Tweet |
Haber-Yorum: Aydın BODUR
…Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim, serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim, midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil, beş değil, yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlûkusun yani,
hani şu derya içre olup deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
Nazım Hikmet
Şairin şiirindeki gibi: konforumuzdan vazgeçmedikçe adalet çok uzak bize
Bilindiği gibi Gezi Direnişi ile ilgili açılan davaların sonuncusunda, önceki davalarla uyuşmayan bir sonuç çıktı ve Taksim Dayanışmasının (1) sözcüleri, ömür boyu ya da 18 yıla varan hapis cezaları ile cezalandırıldı. Karar özgürlükçü-eşitlikçi-demokratik-devrimci kesimlerde infial yaratırken, kararın alınmasını destekleyen yaygın bir kesimin olduğu da görülmekte. Birçok hukuk ya da siyaset insanı Haziran Direnişinde Gezi Parkında direnenleri cezalandırmak için alınan bu kararı, hukuksal olarak adaletli olmayan ve siyaseten alınmış bir karar olarak yorumlamakta. Nitekim karar sonrası, hem iktidar ve hem de muhalif yapıların açıklamaları da toplumsal kesimler arasında açılan uçurumun giderek derinleştiğini (bir kez daha) göstermekte (2).
Datça’da Berkin Elvan Anıtına Ziyaret
Datça’da Berkin Elvan adına bir yontu var (3). Bir süredir, birkaç Datçalı kısa süreliğine de olsa, Gezi Direnişinden yadigâr kalan bu anıtın önünde toplanıyor. Topladıkları çiçekleri anıtın gözüne bırakıyorlar. Ellerindeki dövizlerde Gezi Davasında tutsak alınanların sözleri alıntılanmış: “İnsan, Hava, Toprak ve Su için Adalet” (4) isteklerini dillendiriliyor… Anıtın önünde toplananlar amaçlarını, GEZİ davasındaki adaletsizliğe dikkat çekmek olduğunu söylüyor. Bu adaletsizliğe karşı çıktıklarını ve Gezi ile başlayan özgürlük umudunun tıpkı tüm Türkiye’ye yayılan Haziran Direnişinde olduğu gibi hep birlikte karşı çıkışla gerçekleşmesinin mümkün olacağını ifade ediyorlar.
Haftada bir her Salı saat 14.00’te, kısa bir süre bu anıtın önünde toplandıklarını ifade eden Datçalı yurttaşlar: “Şimdilik azız, belki çoğalırız. Belki de başka karşı çıkışlar filizlenir, onlara katılırız. Bu adaletsizliğin sona erdirilmesi için her çabayı destekleriz” diyorlar.
Gezi Tutsakları için Diğer Adalet Arayışları
Şu anda Ankara, İzmir ve İstanbul’da TMMOB ve Barolar aracılığı ile adalet nöbetleri sürdürülüyor. İmza kampanyaları da var. Yurttaş Girişiminin başlattığı imza kampanyasında, imzacılar kendilerini tıpkı tutuklanan arkadaşlarımız gibi onlar ne yaptıysa aynını yaptık… ‘onlar suçlu sayılıyorsa biz de suçluyuz…’ diyerek 888 yurttaş kendini ihbar etti (5). İklim Adaleti Koalisyonu altında örgütlenen iklim aktivistleri de, Gezi Tutsakları ile aynı fikirde ve aynı yerlerde olduklarını belirterek benzer bir imza kampanyası başlattılar. İklim Aktivistlerinin başlattığı bu imza kampanyasına buradan ulaşabilirsiniz: https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSe2xTYGUv6rQhvAOHWPPZngLVPZqWLPyiIYH9BBChi3q0K_cw/viewform
Dipnotlar:
1) Taksim Dayanışması (https://www.taksimdayanisma.org/bilesenler), ikiyüze yakın farklı örgütlenmenin ortak evrensel değerlerde birleşerek kentini, kentli yaşamı korumak için bir araya geldikleri bir ortaklaşmadır.
2) Bu karar sonrası hak savunucularının, siyasilerin yaptıkları açıklamaları Anka Haber Ajansının derlediği haber videosunda da görmek mümkün: https://www.youtube.com/watch?v=83vNYq4Tflo&t=195s... Direnen insanların alanlara kitlesel olarak çıkmadıkça özgürlük ya da hak mücadelelerinin eksik kalacağını anlatmaya çalışan Ahmet Şık’ın, Gezi’de cezaya çarptırılanlara bu akıl almaz cezanın verilmesinde muhalif tarafta kalıp da konforlarından vazgeçmeyenlerin etkisinin olduğu serzenişi de dikkat çekmektedir!
3) Yontucusu (Elbruz Denge), yöresel kireç taşından yaptığı 7 ton ağırlığındaki bu yontunun ismini “Çocuklar Ölmesin” koymuştu… Yontu, GEZİ Direnişinde bir gaz bombası ile başından yaralanan ve 269 gün sonra yaşamını yitiren BERKİN ELVAN (ve tüm Gezi Direnişçilerinin) anısına 2014’de yapılmıştı.
4) Bu slogan hem Taksim Dayanışmasının sözcülerinden ve cezalandırılan avukatlarından CAN ATALAY’ın, tutuklanmalarının ardından Silivri Cezaevinden gönderdiği mesajda da yer alıyordu: “Ülkenin gündemi açlık, yoksulluk ve örneğin gıda güvenliği olması gerekirken, hiçbir hukuk kuralı tanımadan saçma sapan şeyler ile meşgul ediyorlar. Biz, İstanbul’un kent merkezinde son kalan müşterek, kamusal bir yeşil alanı, afet sonrası toplanma alanını savunduk. Polisin, şiddetine karşı çıkan her bir insanımız kendi itirazını aldı geldi. Taksim Gezi’si, farklı fikirlerin, farklı dünya görüşlerinin, çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir ortamda, barış içinde yaşayabileceğinin somut kanıtıdır. Taksim Gezi’si, ekmeği paylaşmanın, imecenin tadını bu memlekete yeniden anımsatandır. Gezi, bu toprakların, eşitlik, özgürlük ve adalet umududur. Gezi’nin, toplumsal, politik ya da hukuki bakiyesini ancak onurla taşırız. Gezi’yi savunduk, savunuyoruz ve savunacağız. Adalet istiyoruz. İnsan, hava, toprak ve su için adalet. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız.”