Koronavirüs salgınının ekonomik etkilerini azaltmak için 17 Nisan 2020 tarihinde getirilen işten çıkarma yasağı Mayıs ayının sonuna kadar devam edecek. Bu yasak, uygulamada ne kadar işe yarıyor? İş Kanunu'nun "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri" başlıklı 25/2 maddesi ise yasakta istisna kapsamında tutuluyor ve işten çıkarmaların önünü açıyor.
Bu maddede belirtilen hükümler dahilinde işçinin, SGK tarafından belirlenen kod-29 ile çıkışı yapılıyor. 4857 sayılı iş kanunun 25/2 maddesinde belirtilen ahlaka aykırı davranışlar arasında işyerinde çalışan bir işçiye cinsel tacizde bulunmak, işyerine sarhoş ya da uyuşturucu madde alarak gelmek, hırsızlık yapmak gibi yüz kızartıcı suçlar bulunuyor.
DİSK-AR’ın araştırmasına göre, tamamen keyfi olarak 2020 yılı boyunca 176 bin 662 işçi Kod-29 nedeniyle işten çıkarıldı. İşten çıkarılanların 34 bin 145'ini kadın ve 142 bin 517'sini erkek işçiler oluşturdu. Böylece ayda ortalama 14 bin 772 ve günde ortalama 491 kişi Kod-29 ile işten çıkarılmış oldu. Devlet, bir yandan işçi çıkarma yasağı getirirken diğer yandan işverenlerin işçi çıkarmasını kolaylaştırılan bu maddenin uygulanmasını engelleyen bir karar almaması ise dikkat çekicidir. Bu durum, pandemi döneminde, hükümetin sermaye/işveren yanlısı bir tutum izlediğinin açık bir göstergesidir.
KOD-29 OLARAK ADLANDIRILAN İŞ KANUNUN 25/2 MADDESİ
4857 sayılı iş kanunun 25/2. Maddesi işverene açısından hangi keyfi işten çıkarma hükümlerini içeriyor, ona bir bakalım.
25/II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması.
c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.
d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması.
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.
g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi.
h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.
ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.
KOD 29, İNSAFSIZ VE VİCDANSIZ BİR UYGULAMADIR
Yine DİSK-AR’ın araştırmasına göre Kod-29 ile iş sözleşmesi feshedilen bir işçi, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamazken, işsizlik ödeneğinden de yararlanamamaktadır. Çalışanın işyerinden alacağı varsa, sırf bu maddeden dolayı geçmişte elde etmiş olduğu kazanılmış özlük haklarını da kaybetmektedir. İş yasasının 25/2 maddesi tamamen anti-demokratik hükümler içermekte ve çalışanların bir anlamda bu salgın döneminde idam fermanı olmaktadır, bu madde.
İşten çıkarma yasağını anlamsız hale getiren bu istisnayla işverenler, Kod 29 ile pandemi sürecinde işten çıkarmalara haklı neden bulmaya çalışmaktadır. Birçok işyerinde kötü çalışma koşullarının düzeltilmesini isteyen, sendikalaşan ya da sendika örgütlenmesi yapan işçilere yönelik hukuksuzca kullanılan Kod 29’un ucu açıktır. Kod-29, tümüyle işçileri mağdur eden, onları açlığa mahkûm eden çağdışı, insafsız ve vicdansız bir uygulamadır. İşverenler, bu eylemleriyle, Türk Ceza Kanunu’nun 118. Maddesinde tanımlı bulunan sendikal hakların kullanılmasını da engelleyerek, suç işlemektedirler…
Bu pandemi dönemimde işçilerin önündeki en büyük engel ve bir bakıma onların idam fermanı, kod-29 olarak adlandırılan 4857 sayılı yasanın bu 25/2 maddesidir. Hükümetin asıl yapması gereken şey, bu maddenin kolayca ve keyfi olarak uygulanmasını engellemek olmalıdır…