Tweet |
Eğitim-Sen üyesi Aynur Mert tarafından okunan Açıklama şöyle:
Kadın cinayetlerine meydan okuyoruz!
Tecavüzcülere ve çocuk istismarcılarına meydan okuyoruz!
Kadınları elinin kiri olarak gören zihniyete meydan okuyoruz!
Kadınları ve çocukları korumaktan aciz hukuk sistemine meydan okuyoruz!
Katilleri koruyan sermaye düzenine meydan okuyoruz!
Bu karanlığı bize reva görenlere meydan okuyoruz!
İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıkan AKP-MHP iktidarı 6284 sayılı Kanunu, nafaka hakkını, “toplumsal cinsiyet” kavramının “aileye” zararını tartışmayı sürdürürken kadınlar eşleri, sevgilileri ve ailelerinden erkeklerce öldürülüyor; kız çocukları tacize, tecavüze uğruyor, kaybediliyor.
Kadın örgütlerinin kendi çabalarıyla topladığı veriler 2024 yılının dokuz ayında 292 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü, bir o kadar sayıda kadın ölümünün ise şüpheli olduğunu gösteriyor. Elde bu veriler olmasına rağmen, iktidar sahipleri sorunun toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden; yaygınlaşan kadın düşmanlığından kaynaklandığından bahsetmeyi dahi suç sayarak, her vakayı “bahane”si ile sunarak münferitleştirmeye çalışıyor. Yetkililer, kadın cinayetlerinin, kadına ve çocuklara yönelik şiddetin sorumluluğunu almaktan kaçınıyor. Tam da bu nedenle, erkek yargının cezasızlık politikalarıyla cesaretlenen; koruyucu, önleyici ve caydırıcı politikaların yokluğundan güç alan ve bu anlamda arkasını devlete yaslayan erkekler kadınları, çocukları vahşice katlediyor, güpegündüz sokak ortasında taciz ediyor.
Öfkemiz büyüyor, sabrımız taşıyor!
DÜZENİNİZ BATSIN, KADINLAR YAŞASIN!
Son bir hafta içinde Diyarbakır’da Bedriye Işık, Mersin’de Sonay Öztürk Aslan, Manavgat’ta Gülfer Öter, Didim’de Sibel Aygan, Karabük’te Gülsiye Ortakçı, Afyon’da Satı Aktan, Adıyaman’da Zeliha Kılavuz, Kars’ta Sıla M. erkekler tarafından öldürüldü; Gülistan Doku hala kayıp şimdi de Rojin Kabaiş bulunamıyor. Vahşice katledilen Narin, 2 yaşındaki Sıla bebek…Biz bu isimleri sıralarken bile listeye yeni kadın isimleri ekleniyor. İstanbul’da aynı gün, adli sicil kayıtlarına göre daha önce de cinsel saldırıya karışan iki erkek güpegündüz sokak ortasında İ.A.’ya saldırdı. Defalarca şikâyet edilmesine rağmen hakkında işlem yapılmayan bir başka erkekse Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’i katletti ve bunlar sadece bildiklerimiz.
Tüm bunlar gözlerimizin önünde cereyan ederken, iktidar kadınları ve çocukları eril şiddetten koruyacak politikalar yaparak hayata geçirmek, koruyucu uluslararası sözleşmelerin ve yasaların gereğini yerine getirmek yerine tüm kaynaklarını aileyi güçlendirmeye ve korumaya, kadınlığı da bu aileye hapsederek kamusal olanın dışında bırakmaya yönelik politikalara seferber ediyor. Güvenliğimizi sağlamak yerine, güvende hissetmesek dahi ailelerimizi korumak üzere susalım, boşanmayalım istiyor. Aile çalıştaylarıyla, programlarla ve kamu spotlarıyla ile makbul kadınlığın tarifini vermeyi sürdürüyor.
Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet politiktir. Şiddet ve istismarın artmasının nedeni iktidarın kadın korumayan, kadını aileye mahkum gören politikaları ve erkek yargının kadına yönelik şiddet olaylarında cezasızlığı norm haline getirmesidir. İktidarın kadına yönelik artan şiddeti münferit vakalara indirgemesi sorumluluktan kaçtığını, tutumunu değiştirmeyeceğini gösterir.
Artık yeter! Kadınlar öldürülür, şiddete uğrarken ‘ama’lı, ‘fakat’lı cümleler kurmanıza, erkek adaletten yana tutumunuza, kadın düşmanlığına tahammülümüz kalmadı! “Sapık-hasta” diyerek kadına yönelik şiddetin münferit olduğu algısı oluşturmaya çalışan ataerkil iktidarınızla, yürütülen kadın düşmanı toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren politikalarınızla toplumsal çürümenin de kadın cinayetlerinin de sorumlusu sizlersiniz! Kaybolan her çocuğun, katledilen her kadının hesabını elbette soracağız! Susmayacağız!
KADINLAR AYAĞA, BU DÜZENİ YIKMAYA!
*Erkek şiddetine karşı önleyici ve caydırıcı politikaların yapılması için,
*İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesi ve Sözleşme’nin gereğinin yerine getirilmesi için,
*6284 sayılı Kanun’un etkin bir şekilde uygulanması için,
*Kadına yönelik ayrımcılığın her türlüsünün ortadan kaldırılması için,
*Şiddetle mücadele konusunda, önleyici, koruyucu ve caydırıcı ulusal-uluslararası hukuk ve mevzuatı temel alan düzenlemelerin hayata geçirilmesi için,
*Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik politikaların üretilmesi ve uygulanması için mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
KARANLIĞA KARŞI OMUZ OMUZA!
YAŞASIN KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ
Kadın, Yaşam, Özgürlük! Jin Jiyan Azadi!