarak açıklamıştı) Bu konuda köklü çözüm imar planının çıkarılmasındadır. İmar planını çıkaracaksın ve bu plan dışına çıkılması yasaktır diyeceksin. Bu olmayınca, örn: deminde anlattım, 65 yaşında ölen babam bana bir ev yapamadı. Haliyle gereksinimi olan yapıyı yapamayınca vatandaş, mecburen 'kaçak' yapıyor. 'İmar planı' çıkmadıktan sonra bunun önünü almak çok zor. Kardeşim neyi bekliyorsunuz? Çözün bu sorunu!”

 BAŞIBOŞ KÖPEKLER İLE BAŞIMIZ DERTTE

“Başıboş köpekler diye bir sorunumuz da var. Bir bakıyorsun, bir vatandaş motordan düşmüş, nedeni bir köpeğin havlaması. Bir vatandaş geliyor, oğlaklarını köpekler yemiş. Kimisinin tavuklarını yemiş. Bu bölgede sahipsiz köpek çok. Sadece yazın tatile gelenlerin yaz sonu giderken bıraktıkları değil Datça'da yaşayan bazı vatandaşların getirip bıraktıkları köpekler de ortalıkta dolaşıyor. Belediye bu başıboş köpekleri toplayıp 'Köpek Bakım Barınağı'na götürmeli. Benim bildiğim tasmasız bütün köpekler toplanmalı. Ben gidip geldiğimde Marmaris'te köpek görmüyorum. Bu bölgede çok sayıda var. Ben bir vatandaşın 12 tane oğlağının köpekler tarafından yenildiğini biliyorum. Bu sorunu Kaymakamlığa, Belediyeye bildirdik...”

 SAHİLDE “HALK PLAJI” OLAN YERLER BELİRLENMELİ

“Palamutbükü'nün tek bir yolu var, görüyorsun. Bu yolda araç ve yaya trafiği yaz aylarında çok yoğun. Haliyle bu yolu yaya ve araç trafiğine açık tutmalı, bu trafiği engelleyecek işgallerden kaçınmalıyız.

Biliyorsundur, bu bölgenin sahillerinde MUÇEV yok. Uzun yıllardır sahillerde tek yetkili Belediye idi. Belediye, bu konuda bir hata yaptı ve kıyıları işletmelere kiraya verirken 'Halk Plajı' olabilecek yerleri önceden belirlemedi. Palamutbükü’nde halkın denize girebileceği yer kalmadı gibi...”

Datça'da da bu konu çok tartışılıyor, halkın denize girebileceği yer kalmadı.

“Burada bir tek MERTUR'un ön tarafı kaldı halka açık, geri kalan her yer işletmeler tarafından işgal edildi. Adam denize sıfır bar yapmış, bu olur mu? Bu sahilde Sındı'nın da hakkı var, Yazıköy'ün de, Datça dışından gelen vatandaşın da var. Denize girmek için gidiyoruz, işletme sahibi geliyor, 'kalk' diyor...”

Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Sahillerde bazı bölümler “Halk Plajı” diye ayrılmalı mı?

“Ayrılmalı. Vatandaş nerede denize gireceğini bilmeli. Bu uygulama olur ise esnaf da rahat eder. Esnaf ile uzlaşmadan olmaz. Esnafa 'boşalt' diyemezsin. Ama esnafa ve halka alternatif sunacaksın. Esnafa, arkadaş sen burasını kullanıyorsun ama şu yer vatandaşa ait, orasını işgal edemezsin diyeceksin.”

Uzlaşmaya dair somut bir çözüm bulunmalı. Şu anki durum vatandaşı çok mağdur edici.

“Mesela, ben Rodos'a gittim. Buradaki gibi bir durum yok. Sahile gidiyorsun, şezlong mu kiralamak istedin, kiralıyorsun. Belli bir ücret ödüyorsun. Akşamleyin şezlongu iade ettiğinde görevli ki bu görevli yerel yönetimin çalışanı, sana ilk anda ödediğin ücretin yarısını iade ediyor. Şezlong kiralamak istemiyor musun? Kiralamıyorsun. Bu güzel bir uygulama. Biz eskiden hasırın üzerine uzanıp güneşlenirdik. Kısacası, bu sahilde birkaç tane 'Halk Plajı' olmalı ve garibanlar da gelip ücretsiz denize girebilmeli.”

Bu konuyu senin ağzından yazmak isterim. Bu konu tartışılmalı ve bir çözüme kavuşturulmalı. Şu anki durum ilelebet sür git gitmez.

“Sahillerin pisliğini belediyeler temizliyor ise ki onlar temizliyor, yetki de belediyelerde olmalıdır. Belediye bir uygulama yaptığında ve onu yanlış bulduğumuzda, şunu halkın yararına yap diyebiliriz. Şimdi diyemiyoruz. Bugüne kadar İdare Mahkemeleri bazı uygulamaları yasaya aykırı bulup iptal etti ama bundan sonra bu iptalleri de yapamayabilir. Biliyorsunuz, yasalar değiştirilip duruluyor ve her şey daha da zorlaştırılıyor...”

 

 




Bu haber 3355 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YEREL YÖNETİM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI