Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 22 yıllık iktidarı döneminde en çok değişiklik Milli Eğitim Bakanlığı'nda oldu;
8 bakan, 17 defa eğitim sistemi değişti. Ama eğitim sistemini tamamen değiştiren 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' olacak.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ni açıkladı. 3000 sayfadan oluştuğu söylenen bu yeni modelin 10 yıllık sürede hazırlanmış ve bir haftalık askı süresinde kalacak olan bu eğitim modeline eleştirilerin
e- devlet üzerinden yapılması isteniyor. Kısa sürede bu kadar uzun metnin incelenmesinin hem çok zor olduğunu ve eleştirilerin e-devlet üzerinden yapılması istendiği için, CHP Genel Başkan yardımcısı, Suat Özçağdaş, bu durumun hem insanların fişlenmesi hem de 'yangından mal kaçırmak' anlamına geldiğini belirtti. Ayrıca bu müfredatın bu haliyle Türkiye'nin geleceğine hizmet eden bir eğitim programı olmadığını, çağdışı eğitim manifestosu olduğunu belirtti. CHP olarak, önerilen bu müfredatın geri çekilmesini; eğitim programlarının, eğitim fakülteleri, eğitim sendikaları ve sivil toplum örgütleri, öğrenciler, öğretmenler ve velileri kapsayacak şekilde eğitim paydaşlarının dahil edildiği bir tartışma süreci ile yeniden ele alınması çağrısında bulundu ve kabul etmediklerini söyledi.(1)
Yeni müfredatın onaylanmasının ardından önümüzdeki öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul 1.sınıf, ortaokul 5.sınıf ve lise 9.sınıflarda kademeli şekilde uygulanmaya başlanacak.
Nihayetinde Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ndeki ortak metinde bu eğitim sisteminin amacını şöyle açıklar: "Fertlerin bütün yönleriyle gelişimini amaçlar ve bu çerçevede bütüncül bir eğitim yaklaşımını esas alır. Medeniyetimizin üzerine inşa edildiği temel kavramlar olan aklı selim, kalbi selim ve zevk-i selim sahibi nesiller yetiştirmek için madde-manâ, akıl-duygu, nefis-vicdan, insan-toplum ve zaman-mekân dengesini gözetir." (2))
Daha önce eğitim sistemine yerleştirilen 'ÇEDES'(Çevreme Duyarlıyım Değerlere Saygılıyım) Projesi kapsamında okullarda imamlar, vaizler ders vermiş, öğrenciler camilere ve mezarlıklara götürülmüş, derse maket mezar getirip, kız öğrenciye annesi ölmüş gibi ağıt yakması istenmiş; bir derste de küçük çocukların ellerine maket bıçaklar verilerek kurban kesimi yapması istenmişti. 'Değerler Eğitimi' adı altında küçük çocuklara 'ölüm', 'cennet', cehennem' teması gibi soyut kavramların verilmesinin çocukların ruh sağlığını olumsuz etkilediği pedagoglar tarafından açıklanmaktadır.
'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ne göre; bazı derslerde yapılan değişiklikler şöyledir:
-Tarih Dersi önceki öğretim müfredatına göre; Osmanlı Devleti'nin 5 dönemi varken
(Kuruluş-Yükselme- Duraklama- Gerileme ve Dağılma) yeni müfredatta ise 6 dönem vardır; Osmanlı'nın Dağılma Döneminin anlatıldığı ünitenin adı, 'Savaşlar Sarmalında Osmanlı' olarak değiştirildi. Osmanlı'nın Duraklama Dönemi ise, ' Dönüşüm Sürecinde Osmanlı' başlığı altında anlatıldı.
Tarih, Sosyal Bilgiler, Dîn Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarında Osmanlı övgüsü, İslam, Cihat, Allah, Kur'an, Ayet, Süre, Hadis, Ruh, Yaratılış vurgusu yapılmaktadır.
Matematik 12.sınıf ders kitabında İntegral konusunun çıkarıldığı, limit ve türev kavramlarının daha kapsamlı bir şekilde ele alındığı vurgulandı.
Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili yazılan eski müfredatta yer almasına rağmen yeni müfredatta çıkarılan bazı ifadeler ise şöyle sıralandı:
- Mustafa Kemal Paşa ve diğer önemli şahsiyetlerin cephelerdeki görev ve başarıları çeşitli alıntılar üzerinden ele alınır.
-Sakarya Meydan Savaşı'nın kazanılmasında, Büyük Taarruz'un başarılı olmasında Mustafa Kemal'in rolüne ilişkin çıkarımlarda bulunur.
-Atatürk'ün Türk Milleti'ne bıraktığı eserlerinden örnekler verir.
- İkinci Dünya Savaşı'ndaki gelişmelerin ve bu savaşın sonuçlarının Türkiye'ye etkilerini analiz eder.
TC İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük ders kitaplarında Atatürk'ün adı seyreltilmiş durumda.(3)
*
Cumhuriyet öncelikle bilinçli, sorumluluk duygusu yüksek, ülke ve ulus sorunlarıyla yakından ilgilenen gençlere gereksinim göstermekteydi. Bu kadro ise okullarda yetiştirilebilirdi. Ancak eğitimle de laik Cumhuriyet'in nitelikli muhafızları olmaları sağlanabilirdi.
TBMM'nin açılmasından hemen sonra, 6 Mayıs 1920'de Maarif Vekilliği( Eğitim Bakanlığı) adı altında yeni bir örgüt kurularak eğitim işlerinin milli kültür davasını önde tutan bir sisteme göre ele alınması kabul edildi. Yeni kurulan bakanlık, TBMM hükümetinin eğitim politikasını şu ilkeleri ilan ederek belirledi:
"Dini, milli ve hayati, milli yapıya, coğrafyaya, kültüre, geleneklere uygun bir eğitim, bu eğitime göre programlar ve ders kitapları; çağdaş ve bilimsel olanaklara sahip okullar, eğitimin gerektirdiği araç gereçler; eğitim- öğretim işlerinin en iyi şekilde yürütülmesini sağlayacak yönetim ve öğretim kadroları.
25 Kasım 1920'de Meclis'te alınan bir kararla da, öğretmen ve öğrencilerin askerlik yükümlülükleri ertelendi.
Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nda, 16-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında, (Sakarya Savaşı öncesinde) Ankara'da, Maarif(Eğitim) Kongresi'ni topladı. Mustafa Kemal Paşa, Türk öğretmenlerine seslenerek " Yüzyılların ihmali sonucu ortaya çıkan bozuklukların ancak eğitim alanındaki çabalarla giderilebileceğini vurguladı. Bir milli eğitim programına gereksinim olduğunu, eğitim örgütünün en verimli bir şekilde çalışmasının yararlarını, eski öğretim yöntemlerinin ulusu gerilettiğini, yeni programların ve kitapların hurafelerden, yanlış düşüncelerden arınması gerektiğini, milli yapımıza uygun kitaplar hazırlanmasını, yeni bir iş ve eğitim yolunun çizilmesini, ana ve babaların çocuklarının eğitimi için her türlü özveriyi göze almalarını, milleti yetiştirmenin en kutsal görev olduğunu açıkladı.
Kongrede Halk Mektepleri Projesi, ilköğretimin 5 yıla çıkarılması, öğretim programına çalışma hayatına dönük dersler konulması, Türk köylüsü için üretimi arttırıcı, aileyi kalkındırıcı eğitim programlarının getirilmesi konuları tartışıldı ve kararlar alındı.
Meclis'in 3. Yılı
(1Mart 1922) açılış konuşmasında, Atatürk, konuşmasının bir kısmını milli eğitimin sorunlarına ayırmış; " Bu memleketin asli sahibi ve toplumumuzun esas unsuru köylüdür ki bugüne kadar maarif ışığından mahrum bırakılmıştır.
Dolayısıyla; bizim takip edeceğimiz maarif siyasetinin temeli, öncelikle mevcut cehaleti gidermektir.
Milletimizin dehasının gelişmesi ve bu sayede layık olduğu medeniyet seviyesine çıkması kuşkusuz yüksek meslekler erbabını yetiştirmekle ve milli kültürümüzü yüceltmekle mümkündür.
Kadınlarımızın da aynı tahsil derecesinden geçerek yetişmelerine önem verilecektir."
Bu konuşma, Büyük Taarruz'dan aylar önce yapılmıştır.
Mustafa Kemal Paşa, bilim ve akılcı düşünceye inanan birisi olarak, bilimin gerçek yol gösterici olduğunu, bundan başka ışık aramamak gerektiğini ısrarla anlatmaya çalışmıştır:
"Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için gerçek yıl gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır.(4)
Mustafa Kemal Paşa'nın kurduğu Maarif Vekilliği'nin adı, Milli Eğitim Bakanlığı' olmuştur. Maarif Vekilliği'nin kurulmasından tam 104 yıl sonra eğitimi tekrar maarife çevirmek; suyun ileriye değil, geriye doğru akıtılmasıdır. Bu mümkün değildir.
Yazımı, Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü ile son veriyorum:
" Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder."(1925)
Kaynak:
(1)-chp.org
(2) -meb.gov.tr
(3)bırgun.net- Mustafa Bildircin
(4)-Erol Mütercimler- Fikrimizin Rehberi Kitabı