Bugun...


ERGÜN BÜLTEN

facebook-paylas
Politik Oksimoron
Tarih: 13-07-2025 22:05:00 Güncelleme: 13-07-2025 22:32:00


Yirmi yıl kadar önce, Ankara’da bir iş yerinin ortasında büyük puntolarla yazılmış şu cümleyle karşılaşmıştım:

“Siyaset, olmayacak adamları bir araya getirir.”
O an için bu söz bana abartılı, hatta mesnetsiz bir genelleme gibi görünmüştü. Fakat zamanla, özellikle son yıllarda Türk siyasetinde yaşanan gelişmelere baktığımda, bu cümlenin taşıdığı anlam, çarpıcı bir berraklıkla zihnimde beliriverdi. Meğer o söz, siyasetin görünürdeki mantıksal yapısından çok, onun gerçek işleyişini ifşa eden ironik bir hakikatin özetiymiş.

Tutarsızlığın Yeni Normalliği

AKP-MHP iktidarıyla birlikte, akıl ve ahlak arasındaki mesafe giderek açıldı. Gerçekliğin yerini algı yönetimi aldı. Siyaset, artık yalnızca fikirlerin mücadelesi değil; anlamın, değerlerin ve hakikatin askıya alındığı bir tiyatroya dönüştü.

Bir yandan muhalefet partileri "terör yandaşı" olmakla yaftalanırken, aynı iktidar bloğu, yıllarca “terörist” ilan ettiği odaklarla sınırlı kalmayıp direk terörist başıyla pazarlık masasına oturmakta beis görmemektedir. Üstelik bu durum, seçmen nezdinde siyasi bir başarı gibi pazarlanmakta, çoğu zaman alkışlanmaktadır.

Burada karşımıza çıkan çarpıklık sadece bir strateji meselesi değil; etik olanın, tutarlılığın ve hatta hafızanın tahribidir.

Bu çelişki, siyaset kurumunun en temel ilkesi olan tutarlılığın artık bir erdem olarak görülmediğini, aksine, çelişkili davranmanın ve hatta bu çelişkiyi bir maharet gibi sunmanın yeni normal hâline geldiğini gösteriyor. Politik oksimoron, sadece bir ifade oyunu değil; kolektif aklın manipüle edildiği bir zihin mühendisliği pratiğidir.

Toplumsal Ruh Hâli: Kabullenme ve Çürüme

Ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Ahlaki yapıda erozyon, sosyal dokuda çöküş yaşanıyor. Ülkenin kaynakları küresel sermayeye ve yandaş çıkar gruplarına adeta altın tepside sunuluyor. Ama buna rağmen, geniş halk kitleleri yaşananları sorgulamıyor; aksine, bu yıkımı bir kazanım gibi içselleştiriyor.

Bu durum artık sadece politik bir tercih değil, bir psikolojik fenomen hâline gelmiştir. Belki de daha derinlerde bir sosyolojik uyku söz konusu: Bireylerin ve toplumun olan biteni sıradanlaştırması, şaşırma yetisinin körelmesi ve eleştirel bilincin bastırılması.

Bugün toplumun büyük bir kısmı, olağanüstü olanı olağan kabul edecek bir duyarsızlık eşiğine ulaşmış durumda. Bu, siyaset biliminden çok psikiyatri ve etik alanında ele alınması gereken bir krizdir.

Sonuç: Yeniden Şaşırmalıyız

Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz. Oysa belki de en çok buna şaşırmalıyız.
Çünkü şaşırmak, hâlâ düşünebildiğimizi gösterir. Sorgulamak, henüz teslim olmadığımızın işaretidir. “Dur!” diyebilmek, çöküşe razı olmamaktır.

Siyasetin bu çelişkili, ikiyüzlü ve çoğu zaman trajikomik doğasını meşrulaştırmak yerine; onu ifşa etmek, anlamak ve aşmak için düşünsel bir direnişe ihtiyaç var. Bu direniş, belki de yeniden şaşırmakla başlayacaktır.



Bu yazı 2329 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI