Bugun...


GÜLDEN SÖKELİOĞLU

facebook-paylas
LAİKLİĞİN ÖNEMİ!..
Tarih: 19-01-2023 16:09:00 Güncelleme: 19-01-2023 16:09:00


   
       Laiklik ve Sekülerizm kavramları Türkçe'de sıklıkla eş anlamlı olarak kullanılır. 

       Laiklik, dini kişi ve kurumların devletin işleyişine ve devlet kurumlarına müdahale etmemesi; devletin de din işlerine karışmaması anlamına gelir.

       Sekülerizm, toplumda  ahiretten ve diğer dini, ruhani meselelerden ziyade dünya hayatına odaklanma yönündeki hareket.

       TDK, Sekülerizm kavramına karşılık " Dünyacılık" sözcüğünü önermiştir.

       Sekülerizm, başlıca iki temel önermeyi içermektedir:
       Birincisi:
Devletin dinsel kurumlardan kesin bir biçimde ayrı olmasıdır.
       İkincisi:
Farklı dinler ve inanışlardan olan kişilerin kanun önünde eşit olarak değerlendirilmeleridir.(1)

       Atatürk ilkelerinden en önemlisi olan ' Laiklik' 1937 yılında T.C Devleti Anayasası'na girmiştir.

       57 İslam ülkesi içinde sadece T.C Devleti, 
' Laiklik' ilkesini benimseyen tek devlettir.

       Kadınların medeni ve siyasal hakları yönünden 'Laiklik' bir güvencedir.

Diğer İslam ülkelerine baktığımızda;
       Suudi Arabistan'da kadınlara daha yeni araba kullanma ve stadyumda maç izleme hakkı verildi.
 
       İran'da başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle bir genç kadının ahlak polisi tarafından öldürülmesi üzerine aylarca süren direnişe karşı Molla rejimi  bir çok genci idam etti. 

       Afganistan'da ise durum kadınlar açısından daha da içler acısı. 

       Yönetimi tekrar ele geçiren Taliban militanları, önce kadınların haftanın belirli günlerinde parklara gitmesine izin verdi. Daha sonra onu da yasakladı.

       Kadınlar, bütün vücudu kapatan, sadece gözlerinin önü kafes şeklinde olan ' Burka' denilen bir giysiyle yanında eşi, babası, kardeşi ve oğlu olursa dışarı çıkabiliyordu.

       Önce genç kadınların üniversiteye gitmelerini yasakladılar. Şimdi de kız çocuklarına ilkokulu yasakladılar.

       TV haberlerinde, üniversiteden kovulan Afganlı genç kadınların üniversite kapısındaki çığlıkları ve ağlama sesleri hiç aklımdan çıkmıyor.

       Taliban militanları, şimdi de vitrin mankenlerini hedef alarak giysili olan mankenlerin yüzünü folyo veya siyah örtüyle kapatmış, hatta bir mankenin kafasını testere ile kesmiştir. 
Bu görüntüleri TV'de görünce insanın yüreği sızlıyor.

       ABD emperyalizmi sayesinde Afganistan'da kurulan aşırı şeriatçı Taliban yönetimi, kız çocuklarının, kadınların okuma, çalışma özgürlüğünü elinden aldı.

       Geçenlerde Afganlı kadın eski bir milletvekili saldırıya uğradı ve öldürüldü.

       Afganistan'da kadınların erkek doktora gitmesi yasak. Peki, kadın doktor var mı? Eski doktorlar çalışamıyor, kadınların üniversite okuması yasak olduğu için bundan sonra kadın doktor da olmayacak. Peki, kadınlar hasta olunca ne olacak? Tabii ki ölecekler.

          **

       Eğer, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde kız çocukları okuyabiliyorsa,

       Genç kadınlar, istediği üniversitede, istediği bölümü okuyabiliyorsa,

       Kadınlar, doktor, mühendis, avukat, öğretmen, hemşire, pilot, subay, edebiyatçı, sanatçı ve milletvekili olabiliyorsa hepsi 'Laiklik' ilkesi sayesindedir.

       Geçenlerde türbanlı kızların bir müzik grubu kurarak müzik yapmalarını eleştiren bir tarihçi, yazar(E. Sofuoğlu) bu durumu kıyamet belirtisi olarak görüyor ve " Başımıza taş yağacak" diyor. O' na göre kadınların müzik yapmaya ve eğlenmeye hakkı yok.

       Tarikat ve cemaatlere mensup bazı kişiler ve din adamları, sürekli kadınlarla ve kız çocuklarıyla ilgili çirkin sözlerle toplumda algı oluşturmaya çalışıyorlar.

       Birisi,( Sosyal Doku Vakfı başkanı-Nurettin Yıldız) yıllar önce,
"6 yaşındaki bir kızla evlenilebilir" demişti.
 O zaman yeterli tepki gösterilseydi, bugün kız çocuklarımız küçük yaşlarda istismar edilmezdi. Maalesef bu çirkin olaylar arttı ama cezaları azaldı. 

       Bu ülkede, " Küçük kızın rızası vardı" diyen bir adalet bakanını gördük... 

       " Bir kereden birşey çıkmaz" diyen kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'nı gördük.

       Kız ve erkek çocuklarımız, yurtlarda, vakıflarda, okullarda,   Kur'an kurslarında korunmasız.
       Çocukları ve kadınları kötü niyetli, sapıklardan koruyamayan; onlara ceza indirimi veren adalet, vicdanları sızlatıyor. 
       Hakimler, mağdurları kendi eşleri ve çocukları yerine koyarak, suçlulara karşı gereken cezayı vermelidir ki caydırıcı olsun.

Kadın hakları ve özgürlükleri konusunda çok geriledik.

       Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, pek çok Avrupa ülkesinden önce kadınlara bazı haklar verdi:

       - Medeni Kanun ile (1926) evlenme ve boşanmada, miras, nafaka ve şahitlikte erkekle eşit haklar tanındı. Kadınların çalışma hayatına girmesi sağlandı.

       - Muhtar ve belediye başkanı olma (1930), milletvekili seçme ve seçilme hakkı(1934) verildi.

Günümüzde ise, kadınların güvencesi olan resmi nikah yerine imam nikahı yaygınlaştırılarak, eskiden olduğu gibi, erkeğin  boş ol' demesiyle boşanarak  kadınlar güvencesiz duruma düşürülmek isteniyor.

       "Kadınlar, çalıştığı için erkek işsiz kalıyor" diyenlere hak verildiği için  kadınlar yavaş yavaş işten çıkarılıyor...

       Yıllar önce izlediğim bir haber beni çok üzmüştü:

       Üniversiteyi Türkiye 1. olarak bitiren modern bir genç kadın, işe girmek için mülakata alınıyor; branşıyla ilgili olmayan sorular soruluyor ve eleniyor. Heyettekiler, şunu söylüyor: " Çalışıp da ne yapacaksın? Evinde otur, evlen". Bu sözü duyan genç kadın ağlayarak kendini dışarı atıyor.

          **

       Kız ve erkek çocuklarının ruh ve beden sağlıkları için...

       Kız çocuklarının ve genç kadınların istediği gibi okuyup , meslek sahibi olması için...

       Kadınların çalışma hayatına katılması; devlet memurundan devlet yönetimine kadar her kademede söz sahibi olması için...

       Evlenmede, boşanmada, miras ve  nafakada eşit haklara sahip olması için...

       Eğitimli kadınların daha bilinçli nesiller yetiştirmesi için...

       Özgürlük için...

       Kısaca nefes almak için... 

      Kadınlar, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmalıdır.

       Karar verici konumunda olan devlet yetkilileri, kadınların başörtüsüyle değil, ülkenin en büyük sorunlarından ekonomi başta olmak üzere önemli sorunları çözmelidirler.

        Bugünlerde Meclis'e getirilecek olan Anayasa değişikliği, ailenin korunması adına yapılacak.

       İsteyen istediği şekilde davranıyor; İsteyen türban takıyor, istemeyen takmıyor.
        Devletin her kademesinde serbestlik var ve kimseye karışılmıyor. 

       TBMM' ne türban konusunun tekrar getirilmesi; laiklik ilkesini yok edecek, başı açık olan kadınların üzerinde bir baskı unsuru yaratacak ve kadınların özgürlüğü kısıtlanacaktır.

          **

       Anadolu kadınları, topraklarını işgal eden, namusunu kirleten işgalci devletlerin askerlerine karşı erkekleriyle birlikte  cephede ve cephe gerisinde bir ölüm kalım savaşını verdi. 

       Atatürk Devrimi, bir kadın devrimidir.

       Türkiye'nin bir Ortadoğu ülkesi ve Afganistan olmaması için, 
       Atatürk Devrimi'ne ve  can damarı olan 'Laiklik' ilkesine Cumhuriyet'in 100. yılında hep birlikte sahip çıkalım ki; kadınlarımız, özgür ve mutlu yaşasınlar.

Kaynak: 
(1)- Wikipedia.org



Bu yazı 2801 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI