Tweet |
KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURULUŞUNU 83. YILI
“Memleketimizin, dağlarında bayırlarında ve kırlarında, hatta en ücra köşelerinde kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız” Hasan Ali YÜCEL
SERDAR ARKAN
Köy enstitüleri bir ihtiyaçtan kurulmuştu. 1923 Anadolu aydınlanmasının bugün ülkemizde ve Dünya’da en çok üzerinde konuşulan, en fazla kitap, dergi ve makale yayınlanan, araştırma yapılan ve değeri her gün daha iyi anlaşılan kurumlarıdır Köy Enstitüleri. Ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda, her geçen gün değeri daha iyi anlaşılmaktadır. Cumhuriyetin 100. Yılına doğru giderken eğitimde, sağlıkta ve tarımda içine düştüğümüz bunalım, Cumhuriyetin ilk yıllarında karşılaştığımız aynı sorunların yarattığı sıkıntılardan kaynaklanmaktaydı. 100 yıl sonra başa döndük. Çözüm gene Köy Enstitüleri deneyimlerinde var. Ancak bu çözümleri fark edip, yararlanabilecek irade var mı?
KÖY ENSTİTÜLERİ KURULMADAN ÖNCE ÜLKEDEKİ DURUM
Cumhuriyet, Osmanlının küllerinden doğarken, savaştan çıkmış, aydınlarının ve üretken erkek nüfusunun önemli bir kısmını Çanakkale ve İstiklal Savaşında kaybetmiş, sadece %10.5 i okuma yazma bilen 11 Milyon nüfusunun % 90’ı köylerde; açlık, yokluk, sefalet ve hastalıklar içinde kıvranıyordu. Bu şartlar altında Polatlı’dan top sesleri gelirken, TBMM Bakanı Mustafa Kemal, 15-21 Temmuz 1921 tarihlerinde Maarif Kongresini topluyor, geleceğe yönelik “halkçılık” ilkesi doğrultusunda yeni bir ulusun inşası için kararlar alıyordu.
İşgalden kurtulup, 29 Ekim 1923 de Cumhuriyet ilan edilince, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları, 3 Mart devrim yasaları ile birlikte eğitim seferberliği başlattılar. Harf devrimi, Millet Mektepleri, Halk Evleri ve Odaları, öğretmen Okullarının sayısının artırılması gibi her yönden halka ulaşılmaya, padişahın kullarından, yurttaş yaratmak için her yol deneniyordu.
Ancak yüzyılların ihmali sonucunda 1935’ e gelindiğinde 14 milyon nüfusun % 80’i okuma yazma bilmiyordu. 40.000 köyden sadece 5000 köyde okul vardı. 2.000.000 öğrenim çağındaki öğrencinin dörtte biri eğitim olanağından yararlanabiliyordu. Bunun da % 85’i kentlerde idi.
KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURULUŞU
Yeni çareler aranıyordu. Çareyi gene Mustafa Kemal Atatürk gösterdi. Askerlik yapan Onbaşı ve Çavuşlar altı ay eğitimden geçirilip Eğitmen yapıldı, başarılı olunca bunu Köy Öğretmen okulları kurulması izledi. Bu çabaların sonunda Hasan Ali Yücel gibi filozof bakanın göreve gelmesiyle, 17 Nisan 1940 da TBMM den 3803 tarihli “Köy Enstitüleri ve Köye Lüzumlu Erbab Yetiştirilmesi Kanunu” çıktı.
Avrupa’da faşizmin kol gezdiği, Hitlerin ordularının sınırlarımıza dayandığı koşullarda, 1943 yılına kadar 21 Köy Enstitüsü Türkiye’nin her yerinde her karış toprağını, eğitim açısından kapsama alanına alınmıştı. Köy Enstitüleri mezunu öğretmenler sadece çocukları değil, halkı da eğitecek donanımda (Hayvancılık, arıcılık, duvarcılık, demircilik, ziraatçilik vb. konularda) temel bilgileri alarak köylere gönderiliyordu. Çünkü öğrenciler, “yaparak, yaşayarak, iş içinde üreterek” yetiştiriliyordu.
1954: ENSTİTÜLERİN DP TARAFINDAN KAPATILIŞI
27 Ocak 1954 de Demokrat Parti tarafından kapatılarak İlk öğretmen okullarına dönüştürüldüğünde 14 yılda; Köy çocuklarından, 1398’i kadın, 18838 öğretmen, 39’u kadın 8675 Eğitmen, 53’ü kadın 1797 sağlık memuru yetiştirilmişti. Aynı zamanda 200.000 hektar arazi işlenmiş, 250.000 ağaç dikilmiş, 8000 küçükbaş hayvan yetiştirilmişti. Ayrıca 21 Köy enstitüsüne, 1 Yüksek Köy Enstitüsüne ilave olarak, 8000 köy ilkokulu, 700 köye hizmet binası yapılmıştı. 1940 yılında %13 olan okuryazar oranı, 1974 yılına gelinceye kadar, bu okullardan ve ardılları öğretmen okullarından yetişen öğretmenlerle %75 e çıkmıştı. Bu okullardan, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Adnan Binyazar, Osman Şahin, Ali Yüce gibi yazar, şair ve sanatçılar yetişmiş; mezunları Aziz Sancar gibi Nobel ödüllü öğrencileri yetiştirmişti.
KÖY ENSTİTÜLERİNDE EĞİTİMİN İLKELERİ
Bu okullardaki eğitim, şu ilkelere dayanıyordu: 1-laik, demokratik, bilimsel ve karma eğitim, 2-İş İçinde yaparak ve yaşayarak öğrenerek eğitim, 3-Üretime yönelik eğitim, 4-Gezi, gözlem ve deneye dayalı eğitim, 5- Bireysel yetenekleri geliştirici eğitim, 6-kitap okumaya, müziğe ve sanata önem veren eğitim, 7- Yaratıcılığa dayalı eğitim, 8- saygı, sevgi içinde eleştirel bakışı öğreten eğitim,9- çok yönlü, donanımlı eğitim (Demircilik, duvarcılık, arıcılık, terzilik vb.) 10-arzuya dayalı eğitim.
Bugün tüm bu ilkelerin bir arada olduğu bir eğitim kurumu var mı? İşte bu sorunun yanıtı bu okulları eşsiz kılıyor. İşte bu nedenle UNESCO kalkılmakta olan ülkelere bu okulları örnek gösteriyor. Kuruluşunun 83. Yılında, ülkemizin Dünya Eğitim tarihine olan Köy Enstitülerini kuruluşuna destek veren başta 2’nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Hasan Ali Yücel ve katkı veren İsmail Hakkı Tonguç ile kurucu müdürleri, öğretmenleri ve hizmetlilerine kadar, tüm emeği geçenleri ve saygı ve minnetle anıyoruz.
Kaynak: Güney Gündemi, guneygundemi.com
xxx
Köy Enstitüleri Slaytı: Necat Karaçay
https://www.facebook.com/1104625743/videos/1339183236659477/