KENT VE YAŞAM

Anı-Haber: Nevzat Çağlar Tüfekçi

Zaman zaman eski MİLAS'a ait fotoğraflar paylaşılır sosyal medyada. Sanki birer zaman tünelidir o fotoğraflar. Alır bizi taa eskilere götürür. 30-40-50 sene öncesine; çocukluğumuza, gençlik yıllarımıza...

Bu fotoğraf ta onlardan birisi. Şimdiki adı İnönü Caddesi olan cadde, Ortaokulun yanından başlayan, Tabakhaneyi geçen, Cezaevi ve Vergi Dairesinin önünden devam eden ve Dörtyol'da biten kayrak taş döşeli cadde.

Balavca Deresi o zamanlar taşar, suları evlerin kapısına kadar gelirdi. Bisikletiyle o dereye düşen çok öğrenci oldu.

Fotoğrafta yola doğru çıkıntı yapan beyaz Badanalı ev, 1378 yılında Menteşe Beyi Ahmet Gazi tarafından yaptırılan Ulu Caminin şimdi şadırvanın olduğu yerdeydi. Altında Hacı İlyas Mahallesi Muhtarı Şakir Çilingir'in Bakkal dükkânı vardı. Bakkal dükkânın üzerinde Terzi Süleyman isimli birisi otururdu.

Bir ara bu evde, Ağaçlıhöyük köyünden Hediye isminde tanıdığımız birisi de oturdu. Aynı köylü oldukları için Ulu Caminin arkasındaki hamamın önünde bulunan Tüfekçi Sokak içindeki Cumbalı ahşap evimize, annemin yanına gelir giderdi.

Bu evin önünde Berber Sezer'in dükkânının bulunduğu tarihi köprü vardır. Yol burada daralır, bir de evin cumbası yola çıkıntı yapınca, o eski magirus otobüslerin şoförleri orada yavaşlar ve cumbaya çarpmamak için dikkat ederlerdi.

Çocukluğumuzun kent yaşamları güzeldi. Sevgi, saygı, yardımlaşma ve dayanışma vardı. Komşuluk ilişkileri çok güçlüydü. Evde pişen yemekten, bir tas da komşuya giderdi.

İlerleyen süreçte bu geleneksel değerler ve insan ilişkileri yerini bireyciliğe bıraktı, herkes kendisini evine kapattı, komşuluk ilişkileri yok oldu. Aynı apartmanda olup birbirini tanımayan, birbirine selam vermeyenler var.

Kapitalist üretim ilişkileri ve yaşam şekli ile biraz da modern yaşam tarzı insanları bu şekilde davranmaya zorladı…