Bugun...



Kürt Hemşehrilerimizle Göç ve Kente Dair Söyleşiler-2: Mehmet Hanefi Yılmaz

Burada yaşayan Kürtlerin aidiyet duygularını güçlendirmek için ne yapılmalı? / Taziye(yas) Evi, Kürt geleneğinde çok önemlidir. Milas’ta, Kürt nüfusun mekânsal yoğunlaşmasının olduğu iki-üç noktada Taziye Evi açılmalı. Örneğin Cemevi açılmalı. Kürt Aleviler için de bu önemlidir. Bunlara benzer Kürtlerin yaşamına dokunan şeylerin yapılması onların aidiyet duygularını güçlendirir.

facebook-paylas
Güncelleme: 18-07-2023 00:42:51 Tarih: 17-07-2023 23:45

Kürt Hemşehrilerimizle Göç ve Kente Dair Söyleşiler-2: Mehmet Hanefi Yılmaz

Söyleşi: Nevzat Çağlar Tüfekçi

MEHMET HANEFİ YILMAZ (Diyarbakır-Dicle Doğumlu, Emekli Öğretmen)

Önce sizi tanıyalım.

1957 yılında Dicle’de doğdum. Babamın Etibank’ta çalışıyor olmasından dolayı Konya’ya gittik. İlkokul 1 ve 2’yi Dicle’de, 3-4 ve 5. Sınıfları Konya-Seydişehir’de okudum. 

Babanız Konya’da nerede çalıştı?

Etibank’ın Seydişehir Alüminyum tesislerinde. 1969 yılında babamın karıştığı bir olay oldu ve biz tekrar Dicle’ye dönmek zorunda kaldık.

Bu olay neydi?

Kürt karşıtlığı üzerinden meydana gelen bir olay. Bir köye yerleşmiştik. Babam, o köyden bir arsa almıştı. Köyün muhtarı o köye yerleşmemizi istemiyordu. Çıkan tartışmada babam köyün muhtarını vurdu ve hapse girdi.

O köyde milliyetçilik duyguları ağır mı basıyordu?

Evet. Milliyetçi bir köydü ve köyde Kürt düşmanlığı vardı. Bir yabancının köye yerleşmesini istemiyorlardı.

Buraya gelişiniz nasıl oldu?

Babam cezaevinden çıkınca 1969-1970’de Milas’a geldik. Orada Ortaokula başlamıştım. Babam Seydişehir’de Çavuştu. Maden Başçavuşu. Onun Rıfat Kont adında bir Maden Mühendisi vardı. O, daha sonra Milas Etibank Boksit İşletmesi Müdürü oldu. Rıfat Kont, babam cezaevinden çıkınca onu Milas’a çağırıyor ve birlikte çalışmaya başlıyorlar. O zaman tek ocak Damlıboğaz’daydı. Babam orada çalışmaya başlıyor. Altı ay kadar Milas’ta çalıştıktan sonra geldi bizi aldı. Yaşyer köyünde ev tutmuştu. Oraya yerleştik. Orta 1’i Dicle’de okumuştum. Burada Orta 2’den devam ettim. 1970’den sonra yaşamımı burada sürdürdüm.

Yaşyer’den okula nasıl gidip geliyordun?

Milas’ta Osman (Aslangiray) Bey’in pansiyonu vardı. Pansiyonda kaldım. Cumartesi-Pazar; araba bulursak arabayla, bulamazsak yürüyerek köye giderdim. Yaşyer’den Milas’a yaya çok gidip gelmişimdir.

Yaşyer’de sizden başka kalan madenci ailesi var mıydı?

Yoktu. Tek aileydik.

Milas’a Etibank’tan dolayı kaç aile gelmiştir?

1971’den 1974’e kadar 400 aile geldi.

Köyde kaç sene kaldınız?

1970’den 79’un sonuna kadar köydeydik.

Köyde kaldığınız süre içinde Yaşyer halkının size karşı tutumu, davranışları nasıldı? Sizi ötekileştirme ya da sizden uzak durma gibi bir tavır sergiliyorlar mıydı? Seydişehir’deki milliyetçilik duyguları orada var mıydı?

Oturduğumuz evi, sahibi satacak oldu. Babam aldı. Evin bahçesine 6 metre derinliğinde bir taş kuyu kazdırdı. Kuyunun üzerine, suyu çekip bahçe sulamak için bir pancar motor koyduk. Sabah kalktığımızda motorun kuyunun içine atıldığını gördük. Yaşyer’in yerlisiyle komşuluk ilişkilerimiz de yoktu. Düğünlerine çağırmazlardı. Yakın komşumuzun düğünü olmuştu ve bizi davet etmediler. Düğüne uzaktan baktık. Daha sonra Yaşyer’de Kürt nüfus çoğaldı. Dengeler değişti. O zaman Yaşyer’de 70 hane varsa, bunun 20-25 hanesi Kürt ailelerden oluşuyordu. Hepsi Etibank’ta çalışan işçilerin aileleri.  Yaşyer o dönem en çok pamuk ekilen bir yer. Kürt ailelerin kadınları ve çocukları, Yaşyer ovasında pamuk toplamaya gitmeye başladılar. Hazır işgücü, pamuk tarlası sahiplerinin işlerine geliyordu. Yevmiye için çağırıyorlardı. Pamuk toplamaya gidiyorduk. Çapaya gidiyorduk. Büyük gençler pamuk sulamaya gidiyorlardı. Bu durum, bize karşı önyargılı davranışları biraz değiştirdi. Bir kaynaşma yaşanmaya başlandı.

Etibank’a çalışmak için 400 aile geldi dediniz. Onlar buraya nasıl geldi; bir çağrıyla mı yoksa rastlantı sonucu mu?

Etibank’ın işçi aradığı Dicle’de duyulmuş. 70’li yılların Dicle’si çok küçük. Belki buranın bir köyü kadar bile yok. Dicle’nin geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Etibank’ın Ferro Krom tesisleri var. Ferro Krom, işçi ihtiyacını tamamlamış. İşçi almıyor artık. Burada yeni bir işyeri açılmış. Hasan Çavuş da orada. Bu duyuluyor Dicle’de.

Oradan buraya çalışmak için gelenlerin, gelişlerindeki asıl etken Hasan Çavuş’un buradaki varlığı mı?

Evet onun varlığı. O zaman bizim Dicle’de sevilen bir insan vardı. Ondan iki satır tavsiye yazısı alan babamın yanına geliyordu. Babam gençliğinde Dicle’de Demircilik yapmış. Halkı tanıyor, köylüleri tanıyor. Halk onu tanıyor. O zaman Dicle’nin tek demircisiydi. Hasan Çavuş’un buraya gittiği duyuluyor. Nereye gitti Demirci Hasan, Milas Etibank’a gitti. Bu, yayılıyor Dicle’de. Demirci Hasan bize iş bulur, diyerek insanlar onun yanına gelmeye başlıyor. Etibank’ta o zaman işçi arıyor. Gelenler böylelikle Etibank’ta işe başlıyor. Milaslılar’ın karataş diye çalışmadıkları, Kürtlerin de çalışmak için can attıkları bir yer Etibank’ın boksit madeni ocakları. O sırada Yaşyer ve Damlıboğaz köylerinden; Damlıboğaz ocağında çalışan bir kişi yoktu.

Etibank’a çalışmak için gelenler nerelere yerleştiler?

Birçoğu Milas’ın içine yerleşti. 74-75 yıllarda Milas’tan ocaklara servis konulunca, ocaklara yakın köylerde oturanlar Milas’a taşındı. Yaşyer’deki o 20 aile de Milas’a geldi. Bu işçilerin 50’ye yakını Emek Mahallesinin Üçyol mevkiine yerleşti. Arap’ın dağına yerleştiler. Burasının sahibine Arap Dayı diyorlardı. Ondan arsa aldılar, ev yaptılar. Burada imar yoktu o zaman. Yapılan binalar gecekondu şeklindeydi. Bunlar 75-76’da oluyor. Biz evimizi burada 74 yılında yaptık. Dicle’den gelenlerin bir kısmı da eski Müftülük binasının olduğu yerin hizasındaki Sodra yamaçlarından, Zekeriya Gümüşkesen İlköğretim okulu hizasındaki Sodra yamaçlarına kadar ev yapmışlardı. Bademlik Caddesinin üstü. Birinci Gümüşkesen Camisi ile İkinci Gümüşkesen Camisi arasındaki mesafenin karşısına gelen Sodra etekleri. O zaman Erdal Çerçi belediye başkanıydı. Hasan Çavuş’la Erdal Çerçi’nin de arası çok iyiydi. Su yoktu, elektrik yoktu buralarda. Bir sokak çeşmesi vardı. O da akmazdı. Gece 12’den sonra akardı. Gece su sırasına girilir, çeşme başında su kavgaları olurdu.

Bademlik Caddesiyle Emek Mahallesi Üçyol arasındaki bölgede yerleşim nasıl oldu?

1990’dan, köy boşaltmalarından sonra gelenler var. Bunların çoğu Muşlu, Ağrılı, Bingöl’den gelenler. Kısmen Diyarbakır’dan da gelenler oldu. Doğudaki baskılardan dolayı. Bunların birçoğu Gümüşlük Mahallesi Çaltılık bölgesiyle İsmetpaşa Mahallesi Çakalderesi mevkiine, yine Sodra’nın yamaçlarına yerleşti. Aydınlıkevler’in durumu ise farklı.

O nasıl oldu?

O bölgede oturan Kürtler, Milas’a Doğu’dan ilk gelenler yani 1970’den önce gelenler. 1946’da Dersim sürgününden dolayı gelenler olmuş. Onlar kolları damgalı geldi. Onlara Gümrükçü deniyordu. Kollarına Gümrükçü diye damga vurulan insanlar gördüm ben. İsyana katılmaktan dolayı sürgüne gönderilen kişi anlamında olsa gerek. 90’dan sonra köy boşaltmalarından dolayı Milas’a gelenler, daha çok Milas’ın ticaretiyle ilgili bir çalışma yürüttüler. Örneğin pazarcılık. 90’lı yıllarda, Milas pazarının %80’i Kürtlerin elindeydi. Daha sonra dükkân açanlar oldu. Sabit işyerine dönüş yaptılar. Kazandıkları paralarla birçoğu turizm işine de girdi. Köy boşaltmalarından dolayı gelenlerin, Diyarbakırlılar gibi onların çocukları çok fazla asimile olmadı. O insanlar kendi kültürlerini yaşatıyorlar. Dillerini unutmadılar. Çocuklarına dillerini öğrettiler. Biz yapamadık onu. Örneğin benim çocuklarım, ana dillerini bilmezler. Kendi aralarında yardımlaşma anlamında bir dayanışma ağı da ördüler. Çaltılık, Çakalderesi ve Aydınlıkevler’de oturanlar; kendi düğün geleneklerini, bayramlarını, örf ve adetlerini halen sürdürüyorlar.  Diyarbakırlılar da kültürel bağlamda aşınmışlık daha fazla.

Milas’ta Kürtlere karşı kitlesel halde bir ırkçı saldırı veya tepkinin olmamasının nedeni nedir?

Milas’ta sol-sosyalist bilincin hakim olmasıdır. 1970 yılından bu yana Milas, sol ideolojinin güçlü olduğu yerlerden birisi. Burada geçmişte sol kadroların öncülüğünde çok kalabalık tütün ve zeytin mitingleri yapıldı. Sol örgütlenmeler, sendikal mücadeleler burada daha fazlaydı. Milas halkının geçmişte; Rum, Yahudi ve Ermeni gibi farklı kültür ve inanışa sahip topluluklarla birarada yaşamasının getirdiği tarihsel hoşgörü ortamının bir altyapısı da vardı burada.

1970’de Milas’ a geldiniz. 52 senedir burada yaşıyorsunuz. Dicle’ye karşı bir özlem oluşuyor mu sizde?

Özlem oluşuyor tabi. Oluşmuyor desek, gerçekçi olmaz. Çocukluğum orada geçmiş, orada doğmuşum, orada büyümüşüm. Büyüklerim var. Dedem var. Mezarlarımız orada.

Birisi gelse size sorsa, “Hocam nerelisiniz?” diye; siz ne yanıt verirsiniz bu soruya?

Diyarbakırlıyım diyorum.

52 senedir buradasınız, ömrünüzün büyük bölümü burada geçmiş. Neden Milaslı olduğunuzu söyleyemiyorsunuz?

İnsanın doğduğu yere ait toplumsal, kültürel, coğrafi özelliklerden kaynaklanan kimliğinin ağır basmasından olsa gerek.

Çocuklarınız kendilerini nereye ait hissediyor?

Bir oğlum var Rize’de doğdu. Ondan sonra Milas’a geldik. Sadece nüfus kaydı orada; ben Rizeliyim diyor. Bir oğlum ve kızım burada doğdu; onlar Milaslı olduğunu söyler.

Burada yaşayan Kürtlerin aidiyet duygularını güçlendirmek için ne yapılmalı?

Taziye(yas) Evi, Kürt geleneğinde çok önemlidir. Milas’ta, Kürt nüfusun mekânsal yoğunlaşmasının olduğu iki-üç noktada Taziye Evi açılmalı. Örneğin Cemevi açılmalı. Kürt Aleviler için de bu önemlidir. Bunlara benzer Kürtlerin yaşamına dokunan şeylerin yapılması onların aidiyet duygularını güçlendirir.

Ne kadar Kürt var Milas’ta?

15 Bin’in üzerindedir. Nereden biliyoruz? 8 ile 10 Bin arasında seçmen var.

Milas’taki Kürtlerin siyasi yönelimi nedir?

İki parti var: HDP ve AKP. 8 Bin seçmenin yaklaşık 6500’ü HDP’ye gidiyor. Kalanı AKP’ye.

 

 




Bu haber 2079 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SÖYLEŞİ Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI