Tweet |
SÖYLEŞİ: NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ
Milas’ta bulunma nedeniniz nedir?
DEM Parti geçen birkaç hafta içinde örgütleme konferansı yaptı. Bu konferansta açığa çıkan örgütleme seferberliği çerçevesinde, biz de 3 günümüzü Muğla’ya ayırıp, Muğla’da hem yurtsever yapıyı hem de DEM Partinin o şemsiyesinin nasıl daha fazla örgütlenebileceğini konuşmak için geldik. DEM partinin bütün kesimlerin umudu olduğunu biliyoruz. Bütün kesimleri kendi içinde var ettiğini biliyoruz ama bunu toplumsallaştırmadan hem sokakta hem tepeye kadar toplumsal bir pratiğe kavuşturmadan, bir demokratik zeminin gelişmeyeceğine inandığımız için, Muğla’da örgütleme çerçevesi içinde toplantılar yapıyoruz. Bugün de Milâs’tayız. DEM Partinin yeni süreç içerisinde sokaktan başlayıp ilçelerde, ilde, her yerde örgütlülüğünü büyütmenin çalışmasını yapmak için buradayım.
İktidarın HDP ve DEM Parti siyasetine karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
DEM Parti yani HDP fikriyatı, Türkiye’deki bütün halkların, inançların kendini içinde bulduğu ve kendi rengi, dili, kendi varlığı ile siyaset yaptığı bir parti. Bu sistem, bu paradigma; ekolojik, demokratik ve özgürlükçü paradigma, bütün halkların biraraya gelerek, toplumsal mücadelenin büyümesine hizmet etti. Yedi Haziran’dan bu yana Türkiye’de yaşanılan, tam da bu toplumsal muhalefetin güçlendiği bir ortamda, bugünkü devlet aklına bağlı olarak bu iktidar, aslında bu büyüyen demokrasi mücadelesini, herkesin kendini içinde bulduğu siyaseti, kendisine bir tehlike olarak gördüğü için sürekli saldırı yapıyor… Kobani kumpas davası bunlardan birisidir. Eşgenel başkanların ve Milletvekillerinin tutuklu olmasının sebebi bunlardan birisidir. Yerel yöneticilerin, belediye eşbaşkanlarının bugün tutuklu olmasının sebebi, iktidarın bu siyasetidir.
Yerel yönetimlere bakış açınız nedir?
HDP fikriyatıyla gelen ve şimdi DEM’le devam eden yerel yönetimler… Yerel yönetimler demek, sadece belediyeler demek değil. Yerel yönetimler demek o ilçede, o ilde bulunan tüm kesimlerin kendinin içinde bulunduğu bir yönetim şeklidir. Bunu eşitlik üzerinden, eşit temsiliyet üzerinden hayata geçiren bir parti DEM Parti. Eşbaşkanlık sistemi, Dünyada çok söylenen ama pratiğe geçiren tek partiyiz. Yine toplumun yarısını oluşturan kadınların, gençlerin kendini bu siyasette bulması; iktidarları, bunun güçleniyor olması üzerinden korkutuyor. Yine eşbaşkanlık sistemi toplumun yarısını oluşturan kadınların; hayatın her yerinde nasıl varlarsa, hayatın her yerinde nasıl üretiyorlarsa ve bunun varlığını sergiliyorlarsa; siyasette de yarı oranında kadının olması gerektiğine inanan bir partiyiz. Bunun mücadelesini yürütüyoruz. Bu yüzden eşbaşkanlık sistemi aslında hem kadının hem erkeğin birlikte yönetmesi ve inşa etmesidir. Yani en alt zeminden en üst zemine, tüm yapılarımızda, il-ilçe örgütlerimizde ve diğer kurumlarımızda eşit temsiliyettir kadının olması. Bir yapının toplumla bağını kuran kadındır. O yapının toplumsal ayağını büyüten kadındır.
Kayyumlar konusu?..
Kayyum meselesinde de bu yerel yönetim anlayışını, eşit temsiliyet sistemini, eşbaşkanlık sistemini hayata geçiren ve bunun üzerinden toplumun örgütlenmesinin önünü açan bir sistem olduğu için; bir tehlike olarak görülüyor. Asıl mesele de bu ülkenin Kürtlerle olan barışamama meselesi. Eğer bugün Türkiye’de bir Kürt sorunu varsa, Kürtlerden kaynaklı değil, Türkiye’nin demokratik olmamasından kaynaklıdır. Türkiye’nin demokratikleşmesi için mücadele yürüten Kürtlerin, aslında Türkiye’ye demokrasi getirmesinden korkuluyor. O nedenle Kürt sorununun çözümsüzlüğünde; kaosu büyüterek, çıkmazları büyüterek, krizleri büyüterek bundan medet umuyorlar. Kürt sorununun çözümsüzlüğünün nedeni; Türkiye’nin demokratik bir ülke olmaması, demokratik bir yönetimle yönetilmemesidir. Artık bugün mesele olan şey; AKP ve MHP politikasını kabul etmeyen herkesin terörist ilan edilmesi, herkesin öteki ilan edilmesidir. Kayyumların sebebi, demokratik yerel yönetim sisteminin gelişmesi ve yerleşmesini istemeyenlerin tutumu ve politikalarıdır. Bir mesele de tabi Kürt düşmanlığı. Bu ülkede Cumhuriyet’in kurucu öznelerinden olan Kürt halkı, 1921 Anayasasında nasıldı, sonra nasıl 1924 Anayasasıyla yok sayıldılarsa, o günden bugüne bu tekçilik bütün Türkiye’de bugün tek adam rejimine dönüştü. O yüzden kayyum meselesi, esasen Kürtlerin meselesi değil, Türkiye’nin, Türklerin, Türkiye’de yaşayan bütün halkların meselesidir. Kayyum üzerinden evet Kürtlerin iradesini tanınmıyor ama bunun üzerinden demokrasiyi tanımıyorlar aslında.
Türkiye’de kadın cinayetleri, yaygın. Bunu nasıl açıklayabilirsiniz?
Tek adam rejimi. Sistem teklik üzerinden kendini var ediyor ama toplum sadece erkeklerden, tek bir dilden ya da tek bir inançtan, tek bir halktan oluşan ülke değil Türkiye. Dolayısıyla kadın katliamlarının sebebi; kadınlar artık toplumun yarısı olduğunu biliyor ve bunun mücadelesini yürütüyor. Bu mücadele eril zihniyeti, eril devlet erkek zihniyetini korkutuyor. Bugün kadınların bu kadar katledilmesi meselesi, ötekileştiren bir sistem. Sistem kadınları ötekileştiriyor zaten. Toplumu dizayn etmek istersen, toplumu biat ettirmek istersen; bu öncelikle kadın üzerinden yapılıyor. Savaşlarda önce kadını vurun meselesi, tam da budur. Kadınların katledilmesini sebebi, bu tekçi zihniyetin kendini var etmesinden kaynaklıdır ama buna karşı kadınlar asla yalnız değil ve birlikte mücadele ediyorlar.
Geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nu desteklediniz. Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde tavrınız ne olacak?
Şimdiden bunu söylemek çok erken. Türkiye’de siyaset günübirlik değişiyor. Bizim net olan bir şeyimiz var. Biz A’ya, B’ye bakmayız, Üçüncü Yol siyasetine bakarız. Üçüncü yol siyaseti, A veya B partisi değil, toplumun örgütlendiği, toplumsal mücadelenin ve toplumsal muhalefetin güçlendiği bir siyasettir. Biz bunun mücadelesini yürütüyoruz. Dolayısıyla kimin Cumhurbaşkanı olduğuna bakmayız, toplumun ne kadar örgütlü olduğuna ve ilkelere bakarız.