Bugun...


Erdal KARA

facebook-paylas
Ehven-i Şer Yazıları-6: KORONAVİRÜSLÜ DÜNYAYA MASAL ANLATMAK
Tarih: 09-08-2020 00:31:00 Güncelleme: 09-08-2020 00:34:00


KORONAVİRÜSLÜ DÜNYAYA MASAL ANLATMAK

“Masallar gerçekten ötedir. Bize ejderhaların var olduğunu anlattığı için değil, ejderhaların bile yenilebileceğini anlattıkları için.”

 Gilbert Keith Chersterton

Sözlü edebiyat ürünümüz olan masallar, kadim çağlardan beri çocuklarla anılması tesadüf değildir. Anlatıldığında, çocukça düşüncelerin bütün enstrümanlarını su yüzüne çıkarır, anne kucağında ninni dinler gibi tatlı bir rüyaya yol alıp götürür bizleri. Çocukların merak ve hayal dünyasının bitmek tükenmek bilmez alacakaranlıklarına fener tutup ışıldatır masallar. Yalnız çocukları değil, biz yetişkinlerin de milattan öncesine uzanan farklı çağların ve zamanların, aya çıkan adamın ilk keşfi gibi, keşif yolculuğuna çıkmamıza sağlar.

Masallar, kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olan kültürel öge ve sembollerin aktarımında önemli roller üstlenir; bireyi geleceğe hazırlamada ve ana dil eğitiminde de geçmişten günümüze köprüler kurar. Tarihi hafızayı temellendirmede tarihi mekânların korunması ve anlaşılması ne kadar kutsiyetini koruyorsa, masallar da tarih aktarımında o derece tarihi değer taşıyıcısı olarak çıkar, karşımıza.

Masallar, salt metinlerden ibaret olmayıp toplumun ve doğal olarak toplumu oluşturan bireylerin hoşça vakit geçirmesi; toplumsal değerlere göre bireyin eğitilmesi; kültür aktarımını sağlayarak toplumsal değerlerin kökleşmesini sağlar.

Bu nedenle masallar, tarihsel hafızayı korumada, geliştirmede ve güçlendirmede önemli işlevlere sahiptir. Yalnız çocuk eğitiminde değil; orta yaşta olanlar ile yaşlı kişiler için de gelecek kuşaklara temsili kurgular yoluyla yol gösterici edebi metinler görevini üstlenmektedir.

Masallar,  önemli bir işlevi yerine getirerek toplumların inanç ve ahlaki değerler sistemlerini de tanımlar. Zorluklar karşısında yol gösterir, uygulanabilir kurallar barındırır. Masallar, geleneksel bir tür olarak atasözlerini, ninnileri, manileri, inanışları, gelenek ve görenekleri bir sonraki kuşağa taşır.

William Bascom’un ifade ettiği gibi masallar,

Hoş vakit geçirme, eğlenme ve eğlendirme,

Değerleri, toplumsal kurumlarını destekleme,

Gelecek kuşaklara kültür aktarımı yaparak toplumun eğitilmesini sağlama,

Toplumsal ve kişisel baskılardan kaçış, gibi işlevlere sahiptir.

Macar halk bilimci Linda Degh, “Masallar ve Toplum: Bir Macar Köyü Topluluğunda Hikâye Anlatımı” adlı eserinde; kullandığı yöntemi, masal anlatmanın toplumsal işlevi olarak belirtmektedir. Karşılaştırdığı topluluklardan Sara ve Zemlen yöresindeki balıkçıların malikâne arazilerinin dağıtılmasıyla çiftçiliğe başladıklarında balıkçı toplantılarında söylemeye alıştıkları masalları, toplumsal yapıdaki değişikliklerden kaynaklanan nedenlerle söz konusu anlatıları gayet iyi bilen kişilerin dahi dinleyicisizlik yüzünden bu anlatıları anlatmaktan vazgeçmeleri veya bu nedenle anlatılara ilgisiz kalmaları ele alınmaktadır.

MİLAS MASALLARI İÇİN ÇIKTIK YOLA, VARDIK BATI ANADOLU’YA

Yazarlığı, çocuklukların özlemine birer meşale tutmak isteyenler için de güzel bir masal şehridir Milas. Baktığımız her ören yeri bir tarih ışıltısı, adımladığımız her taşın altında antik çağ, soluk aldığımız her sokakta tarihsel anılar yankılanıyor, hem de binlerce yıllık. Milas’ın antik çağlardan kalma ören yerleri, “yazın beni!” diye bas bas bağırıyor, yazmak isteyenlerin kulaklarına… Milas’ta masal yazmak, zeytinin yeşil parıltısı, zeytinyağının her sonbahar sofralarda konaklaması, barış tadında rüyalara işlenen zeytin yaprağı gibidir.  Hele zeytin hasat mevsimi, ayrı bir efsanenin müziğe bürünmüş görünümüdür, masallarımızda…  Birileri  “Zeytinyağlı yiyemem!” türküsünün hileli dizelerine bizleri nakarat yapmış olsalar bile…

Bizler de öğrencilerimizle, Koronavirüs günleri arifesinde “Milas Belediyesi Masal Atölyesi” için çıktık yollara, vardık Batı Anadolu’ya… Karia(Karya) diyarına…  İlk önce, Karia’ya başkentlik yapmış Mylasa’nın Güllük koyuna demir atıp Hermias efsanesini dinlemeye koyulduk. Oradan İasos’a, yani bugünkü adıyla Kıyıkışlacık’a, en eski adıyla Asinkurin’e ...

İasos’un Antik Balık Pazarının balıkçılarıyla tanışamasak da milattan önce 3 binli yıllar öncesinden balıkçıların gelişinden haberdar eden çan seslerini işittik. Ardından martıların çığlıklarını… Sonra balıkçıların şen şakrak  “heya mola” naralarını dinledik. Balık pazarının yanı başındaki antik tiyatrodan gezginci müzisyenin gitarasından müzik tınıları akıp geçti. Müzikler çok şey anlattı bizlere: Savaşçı Karialı askerleri, çok tanrılı Anadolu’yu, baba tanrı, tanrıların tanrısı Zeus’u, güneşin, ışığın ve sanatın tanrısı Apollon’u,  Irmak tanrısı Pene’yi, ağaca dönüşen Daphne’yi…   

Masal yazma serüveni için yola çıkan öğrencilerim, Antik Karia’nın merakı karşısında büyülenip kalemlerine sarıldılar… Birkaç gün sonra Karia kentlerinden birinde duraklayıp Çoban Endymion’u kıskandırırcasına bir “Selene’nin Aynası”* na bir de dolunaydan saçlarını sarkıtan Selene’ye bakakalıyoruz. Çoban Endymion’un bu güzellik karşısında neden taş kesildiğini ve baş tanrı Zeus’u neden kızdırdığını çok iyi anlıyoruz.

Ardından Milas Müzesindeki, Hekatomnidler sülalesi’nin kralı Maussollos (Mozolos)’la ve ailesiyle tanışıyoruz. Halı Müzesinde ilmek ilmek işlenen Milas halılarının masallarıyla dolduruyoruz hafızamızı, kalemlere sarılıyoruz: Halıya renk veren bitkileri, ilmek ilmek can katan yörük halı dokumacılarını, halı desenlerini inceliyoruz: Göbekli, turunç, göl, ayak, çentik, ladik, eşme, cıngıllı cafer, tütün yaprağı, aynalı papuç, ala boncuk, çıplak delme, suyolu, uslu cafer, yamuk testere, tavukayağı, badılcan yaprağı, akıllı gemici suyu, basalak eyme, hayat ağacı… Oturup halı müzesine, tezgâhın başına, kökboyalarını bir bir karıp ıstarlarda halı dokuyan Yörük halıcıların maharetli ellerini izliyoruz.

Ören koylarında, Keramos’un yaptığı çömleklerin izlerini süreceğiz, topraktan keramikler yapacağız, sonra Labraunda(Labranda)  suyuyla arındırılmış öyküleri, keramiklerin içine dolduracağız…

Derken Koronavirüs adında amansız, öldürücü bir salgın bizleri evlerimize kapatıyor. Gümüşkesen Anıtı, Beçin Kalesi, Labraunda suyunun aktığı ve Labrys Zeus adına şölenler düzenlenen Karia kenti Laubranda, hayallerimizde kalıyor. Gezilerimize ara versek de gezdiğimiz ve efsaneleri kucağında binlerce yıldır ninnilerle büyüten antik mekânları, İasos’u, Latmos Herakaleia (Heraklia)yı, antik ürün “zeytin” i masallarımıza işlemeyi ihmal etmiyoruz. Yani Koronavirüs, hızımızı kesmek bir yana gücümüze güç, hayallerimize hayaller katıyor. Biraz da teknolojinin fırsatlarından yararlanıp masallarımızı, öğrencilerimizle on-line yazmaya devam edip, kurgulayıp, oluşturduğumuz masalların resimleyip, masallarımıza senaryolar yazıp, müzik besteleyip ardından seslendirme ekibimizle seslendirip, kurgu montajlarını düzenleyip Şubat ayında çıktığımız yolculuğu, ağustos sıcağında, karınca misali masal filmlerine dönüştürüyoruz. “Milas Belediyesi Karia Masalları” adıyla başlattığımız projemizi,  “Her Hafta Bir Masal” etkinliğiyle Milas Belediyesi Youtube sitesinde, çocuklarımıza tatil armağanı olarak sunuyoruz: 5 Masal seçkimiz: Yaşamdan Yapılma Ağaç, Hangimizin Bayramı,  Kehanet, Hekatomnos’un Halısı ve Karia’ya mavi Yolculuk (animasyon).

Masal Dergisi mi dediniz?

Milas Belediyesi Karia Masalları dergimizi yayımlamak ve okulların açıldığı –pandemisiz- dönemde öğrencilerimizin masal özlemini gidermek için çalışmalara başlıyoruz.

Karia Antik Kent gezileri,  öğrencilerime masal yazdırırken benim kalemimden şiirler dökülüyor:

Akşamın efsunkâr aksi, gölün munis ritmi mavi, filikaların tumturak çığlıkları, adanın mağrur çırpınışı… Deli ediyor insanı, kötü ediyor… Bırak kâğıdı kalemi, bir kayık da sen yap diyor dalyanlar… Bırak kitabı defteri, bir filika da sen çiz diyor suda oynaşan gümüş takılı balıklar… Taka ol, yelken ol, diyor göle düşen bulutlar… Dalga geçiyorlar adamla, kafa buluyorlar giderayak. Uzatıyorum ellerimi yakalamak için. Çok uzakta kızıl güneş saçlarını ıslatır, Selene’nin Aynası’nda… Gece olsun hele bir görelim, hangi kızılca kıyamet kopacak; köpük köpük, dalga dalga, akşam akşam…

Koronavirüs e rağmen her kötülükte bir hayır vardır nidasıyla Milas’ta, Ege’de, Türkiye’de ve dünyada sanata merhaba demeye devam edeceğiz. Çocuklarımıza mutlu bir dünya bırakmak için, “motorları maviliklere sürmeye” devam edeceğiz.

 

*Selene’nin aynası: Milas’ta Bafa gölü.

*Selene: Mitolojik ay tanrıçası. Efsaneye göre, Bafa gölü üzerinde Çoban Endymion’a ışıklarını saçar.

*Karialılar: Ege bölgesi üzerinde M.Ö 3500 yıllarında yaşamış savaşçı uygarlık.

*Mylasa: Milas’ta kurulmuş ilk Karia(Karya) başkenti.

*Hermias: Milas’ın kasabası Güllük’te, “Yunus sırtında çocuk” olduğu anlatılan efsanevi kahraman.  

* Laubranda: Karia kentlerinden, Milas sınırlarında bir antik tören yeri. Baş tanrı Zeus (Labrys Zeus) adına yapılmış tapınak.

*Iasos: Milas sınırlarında Karia yerleşim alanlarından Karia kentlerinden biri. Bugünkü “Kıyıkışlacık” beldesi sınırlarında yer almaktadır.



Bu yazı 3746 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI