Dini inançlar, tarih boyunca insan ilişkilerini kolaylaştıran, toplumu bir arada tutan; kısaca milletin millet olma bilincini pekiştiren bir etken olmuştur.
Her dönemde, milletin dini inançlarını suistimal eden çıkar grupları olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
Ülkemizde özellikle siyasiler, iktidara gelmek için dini değerleri kullanmış, sonra da yaptıkları yolsuzlukları ve hırsızlıkları kamufle etmek için yine bu değerlere sarılmışlardır.
Halkımızı yokluk ve sefalete mahkûm edenler, kendi rahatları için ülkenin kaynaklarını talan edenler, kendilerini en iyi dindar olarak pazarlayabilmektedir. Asıl sorun, milletimizin bu cambazlığa kanmasıdır. Yolsuzu, hırsızı, soysuzu ödüllendirmekte bir sakınca görmemesidir.
Bunu, halkımızın iyi niyetine dayanarak; milletimizin dinini tam öğrenmediğini, İslami değerleri yeterince anlayamadığını düşünüyor ve diyorum ki:
Din sömürüsünden kurtulmak için dinimizi iyi bilmeliyiz. Özellikle Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini, Hz. Muhammed’in yaşamını, hadisleri, Hz. Ali’nin öğretilerini ve İslam tarihini okuyup iyi anlamalıyız.
İslam tarihi, münafıkların milletin dini inançlarını kullanarak nasıl zarar verdiklerine dair ibretlik hikâyelerle doludur. Bugün Müslüman geçinenlerin nasıl münafık olduklarını öğrendiğimizde, bizden sonraki nesiller eminim şöyle diyecektir:
"Bir zamanlar insanlar ne kadar da kandırılmaya müsaitmiş!"