Güven; çekinme, korku ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusudur. (1)

       Güven genellikle, bir kişinin dürüstlüğüne olan inancımız olarak tanımlanır.(2)

          *

       Güven duygusu önce kendine güvenmekle başlar. Kendine güvenmeyen, özgüveni yetersiz olan insan çevresindeki insanlara güvenemez.

       Güven duygusu; yalan söylemeyen, dürüst, verdiği sözü tutan, onurlu, ahlâklı insanlar arasında daha çok gelişir.

       Güven konusunda ilginç bir olayı aktarayım:

       Adı, Tiki Tiki Tempo Noserombo Çari Bari Ruçi Bitaritempo olan Çinli çocuğa arkadaşları hiç güvenmezmiş. Çünkü hep arkadaşlarını kandırır, hep yalan söyler ve ne dese hep tersi çıkarmış. Bir gün, bu Çinli çocuğun evinde yangın çıktığı söylentisi çıkmış ama kimse inanmamış ve ilgilenmemişler; 'nasıl olsa yalandır' diye. Sonunda haber doğru çıkmış ve yanan eviyle birlikte Çinli çocuk da yanmış.

       Eskiden güven duygusu daha sağlamdı.       

       Peki günümüzde durum nasıl?

       -Bazı kız çocukları, babası tarafından taciz edildiği için babasına güveni kalmadı.

       -Zararlı alışkanlıklar yüzünden çocukların birbirlerine güveni kalmadı.

       -Sevgililer ve eşler arasında yaşanan kıskançlıklar ve yanlış anlama yüzünden birbirlerine güvenleri kalmadı.

       -Öğrenciler ve öğretmenler arasında güven kalmadı; öğretmenini öldüren öğrenci, öğrencisine cinsel istismar eden öğretmenler yüzünden.

       -Komşulara güven kalmadı; kendilerine emanet edilen bebeği istismar ederek ölümüne sebep olan komşu yüzünden.

       -İşçilerin patrona güveni kalmadı; sendikaya üye oldukları ve insanca yaşamak amacıyla ücret istedikleri için işten atılmaları nedeniyle.

       -Kurumlara güven kalmadı(TÜİK'in işçiler, çalışanlar ve emeklilere yapılacak maaş artışı için enflasyonu düşük göstermesi gibi).

       -Siyasetçilere güven kalmadı; siyasetçilerin bir söylediğinin diğerini tutmaması, yalan söylemeleri yüzünden.

       Doktorlara güven kalmadı; Yenidoğan çetesinde yer alan doktorların ve hemşirelerin devletten para almak için yanlış tedavi uygulayarak bebeklerin ölümüne sebep oldukları için.

       -KPSS sonuçlarına göre atanması gereken öğretmenler, mülakatta elendikleri için devlete güvenleri kalmadı.

       -Hayat pahalılığını derinden yaşayan insanların, 'enflasyon düşüyor' diyen yetkililere güveni kalmadı.

       - Aç karnına okula giden öğrencilere okulda bir öğün vermeyen MEB'nın yayınladığı reklam yayınlarında;

'sağlıklı büyümek için günde bir öğün et, balık, yoğurt, peynir, yumurta yiyin, süt için' diyen Milli Eğitim Bakanlığı'na güveni kalmadı.

       -Üreten ama emeğinin karşılığını alamayan çiftçilerin sürekli düşük ücret veren Tarım Bakanı'na ve devletine güveni kalmadı.

       -Ulus'unu esaretten kurtaran, çağdaş seviyeye çıkaran büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret eden siyasetçilere halkın güveni kalmadı.

       -Kadınların kendilerini yok sayan, türlü gerekçelerle kadın katillerinin cezalarını indiren zihniyettekilere güveni kalmadı.

       Herkesin kendini mutsuz hissettiği; geleceğe dair umutların olmadığı; herkesin kuşku, korku ve güvensizlik içinde olduğu bir ortamda insanlar yaşayan birer ölü gibidir.

       Güven, ahlâk, dürüstlük, onur, adalet, eşitlik, özgürlük kavramları bilimsel ve laik eğitimle anlam kazanır.

       Güven, ruh gibidir; terkettiği bedene asla geri dönmez.

Kaynak:

(1) -Vikisözlük

(2) -kemalsayar.com