Bugun...



28. MUÇEP Genel Meclisi, Datça’da Toplandı

MUÇEP - Muğla Çevre Platformunun Genel Meclis Toplantısı, 4 ve 5 Mart (2023) günleri Datça'da yapıldı.

facebook-paylas
Tarih: 05-03-2023 19:51

28. MUÇEP Genel Meclisi, Datça’da Toplandı

Muğla’da yaşam alanlarını savunan ekoloji aktivistlerinin, yaşam savunucularının geçmiş faaliyetlerini aktardığı, gelecek faaliyetlerini planlamaya çalıştığı Genel Meclis Toplantılarından 28.si,  4-5 Martta Datça’da Yapıldı. MUÇEP Genel Meclis Toplantıları, Muğla’nın birçok ilçesinden (Bodrum, Datça, Gökova, Köyceğiz, Marmaris, Menteşe, Milas’ta kurulu yerel meclisler ve Fethiye, Yatağan gibi meclis girişimlerinin olduğu yerellerden) gelen çevre gönüllülerinin her 3 ayda bir, bir yerel Meclisinin ev sahipliğinde yapılmakta. Geçtiğimiz MUÇEP Genel Meclis toplantısı Kasım 2022'de Marmaris Meclisinin ev sahipliğinde yapılmış ve sonraki toplantı için de, Şubat sonu Mart başı için Datça'da yapılması karara bağlanmıştı. Datça’da yapılan 28. Genel Meclis Toplantısından sonra 29. Genel Meclis Toplantısının ise Bodrum Meclisinin ev sahipliğinde 3-4 Haziran’da Bodrum’da yapılması planlanıyor.

Toplantı Programı

4 Mart Cumartesi – Hızırşah Kültür Merkezi
10.30 – Karşılama, kısa sohbet
11.00 – Deprem Dayanışmasına ilişkin konuşmalar
11.45 – Film Gösterimleri, MUÇEP-İKİZKÖY-ARAZİ
12.30 – Ara
13.00 – Mücadele Alanlarından Kadınlar, Panel
14.30 – Faaliyet Raporları
15.30 – Gelecek Dönem Değerlendirmeleri
19.00 – Akşam Yemeği

5 Mart Pazar – Datça Kentpark

 

11.30 – Çay-Simit-Peynir Kahvaltıda Sohbet
12.30 – Kaçak Yat Limanı
13.00 – Ilıca Kamping’de Kaçak Yapılaşma
13.30 – Deniz Arıtma ve Deşarj Projesi
14.00 – Kargı Koyu Özelleştirme ve Mevzii İmar Planı
14.30 – Basın Açıklaması


Toplantı, 4 Mart Cumartesi günü Datça Hızırşah Kültürevinde saat 10.30'da Datça Meclisinin diğer yerel meclislerden gelen konuklarını karşılamasıyla başladı. Toplu fotoğraf çekiminden sonra planlanmış oturumlar başlatıldı. 60 kişi ile başlayan meclis toplantısında, uzak yerel meclislerin de katılımıyla yüze yakın gönüllü toplandı ve geçmiş dönem faaliyetleri ile gelecek dönem planlananlar değerlendirilmeye çalışıldı.

İlk Oturum Kurulan Deprem Dayanışmaları

İlk sunumlar, 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketiyle ilgili yerellerde örülen dayanışma ağlarının faaliyetlerinin ya da yapılması gerekenlerin aktarımlarıyla başladı. İlk söz Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar’daydı. MUÇEP’lileri selamlayarak konuşmasına başladı. Datça’da Belediyesinin hem çalışanları ve hem de tüm yerel STK’ların gönüllüleri ile birlikte oldukça başarılı bir biçimde yürüttüğü Deprem Dayanışması hakkında da kısa bilgiler ve rakamları paylaştı. Uçar konuşmasında Datça’nın da bir deprem bölgesi olduğuna ve olası bir depreme hazırlanması gerektiğine de dikkat çekti. Datça Mahalle Afet Gönüllüleri de eğitimcileri ile deprem sonrası deprem bölgesinde yaptıkları kurtarma çalışmalarından örnekler verdi. Depremin ilk saatlerinde ilk ekibi oluşturduklarını ancak kaotik yapı dolayısıyla deprem bölgesine çok geç intikal ettiklerini, kurtarma organizasyonlarındaki koordinasyondaki sıkıntıları anlatan Gül Hanım, tüm eksikliklere rağmen canla başla çalışıldığını da aktardı ve bu çalışmaların gönüllülük bazında yapıldığına işaret etti. Yeni gönüllülerle eğitim programları yaptıklarını vurguladı ve hem depremlerde hem de orman yangınlarında mahalle gönüllülerinin bu eğitimlerden geçmesinin önemine işaret etti.
MAG-AME’nin sunumundan sonra yine Datça’dan Datça Kadın Platformu ve Datça Demokrasi Platformundan aynı zamanda MUÇEP gönüllüsü de olan temsilciler, deprem dayanışması ile ilgili kendi alanlarında ve hep birlikte yaptıkları çalışmalarını aktardı. Programın sunucusu,  “siyasi partilerden, sendikalara, değişik yurttaş girişimleri ve bireyler,  birçok dayanışma ağı vardı: yardım için çabaladılar; herkese minnetarız, burada herkese söz veremediğimiz için özür dileriz” diyerek gönüllü dayanışma ağlarının çokluğuna ve çeşitliliğini de vurguladı.  Ve bir örnek olarak MAK Dayanışma’yı sahneye çağırdı. Muğla çapında kurulan Muğla Afet Dayanışma Koordinasyonu - MAK, bu dayanışma ağlarının en gelişkin olanlarından biriydi. Tüm İlçeleriyle Muğla çapında CHP’sinden Sol Parti, TİP, EMEP ya da HDP’sine siyasi partiler, DİSK’inden KESK’ine sendikalar ve Alevi Örgütleri, Kadın ya da Ekoloji Örgütleri dahil diğer demokratik kitle örgütlerinden birçok bileşenin bir araya gelmesiyle oluşan en yaygın dayanışma ağı olarak MAK da hem deprem bölgesinin ihtiyaçlarını düzenli takip ederek Deprem Bölgesiyle ve hem de deprem bölgesinden Muğla’ya gelen 50bine yakın deprem mağduruyla yapmaya çalıştıkları dayanışma çalışmalarını ve hızla tamamlanması gereken eksik kalınan noktaları da MAK Dayanışma’dan yine bir MUÇEP gönüllüsü Haluk Özsoy anlattı. Bu toplantıyı fırsat bilerek gelen dayanışma gönüllülerinden de önemli örneğin deprem bölgesinden üniversite öğrencilere burs verilmesi gibi önemli bilgilendirmeler de yapıldı.

Datça Ekoloji Filmleri Günleri 14-15-16 Nisan

Depreme dönük sunumların sonrasında film gösterimleri ile programa devam edildi. 2021 Ekiminde Glaskov’da yapılan COP26 İklim Paneline alternatif olarak tüm dünya çapında Halkların COP26’sı ismiyle düzenlenen etkinliklere Muğla çapında eşzamanlı yaptığı basın açıklamaları ile katılan MUÇEP Meclislerinin etkinliklerini ve MUÇEP’i anlatan, kısa bir tanıtım filmi sonrasında Lübnan’da Bısri ormanlık bölgesinde yapılmak istenen barajın olası tehlikeleri nedeniyle ekoloji aktivistlerinin karşı çıkışları, direnişlerini anlatan Land-Arazi filmi izlendi.  Bu film, Datça Sinema Topluluğu ve MUÇEP Datça Meclisinin, 14-15-16 Nisan’da Bülent Ecevit Kültür Merkezinde ortaklaşa yapmayı planladıkları Datça Ekoloji Filmleri Günleri’nde de gösterilecek filmlerden biriydi. Hiç de verimli olmayan, yarar sağlamaktan çok yeryüzüne, tüm doğal varlıklara onulmaz zarar verecek Bısri Barajı ile benzer bir baraj örneği de Milas-Yatağan ve Menteşe’yi içine alan geniş bir alanda kurulmaya çalışılan Bodrum Barajı ile benzerlikleri de izleyenlerin yüreklerini acıttı. Film seansında son izlenen son film ise Candan Süsoy’un da katkı verdiği İkizköy-Akbelen Direnişi ile ilgili olan filmin kısa tanıtımıydı.  Film tanıklıklara ve direniş sırasında çekilmiş filmlerden oluşmuş bir belgesel film özelliği taşıyor.

Ekolojik Mücadele Alanlarından Kadınlar Anlatıyor

Film gösterimi sonrasında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde tüm MUÇEP meclislerinden kadınların anlatımıyla Muğla'daki ekoloji mücadelesinden kesitler, bir panel biçiminde sunulmaya çalışıldı. Panele çeşitli MUÇEP Meclislerinden 10 kadın katıldı. Bodrum’dan Umay, Gökova’dan Candan, Fethiye’den Hülya, İkizköy’den Nejla, Köyceğiz’den Afife, Marmaris’ten Halime, Menteşe ve Yatağan’dan Nuray, Milas’tan Neşe, Datça’dan Melda, hem kendi yerellerindeki ekoloji mücadelelerinden yer yer örnekler aktarırken, ekoloji mücadelesinin hem patriyarkal düzene-erkek devlete karşı ve hem de sermaye karşıtı ve emek dostu bütünselliğini ortaya serdiler. Panelin sunuculuğunu bir akademisyen, ekoloji aktivisti ve siyasetçi olarak Beyza Üstün yaptı. Üstün yaptığı konuşmada, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü öncesinde sözü sadece söyleyenlerle değil, eyleyenlerle birlikte olduğu için, MUÇEP’li kadınlarla, MUÇEP Meclisinde olmaktan dolayı mutlu olduğunu söyleyerek başladı. Değişik meclislerden kadınların mücadele ettikleri yaşam alanlarından, Bargilya’dan Sulak Alanlardan, Köyceğiz Sandras’a, Marmaris Kızılbük’ten Akbelen’e kadar örneklerle bir yolculuk yapacaklarını anlattı. Ekoloji, cinsiyet eşitliği ve emek mücadelesinin bütüncül olduğunu, özgürlükçü olduğunu, yaşamsal olduğunu ve gayet politik bir mücadele olduğunun altını çizdi. Burada bulunan herkesin ekokırıma karşı çıktığını, aslında doğrudan siyaset yaptığını, “ekolojik yaşamı esas alan bir program ve talepler için bir arada olduğunu ve yaşamı, toplumu ve siyaseti bu yönde dönüştürmeye kararlı olduğunu” söyleyerek birkaç hafta öncesindeki Ekoloji Hareketleri Konferansındaki Sonuç Bildirisine de atıfta bulundu (bkz: https://www.ekolojipolitik.com/ekoloji-hareketleri-konferansi-tutum-belgesiturkiyeli-ekoloji-orgutleri-antimilitarist-mucadeleyi-buyutecegiz/).   

Faaliyetler ve Yeni Dönemde alınacak Tutum

Panel sonrasında her meclis, çalışma grupları ve Dernek geçmiş faaliyetlerini kısa kısa anlattı. Faaliyetlerin sunumundan sonra yeni döneme ilişkin faaliyetlerin planlanmasına dönük tartışmalara geçildi.  İlk gün değerlendirmeleri sonuçlandırılamadan, saat 18.30'da bitirildi. Sohbet akşam yemeğinde de devam etti.
İkinci gün programı 5 Mart Pazar günü Kentpark'ta saat 11.30'da kahvaltı ile başladı. Kahvaltıda Datça’da tam teşekküllü bir hastane talebiyle ilgili Valiliğe-Sağlık Bakanlığına dilekçeler toplandı (bkz: MUÇEP hukuk çalışma grubundan Güngör Erçil ve Ali Kurt biten ve devam eden hukuki süreçlerle ilgili bilgilendirme yaptı. Basın Açıklaması için Kaçak Yat Limanı’nın bulunduğu alana geçildi. Yat Limanı, Ilıca Kampingteki kaçak yapılanmalarla ilgili Renate Ömeroğulları ile Nesrin Aygün MUÇEP heyetini bilgilendirdi. Bilgilendirme sonrası Candan Süsoy, MUÇEP Basın Açıklamasını okudu. Daha sonra Kargı Koyundaki Özelleştirilen ve mevzi imar planına konu parseller ile Deselinasyon Tesisi hakkında da bilgilendirme yapılarak ziyaretler sonlandırıldı.  

MUÇEP Genel Meclisi heyetinin Datça Yat Limanı İnşaatı önünde yaptığı Basın Açıklamasının tamamı aşağıdadır (PDF olarak ilgili linkten de ulaşmak mümkündür: https://mucep.org/gm_toplantisi_basin_aciklamasi-ab/)

MUÇEP Basın Açıklaması:

EKOLOJİK VARLIKLARA SALDIRILAR SÜRÜYOR!

Ekoloji Hareketleri Konferansı’nda, Konferans gününe giden süreçte gerçekleşen webinarlarda dile getirilen ekoloji ve siyasi özne olma yaklaşımı Tutum Belgesi’ne yansımıştı. Ardından, hala içinden çıkamadığımız deprem olgusuyla yüzyüze kaldık. Yaşamını yitirenler önünde saygıyla eğiliyoruz.

Konferansta, bugün yaşanan ekolojik krizin temelinde insanın doğayla ilişkisinin niteliğinin dönüşmesinin yattığı, kapitalizmin doğayı metalaştırarak varolduğu, canlı cansız her varlığın metalaştırıldığı bir süreç yaşadığımız çok yerinde bir tespit olarak dile getirildi.

Tutum Belgesi’nde, ekokırımın,  cinskırımının, işçi kırımının olmadığı başka bir dünyanın mümkün olduğu; bir avuç zenginin doğaya, yoksullara, kadınlara, Kürtlere, LGBTİ+’lara, mültecilere, engellilere karşı suç işleyenlerden hesap sorulacağı belirtiliyor. Ekolojik varlıklara karşı işlenen suçların sistem tarafından yaratıldığını biliyoruz.

Ekolojinin insanı da kapsadığına, toplumsal sonuçlarına, en açık biçimde yakın zamanda yaşadığımız depremde yaşananlarla tanık olduk, olmaya devam ediyoruz. İlan edilen OHAL, hukuku, temel hak ve özgürlükleri, yok sayıyor; halkın geçinme olanaklarını elinden alıyor. İmar Kanunu’nun kamuya açıklık ilkesiyle uyuşmayan sonraki kararnameler deprem bölgesinde insan dahil tüm canlı varlıkların kar mantığıyla görüldüğünü; kendi geleceği hakkında söz hakkı tanınmadığını ortaya koydu. 

Felaketin fırsat bilindiğinin, yok olan hayatların hiç umursanmadığının, felaketi yaratanlara benzer uygulamalara ülkenin her yanında devam edileceğinin farkındayız. Ekolojik yıkımın birkaçını göreceğimiz örnekleri Datça’da gerçekleşiyor. Bu ekolojik yıkımlar covid-19 pandemisinde de sürdürüldü; deprem felaketinde de ara verilmeden devam ediyor. Ekolojik varlıklara saldırılar karşısında hayatı, yaşam alanlarımızı ırk, cins, ulus demeden savunmaya devam edeceğiz. Doğaya/insana karşı insan eliyle suç işlendiğini biliyoruz. Muğla’da yoğun biçimde süren bu saldırı gidişatını durdurmak, değiştirmek zorundayız.

Örneklerini gördüğümüz/göreceğimiz kaçak yapılaşma, yat limanı, desalinasyon uygulamaları, Kargı Koyu’nu asgari ölçüde koruyan planların değiştirilmesi, doğanın sermaye biriktirme aracı olarak görüldüğünü ortaya koyuyor.  Bu anlayışa meşru her yolla karşı çıktık, çıkmayı sürdüreceğiz. Yapmaya çaba harcadığımız şey yaşamı savunmaktır. Ortak varlıklara saldırıların sürdüğüne, kar güdüsünün insan olarak bizlerin dışında olmadığımız canlı-cansız hiçbir şeyi umursamadığına daha görünür biçimde tanık oluyoruz.      

Yürünmesi gereken yolun uzun olduğunun farkındayız.  Enerji, maden, v.b. “ihtiyaç”  diye önümüze konanlara aslında ihtiyacımız olmadığını biliyoruz. Toplum olarak en önemli sorunumuzun gerçekten ihtiyacımız olan enerji, gıda, kent hayatının yaşamı sürdürme mantığıyla üretilmesi gerektiğinin; doğayla barışık bir insan hayatının mümkün olduğunun farkında olarak birlikte yaşamayı başaracağız.

Sadece ekmeği değil gülü de istiyoruz. Ekoloji Hareketleri Tutum Belgesi’nde söylendiği gibi, Bizi enkaz altında bırakanları unutmayacağız ve “en büyük halkın katılımı toplantısını seçimde yapacağız”.

Başka bir dünya, başka bir hayat mümkün

Haber: Aydın Bodur




Bu haber 1231 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ÇEVRE Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI