Türkçe huzurlu günlerin değil, cereyanlı günlerin dilidir. Öyleyse şimdi yazmanın tam zamanıdır.
Dünya umurunda olmayan bir yazar neden yazar? Her mesleğe ait olan ödev ahlakından kanımca yazarlığa düşende budur; dünyanın nöbetini tutmak. Bu yazıyı yazmamak için çok direndim ama biz sussak tarih susmaz tarih sussa hakikat susmaz o yüzden yazmanın zamanı geldi. İstanbul’ da halkın seçtiği belediye başkanı Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıkladıktan sonra başlayan bir darbe girişiminin gölgesine giriyor.
Kumpas davalarının senaryolarını yazanlar, yazanlara destek olanlar, bu yolları birlikte yürüyenler yine iş başında, toplumu yine bölüyorlar, yine aldatıyorlar. Bu süreçte Ekrem İmamoğlu yalnızca bir siyasi figür değil, aynı zamanda bir hedef haline getirildi. Adaylık açıklamasından sonra yürütülen itibarsızlaştırma kampanyaları, geçmişte tanık olduğumuz siyasi mühendisliklerin güncellenmiş versiyonlarından ibaret.
Devletin kaynaklarıyla beslenen medyanın dili, her zamanki gibi zehirli; muhalefetin içinde bile sessizlik ya da mesafe var. Oysa İmamoğlu’nun adaylığı, sadece bir isim etrafında birleşmek değil, halkın sandıkta defalarca ortaya koyduğu iradenin tekrar ve daha büyük bir ölçekte sınanması demek. Bu iradenin önü kesilmek isteniyor hem de aynı yollarla, aynı araçlarla, aynı pişkinlikle. Farklı görüşlerde olmanın bizi daha da zenginleştirdiğinin, halk için en iyi seçeneğin demokrasiyle ortaya koyulması, sonrasında adil yollarla seçilmesi gerektiğinin farkında değiller.
Artık siyaset onlar için sadece çirkin bir manipülasyon aracı haline gelmiş. İmamoğlu gibi geniş kesimlerin desteğini alan, şehirliyle köylüyü, gençle yaşlıyı aynı cümlede buluşturan bir figür karşılarına çıktığında; korkuyorlar. Çünkü onu sandıkta yenemeyeceklerini biliyorlar. O yüzden süreci sandıktan çıkarıp başka mecralara çekmeye, halkın iradesini itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Adaletin terazisiyle değil, medya operasyonlarıyla; hukukun cübbesiyle değil, siyasi mühendisliklerle yarışmaya kalkıyorlar. Ve bugün, 23 Nisan’da, ulusal egemenliğimizin temelleri bir kez daha hatırlatılıyor. Seneye 2026 yılının Nisan ayında daha güzel bir yazı yazabilmenin umuduyla… 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun. Çocuklara ileride siyaset konuşmanın gerekmediği bir hayat diliyorum…