Bugun...


GÜLDEN SÖKELİOĞLU

facebook-paylas
BÜYÜK FELAKET!
Tarih: 09-02-2023 12:29:00 Güncelleme: 09-02-2023 20:06:00


       Türkiye, 6 Şubat Pazartesi gecesi 04:17'de, Kahramanmaraş- Pazarcık merkezli 7.7 şiddetinde ve aynı gün 9 saat arayla 13:24'te Kahramanmaraş - Elbistan merkezli 7.6 şiddetindeki ikinci bir depremle yıkıldı.

       Jeofizikçi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan,

"Yeryüzünde böyle bir depremin ilk defa görüldüğünü ve 130 atom bombası gücünde olduğunu söylüyor.

       Kahramanmaraş merkezli bu şiddetli iki deprem, Gaziantep,  Malatya, Adana, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Hatay illerinde çok büyük bir felakete sebep oldu...

       Binlerce ev yıkıldı, binlerce insan yaşamını yitirdi. Tuzla buz olan apartmanların görüntüleri ve enkaz altında yakınlarının kurtarılmasını çaresizlik içinde bekleyen depremzedeler herkesi kahretti...

       Bu arada kaç gün sonra canlı olarak çıkarılan, bebekler, çocuklar, anne ve babalar,  kediler, köpekler, kuşlar, tavşanlar insanlara umut oldu.

       Yaşanan acıyla kahrolduk ama mucizeler karşısında sevindik.

       1999' da Gölcük ve Düzce depremlerinde,

20 binden fazla insan yaşamını kaybetti.

Bu yıkıcı depremden sonra Elazığ ve Van depremleri ve çok can kayıpları oldu.

       Peki bunca yaşanan acılardan ve kayıplardan ders alabildik mi?

       24 yıl sonra şimdi yaşadığımız acı, ders ve önlem almadığımızın bir kanıtı.

          **

       Depremlerin Tarihçesi

M.Ö. 640-550 yılları arasında yaşayan Miletli(Söke- Milas yolunun batısında, Balat köyü yakınınında) Thales depremlere yeryüzü ve su arasındaki gerilimin sebep olduğunu ileri sürmüştür.

Miletli Anaksimenes'e göre ise eğimli arazilerin kurak ya da yaş olma durumu depremlerin sebebiydi.

Bir diğer filozof Demokritos depreme sebep olarak suyu göstermişti.

Gaius Pilinius Secundus depremleri yeraltı fırtınaları olarak tanımlıyordu.

Yunan filozofu Anaksagoras'ın yaşadığı 5. Yüzyıldan 14. Yüzyıla kadar depremler, Dünyanın oyuklarındaki hava boşluklarına bağlandı.(1)

       Peki, depremle yaşamaya alışmış ama önlemini alan bir ülke olan Japonya'yı tanıyalım:

       Japonya- Büyük Hanshin Awaji(Kobe) Depremi.

       17 Ocak 1995 yılında Japonya'nın batısındaki yoğun nüfuslu Kansai Bölgesi'nin Kobe kentini vuran, rihter ölçeği 7.2 olan bir depremdir.

       Deprem öncesi ve sonrasında çıkan yangınlarda 1,5 milyonlu şehirde ölü sayısı 6200’leri bulmuş, Japonya ekonomisine büyük bir darbe indirmiştir.

       Son 50 yıl içinde Japonya'da meydana gelen en yıkıcı depremdir.

       Bu depremde şehrin alt yapısı çökmüş, gaz boruları patlamış, su şebekeleri kullanılmaz hale gelmiş, zararı 150 milyar dolardan fazla olmuştur.

       Japon merkez yönetiminin depremden iki gün sonra yardım gönderebildiği bir depremdir.

       Bu depremin ardından Japon hükümeti depremlere daha hızlı yardım gönderebilmek için ulusal felaket stratejisi geliştirmiştir.(2)

       -Japonya'nın Depreme Dayanıklı Bina Türleri.

       Depreme Japon tipi dayanıklılık gösteren üç farklı bina çeşidi vardır:

       1)Depreme dayanıklı binalar: Bu Japonya'da en çok görülen bina tipidir. Genel olarak 1981'den sonra inşa edilmişlerdir ve bu yüzden sismik(deprem dalgaları) izolasyon yapı standartlarına uygun yapılmışlardır.

Bu tip binaların katı yapıları esnek değildir ve sert bir şekilde yapılmıştır ki binanın çökmesi engellenebilsin.

Esnek yapıları ise sismik dalgalanmalar sonucunda eğilip bükülebilen ve binanın temel yapısını oluşturan kısımlardır. Duvarlar ve zeminler ikinci kısma girmektedir.

       2) Sismik İzolasyonlu Binalar:

       Bu tip binalar genel olarak gökdelenlerde görülmektedir.

Sistem, zemine entegre olacak şekilde inşası yapılır.

Sarsıntı emici yapılar, yani izolatörler zemine kurulur. Böylelikle sismik dalgalar binaya ulaşamaz. Hatta normal binalara nazaran üçte bir ya da beşte bir iletim sağlamaktadır.

       3)Emici Yapılı Binalar:

       Bu binaların amacı sismik hareketlerin etkisini olabildiğince azaltmaktır. Bunun için özel emici duvarlar kullanılır. Depreme dayanıklı yapılarla karşılaştırıldığında % 70 ila %80 daha fazla enerji emer.

        Dayanıklı evler haricinde, telefon uygulamaları da oldukça yaygın. Ülkedeki her akıllı telefonda deprem ve tsunami için acil uyarı sistemi vardır. Bu tip bir sistem 5-10 saniye öncesinden " Deprem var, deprem var! " diye uyarı verebiliyor.(3)

       Bir diğer önlem ise toplu taşıma konulu.

Japonya'daki hızlı trenlerinin büyük deprem anında durmasını sağlayan deprem sensörleri mevcuttur.

2011 yılında, 9.0 büyüklüğündeki deprem Japonya'yı vurduğunda, 27 tren hareket halindeydi. Her bir trene deprem öncesinde bildirim ulaştı ve büyük depremden önce trenler durduruldu. Bu da depremin sıfır ölüm ve hatta yaralanma ile sonuçlanmasına olanak tanıdı.

       Acil TV Yayınları:

       Ülkede bir deprem yaşandığında tüm TV kanalları acil olarak resmi deprem yayınına geçiyor. Bu şekilde insanların nasıl güvende kalabilecekleri konusunda bilgilendiriliyor. Acil yayınlar, artçı depremler, nerede korunulması gerektiği ve herhangi bir tsunaminin yaklaşıp yaklaşmasını hakkında bilgi verirken, vatandaşlara daha yüksek noktalara gitmeleri ve önlem almaları için zaman tanıyor.

       Afet Önlemleri Konusunda Farkındalık Eğitimi:

       Dünyanın dört bir yanındaki diğer okulların yaptığı gibi, Japonya'daki okullar da ayda bir kez olmak üzere düzenli deprem tatbikatları gerçekleştiriyor. Eğitim kurumları, küçük yaşlardan itibaren çocukları, bir deprem bölgesinde önlem almanın ve güvende kalmanın yolları konusunda eğitim tatbikatları sırasında en yaygın yöntem, çocukların sarsıntı bitene kadar sıralarının altına girip masa ayaklarına tutunmalarıdır. Dışarıda oynuyorlar ise öğrencilere, düşen enkazın altında kalmamak için doğrudan açık bir alanın merkezine gitmeleri öğretiliyor.

       Okullar aynı zamanda, yerel itfaiye personelinin, çocukları deprem simülatörlerine koyduğu, çok küçük yaşlardan itibaren deprem hissini algılayabilecekleri saha gezileri de gerçekleştiriyor.

       Deprem Anıt Müzesi

       Japonya'nın nüfusunu gelecekteki doğal afetlere karşı korumaya yardımcı olmasının bir başka nedeni de geçmişten ders alabilmesidir.

1995 yılında, Kobe şehri, 5 bin kişiyi öldüren ve on binlerce evi yıkan, Büyük Hanshin Awaji Depremi ile sarsıldı. Şehrin yeniden inşasının ardından Kobe, Kobe Deprem Anıt Müzesi'ni de inşa etti.

       Afet sırasında hayatını kaybeden insanları hatırlatmak

[08:37, 09.02.2023] Gülden Sökelioğlu: için inşa edilen müze, aynı zamanda afet önleme ve hayatta kalma konusunda faydalı programlarla dolu bir eğitim merkezi olarak da çalışıyor.

       Deprem Çantası:

       Her hane halkının depreme nasıl hazırlandığı değişiklik gösterir; ancak birçok evde deprem çantası bulunuyor. Çanta içinde şişe sular, yiyecek, eldivenler, yüz maskeleri, yalıtım örtüleri, meşaleler gibi hayatta kalma araçları ve hatta düzenli bilgilendirmeler yayınlayan radyolar bulunuyor.

       Tahliye Tüneli:

       En etkili mühendislik becerilerinden biri de Tokyo şehrinin eteklerinde yer alan, bir futbol sahası ve paten parkının altında bulunan, az bilinen, Su Deşarj Tüneli... Bu büyük gizli tünel, siklonlar ve tsunamiler gibi doğal afetlerin neden olduğu sel sularını toplayarak, suyu güvenli bir şekilde Edo Nehri'ne yeniden boşaltıyor. Bu, bölgede bir deprem yaşanırsa ve ardından tsunamiyi tetiklerse, kenti büyük bir sel felaketinden koruyor. İnşası 13 yıl süren tünelin maliyeti 3 milyar ABD Doları. Ancak tünelin ne kadar insan hayatını kurtarmayı vaat ettiği göz önüne alınca bu; onu paha biçilemez kılıyor.(4)

       Japonya'da Uygulanan ve Hayat Kurtaran,

"Raylı Temel Sistemi"

Binaların rayların üzerine inşa edilmesine dayanan sistem, binaların deprem esnasında yerkabuğundan bağımsız bir şekilde ray üzerinde hareket etmesine olanak tanıyor.

       1995 yılında Japonya'da yaşanan felaketin ardından ülkede eski binalar güçlendirilirken, yeni binalar da yeni sistem doğrultusunda inşa edildi. Binaların yüksekliklerine göre koruma sistemleri değişiyor. Üç katlı binalarda duvarların güçlendirilmesi ve temelin levhalarla korunması şartı konuluyor. 

       Orta yükseklikteki binalarda daha fazla önlem alınıyor.

       Japonya'da kullanılan depreme dayanıklı raylı temel sistemi, binanın yeryüzü ile bağlantısını kesmeyi sağlayan bir taban izolasyonu oluşturuyor.

       Kurulan sistemde binanın temel kısmına kauçuk ile imal edilmiş tamponlar kullanılıyor.

       Bu tamponlar, binaların deprem tehlikesi esnasında titremesi ve eğilmesi yerine yatay sallanmasını sağlıyor.

       Temelde oluşan sarsıntı bina geneline dağılsın diye bina iskeleti içerisinde yer alan hidrolik teller kullanılarak binanın yıkılmasına engel olunuyor.

       Bu sistem sayesinde binalar, kırılmak yerine esniyor.

       Japonya'da mühendisler, duvarların iç kısımlarında yer alan boşluklara metal plakalar yerleştirip tüm binanın aynı anda hareket etmesini sağlıyor.

       Bu esneklik payı binanın yıkılmasını engellemek için yapılıyor.

       Ülkedeki çok büyük binalar ve gökdelenler dahi bu sistemle ayakta kalıyor. Bu sistem, sağlı sollu ya da önlü arkalı olacak şekilde 3 metreye ulaşan bir mesafe ve esneme payı sunuyor.

       Bina temelinde amortisör kullanılması, hareket esnasında esneme payı da gözetilince titremeyi etkisiz hale getirirken, temelde kullanılmış olan tampon suyla sallantı esnasında şiddetin azalmasını sağlıyor.

          **

Yukarıdaki Japonya'da Uygulanan örneklerle ülkemizi kıyasladığımızda yaşadığımız depremlerden ders alıp almadığımız ortada.

       Deprem uzmanı,

Prof. Dr. İlyas Yılmazer'in dediği gibi, " 1999 depreminde, Düzce Ovası'nda kurulan Düzce şehri yerle bir olurken, Düzce'ye bağlı olan tarihi Konuralp’de, kaya üzerine oturan 2500 yılık tarihi evlerin camı bile kırılmadı.

       Ovalar, tarıma ayrılmalı ki, deprem olunca minerallerle toprak daha da verimli olsun.

       Şehirler, evler dağlık ve kayalık yerlere kurulmalıdır. Aksi takdirde hep felaketler yaşanır."(6)

       Devletin görevi her türlü afetlerde insanı yaşatmak olmalıdır.

       Bunu yaparken de her zaman akıl ve bilime yer vermelidir. Deprem bilimciler dinlenmelidir.

              Doğal afetler ve felaketler kader değildir.

       Acıların ve gözyaşlarının olmadığı, Japonya'da olduğu gibi uzun ömürlü, mutlu insanların ülkesi olalım.

       Şiarimiz(Sloganımız)

Atatürk'ün dediği gibi,

" Hayatta en hakiki mürşit (yol gösterici) bilimdir" olsun.

Kaynak:

(1) wikipedia.org

(2) wikipedia.org

(3)emlakjet.com

(4) cumhuriyet.com

(5)Habertürk.com

(6) Bir TV programındaki konuşmasından.

 



Bu yazı 3113 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI