KILIÇDAROĞLU, 4 Eylül'deki konuşmasında, başörtüsünün AKP tarafından siyasi koz olarak kullanılmasını önlemek için meclise yasa teklifi vereceklerini söyledi ve verdiler.
Ankara Üniversitesi eski öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Kazancı; Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasından önce, CHP'nin, başörtüsü tereddütleriyle ilgili sahada araştırma yaptırdığı ve ondan sonra bu açıklamanın yapıldığını belirtiyor.
SAHANIN SÖYLEDİKLERİ
Önce SOSYO POLİTİK SAHA ARAŞTIRMALARI KOORDİNATÖRÜ Yüksel Genç'in söylediklerine bakalım: "Ancak Kılıçdaroğlu'nun yöneliminin, seçim yönelimi olduğunu düşünmek gerek. Saha anketlerine baktığımızda, uzun bir süredir mütedeyyin kesimin AKP döneminde, olası bir CHP iktidarı döneminde kaybedip kaybetmeyeceğine dönük kaygı içinde olduğunu görüyoruz. Belli ki Kılıçdaroğlu, bu söylemiyle başörtülü kadınlar üzerinden ortaya çıkan fiili çalışmaların garanti altına alacak tedirginlikleri giderme amacındaydı."(BirGün, 06.10.2022)
ENDİŞELİ MUHAFAZAKÂRLAR
Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüyle ilgili bu çıkışı, endişeli muhafazakârların kafalarındaki tereddütleri gidermeye yönelik ve CHP iktidarı döneminde kadınların giyim ve kuşamlarına karışılmayacağı yönünde bir güvence vermeyi amaçlıyordu. Yani bir anlamda seçim sürecinde, AKP'nin sık sık istismar ettiği bir konuyu elinden almaya yönelik taktiksel bir durumdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu Anayasaya koyalım diyerek, konuyu farklı bir alana çekmeye ve bu konuda gündem oluşturmaya çalıştı. Erdoğan'ın bu çıkışı, yerinde ve doğru değildir.
DAHA ÖNCE YAPILAN ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ
Daha önce bu ülkede üç Anayasa halk oylaması yapıldı. 2007 ANAYASA halkoylaması %68,95 Evetle sonuçlandı. 2010 referandumu/halkoylaması %57,88 Evetle sonuçlandı. 2017 Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş halkoylaması ise %51,41 Evetle sonuçlandı.
Başörtüsünü şimdi Anayasa maddesi yapalım diyen AKP, önceki referandumlarda bunu kendisine hiç dert edinmedi. CHP'nin yasa teklifine karşı bu kartı kullanıyor ve CHP'yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
CHP, YENİ ANAYASA KONUSUNDA AKP'NİN GAZINA GELMEMELİ
CHP, AKP'nin bu oyununa ve gazına gelmemelidir. Başörtüsü yasa teklifini, AKP'nin elinden siyasi istismar olabilecek bir konuyu onların elinden almak için yapılmış bir hamle olarak normal karşılayabilirim ama bu konunun AKP'nin gazına gelinerek Anayasa maddesi haline getirilmesine yol açılmamalıdır. Bu laik sistemin yara alması demektir. CHP yetkililerinin bu konuda gerekli beyin jimnastiğini yapmış olduklarını düşünüyorum.
AKP, bugüne kadar üç Anayasa değişikliği yaptı ve hepsinde özgürlükleri kısıtlayan bir tutum sergiledi. Yapacakları yeni Anayasa da bunlardan farklı olmayacaktır. Türk toplumu, özgürlükçü bir Anayasa istiyor.
Bu Anayasa paketinde, Cumhurbaşkanı seçilebilmek için 50+1 şartı kaldırılsın diyebilirler. LBGTİ+ bireylere karşı dışlayıcı bir hüküm getirmek istiyorlar. Bu ve buna benzer ayrımcı ve ötekileştirici maddeleri getirebilirler.
YENİ ANAYASA, YENİ MECLİS TARAFINDAN YAPILMALI
CHP Anayasa değişikliğine evet dememeli ve yeni Anayasa, 8 ay sonra oluşacak yeni meclis tarafından yapılmalıdır.
Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu bugüne kadar süreci iyi götürdü ve bundan sonra hata yapılmamalıdır. Millet ittifakı dışında kurulan sol ittifaklarla da diyaloglar sıcak tutularak, bu otoriter sistem sonlandırılmalı; seçime kadar muhalif cephede gedik açacak, parçalanma yaratacak, iktidarın ekmeğine yağ sürecek söz, açıklama, tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
HEDEF TEK: YENİ BİR İKTİDAR
Muhalefet cephesinin hedefi tek: bu otoriter iktidarı sandıkta ve açık farkla yenmek. Muhalifler olarak, birbirimizi yıpratacak, moral zedelenmesine neden olacak davranışlardan kaçınmamız; seçim sürecinin esenliği ve bir an önce bu iktidardan kurtulmak isteğinde olan geniş kitlenin moral üstünlüğü için gereklidir.
Bu iktidar ne kadar manevra yaparsa yapsın, kitlesini CHP'ye karşı ne kadar konsolide ederse etsin; ne kadar hayali iç ve dış düşman üretirse üretsin; onların sığınacak bir yeri, tutunacak bir dalı ve halka verecek güzel bir sözü kalmadı artık!
GİDECEKLER; KAÇINILMAZ SON
Gidecekler ve elde olmayan son kozlarını kullanmaya çalışıyorlar ama nafile! Gidiyorlar, gidecekler. Derin yoksulluk halleri ve açlar ordusu onları gönderecek. Yirmi yılda yarattıkları acı tablonun kaçınılmaz bir sonu bu!