Bugun...



DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e Eleştiri!

DEM Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Grup Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder, t24’deki yazısında; Yazı Tura filmini çeşitli bölümler halinde anlatırken, yazısının 5. Bölümünde “Haddi Aşmak” başlıklı bölümde, Cumhuriyet’e İslam Hukuku açısından eleştiri getiriyor.

facebook-paylas
Tarih: 29-12-2024 20:30

DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e Eleştiri!

NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ

Önder, yazısında ilk olarak İslam Hukukunun ne olduğu hakkında bilgiler veriyor: “Geleneksel İslam Hukuku suçları Allah’a ve insana karşı işlenmiş suçlar olarak ikiye ayırır. Birincisinde af, indirim, kısas/tazminat yoktur ve cezası yaşamsaldır çoğunlukla ve ‘had’ denir. Ḥudūd çoğul hâlidir ve had hudūd aşmak ya da bilmemek buradan gelir.”

Önder, sonra da çizdiği ve tanımını yaptığı bu çerçeve doğrultusunda 29 Ekin 1923 tarihinde kurulan Cumhuriyet’i şöyle değerlendiriyor: Benim yandığım şudur: Bu ülkenin yenisi kurulurken şöyle olmuş: Allah, her alandan haşa silinirken, devlet kendisini Allah’ın yerine koymuş ve kendisine karşı işlenen suçlar için kendisini Allah ile bir tutup had çizmiştir. İşte bu çizgi, yani devletin çizgisi, İslam hukukundakinin aksine, önceden görülebilir, bilinebilir bir şey değildir. İşte kendi haddini bilemeyen devletimizin, haddini/çizgisini aştığını fark etmenin tek yolu da haddi aşmaktır. Aşmadan önce çizilmiş somut hiçbir uyarı ya da tarif yoktur. Bir şey yapıp aşarsınız ve aştığınızı devlet size bir daha asla unutamayacağınız bir şekilde hatırlatır.” (Yazının linki: https://t24.com.tr/yazarlar/sirri-sureyya-onder/yazi-tura-bu-topragin-butun-evlatlari-birbirini-gozunden-sevmeye-baslayacak,47790, 24.12.2024)

Cumhuriyet, İslam hukuku açısından eleştirilemez!

Cumhuriyet’in İslam hukuku açısından eleştirisini, bir siyasal İslamcı veya bir şeriat özlemcisi yapsa anlarım da, bunun Sırrı Süreyya Önder tarafından yapılmasını anlamak mümkün değil! DEM Parti içinde muhafazakâr görüşe sahip olan milletvekilleri bile bugüne kadar buna benzer hiçbir yorum ve değerlendirme yapmadı. Sırrı Süreyya’nın bir İslamcıdan daha fazla İslamcı gibi davranması ise hiç hoş olmadı ve yanlış olmuştur. Önder, bu değerlendirmesiyle İslamcı çevrelere bir mesaj mı vermek istiyor, kimlere şirin görünmek istiyor ya da Cumhuriyet’e koro halinde saldıranların yanında yer almakla neyi amaçlamaktadır? Cumhuriyet’in, Kürt halkına sağladığı hiçbir kazanım yok mudur?

Cumhuriyet, Laiklik ilkesini esas almaktadır

Hiçbir şey eleştirilemez değildir. Her şey eleştirilebilir. Hiçbir zaman tam mükemmele varmak mümkün değildir. Cumhuriyet’in uygulamadan kaynaklı eksikleri olabilir ama Cumhuriyet, sizin yaptığınız gibi İslam hukuku, Şeriat hükümleri doğrultusunda eleştirilemez çünkü Cumhuriyet, İslamcı anlayışın karşıtı olan Laiklik ilkesini esas almaktadır.

Laiklik, şeriatın karşıtıdır

Cumhuriyet yönetimi her şeyden önce; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı, herkesin inancını özgürce yaşadığı, kimsenin inancından dolayı baskı görmediği, kadın erkek eşitliğinin sağlandığı, çağdaşlığı önceleyen ve hedefleyen Laik bir yaşam şeklidir. Bu mudur devletin, Allah’ın yerine kendisini koyması? Meseleyi İslam Hukuku açısından ele alıyorsanız eğer bu şeriat yönetimidir ve çevremizde bunun örnekleri çok var ve ne halde olduklarını siz de biliyorsunuz, herkes biliyor. Atatürk saltanatı/halifeliği kaldırarak; şeriatla yönetilmenin önünü kapatmış oldu. Buna sevinmelisiniz ama belli ki siz de iktidarın yaratmak istediği siyasi iklim doğrultusunda değişime uğrayanlardan olmuşsunuz! Yazık…

12 Mart ve 12 Eylül: Türk ve Kürt Solunun ezilişi

1950 yılından bu yana bu ülke hep İslamcı görüşlerle iç içe olan sağ iktidarlar tarafından yönetildi. Ülke, Cumhuriyet’in çağdaşlığı hedefleyen değerleri doğrultusunda yönetilmiş olsaydı hiçbir sorun olmaz ve ülkede özgürlük rüzgârları eserdi. Bu ülkede 12 Mart ve 12 Eylül süreçleri yaşandı. Her iki askeri darbe, 68 ve 78 kuşağına ağır bedeller ödetti. Her iki darbe, Türk Soluna ve Kürt Soluna büyük zararlar verdi. Toplumsal mücadeleye, demokratik mücadeleye önderlik eden kimliği ne olursa(Kürt-Türk) herkes ağır işkenceler gördü, uzun süreli hapis cezalarına çarptırıldı. Hak-hukuk-adalet ve özgürlük mücadelesi verenler, bugün daha ağır siyasi koşullarla karşı karşıya. İktidar, demokratik mücadele veren herkesi, kimliğine bakmadan baskı uyguluyor. Toplum, sindirilmeye ve susturulmaya çalışılıyor. Bu iktidarın anti-demokratik uygulamalarından en çok zarar gören HDP-DEM Parti çizgisidir.  Belediye başkanları görevden alınarak yerlerine kayyım atanan, milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılan; bu siyasi çizginin insanlarıdır.

Yazı, özeleştiriye muhtaçtır

Sayın Önder, durum böyleyken ve demokratik ortamın unsurlarını ortadan kaldıranlara karşı söz söylemeniz gerekirken, zamanlama açısından hiç uygun olmadığı halde İslam hukuku açışından Cumhuriyet’i eleştirmeniz/sorgulamanız; kabul edilemez. Sizin bu tavrınız, üzücü ve düşündürücüdür. Bu yazı ve tutumunuz, özeleştiriye muhtaçtır…

 

 

 

 




Bu haber 1134 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SİYASET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI