Bugun...



Direne Direne Kazandılar

Muğla’da 2021 yılı Aralık ayında kurulacağını öğrendiğimiz ve öğrendiğimiz günden bu yana engellenmesi için çimento fabrikası karşıtları ile birlikte mücadelesini yürüttüğümüz Entegre Çimento Fabrikası ve 13 Hammadde Ocağı projesi, Muğla 2. İdare Mahkemesi’nin 07-09-2023 tarihli ÇED Olumlu kararını iptal etmesiyle en önemli dayanağından yoksun kalmıştır.

facebook-paylas
Tarih: 29-09-2023 22:14

Direne Direne Kazandılar

Başından beri 2. ÇED raporunun iptal edilmiş bir önceki 1. ÇED raporunun kötü bir kopyası olduğunu ve hiçbir verisinin gerçeklere dayanmadığını söyledik.

ÇED SÜREÇLERİ

1. ÇED raporunda Kalker ocağı patlatma verileri olarak Bayır’ın değil Trabzon ili, Araklı İlçesi, Taşönü Köyüne ait verilerini koydular. Bilirkişi olmaz dedi.

2. ÇED raporunda arazi ile ilgili teknik veri olarak Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı Dalaman’a ait bir yerin verilerini koydular. Kopyala yapıştır yaparken teknik verilerin yeri olarak Dalaman haritasını da koyunca yakalandılar.

Hem 1. ÇED raporu hem de 2. ÇED raporu Çimentocu şirketin kendi elemanlarından oluşan İMECE Mühendislik San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından, hiçbir bilimsel veriye dayanmadan, kendi işlerine nasıl geliyorsa öyle hazırlanmıştır.

İlginç olan Mahkeme tarafından iptal edilmiş her iki rapor da Çevre Bakanlığı tarafından onaylanmış raporlardır. Bu sahte raporlar Mahkemelerce iptal edilince, buna onay veren Bakanlık yetkilileri hakkında işlem yapılıyor mu merak ediyoruz.

Ve buradan soruyoruz Çevre Bakanlığı tarafından onaylanmış ama mahkemeler tarafından iptal edilmiş kaç adet ÇED raporu vardır ve bu yanlış raporları onaylayan bakanlık yetkilileri hakkında işlem yapılmakta mıdır?

Çimento Fabrikası gibi 1. sınıf kirletici bir sanayi tesisi kuruyorsanız Çevresel Etki Değerlendirme yani kısaca ÇED raporuna koyduğunuz verilerin doğru olması gerekir.

METEOROLOJİK VERİLER

Kirletici kaynaklar tarafından atmosfere bırakılan kirleticilerin nasıl dağılacağı, hangi mesafelere kadar taşınacağı, ne kadar sürede dağılacağı gibi koşullar tamamen atmosferik ve topografik koşullara bağlıdır ve Meteoroloji Mühendisliği’nin bir konusudur.

Bilirkişi heyetindeki uzmanlardan Meteoroloji Mühendisi Ayşegül Akıncı Yüksel ÇED raporundaki meteorolojik verilerle ilgili şu tespitleri yapıyor;

1-Kullanılan emisyon modellemesi yanlıştır, dünyanın terk ettiği ISCST3 yerine Çevre Bakanlığı’nın da istediği AERMOD modellemesi kullanmalıdır.

2-2001 yılında Yatağan İlçesi'nde en çok görülen kararlılık sınıfı F (Çok Kararlı) olmuştur. Bu durumda atmosferin % 53.8 oranında dikey faaliyetlerin olmadığı, yüzeyde bulunan havanın üst kısımlarda bulunan havadan daha soğuk olması nedeniyle çökmesi ve yüzeyde kaynaklardan oluşan emisyonların yükselememesi, dolayısıyla kirli havanın olduğu yerde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu sonuca göre; yılın yarısından daha fazla bir zamanda kirletici emisyonların atmosferik dağılımı mümkün değildir. KAYNAKTAN ÇIKAN TÜM KİRLETİCİLER DURAĞAN BİR ŞEKİLDE ASKIDA KALARAK, KAYNAK CİVARINDA BİRİKECEKTİR. Bu nedenle, kararlılık oranının yüksek olduğu bölgelerde sadece bir kaynak değil tüm kirletici kaynakların kümülatif olarak değerlendirilmesi bölgenin total kirliliği açısından önemlidir.

3-Raporda kullanılan meteorolojik parametreler 2001 yılına yani 22 yıl öncesine aittir, bugün için geçerliliği yoktur.

4-Meteorolojik veriler yükseklik arttıkça değiştiği için sadece Yatağan Meteoroloji İstasyonu'nda ölçülen yağış verilerinin  tesisin yapılacağı rakım seviyesine çıkartılması yetmez,  modellemede kullanılan diğer meteorolojik parametreler için de bu işlem yapılmalıdır.

5-Nem ses iletkenliğini arttıran bir parametredir. Nem değeri düşük olması sesin yayılım mesafesi de kısalır. Raporda Atmosferik Yutuş hesaplamasında, nem oranı % 48 değil, en yüksek nem değeri alınmalıdır.

6-Raporu hazırlayanların içinde Meteoroloji Mühendisi yoktur, olması gerekir.

7-Hakim rüzgar bölgedeki yapılacak çalışmalar için belirleyici bir parametredir.

8-Hakim rüzgar yönü Kuzey Batı (NW) olmasına rağmen  "Proje alanı hakim rüzgar yönü; SE( Güney doğu) yönündedir” diye tam ters yön tespiti yapılmıştır.

Raporun bu haliyle, meteorolojik açıdan yeterli ve uygun olmadığı görüşü nedeniyle söz konusu faaliyetle ilgili olarak hazırlanan ÇED Olumlu raporu uygun değildir, diyor.

JEOLOJİK VE HİDROJEOLOJİK VERİLER

ÇED raporunu jeolojik ve hidrojeolojik yönlerden değerlendiren Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi jeoloji mühendisleri Prof. Dr. Gültekin Tarcan ve Prof. Dr. Mümtaz Çolak diyor ki;

İ)Her bir ocak için kapsamlı ve birbirinden farklı değerlendirmeler gerektiği halde çok yüzeysel ve özet bilgilerle geçiştirilmiştir.

ii)Söz konusu etkinlikle toplamda 13 alandaki hammadde ocaklarından açık ocak işletmeciliğiyle önemli miktarda malzeme alınacak, kalker ocaklarında patlatma yapılacak, birçok yerde stok ve pasa alanları oluşturulacaktır. Bütün bu etkinliklerin yeraltı sularına zarar verme potansiyeli bulunmaktadır.

iii)Özellikle hidrojeoloji ile anlatılan bilgiler çok yetersiz ve değerlendirmeler hatalıdır.

Birinci yanlış; Tesis alanı şistlerin üzerinde değil Neojen tortulların üzerindedir.

İkinci yanlış; Yatağan formasyonuna ait tortul serilerin hidrojeolojik özelliklerinin "yeraltı suyu taşımayan ve iletmeyen özelliktedir" denilerek yanlış tanıtılmasıdır.

Pınarbaşı karstik kaynakları ve bu civarda açılmış bulunan MUSKİ içme suyu kuyuları da etkinlik alanının mansap kesiminde yer almaktadır. Söz konusu etkinlik ile bu yeraltı sularının zarar görme potansiyeli bulunmaktadır.

Yöre halkı tarafından kullanılan birçok kuyu bulunmaktadır.

1-Etkinlik alanı son sınırından yaklaşık 800 m uzaklıktaki sulama amaçlı kullanılan Kazan Göleti rezervuarının da olumsuz etkilenme potansiyeli bulunmaktadır.

2-Dava konusu entegre çimento fabrikası ve hammadde ocaklarının mansabındaki ovalık bölgede verimli tarım arazileri vardır.

BİYOLOJİK VERİLER

Ege Üniversitesi öğretim görevlisi Biyolog Dr. Ademi Fahri Pirhan ise şöyle diyor;

1-ÇED dosyasında sunulan Bitki listesi, Ekim ayında bir gün süren arazi ve anket çalışmaları ile hazırlanmış,

2-Bir gün süren çalışma ile hazırlanan bitki listesinde 17 familyaya ait 24 bitki taksonu tespit edilmiştir, Bu çalışmada son derece düşük sayıda türe yer verilirken bazı taksonlara ise sadece cins düzeyinde listede yer verilmiştir.

3-Bitki listesi uygun bilimsel yöntemle hazırlanmadığı için buradan elde edilen sonuçlara göre yöre de hangi endemik veya nadir taksonların bulunduğu ile ilgili tespit mümkün olmadığından, olası burada var olan bitkilerin alanda yürütülecek faaliyetlerden ne şekilde etkileneceği ve ne gibi tedbirler alınması gerektiği bilgisi de anlamsız kalmaktadır.

4-Tüm bilimsel veriler ışığında alan değerlendirildiğinde davaya konu yürütülmesi planlanan faaliyetlerin doğal alanları ve ekolojik bütünlüğü olumsuz yönde etkileyeceği bu nedenlerle söz konusu etkinliğin kamu yararına olmadığı, bu yüzden ÇED OLUMLU kararının Biyoloji Bilimi (Bitkisel Biyolojik Çeşitlilik) yönlerinden uygun olmadığı kanaatine varılmıştır, demektedir.

ORMAN, ÇEVRE, ZİRAAT VE MADEN AÇISINDAN VERİLER

Bilirkişi heyetindeki diğer uzmanlar Orman Mühendisi, Çevre Mühendisi, Ziraat Mühendisi, Maden Mühendisi de ÇED raporunun çok yetersiz olduğu, birçok yanlış bilgi içerdiği ve çevreye verdiği zararların görmezden gelindiğini söylemişlerdir.

Bilirkişi heyetinden Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde öğretim üyesi Orman Mühendisi Gürkan Demiröz;

‘Toz ve gaz emisyonundan kaynaklı ağaçların fotosentez yeteneğinin zarar görmesi, ilerleyen dönemde yaprak dökülmeleri ve kurumalar ile biyotik ve abiyotik zararlıların ormanda etkin olması, tozlaşmanın devamlılığını sağlayan arı ve diğer böceklerin uğrayacağı zarar neticesinde arıcılık ve çam balı faaliyetlerinin sekteye uğrayacak olması, çok sayıda ağacın kesileceğinin öngörülmesi, bu ağaçların çoğunluğunun verimli Devlet ormanı statüsünde 3 kapalı tam kapalılığa sahip alanlardan kesileceği, kesilecek ağaçların orman ekosistemine olası etkilerinin göz ardı edilmesi’ nedeniyle ÇED raporu hakkında olumsuz görüş belirtmiştir.

Muğla Tarım İl Müdürlüğü fabrikayı merkez alırsak 3 km’lik yarıçap içerisinde tescilli 13 parsel zeytinlik alan tespiti yapmıştır.

Yatağan Orman İşletme Şefliği de %90’ı orman alanı içinde kalmakta olan hammadde ocakları için kendisine yapılan başvuruları reddettiğini, bahsi geçen alanları 3 tarafı kapalı verimli orman alanları olduğunu belirtmiştir.

ÇED raporu hakkında bilirkişi heyetinin ortaklaşa verdiği olumsuz görüş, Orman İşletme Müdürlüğü ile Tarım İl Müdürlüğü’nden gelen bilgiler ve ayrıca bizlere destek olmak için raporlar hazırlayan Prof. Dr. Doğan Kantarcı, Yüksek Jeoloji Mühendisi Eşref Atabey, Biyolojik Çeşitlilik uzmanı Itri Levent Erkol ve TORAKS derneğini temsilen Dr. Sebahat Genç hocalarımızın katkılarıyla ÇED raporuna Çevre Bakanlığı’nın verdiği gibi Olumlu değil, Olumsuz olduğu ispatlanmış ve ÇED raporu mahkemece iptal edilmiştir.

Danıştay’da da Muğla 2. İdare Mahkemesi kararının onaylanacağına ve 2.ÇED raporunun, 1.ÇED raporunun yanına, tarihin çöplüğüne gönderileceğine inanıyoruz.

ENTEGRE ÇİMENTO FABRİKASI İMAR PLANLARI İPTAL EDİLMELİ

Bundan sonra yapılması gerekenler Entegre Çimento Fabrikası amaçlanmış imar planlarının iptali olmalıdır. Ayrıca 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planlarında fabrika alanının Sanayi Alanı olarak işaretlenmesi kaldırılmalıdır.

Çimentocu Şirket,  dava sürecinde Menteşe Belediyesi’nin ruhsat vermesini,  mahkemenin de yürütmeyi durdurma vermemesini fırsat bilerek bizlerin bütün itirazlarına rağmen fabrika inşaatını sürdürmüştür. Şimdi davayı kaybedince yapmış olduğu bu inşaatı gerekçe göstererek hak talep etmekte, mahkemeyi ve kamuoyunu etkilemeye çalışmaktadır. Tamamen yalan yanlış bilgilerle, çalakalem hazırlanmış ve halka haber verilmeden gizlice onaylanmış bir ÇED raporuna dayanan bu inşaat hukuksuzdur. Sahte ÇED raporu sayesinde iptal edilmiş imar planları tekrar onaylanmış ve belediyeden yapı ruhsatı almıştır. Sahtekârlığa dayalı olarak yapılmış bu inşaat kaçak bir yapıdır ve yıkılmalıdır.

TEŞEKKÜR EDİLENLER

Bizler bu mücadele süreci içinde başta avukatlarımız Av. Barış Aydın, Av.Nuray Şahbudak, Av. Kadriye Tuncaelli olmak üzere bütün avukat arkadaşlarımıza, dava açılmasına önayak olan Menteşe Kent Konseyi’ne, Akdeniz Yeşilleri Derneği’ne, Deştin Tarımsal Kalkınma Kooperatifine, davacı olarak katılan NURAN ALDAN, İSKENDER TAŞ, HASAN SARI, GÜLBİYE BAŞ, GÜNAY BARUT, ERCAN ŞAHİN, DURSUN AYDIN, MUSTAFA BELEN, NECİP BAŞ’a, müdahil davacılar HALİL İBRAHİM SARI, MEHMET ÖZDEMİR, TAHSİN ÖZDEMİR, BÜLENT YILMAZ’a, davaya müdahil olan kurumlar Muğla Mimarlar Odası, Türkiye Ormancılar Derneği, Ziraat Mühendisleri Odası, Tarım Orkam Sen, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Menteşe Belediyesi’ne, başından bu yana bizlere desteklerini eksik etmeyen Muğla Barosu’na teşekkür ederiz.

Ayrıca Çimento Fabrikasına karşı imza kampanyasını birlikte düzenlediğimiz bütün sivil toplum örgütlerine, yurttaş inisiyatiflerine teşekkür ediyoruz.

Özellikle Akbelen’de direnirken her fırsatta yanımıza gelerek desteklerini esirgemeyen İkizköylülere ayrıca teşekkür ediyoruz.

Direne direne, birleşe birleşe kazandık.

Çimentocu şirket Muğla’yı terk edene kadar mücadelemiz sürecek.

Deştin Çayı Özgür Akacak, Muğla Cennet Kalacaktır.

MUÇEP Menteşe Meclisi

Deştin Çevre Platformu

Bayır Çevre Komitesi




Bu haber 1108 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ÇEVRE Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI