Bugun...



Deştin’de Bilirkişi Keşfi Yapıldı; Deştinliler “Çimento Fabrikası İstemiyoruz” Diye Haykırdı

Deştin'de Bilirkişi keşfi öncesinde fabrika önünde toplanan ve keşif heyetinin geçeceği yol üzerine iki taraflı sıralanan köylüler, “Deştin Çayı Özgür akacak”, “Çimento fabrikası istemiyoruz”, “Direne direne kazanağız” diye sloganlar attı. Keşif sırasında, çevre il ve ilçelerdeki yaşam Savucuları da Deştinliler’e destek verdi.

facebook-paylas
Güncelleme: 24-02-2023 02:16:59 Tarih: 24-02-2023 00:27

Deştin’de Bilirkişi Keşfi Yapıldı; Deştinliler “Çimento Fabrikası İstemiyoruz” Diye Haykırdı

NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ

Muğla’nın Menteşe ilçesinin Deştin köyünde, ormanlık alanın bitişiğinde ve çevrede bulunan 12 köyü olumsuz yönde etkileyecek olan çimento fabrikası için ÇED Olumlu raporuna karşı açılan davanın bilirkişi keşfi yapıldı. Keşif öncesinde fabrika önünde toplanan ve keşif heyetinin geçeceği yol üzerine iki taraflı sıralanan köylüler, “Deştin Çayı Özgür akacak”, “Çimento fabrikası istemiyoruz”, “Direne direne kazanağız” diye sloganlar attı. Keşif sırasında, çevre il ve ilçelerdeki yaşam Savucuları da Deştinliler’e destek verdi. İkizköy Çevre Komitesi Üyeleri ile Milas 78'liler de Deştinliler'e destek verenler arasındaydı.

MUÇEP Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu ve Bayır Çevre Komitesi adına hazırlanan ortak açıklamayı, çimento fabrikasının önünde, Deştin Çevre Platformu üyesi Gamze Çetinkaya tarafından okundu. Çetinkaya, Bugün burada tarihi bir gün yaşıyoruz. Muğla halkının çimentocu şirketler ile mücadelesi 30 yıldır sürmektedir,” dedi ve ilk mücadelenin 1993 yılında Çimentaş’a karşı verildiğini, daha sonra 2006 yılı başlarında ise ADOÇİM’e karşı verilmeye devam ettiğini dile getirdi.

Deştin Çevre Platformu Üyesi Çetinkaya, daha sonra süreci ve çimento fabrikasına neden karşı olduklarını şöyle anlattı: 

İlk mücadele 1993 yılında verildi. Bayır’da Çimento Öğütme ve Paketleme tesisi kurmak isteyen Çimentaş A.Ş. 03.12.1993 tarihinde bakanlıktan ÇED Olumlu kararını almıştı. Bu karara o zamanın Muğla Belediye başkanı Orhan Çakır başta olmak üzere Muğla halkının karşı çıkması sonucu çimento fabrikası kurdurulmadı.

İkinci mücadele ADOÇİM Beton San. ve Tic. A.Ş sahibi Cem SAK’ın 2005 yılı sonu ve 2006 yılı başlarında Bayır ve Deştin ortak sınırında Tekağaç Mevkii’nde iki ay içinde 95,33 dönüm arazi satın alıp, Entegre Çimento Fabrikası kurma girişimiyle başladı. ADOÇİM’in sahibi CEM SAK 06.08.2006 tarihinde bakanlıktan Entegre Çimento Fabrikası ve 52 Maden Ocağı için ÇED Oluru alır.

Buna karşı Deştin Köy Muhtarlığı dava açar ve dava 06.03.2015 tarihinde köylüler lehine sonuçlanır ve 1. ÇED iptal edilir. İptal kararı 18.02.2016 tarihinde kesinleşir. 

ÇİMENTOCU ŞİRKET BOŞ DURMAZ

Bu arada çimentocu şirket boş durmaz. 1. ÇED Davası sürerken Muğla Çimento San. ve Tic. A.Ş adında yeni bir şirket kurar ve 2010 yılında aynı yer için ocak sayısını 13’e düşürerek yine aynı firmaya hazırlattığı 2. ÇED ile bakanlığa başvurur. 25 Aralık 2010 yılında 2. ÇED Halkın Katılım Toplantısı düzenlenir ve başta Deştin köylüleri olmak üzere yöre köylüleri ve çevreciler 2. ÇED raporuna karşı çıkarlar. Bayır meydanında yürüyüş düzenlerler.

2.ÇED, 31 Aralık 2014 yılında onaylanır. Karar belediyelere ve köylülere bildirilmez sadece Muğla Valiliği ve Menteşe Kaymakamlığı’na bilgi verilir. Kimsenin haberi olmadığı için herhangi bir itirazda bulunulmaz ve 2. ÇED kesinleşir.  “Entegre Çimento Fabrikası” amaçlı 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarına karşı da Deştin Muhtarlığı tarafından dava açıldığı ve bu davayı da 2017 yılında köylüler kazandığı için bu dönemde Çimentocu Şirket tarafından çimento fabrikası kurma girişiminde bulunulmaz.

Rafta duran ve o zamana kadar kullanılmayan 2. ÇED, iptal edilmiş imar planlarının tekrar onaylanabilmesi için Danıştay’da süren davada kullanılır ve Danıştay tarafından ÇED Olumlu raporu olduğu için iptal edilmiş imar planları tekrar onaylanır.

ÇED İPTAL DAVASI AÇILIR

Çimentocu şirket 2020 yılında el değiştirmiş ve Muğla Çimento A.Ş. bütün haklarıyla birlikte Kent Çimento’nun sahibi Cemal Karakurt’a satılmıştır. Cemal Karakurt yeni sahibi olduğu Muğla Çimento A.Ş. adına fabrika projelerini hazırlatır ve 29 Aralık 2021 yılında çevrecilerin ve sivil toplum kuruluşlarının karşı çıkmalarına rağmen Menteşe Belediyesi’nden yapı ruhsatı alır.

Çimento Fabrikasına karşı üçüncü mücadele 2021 yılı aralık ayında başlamıştır. 25 Aralık 2021 yılında Menteşe Kent Konseyi, MUÇEP Menteşe Meclisi ve Deştin Çevre Platformu olarak Sınırsızlık Meydanı’nda basın açıklaması yapılarak Menteşe Belediyesi’nin yapı ruhsatı vermemesi istenir. Ama Belediye 29 Aralıkta yapı ruhsatı verir.

2022 yılı ocak ayında Belediye önünde eylem yapılarak belediyenin verdiği yapı ruhsatının iptali istenir. Daha sonra 2. ÇED Olumlu kararının iptali için Menteşe Kent Konseyi, Akdeniz Yeşilleri Derneği ve 8 köylü adına 27 Ocak’ta dava açılır. Ardından da Deştin Tarımsal Kooperatifi tarafından 2. ÇED’in iptali için dava açılır. Bunu Menteşe Belediyesi’ne karşı açılan Yapı Ruhsatı İptal davaları gelir.

Açılan 2. ÇED İptal davaları bilirkişi aşamasında, hattı bilirkişi harçları da yatırılmışken süre açısından ret edilir. Bunun üzerine Danıştay’a başvurulur ve süre ret kararı bozdurularak davanın yeniden görülmesi sağlanır. Bugün burada Keşif aşamasına gelen dava 13 ay önce açılan davadır.

1.ÇED iki ayrı bilirkişi heyeti tarafından incelenip olumsuz bulunmuş, mahkeme tarafından da iptal edilmişti. 2. ÇED’in de keşifteki bilim insanları tarafından olumsuz bulunulacağına ve Çimento Yıkım Projesinin durdurulacağına inanıyoruz.

ÇİMENTO FABRİKASINA NİÇİN KARŞI ÇIKIYORUZ?

1-Entegre Çimento Fabrikası ve 13 Hammadde Ocağı,  7751 dönümü kapsamaktadır. İzin verilirse 7656 dönüm orman alanı yok edilecektir.

2-Proje sahasında kalan ormanların,  kuru ya da sulu derelerin açılacak 13 hammadde ocakları nedeniyle yok edilmesi ve de ocaklardan çıkacak tozlar nedeniyle Kazan Göleti ve Bayır yok olacaktır. Derelerin, Barajın ve Göletin yok edilmesi demek, bu havzada tarımın bitirilmesi demektir. Ayrıca Muğla’yı besleyen su kuyularının da suyunun bitmesi demektir.

3-Bu ormanlar köylülerin en önemli geçim kaynaklarından biri olan Çam Balı üretimi yapılan Basralı Bal Ormanları’dır ve bu tür ormanlar koruma altındadırlar. Ağaç kesimi yapılamaz, yakınında kirletici bir tesis kurulamaz.

4-Çimento Fabrikası yapısı gereği Gayri Sıhhi, kirletici tesisler içinde birinci sıradadır ve çalışırken çıkaracağı toz ve yaktığı kömür nedeniyle çevre kirliliği yaratacaktır. İklim değişikliğinin en önemli nedeni olan Fosil yakıtları azaltmak için girişimlerde bulunurken yeni bir fosil yakıt yakan kirletici bir tesise izin verilemez.

5-Çimento ruhsat sahası içinde Zeytin Ağaçları vardır ve Zeytin Kanunu gereği en az 3 km mesafe içinde kirletici bir tesis kurulamaz.

6-Köylüler için en önemli geçim kaynaklarından biri olan göbek mantarı bu bölgede yetişmektedir ve ormanlar yok edilirse onlarda yok edilecektir.

7-Çimento fabrikasının çalışması ile açığa çıkacak toz ve duman başta kendi çalışanları olmak üzere doğrudan yöre köylülerini etkileyecek ve onların sağlığını bozmasının yanı sıra tarım ve hayvancılığı da bitirecektir.

8-Hammadde ocakları ile fabrika arasındaki malzeme alışverişinin yanı sıra fabrikada işlenmiş ürünün alınıp, satışı sırasında oluşacak taşıt trafiği önemli bir çevre kirliliği yaratacaktır.

9-Doğadan hammaddenin çıkarılması, taşınması ve üretim sürecinde fosil yakıt (kömür, fuel-oil, mazot vb.) yakılarak gerekli enerjinin üretilmesi ve ürün olarak çimentonun elde edilmesi aşamalarında, başta sülfür oksitleri, nitrojen oksitleri, karbonmonoksit,  karbondioksit, toz ve partikül maddeler, uçucu organik bileşikler, dioksin, furan, methan ve ağır metaller atmosfere atılarak soluduğumuz hava ve çevre kirletilir. Son ürün çimentonun kendisi de önemli bir kirleticidir. Çimento tozunda arsenik, kurşun, krom, kobalt, bakır, nikel,  kalay, çinko, civa gibi metaller bulunur.

10-Çimento fabrikası emisyonu hem organik hem de inorganik kimyasalların ve metallerin önemli bir kaynağıdır. Çimento fabrikalarının bacalarından salınan ve havayı kirleten küçük partiküller (PM10) ve (PM2,5)(tozdan daha küçük maddeler) hastalıklara (kanser, KOAH vb.) ve ölümlere neden olur. Bu tozlar ve zehirli gazlar sert esen rüzgârların etkisiyle kilometrelerce uzağa taşınabilmektedir. Her bir 50kg’lık çimento torbası için 25kg kömür yakılır. Yaklaşık her bir ton toz çimento üretiminde bir ton karbondioksit açığa çıktığı hesaplanmaktadır.

11-Muğla’daki 3 termik santral nedeniyle hava zaten kirlidir, üzerine yeni bir kirletici tesis kurulması yörede sağlıklı yaşamayı imkânsız hale getirecektir.

12-İklim değişikline neden olan sera gazlarının %5-6’ sı çimento üretimi kaynaklıdır.

13-Çimento Fabrikası ve entegre hammadde ocakları nedeniyle çıkan toz ve duman sonucu sağlığı bozulan, tarımı ve hayvancılığı biten köylü göçe zorlanacak ve işsiz kalacaktır.

14-Bu nedenlerle Çimento Yıkım Projesine karşı çıkıyoruz. Sağlıklı bir çevrede yaşamak bütün yurttaşların hakkı ve çevreyi korumak ta başta devlet olmak üzere, bütün yurttaşların görevidir.

Bugün keşif heyetinde bulunan bilirkişi heyetinin dava dosyasına koyduğumuz uzman raporlarını gerekli özeni gösterip, hassasiyetle inceleyeceğine ve bilimin ışığında, halktan yana karar vereceğine inanıyoruz.

NE DEDİLER?

Ayşe Tatar(Esenköy sakini): Biz köy halkı olarak çimento fabrikası istemiyoruz. Çimento fabrikasından Çıkan tozlar ve zehirli gazlar; bizim zeytinimize tarlamızdaki sebze ve meyveye, arıların beslendiği çam ağaçlarına, çevre köylerde yaşayan insanlara ve hayvanlarımıza zarar verecektir. Bizler çimento fabrikasından dolayı kanser olmak istemiyoruz. Sağlıklı bir yaşam bizim hakkımız. 

Mükerrem Bozkurt(Deştin sakini): Muğla’da ve yakın çevremizde üç termik santral var. Bunlar ağır sanayi ve çevre kirliliği yaratıyor, halk sağlığını tehdit ediyor. Çimento fabrikası da aynı. O da çevre zararlı bir sanayi kuruluşu. Meteorolojik algıyı burası kaldıramıyor. Bu sene buraya yağmur yağmadı. Çimento fabrikasına karşı 16 aydır mücadele ediyoruz. Menteşe Belediyesi ve Çevre Şehircilik Bakanlığı bize destek olmadı, sahip çıkmadı. Bu fabrika çalışırsa bu geniş ovadaki yeşil bitki örtüsü zarar görecek. Kanser olmak istemiyoruz. Fabrikanın hammadde ihtiyacını karşılamak için çevrede 13 ocağı var ve onlar da ayrıca çevreye, doğaya zarar verecektir. Bu projeden vazgeçilmelidir.

Muzaffer Döşeme(İkizköy çevre Komite Üyesi): Yeniköy Termik Santralının mağdur ettiği İkizköy Işıkdere mahallesinin sakinlerindenim. Nerede olursa olsun doğayı korumak bizim insan olma görevimiz. Vahşi madencilik faaliyetleri; su kaynaklarımıza, tarımsal arazilerimize, ormanlarımıza, zeytinlerimize ve her türlü bitki örtüsüne zarar veriyor. Yaşadığımız yerler çöle döndükten sonra biz nerede sağlıklı yaşam sürebiliriz?

Atilla Kaçıkan(Bozarmut sakini):  Burası yeşil doğanın içinde bir yer. Çimento fabrikası kurulduğunda tozdan, yeşil bitki örtüsü zarar görecektir. Buradan çıkan toz, rüzgar hareketlerinin de etkisiyle çevrede bulunan 9 köyün yaşamına zarar verecektir. Bozarmut buraya, 6-7 kilometre. Tarlalarımızdaki ürünlerimiz bu çimento fabrikasının doğaya saldıklarıyla olumsuz yönde etkilenecektir. Çimento fabrikasının bacasından çıkan kimyasalalar ve fabrikadan yayılan tozlar 10 kilometre yarıçaplı bir alanı etkileyecektir.

Sezayi Uyan(Deştin sakini): Deştin çayı Kazan Göletini besliyor. Çayın kaynağından; Şeref, Esenköy ve Deştin içme suyu alıyor. Alaşar’dan Bozarmut’a kadar tarımsal sulamada kullanılıyor. Kışın Kazan Göletini dolduruyor. Bahçeyaka, Bozarmut, Karakuyu ve Gölpınar ovaları bu göletten alınan suyla sulanıyor. Deştin çayı, Bahçeyaka kuyularını besliyor. Yatağan ve Menteşe ilçeleri, içme suyu için bu kaynakları kullanıyor. Kazan göleti kenarında hammadde (kil ve kireçtaşı) ocağı bulunuyor. Ocaklardan yayılan ağır metallerin Deştin çayına ve kazan Göletine karışması mümkün. Bu da insan, hayvan ve bitki sağlığı için bir tehlike yaratıyor.

Haluk Özsoy(Deştin Çevre Platformu Üyesi): Çimento fabrikasının 8 bin dönümlük alanda, hammaddesini sağlayacağı 13 adet kireç ve kil ocağı bulunuyor. Çimento fabrikasından çevrede bulunan 12 köy etkilenecek. Şirketin çevrede 52 ocağı var ve ÇED olumlu rapor alabilmek için bu sayıyı 13’e düşürdüler. İlerleyen süreç içinde bu 52 ocağı faaliyete geçirmeleri kaçınılmazdır. Ocaklarda patlatmalar yapılacak ve su kaynaklarımız bundan zarar görecektir. Orta ve uzun vadede su kaynakları kuruyacak veya yer değiştirecektir. İçme ve kullanma suyu kaynaklarımız yok olacaktır. Bu projenin karşısındayız ve ilimizin bu doğa cenneti köşesinde kirlilik yaratan, su kaynaklarımıza zarar veren bir sanayi tesisi istemiyoruz. 




Bu haber 1510 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ÇEVRE Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI