Ruh hastası ve çok suç kaydı olan 19 yaşındaki Semih Çelik'in İstanbul'da, yarım saat arayla iki genç kadını vahşice öldürmesi ve arkasından intihar etmesi toplumda korku yarattı.
Çocuklar ve genç kadınlar korunmasız ve her gün yaşanan kötü olaylar da hepimizi endişelendiriyor.
Geçen gün konuştuğum tanıdığım bir esnaf, "dün, iki kız öğrenci geldi, 'biber gazı var mı? 'diye sordular, çok üzüldüm" dedi.
Eğer kız öğrenciler ve kadınlar sokaklarda güvenle dolaşamıyor, korku içinde yaşıyorsa bunun sorumlusu kim?
TV’de, bir sokak söyleşisinde kadınlara,
"kendinizi şiddete karşı nasıl koruyorsunuz?" sorusu yöneltiliyor. Genç kadınlardan biri, "çantamda biber gazı taşıyorum"; diğeri ise,
" yürürken arkama, sağıma ve soluma bakıyorum, korku içinde yürüyorum" ; bir diğeri ise, " evden işe, işten eve giderken kalabalık yerden gidiyorum"; öbürü ise, "saldırı olmaması için dua ediyorum" diyor.
Önümüzden gelen kış aylarında sabahın alacakaranlığında okula giden öğrenciler, işe giden kadınlar sapıkların ve katillerin tuzağına düşürülürse bunun sorumlusu kim olacak?
Enerji Bakanı'na,
"Yaz saati uygulamasını kaldıracak mısınız?" diye soru soruluyor; O' da
"hayır, devam edecek" diyor. Enerji tasarrufu adına daha çok enerji israfı oluyor; öğrenciler ve kadınlar korku içinde yaşıyor.
*
İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla 'Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi', 11 Mayıs 2011 tarihinde, İstanbul'da imzalandı.
1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi. Bu sözleşmeyi, 45 ülke ve Avrupa Konseyi imzaladı. (1)
İstanbul Sözleşmesi'nden
20 Mart 2021'de, Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle bir gecede çıkıldı ve bundan cesaret alanlar meydanı boş bularak daha çok kadın öldürmeye başladılar. Katiller, iyi hal indirimi ve cezasızlık nedeniyle daha da cüretkar davrandılar. Savunmasız olan kadınlar ve çocuklar hedef haline geldi.
* 2021'de, Ataşehir'de gündüz gözüyle Başak Cengiz isimli genç kadını samuray kılıcıyla öldüren katil Can Göktuğ Boz, yakalandığında niçin öldürdüğü sorulunca,
"maktulü tanımıyorum. Kadın öldürmek daha kolay olduğu için kadın öldürmeyi tercih ettim" demişti. (2)
*26 ayrı suçtan kaydı bulunan 19 yaşındaki motosiklet hırsızının genç kadın polis Şeyda Yılmaz'ı katletmesi...
* 19 yaşındaki ruh hastası bir kasap tarafından vahşice katledilen iki genç kadın...
* 2 yaşındaki Sıla bebeğin üvey babası, komşusu ve oğulları tarafından istismar edilmesi, şiddet görmesi ve sonunda ölmesi...
* Okulu açıldığı gün okula değil de mezara giden vahşice öldürülen Nârın çocuk...
* Sevgilisi Cem Garipoğlu tarafından vahşice katledilen Münevver Karabulut...
*Yıllar önce öldürülen, kadın cinayetlerinin simge ismi olan üniversite öğrencisi Özgecan Aslan...
* Eşi, babası, kardeşi, oğlu ve sevgilisi tarafından hayattan koparılan kadınlar...
Ve... Daha nice öldürülen kadınlar...
Ve Travma geçiren geride kalan çocukları, anne ve babaları.
*
'Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, 2024'ün ilk 9 ayında 295 cinayet işlenmiş. Öldürülen 31 kadının failinin daha önce adli sicil kaydına sahip olduğu ortaya çıktı. Türkiye'de geçen
7 günde en az 11 kadın katledildi. (3)
*
Uyuşturucu kullanımının ve silahlanmanın yaygınlaşması, eğitim seviyesinin düşmesi, işsizlik ve ekonomik bunalımın etkisiyle gençler, karanlık güçlerin tuzağına düşerek şiddete yönelmektedirler.
*
Gençleri şiddet sarmalından kurtarmak için adalet sisteminde, eğitim sisteminde ve ekonomik sistemde demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda reform yapılmalıdır.
Devlet, bütün vatandaşlarına eşit davranmalı, kadınları ve çocukları korumalıdır.
Devleti yönetenler, güçlüye ve suçlulara karşı güçsüz ve masum olanları korumalıdır.
Suçlular cezasını çektikten ve cezaevinde rehabilite edildikten sonra topluma kazandırılmalıdır. Aksi takdirde birer suç makinesine dönüşürler.
Suçlulara karşı İngiltere mahkemesinde bir hakimin verdiği karar örnek olmalıdır:
Gece sokağa çıkan ve parkta gezen İngiliz bir genç kadına gencin biri laf atar. Genç kadın şikayetçi olur, dava açılır ve suçlu hakim karşısına çıkar. Sanık genci ve şikayetçi kadını dinleyen hakim, sanığa 7 yıl, 7 gün ceza verir. Sanığın avukatı bu cezanın çok olduğunu söyler. Hakim ise, 7 gün cezanın laf atma için, 7 yıl cezanın ise kadınların serbestçe dolaşma özgürlüğüne engel olunmaması için " der.
İngiliz hakimin verdiği kararın Türkiye'de de geçerli olması; kadınların ve çocukların korkusuzca yaşaması ve mutlu olması dileğiyle.
Kaynak:
(1)- wikipedia. org
(2) -8 Ekim 2024 tarihli Birgün Gazetesi- Fikri Sağlar'ın köşe yazısı
(3) -8 Ekim 2024 tarihli Cumhuriyet Gazetesi- Rengin Temoçin'in 'Şiddet Her Yerde' başlıklı yazısı.