Tweet |
MİLAS’IN YAKIN TARİHİNDEN YAPRAKLAR
Nevzat Çağlar Tüfekçi
Milas Hanlarıyla da ünlü bir şehirdir. Çöllüoğlu Han, Çaputçu Han, Sünnetçi Han, Almancı Han, Yanık Han ve Mızlı Han. Çöllüoğlu Han, Çaputçu Han, Yanık Han ve Almancı Han; bakım geçirerek de olsa varlıklarını devam ettiriyor. Yanık Han, Sefa oteli olarak bilinen yer. Almancı Hanın, eski adını öğrenemedim.
Sünnetçi Han, Ziraat bankasının yerindeydi. Yıkıldı, banka yapıldı. Mızlı Han hakkında çoğu kişinin bilgisi yoktur. Yeni kuşaklar ve bilmeyenler için onu da yazalım. Yaptığım araştırma ve soruşturmalar sonucunda Mızlı Han'ın yerini saptadım. Han, 1975 yılına kadar çalışmış. Mızlı Han, Nazmi Akdeniz Caddesi üzerinde Yusuf Esen'in mobilya mağazasının olduğu yerdeymiş. Yusuf Esen'e ulaşarak Han hakkında bilgi aldım.
Yusuf Esen şunları anlattı: "Ben 1965'de MİLAS'a geldim. Geldiğimde bu han vardı. Han'ın sahibi kayınpederim Hacı Mehmet Yerlikaya'ydı. Lakabı, 'Mızlı'ydı. Han öyle anılırdı. Han iki katlı ve 15 odalıydı. 500 metrekare arsası vardı. At ve eşekler için ayrı bir bölüm yapılmıştı. Han'ın yıkılmadan önce 100 yıllık bir geçmişinin olduğunu tahmin ediyorum. 1975 yılında burayı yıkarak, mobilya mağazası olarak kullandığımız binayı yaptık."
Özcan Özgür de Hanla olan anısını bize şöyle aktardı: "Orada Cami vardı... Caminin karşısında büyük bir kahve... Kahvenin arka penceresi hana açılırdı... Han artık ev olarak kullanılıyordu... Tavaslı Gökcen'e ait... Halamın kocası... O büyük kahvenin doğu yanında küçük Asmalı Kahve vardı... Üstünde Çalgıcı Arnavutlar vardı... En küçük oğulları Şerif... Yaşıyorsa bizim yaşlarda... Zamanın çalgıcıları bu kahvede buluşurdu..."
Sezai Öz anlatıyor: "Bu 16/42 nolu parselde sağdan bir giriş vardı. Orada 3 katlı eskiden otel olan bir bina vardı. 70'lerin sonuna doğru orda oturduk. Bahçemizden parselin soluna bir kapı vardı. Orada yıkılmak üzere olan büyük bir yapı vardı. Muhtemelen bahsedilen han orası. Çocukken bahçesinde oynardık. Yusuf amcanın halı dükkânı o parselin karşısında idi. Şimdi ne durumda bilmiyorum. "Mızlılar" derdik öyle bilinirdi. 80'de sünnet düğünü vardı ve o bahsettiğim bahçede yemekler pişmişti resim kabiliyetim olsa birebir çizerdim. O kadar net kafamdaki resim. İlk çocukluk yılları biraz fazla mı hatıra olarak kazınıyor bilmem.
Hatta kurban bayramı diye babam bir oğlak almıştı. Kabak koymuştum adını. Boynuzsuz diye. Hayvanla o kadar bağ kurdum ki ipi olmadan peşimden geliyordu. Milas sokaklarında gezerdik. Kurban günü geldi çattı. O gün yıktım ortalığı kesilmesin diye. Babam oğlum mızmızlık yapma dedi. Dün gibi aklımda. Çocuğuz var yok dinlemeden ağlıyordum. Babam sağolsun götürdü oğlağı kesmedi. Kırmadı çocuk kalbimi. Mızlıların evinde mızmızlık yapan evladını. Götürdü. Bir yerde kesti mi bilmiyorum. Sattım dedi. Ne olursa olsun kesilmedi diye sevincimi unutamam. Bir daha hiç sormadım ne oldu o oğlağa diye. Duyacaklarım belki mutsuz edecekti beni. Durduk yere bu yaşta mızıldamayayım diye belki. Mızlı Han öyleydi benim için. Bir canı ilk kurtardığım yerdi. Özeldi. Güzeldi."
Zaman tünelinin ucundan Milas'ın geçmişine baktığımızda, tünelin diğer ucundan görünen geçmiş Milas manzaraları böyle. Kentin gelişim, değişim ve dönüşümünü hatırlayalım; bugününe ve yarınlarına sahip çıkalım...
Not: Fotoğraf Sezai Öz tarafından gönderildi. 16/42 Nolu parsel Mızlı Han'ın olduğu yer.