Bugun...


ERGÜN BÜLTEN

facebook-paylas
Tutkular (Hevâ) Üzerine; Tutkulara Descartes, Stoacılık, İslamî Yaklaşım
Tarih: 17-06-2025 00:59:00 Güncelleme: 17-06-2025 00:59:00


Tutkular, insanlık tarihinin her döneminde filozofların, düşünürlerin ve din bilginlerinin odak noktası olmuştur. Bu duygusal eğilimler, yaşamımızı derinden etkilerken, farklı felsefi ve dini akımlar tutkulara farklı şekillerde yaklaşmıştır. Bu yazıda René Descartes'ın, Stoacıların ve İslam'ın tutkulara bakış açılarını karşılaştırmalı olarak inceleyeceğiz.

Descartes: Tutkuları Yönetmek Gerekir

René Descartes, insan ruhu ile bedenin birleşiminden doğan tutkuların (pasif tepkiler) bastırılmasından ziyade akılla yönetilmesi gerektiğini savunur. Ona göre tutkular, doğaları gereği kötü değildir; aksine, sevinç veya sevgi gibi faydalı tutkular yaşamı sürdürmede olumlu bir rol oynayabilir. Ancak akıl süzgecinden geçmediklerinde, kişiyi yanıltıcı kararlara sürükleyebilirler.

Descartes'ın Ruhun Tutkuları adlı eserinde belirttiği gibi: “Tutkular ruh ile bedenin doğal birleşiminden doğar; onlar başlı başına kötü değildir, fakat yanlış yargılarla birleştiğinde zarar verir.” Descartes, iradenin gücünü ve aklın rehberliğini vurgulayarak tutkuların akılcı bir şekilde yönetilebileceğini öne sürer. Bu yaklaşım, modern psikoloji ve psikofizyolojinin temellerine önemli katkılar sağlamıştır.

2. Stoacılık: Tutkulardan Arınmak Lazım

Stoacı filozoflar, tutkulara (pathos) karşı çok daha katı bir duruş sergiler. Onlar için tutkular, aklın zayıflamasıyla ortaya çıkan duygusal aşırılıklar, hatta bir nevi hastalık gibidir. Stoacılar, insanın mutluluğa ancak doğaya uygun yaşayarak ulaşabileceğine inanır ve tutkuların bu uyumu bozduğunu düşünür.

Epiktetos, Enchiridion’da bu fikri şöyle özetler: “İnsan, yalnızca kendi yargılarını kontrol edebilir; dış dünyada olup bitenler değil, onlara verdiğimiz değer bizi üzer.” Stoacılar, özellikle öfke, kıskançlık ve aşırı sevinç gibi tutkuların bastırılması gerektiğini savunarak, apatheia (duygusal sarsıntılardan arınmışlık) denilen ruhsal dinginlik hâline ulaşmayı hedefler. Bu bakış açısı, günümüzdeki psikolojik dayanıklılık ve bilinçli farkındalık (mindfulness) gibi yaklaşımlarla da paralellik gösterir.

3. İslam: Nefsi Terbiye Etmek

İslam düşüncesinde tutkular genellikle “hevâ ve heves” kavramlarıyla ifade edilir. Kur’an-ı Kerim, sınırsız ve kontrolsüz hevânın insanı doğru yoldan saptırabileceği konusunda güçlü uyarılarda bulunur.

Câsiye Suresi 23. ayette buyrulur: “Hevâsına uyanı görmedin mi? Artık Allah onu sapıklık içinde bırakmış, kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözüne de perde çekmiştir.”

Naziat Suresi 40-41. ayetler ise tutkuları dizginlemenin önemine dikkat çeker: “Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsini hevâdan alıkoyarsa, şüphesiz cennet onun yurdudur.”

İslam, tutkularla topyekûn bir savaş açar. Bu konuda Hz. Peygamber, Tebük Seferi’nden dönüşte ashabına şöyle buyurmuştur: “Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz.” hadisiyle nefislerini terbiye etmelerini öğütler. Bu bağlamda “nefs” merkezi bir rol oynar. Tasavvuf geleneğinde nefs, yedi farklı mertebede ele alınır:

1. Nefs-i Emmâre: Allah’ın emirlerine uymayan, yasaklarını çekinmeden yapan ve zevkine tâbi olan nefistir.

2. Nefs-i Levvâme: Allah’ın emirlerine bazen uyan, bazen uymayan, işlediği günahlardan dolayı üzülen ve sevaplardan dolayı sevinen nefistir.

3. Nefs-i Mülheme: İlhama mazhar olmuş nefistir.

 Şems Suresi 8. ayete dayanır:

"Nefse ve ona bir düzen içinde şekil verene, sonra da ona hem kötülüklerini hem de onlardan sakınmasını ilham edene andolsun..."

(Şems, 91/7-8)

4. Nefs-i Mutmainne: İman esaslarına inanan, İslam’ın emir ve yasaklarına uyan, bu konularda hiçbir şüphe ve tereddüdü olmayan, neticede Allah ile manevî bir bağ kuran ve bunun lezzetine ulaşan nefistir.

5. Nefs-i Radiye: Her yönüyle Hakk’a yönelen, Allah’tan gâfil olmama şuuruna eren ve O’ndan razı olan nefistir.

6. Nefs-i Mardiyye: Bütün benliği ile Hakk’a teslim olan ve böylece Allah’ın kendisinden razı olduğu nefistir (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul 1970, VIII, 5817).

7. Nefs-i Kâmile: Bütün kötülüklerden sıyrılıp manevî olgunluğa eren nefis. Bu mertebeye erişen bir kişinin bütün sıfatları güzeldir ve her hâli ibadet sayılır (Süleyman Uludağ, Kuşeyrî Risalesi Tercümesi, s. 222, 277, 290).

İslamî anlayışa göre, bir Müslüman en azından Nefs-i Mutmainne mertebesine ulaşarak tutkuların esiri olmadan Allah’ın rızasını kazanmalıdır. Bu dengeli ve itidalli yaklaşım, sadece ruhsal huzuru değil, toplumsal barışı da hedefler.

Fecr Suresi 27-28. ayetlerde bu duruma şöyle işaret edilir: “Ey huzura ermiş nefis! Dön Rabbine, O senden razı, sen O’ndan razı olarak!”

4. Sonuç ve Karşılaştırmalı Değerlendirme

Tutkulara yönelik felsefi ve dini yaklaşımlar, insanlığın bu güçlü duygusal eğilimlerle nasıl başa çıktığına dair zengin bir panorama sunar. Descartes, tutkuların doğal olduğunu ancak akıl yoluyla yönetilmesi gerektiğini savunurken hedefi akılla denge ve yönetimdir; yöntemi ise rasyonel analiz ve irade gücüdür. Stoacılar ise tutkuları aklın sapması ve bir hastalık olarak görür, hedefledikleri içsel dinginlik (apatheia) için tutkuların bastırılması gerektiğini savunurlar. İslam düşüncesinde tutkular bir imtihan vesilesi ve potansiyel bir tehlike olarak algılanır. İslam’ın hedefi, nefs terbiyesiyle ilahî rızaya ulaşmaktır; bu yolda zikir, ibadet ve ahlakî disiplin gibi yöntemler kullanılır.

Psikoloji ve Maneviyat Arasındaki Köprü

Descartes’ın ruh-beden ayrımı, insan doğasını çözümlemeye çalışan psikoloji biliminin kapılarını aralarken; Stoacılık ve İslam, insanın içsel dünyasını yönetmeye dair kadim ve derin rehberlikler sunmuştur. Günümüzdeki birçok modern psikoterapi yöntemi, örneğin Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bu köklü felsefi ve manevî yaklaşımlardan önemli ölçüde esinlenmiştir. Tutkuları anlama ve yönetme çabası, insanlık tarihinin her döneminde farklı disiplinler tarafından ele alınmaya devam eden evrensel bir arayıştır.

Kaynakça

Descartes, René. Ruhun Tutkuları (Les Passions de l’âme), çev. Murat Erşen, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2005.

Epiktetos. Enkheiridion (El Kitabı), çev. H. Derya, Say Yayınları, 2013.

Marcus Aurelius. Kendime Düşünceler, çev. Azra Erhat, Can Yayınları, 2011.

Diyanet İşleri Başkanlığı. Kur’an-ı Kerim Meali ve Tefsiri, 2021.

Webdosyasp.diyanet.gov.tr

İmam Gazâlî. İhyâ-u Ulûmiddîn, çev. Ahmet Serdaroğlu, Bedir Yayınları.

sorularlaislamiyet.com – Nefsin Mertebeleri

Pierre Hadot. Antik Çağda Ruhsal Egzersizler ve Felsefe, çev. A. Türkeri, Metis Yayınları.

Aaron T. Beck. Bilişsel Terapi ve Duygusal Bozukluklar, Litera Yayınları.

Fuat Aydın. “Descartes’ta Zihin-Beden Problemi”, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi.



Bu yazı 672 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI