Bugun...



Muğla Termik Santrallarının Yol Açtığı Ekokırıma Son Verilsin!

İkizköy Çevre Komitesi, MUÇEP, İklim Adaleti Koalisyonu ve Ekoloji Birliği üyeleri, TBMM'de basın açıklaması yaparak, CHP ve HDP gruplarını ziyaret etti.

facebook-paylas
Güncelleme: 17-01-2023 22:30:13 Tarih: 17-01-2023 20:41

 Muğla Termik Santrallarının Yol Açtığı Ekokırıma Son Verilsin!

Ziyaret sırasında termik santralların, çevreye ve doğaya verdiği zararlarla ilgili hazırlanan bilimsel rapor ziyaret edilen milletvekillerine sunuldu. Ziyaret kapsamında CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, çevreden sorumlu genel başkan yardımcısı Ali Öztunç, CHP Muğla Milletvekilleri, HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ile HDP’li milletvekilleri ile görüşmeler yapıldı.

Ziyaretlerden sonra Meclis bahçesinde milletvekilleriyle birlikte hazırlanan bilimsel rapor basın açıklaması olarak okundu. Açıklamayı İklim Adaleti Komisyonu üyesi Melis Tantan okudu.

Okunan açıklama şöyle:

Türkiye, Ekim 2021’de Paris anlaşmasını imzalamış ve 2050’lerin başında bir net sıfır hedefi ilan etmiş olmasına karşın, halen kömürden çıkışa yönelik bir politika oluşturmadı. Son 20 yılda dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla uygulanan kömüre dayalı enerji politikası, Türkiye’yi daha çok dışa ve fosil yakıtlara bağımlı duruma getirdi. 2021 yılı sonu itibarıyla Türkiye elektrik üretiminin %31’ini kömürden elde ediyor.

   Muğla, 1980 ve 90’larda üretime başlayan 3 termik santral ve yaygın kömür madenleriyle kömür bağımlı politikaların ekolojik ve sosyal tahribatını en ağır yaşayan bölgelerden biri. 2014 yılında işletme hakları özel sektöre devredilen toplam 13 maden işletme ruhsatı çerçevesinde, Yatağan’da 21.000 hektar, Milas’ta 23.000 hektar alan linyit maden ocağı olarak tahsis edilmiş durumda ve işletme ruhsat alanlarının %47’si orman alanı. Önümüzdeki 30 yıllık süreçte, ruhsat alanlarının tamamının işletmeye alınması durumunda toplam 18.450 hektar orman alanı daha tahrip edilecek.

BÖLGEDEKİ 3 TERMİK SANTRALIN ZARARLARI

Faaliyete geçtiklerinden bu yana 3 santralda bölgede çıkan yüksek kükürt ve kül içerikli 200 milyon tona yakın linyit yakıldı. Bunun sonucu olarak Muğla, özellikle de Yatağan, ülkede hava kirliliğinin en yüksek olduğu bölgelerden biri. Buna karşın Yatağan ve Milas ilçe merkezlerinde hava kalitesi ölçümleri yapılmıyor ve üç santralın da toz filtrelerini ve kükürt arıtma tesislerini sık sık devre dışı bıraktığına dair gözlemler var. Muğla’daki santralların kirletici gaz salım seviyeleri ürkütücü boyutlarda; Yatağan Termik Santralı yıllık 1179 tonla Türkiye’de partikül (PM2,5 ve PM10) salımında en yüksek on santral arasında yer alıyor. Kükürt dioksit salımlarında Yatağan Santralı yıllık 10.146 ton, Kemerköy Santralı 10.020 tonla en çok salım yapan on termik santral arasında. Azot dioksit salımlarında durum daha da vahim; Türkiye’deki termik santrallar arasında yıllık 18.405 ton salım ile Yatağan Santralı birinci, 7896 ton salım ile Kemerköy Santralı dördüncü, 6214 ton salım ile Yeniköy Santralı beşinci sırada geliyor.

Muğla Türkiye’nin azot dioksit salımlarına en çok maruz kalan ili. Ayrıca, bu 3 santraldan her yıl doğaya 1 tondan fazla cıva salınıyor. Hava kirliliğine ek olarak Muğla’daki üç santraldan yılda toplam 4 milyon tonun üzerinde cüruf, uçucu kül atık olarak çıkıyor. Bu atıklar, hiçbir arıtım ya da güvenlik önlemi olmadan depolanıyor. Her üç santralın tehlikeli atık sınıfındaki katı ve sıvı atıklarının biriktirildiği kül barajları da toplam 300 hektarlık ormanlık alanı işgal ediyor. Kömür termik santrale taşınırken kamyonların yarattığı toz emisyonları da özellikle zeytin ağaçları ve bölge ormanları üzerinde çok önemli kirlilik kaynakları.

TERMİK SANTRALLARIN SU TÜKETİMİ

   Termik santrallar ve kömür madenlerinin bölgedeki su varlığı üzerinde aşırı baskısı bulunuyor; Yatağan Santralı bir yılda 45 bin nüfuslu Yatağan ilçesinin toplam kentsel su tüketiminin 7,5 katından fazla su tüketmektedir. Yeniköy Santralı’nın yıllık tüketimi ise 132 bin nüfuslu Milas ilçesinin yıllık kentsel su tüketiminin 2,5 katına yakındır.

   İklim krizini derinleştiren bu 3 santral, 1982-2017 yılları arasında üç santraldan atmosfere toplam 360 milyon ton karbondioksit salındı. Çalışmaya devam ederlerse 2018-2043 yılları arasında 328 milyon ton karbondioksit daha salacaklar.

   İnsan sağlığına etkileri yönüyle, Sağlık ve Çevre Birliği’nin 2022 yılı raporlarına göre ilk işletmeye girdikleri tarihten 2020’ye kadar Muğla’daki 3 termik santral 68.000’den fazla erken ölüme, 43.000’den fazla erken doğuma, 455.000’den fazla çocukta bronşit vakasına ve 98 milyar Euro’nun üzerinde sağlık masrafına neden oldu. Muğla’daki bu üç kömürlü termik santralın üretim lisansları bitim tarihi olan 2063’e kadar çalıştırılması 22.600 civarında ilave erken ölüme ve 37 milyar Euro civarında ilave sağlık masrafına yol açacak.

SANTRALLARIN ZEYTİNCİLİĞE ZARARLARI

   Tüm ekosistem gibi bölgenin temel geçim kaynaklarından olan zeytincilik te kömür faaliyetlerinden olumsuz yönde etkileniyor. Santrallardan çıkan kül ve tozlar zeytin ağaçlarının yapraklarını kaplayarak zeytinin niteliğini ve meyve verimliliğini düşürüyor. Türkiye’de üretilen çam balının büyükçe bir kısmını karşılayan Muğla’da üretilen balda yüksek seviyede ağır metale rastlanıyor.

  Neden oldukları bunca yıkıma karşılık, Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralları ve bu santrallara bugüne kadar yakıt sağlayan linyit madenlerinin çevresel etki değerlendirme raporları yok. Yaklaşık 40 yıldır işletmede olan bu tesislere dair çevresel performans izleme ve denetim raporlarına da ulaşılamıyor.

   Kömürün insanlara ödettiği bir diğer bedel yerinden etmek ve yer değiştirmeye zorlamak. Geçtiğimiz 35 yıl içinde kömür madenlerinin işletmeye alınması nedeniyle bölgede 8 köy yer değiştirmek zorunda kaldı; bir kısmı birden fazla kez taşındı. Santralların ömürlerinin uzatılması ve maden ruhsat alanlarının tamamının işletmeye alınması durumunda 40 köy daha yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalacak ve bundan 30 bine yakın insan etkilenecek.

AKBELEN’İN ÖNEMİ

      Muğla’daki madenin genişleme sahasında bulunan Akbelen Ormanı yaklaşık 740 dönümlük bir alana yayılmış durumda ve oldukça zengin bir ekosistemi barındırarak, İkizköylüler’in hayatının merkezinde yer alıyor. Köylülerin zeytin ağaçlarının bir kısmı da ormanda bulunuyor. Akbelen Ormanı’nın sınırındaki Çamköy’ün altında oldukça büyük yeraltı su rezervleri bulunuyor ve ormanın yok edilmesi durumunda Bodrum Yarımadası’nın kullandığı suyun yaklaşık üçte birinin temin edildiği yeraltı su rezervi yok olma tehdidi altında kalacak.

   Muğla pek çok yüksek katma değerli sektörde hatırı sayılır potansiyele sahip. Sadece zeytincilik sektöründen bir örnek verilirse; Milas’ta zeytine dayalı (zeytin, zeytinyağı, sabun) 70 yeni küçük ölçekli tesis inşa edilirse bunların toplam yatırım maliyetinin 240 milyon TL civarında olacağı ve 685 yeni iş yaratacağı hesaplanmaktadır. Milas’taki Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerine 2021 yılında sadece kapasite mekanizması kapsamında kamu kaynaklarından verilen destek miktarı ise 260 milyon TL’dir. Yani bir yıllık kapasite mekanizması teşviki zeytin sektörüne aktarılsa, yukarıda bahsedilen yatırımlar rahatlıkla gerçekleştirilebilir ve Milas’ın kömür madenciliği sektöründeki 800 kişi civarında olan istihdamın büyük bölümüne yeni iş yaratılabilir.

SONUÇ

   Sonuç olarak; ekosisteme ve iklime ağır tahribatlar veren, insan sağlığına ve sosyal yaşama büyük yıkımlar getiren, emekliye ayrılma yaşı gelmiş olmasına karşın faaliyetlerine devam eden Muğla’nın kömürlü termik santrallerini çalıştırma ısrarından ve kamu kaynaklarının sermayeye aktarımından artık vazgeçilmelidir. Her 3 santral için tarımsal verimin düşmesi nedeniyle mahkemenin 25 yıl önce verdiği ve Danıştay’ın onadığı kapatma kararını dönemin hükümeti Bakanlar Kurulu kararı ile uygulamayınca dava AİHM’ne taşınmış ve AİHM de kapatmayı onamıştı. Türkiye, hukuk devleti olmanın gereğini yerine getirerek, Muğla’da uygulanan ekokırıma son verilmesi için bir an önce kapatma kararını uygulamalıdır ve bölgede kömür ocaklarının genişlemesi durdurulmalıdır. Muğla’da kömürden çıkışın tüm yöre halkı için adil olmasına öncelik verilmeli, kömür madenleri ve termik santrallara kamu bütçesinden ayrılan her türlü teşvik ve destekler bölgede yaşayan halkın istihdam ve refahı için harcanmalıdır. Kömür dışı sektörlere geçişte, bölgenin potansiyeli ile halkın yaşam biçimi ve tercihlerinin merkeze alınacağı bir planlama yapılarak, doğayla uyum ve ekolojik sürdürülebilirlik hedeflenmelidir.




Bu haber 844 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ÇEVRE Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI