Bugun...


ERGÜN BÜLTEN

facebook-paylas
Acıdan Kaçmak ve Zevke Ulaşmak Üzerine Stoacı Bakış
Tarih: 26-06-2025 01:23:00 Güncelleme: 26-06-2025 01:23:00


İnsanın mutlu ve dingin bir yaşam sürebilmesi, büyük ölçüde değer verdiği şeylerin doğasını doğru kavrayabilmesine bağlıdır. Bu nedenle, dışsal kaynaklı hazlara temkinli yaklaşırken; hem dışsal hem de içsel hazlara yönelme eğilimimizi doğal ve hatta gerekli kabul ediyorum. Fakat bu yönelimin yönünü ve ölçüsünü belirlemek, kişinin bilincine egemen olmasıyla mümkündür.

İnsan, öncelikle kendi iç dünyasının hâkimi olmalıdır. Bilincimizi, tepkilerimizi ve anlam yüklemelerimizi kontrol altına almak, insanî olgunlaşmanın temelidir. Dış dünyadaki olaylar ve kişiler, bizim irademiz dışında gelişen şeylerdir. Onlara anlam kazandıran ise bizim onlara yüklediğimiz değerdir.

Dış dünyada olup bitenleri kontrol etme arzusu, ne yazık ki aklın sınırlarını aşan, boş ve yorucu bir uğraştır. Bu yüzden, kontrolümüz dışında gelişen şeylere aşırı anlam yüklemek, bizi mutsuzluğa sürükleyen temel etkenlerden biridir. Epiktetos’un şu sözü bu gerçeği veciz biçimde ifade eder:

“İnsanları rahatsız eden olaylar değil, bu olaylar hakkındaki düşünceleridir.”
(Enchiridion, madde 5)

Bu bağlamda, insanın “yaklaşma” ve “kaçınma” değerlerini aklın süzgecinden geçirmesi gerekir. Ne için çabalamalıyız, neden uzak durmalıyız? Bu sorulara vereceğimiz yanıtlar, değerlerimizin felsefi temellerini belirler.

Kaçınma değerlerimiz, acıdan sakınma yönelimimiz üzerine inşa edilirken; yaklaşma değerlerimiz, hazza ulaşmak için çaba gösterdiğimiz, peşinden koştuğumuz hedeflerdir. Ancak burada da dikkatli olunmalıdır. Epiktetos’un bu konudaki uyarısı önemlidir:

 “Kaçınman gereken şey, senin gücün dışında olanlardır.
Bu tür şeylerden kaçınırsan, hiç kimse seni zorlayamaz, hiç kimse sana zarar veremez.”
(Enchiridion, madde 1)

Bir dönem yalan söylemeye karşı büyük bir hassasiyet taşıyordum. Yalan söyleyen birine karşı içimde büyük bir öfke doğuyordu. Bu da doğal olarak sosyal ilişkilerimi zedeliyordu. Zamanla fark ettim ki, insanların davranışlarını denetlemek benim gücüm dâhilinde değil. Yalan söylememek benim bir “kaçınma değeri”mdir; fakat başkalarının yalan söylemesi, benim kontrolüm dışında kalan bir durumdur.

Bugün hâlâ yalan söylemem; bu benimle ilgili bir etik tercihtir. Fakat yalan söyleyen birine karşı öfke duymuyorum, çünkü artık biliyorum ki onu değiştirme gücüm yok. Bu farkındalık bana dinginlik kazandırdı.

İnsanın, kendisiyle ilgili olanı ayırt edebilmesi, mutlu olmanın ilk adımıdır. Dışsal nedenleri kontrol etmeye çalışmak yerine, onlara yüklediğimiz anlamları sorgulamak ve yeniden şekillendirmek gerekir. Çünkü bizi mutsuz eden şey, olayın kendisi değil; olayla kurduğumuz ilişkidir.

Bir de “yaklaşma değerlerimiz” vardır ki, onları da düzenleyip akli bir boyut kazandırmamız gerektiğini düşünüyorum. Eğer peşinden koştuğumuz, arzuladığımız şeyler potansiyelimizi fazlasıyla aşıyor ve başarması imkânsız hedeflerse, bu uğurda büyük acılar çeker, yıpranırız. Bu noktada hedeflerden ya da arzularımızdan tamamen vazgeçin demiyorum; fakat daha küçük, başarılması mümkün olan adımlardan başlamak akıllıca olabilir.

Örneğin, iş insanı olmayı arzuluyorsak, başarabileceğimiz küçük bir işletmeden başlamak daha makul bir tercihtir.

Mutlu, huzurlu ve dingin bir yaşam sürmek istiyorsak, kaçınma ve yaklaşma değerlerimizde esnek olmalı; bu değerleri bizi huzura kavuşturacak bir boyuta taşımalıyız.

Yazımı, Epiktetos’un şu anlamlı sözüyle bitirmek istiyorum:

“Arzuladığın şeyler seni tatmine değil, köleliğe götürür.
Elindekilerle yetinmesini bilen özgürdür; olmayanlara takılı kalan ise esirdir.”
(Epiktetos’tan seçmeler, fragmanlar.



Bu yazı 2264 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI