Bugun...



Zeytine Dair (2)

Ayaklıkırı İzmir'in Tire ilçesine bağlı doğduğum, ilkokulu bitirdiğim, ortaokul, öğretmen okulu, öğretmenlik, eğitim enstitüsü, üniversite derken 1976 yılı dahil her yaz gelip yaşadığım köyüm. Adının nereden geldiğine dair rivayetler muhtelif. 1970'lerin ikinci yarısından sonra farklı nedenlerle gündeme gelen göçler nedeniyle 600 civarındaki nüfusu şimdilerde 100 civarına düşse ve artık köy dışından gelip yerleşenlerin sayısının artmaya başladığı bir yer olsa da hala toprağa sonradan yerleşmiş biz Yörüklerin köyü.

facebook-paylas
Tarih: 19-12-2023 00:25

Zeytine Dair (2)

Ayaklıkırı'da Zeytin Toplamak

MEHMET ERDAL / DATÇA

Kardeşimiz Musa'nın (nam-ı diğer Settar'ın) ölüm yıl dönümü (04.10.2016) nedeniyle Ekim ayı başında köye gittiğimizde tohurları ve ağaçların dibinde biten sürgünleri görünce aklımdan geçirmiştim; “Tohur iyi, 120-150 kg arası yağ çıkar. Zeytin ağaçları dibindeki sürgünlerin temizlenmesi ve ağaçların budanması da gerekiyor. Bu yıl gelip zeytini kendimiz toplasak daha iyi olacak,” diye. Geçen yıl hasat zamanı yağhane kg. fiyatı ortalama 80 TL olan zeytinyağının litre fiyatının bu yıl serbest piyasada 150-200-250-300.00 TL civarına fırlaması ve o süreçte TARİŞ'in zeytinyağının kg. alım fiyatını (08.11.2023) Güney Ege Bölgesi için (0,8 asitli) 260-(0,5 asitli) 270-(0,3 asitli) 290.00 TL olarak açıklaması üzerine de “Tamam” dedim, “Miras kalan zeytinleri 2 yıl öncesi olduğu gibi bu yıl da gidip toplayacağım ve yağhanede sıktıracağım.”

Köyde yaşamını devam ettiren kardeşlerimden yukarıdan aşağıya 4 numara olan ablam (Perihan Kamalı), “Gel. Enişten gidip baktı, '200 kg yağ çıkar' diyor. Zeytin toplamada sana yardım da eder. Zeytinin çöpünü kabaca temizledikten sonra çuvallarsınız, gerisini ben hallederim. Bizde kalırsın...” minvalinde konuşunca da İnternetten Ayaklıkırı'daki en uygun hava koşullarına dair bilgileri sorgulayıp “en uygun zaman” gördüğüm 30 Kasım günü yanıma iş kıyafeti, zeytin sıyırmak için plastik tırmık, sıyırılan zeytinlerin üzerine düşeceği yazgı, tahra, kazma, testere, plastik kova, yağ bidonları alarak düştüm yola.

 AYAKLIKIRI'DA YAŞAM

Ayaklıkırı İzmir'in Tire ilçesine bağlı doğduğum, ilkokulu bitirdiğim, ortaokul, öğretmen okulu, öğretmenlik, eğitim enstitüsü, üniversite derken 1976 yılı dahil her yaz gelip yaşadığım köyüm.

Adının nereden geldiğine dair rivayetler muhtelif. 1970'lerin ikinci yarısından sonra farklı nedenlerle gündeme gelen göçler nedeniyle 600 civarındaki nüfusu şimdilerde 100 civarına düşse ve artık köy dışından gelip yerleşenlerin sayısının artmaya başladığı bir yer olsa da hala toprağa sonradan yerleşmiş biz Yörüklerin köyü. Rivayet odur ki Ayaklıkırı da komşuları Işıklar, Yeniçiftlik, Göllüce, Bülbülderesi ve Tire'ye, Bayındır'a, Torbalı'ya bağlı daha pek çok köy gibi zamanında Padişah Abdülhamit'e ait olan “Rahmanlar Çiftliği” üzerine kurulmuş bir yerleşim yeridir.

Köye gelişimin ertesi günü (01.12.2023) sabah saat 06.30'da uyandım; Nuri enişte yeğeni Özkan'ın (Konur) ortakları arasında olduğu yağhanedeki gece nöbetinden gelmiş. Nöbet tuttuğu yağhane köyün ilk ve tek yağhanesi. Geçen yıl faaliyete geçmiş. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da zeytinlerin sıkım süresince akşamları saat 19.30-06.30 arası yağhanede olası hırsızlığa karşı nöbet tutuyormuş. Gece saat 0.30 gibi işten gelen yeğenim Murat ise Japon bir firmaya ait tavuk çiftliğinde bekçilik yapıyor. Bu hafta saat 16.00-24.00 arası gece bekçisi. “Bir gün seninle gidelim çalıştığın yere. Göreyim.” dediğimde gülmüştü. Çanakkaleli müdürleri çok titiz bir veterinermiş. “İçeriye giremezsin, yasak.” diyor. Kendileri bile 3 yerde terlik ve çizme değiştirerek girebiliyorlarmış tavukların bulunduğu bölümlere. Tavuklara hastalık bulaştırılmasından korkuluyormuş.

Zeytin toplamaya saat 08.00 gibi gideceğiz. Eniştem “Sen biraz daha uyu, daha erken” diyor. Alışkanlık, normal koşullarda 5 saat uyku yetiyor. Rahmetli matematikçi ve bilim insanı Cahit Arf'ı anımsıyorum. Arf formülünü bulan Cahit Arf, bir insanın günde 5 saat uyumasının yeterli olduğunu söylüyordu.
Enişteyle kahvaltı yaparken ezan okunuyor. Eniştemin kardeşi Niyazi (Kamalı) okuyor ezanı. “O hafız” diyor. Köyde imam yokmuş. İmamların bizim köyü beğenmediğini düşünüyor. Tire'de 20 köyde imam yokmuş. “Erdoğan imamları okullarda görevlendirmiş” diyor. Gülüşüyoruz.
Sonraki günlerde de yapılan sohbetlerden köy dışından gelip yerleşenlerin bazılarının arada bir ya da hafta sonları gelip evlerinde kaldıklarını öğreniyorum. Bu evlerin bazıları da soyulmuş. “Hırsız ya da işbirlikçisi köydendir” diyorum. Yıllar önce, çocukluğumda köyde küçük bir dükkânımız vardı ve bir gece dükkâna hırsız girmişti. Yukarıdan aşağıya 5 numara olan Kenan abim hırsızı Tek Kırma ile dükkânın içinde vurup yaralamıştı. Yabancı bir hırsız tek başına tanımadığı bir köye rast gele gelip, giremezdi. İşbirlikçisi köyümüzdendi ama bulunamamıştı. Şimdilerde zeytinyağı vb. ne buluyorsa alıp gidiyormuş hırsızlar içerisine girdikleri evlerden. Köye gelişimden birkaç gün sonra Kursak köyü yolu üzerinde Işıklarlı bir köylüye ait zeytin tarlasına giren hırsızların zeytin ağaçlarını sıyırmak yerine dallarını kesip kesip bir araca yükledikleri ve götürdükleri haberi geldi. “Bizim zeytin ağaçlarına kimse dokunamıyor, bunun nedeni köyde yaşamaya devam eden kardeşlerimiz, yeğenlerimiz ve akrabalarımızdır” diyorum. Onlara minnet duyuyorum.

HAMLIK CİDDİ BİR SORUN

Zeytin hasadını tek başına yapmak hiç olası değildir. Eniştem 76 yaşında ama o olmasa ben bu yıl zeytin toplama işine asla girişemezdim. Önceden düşmüş dip zeytinlerini topladı. Çulları sermeye, ağaçların eteklerini sıyırmaya, çulların üzerindeki zeytinleri kaba çöplerinden ayrıştırmaya, çuvallamaya yardım etti. dahası bana “yalnız olmadığım” duygusunu yaşattı. Bir zeytin toplayıcısı için bunlar çok önemli yardımlardır.

Öğleleri eve gidip yemek yiyor, çay içiyoruz; ev ile tarlanın yakın olması çok iyi bir şey. Akşamları saat 17.00-18.00 arası bir zamanda her şeyi topluyor, zeytinleri çuvallıyor ve arabaya yükleyip evin yolunu tutuyoruz. Eve getirip avluda “harar” denilen büyük çuvalları yan yana koyarak oluşturduğumuz yazgının üzerine döktüğümüz zeytinleri biz tarlada çalışırken ablam elden geçiriyor, çöplerini ayıklıyor. Sonrasında biz eve gelince onları yeniden çuvallıyor ve yerlerine tarladan yeni getirdiğimiz zeytinleri döküyoruz.

2018 ve 2021 yılında zeytinleri kardeşim Pakize (Yüksel) ile toplamış, 2019, 2020 ve 2022 yıllarında Datça/Kızlan'da bir arkadaşımın ailesine zeytin toplama işinde yardım etmiş olsam da bu tür işler için ham sayılırdım; bunun bedeli ilk günden itibaren ciddi bir yorgunluk oldu. Gün geçtikçe yorgunluktan ayakta duramaz oldum. Zeytin işi çok yorucu ve zahmetli. Sırık, tırmık ya da çırpma makinası, çok fark etmiyor. Özellikle yerli zeytin ağaçları çok yüksek, bu da zeytinde çırpma ya da sıyırma işi yapanın boynunun perişan olması demek. “Kim ki zeytinyağı fiyatlarını çok buluyor, onu hemen zeytin toplamaya yollamalı” diyorum.

Toplamanın son günü olan 7. gün vücudum iflas etti. Son ağacı, yağmurun başlamasını da bahane ederek toplamadan, içine zeytin doldurulmuş 8 yarım çuvalı da tarlada bırakarak evin yolunu tuttuk. Ertesi gün sabah gidip hem yarım bırakılan ağacı sıyırdım hem de çuvalları yükleyip getirdim.

Enişteye göre zeytinler bu yıl kurtluydu. Bu nedenle zeytinler yağlı ama önceki yıllara göre daha yüksek oranda asitliydi. Kendilerininki dahil köydeki yağhanede sıktırılan zeytinlerin çoğunda benzer bir durum söz konusuydu. Karıştırıldığında yağın asit oranını ciddi olarak artıracağından dip zeytinini ayrı toplamak ve çuvallamak da yarar vardı. Öyle yaptık.

Bizim tarlanın zeytinleri büyük oranda “yerli” dediğimiz Memecik türü zeytinler. Önceki yıllarda olduğu gibi iri ve toplama anında büyük ölçüde hala yeşiller. Ağaçtan kolay sıyrılıyor ve çuvalı dolduruyor.

ÇIKAN YAĞIN MİKTARI VE KALİTESİ YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜRÜYOR

İlk iki günkü hasat sıkılmak için yağhaneye gitti. Akşam eniştem nöbete gidince bakmış, 5,9 kg zeytinden 1 kg yağ elde edilmiş. Asit oranı 0.8’miş. Eniştemin söylemleri çerçevesinde kaliteyi böyle beklemediğimden “çok iyi” diyorum.

İkinci postada 5,6 kg zeytinden 1 kg yağ elde edilmiş. Asit oranı 0,5. “Süper” Yüzümüz gülüyor.

Son kez gönderilen zeytinlerden 7 kg’a 1 kg yağ elde edilmiş. Asit oranı 0,7. “Harika.”

Tarladaki zeytinleri yukarıdan aşağıya doğru ilerleyerek sıyırdığımızdan ağaçların zeytinleri beslemesine, zeytinin cinsine, yeşil ya da siyahlaşmasına bağlı olarak yağ ve asit oranı görece değişik geldi. Normal.

İki çuval halinde de 90 kg dip zeytini gönderdik. Yağhaneye gelen diğer dip zeytinler ile paçal edip sıkmışlar ve ortalamayı alıp o ortalama üzerinden sahiplerine dağıtmışlar. Bizim payımıza 11,5 kg dip yağ düşmüş. Evden götürdüğümle bunu birleştirip sabun yapacağız.

Zeytin toplama bittikten sonra pay dağıtımında kullanılmak üzere yağ bidonu almak üzere Tire'ye gidiyoruz. İşin bitimi şerefine tatlı alıyoruz. Bu eski bir gelenek: Tarla bittiğinde tarla sahibi ya kendi gider ya da sipariş verir, tarlaya helva ile “Pazar Ekmeği” (bildiğimiz normal somun ekmeği ki çocukluğumda çok nadir yerdik) gelirdi. Kutlama, gelen bu ekmek ile helva yenilerek yapılırdı.

(Devam edecek)




Bu haber 3374 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER TOPLUM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI