Serbest piyasa ve tarım ilişkisinin değerlendirilmesi ve bununla da kalmayıp bütün etkenler göz önüne alınarak kurulacak doğrusal bir yol çizilmeli.
Üreticilerin örgütlülüğünün arttırılması tek çıkış yolu gibi gözükse de iki taraflı örgütlenme kesin çözümün en net yolu olacaktır.
Bu bağlamda aracıların piyasadan çekilmeleri gerektiğine ilişkin söylemleri açacak olursak;
Aracılar ve dağıtım sistemi olmaksızın devam edilmesi özellikle küçük üreticiler için daha büyük bir sorun teşkil eder.
Fakat aracıların kazandıklarını beğenmedikleri bir piyasada, üreticilerin de kazanabileceği bir sistem, üreticilerin ürün ve ürün grubu temelli örgütlülüğünü arttırması ile mümkün.
Ve bu sorunların uzayıp gittiği bir sarmalda bir strateji geliştirerek ilerlemek gerekli ki tüketici profili bu konunun kaybedeni olmasın.
Üretime neler oluyor?
Tarımın kronik sorunları arasında gösterilen iklim ve inşaat sektörünün birbirine bu kadar senkronize bir şekilde ilerleme kaydetmesi sonucu üreticinin toprağı bırakmasına engel olacak önlemlere ihtiyaç başladı.
Tarım öngörülebilirliği zor bir alan. Tarımdan geçinen herkesin de kendi deneyimleriyle doğrulayabileceği noktalardan biridir bu da.
Üreticilerin bir arada düşünme ve karar verme mekanizmaları oluşturmadan, eksik bilgiler büyükten küçüğe düzeltilerek aktarılmadan değişmekte olan dünyaya ve süregelen sorunlarımıza bir çözüm olamayız.
Tarım ekonominin öncü sektörü olamıyor
Tarımda yeterince üretim olmasına rağmen üretilen ürünün depolama, saklama, ulaştırma vb. hizmetlerin yetersiz olması bunlara gereken önemin verilmemesi hatta önemsiz arz edilmesiyle ürünün piyasada yokluğunun yaşanması kaçınılmaz olmaktadır. Küresel iklim değişikliği konvansiyonel tarım yapan tarımsal üretim bölgelerini daha şiddetli etkiliyor. Madalyonun bir yüzü bunlarken diğer yüzü ise tarımın yeniden yapılanması ve bu yapılanmada teknolojinin kullanılmamasının yanı sıra tarımsal bölgelerin hem sosyolojik hem de ekonomik imkânlarının genişletilememesi ve nihayetinde tarım, ekonominin öncü sektörü olamamaktadır. Aslında tarımda yaratılan katma değerin hem sektörel büyümede hem de makro anlamda ekonominin motoru olacak bir değişim içermesi ancak sosyo-ekonomik koşullar yanı sıra izlenen politikaların uzun vadeli olmasıyla olasıdır. Diğer bir deyişle eğitimden kültüre, sağlık hizmetlerinin ve ulaşım imkânları köye, köylünün ayağına gitmelidir. Bu iyileştirilmiş koşullarda köyler yapılanırsa, köylünün gerek kendisi gerek ailesinin büyük kentlere gitmesine gerek kalmaz. Tam tersi köyler, yaşam ve üretim alanları olarak tarımda üretim ve verimlilik artışı gerçekleştirir.
Ekonomik ve tarımsal kalkınmalara bağlı olan temel dinamik sürdürülebilir hamle yapmak konusunda elini korkak alıştırmamaktır.
Hemen bunun bir örneği olan haberle yazımızı noktalayalım ki bu konunun ivmesi olan yegâne hedefimizi yani ‘gelecek için tarım’ sloganımızı vurgulayalım.
Avrupa Birliği, gıda güvenliğini korumak ve tarım faaliyetleriyle birlikte iklim değişikliği gibi nedenlerden olumsuz etkilenen toprak sağlığını artırmak amacıyla yeni yasa hazırladı.
Avrupa Birliği tarafından hazırlanan Avrupa Kıtası’nın ilk toprak yasası olma özelliğini taşıyan yasa, yanlış tarım uygulamaları ve iklim değişikliğinin toprak sağlığına verdiği zararın bir kısmını azaltmayı amaçlıyor. Araştırmalara göre yasa, atmosferdeki karbon emisyonunu azaltmaya ve sürdürülebilir gıda üretimini sağlamaya yardımcı olabilecek. Hazırlanan yasayla birlikte AB ülkelerinde 2050 yılına kadar bütün toprakların sağlıklı hale getirilmesi hedefleniyor.
Hazırlanan toprak yasasında öne çıkan bazı başlıklar ise şöyle: