MEHMET ERDAL / DATÇA

Okunan ortak basın açıklamasında şunlar dile getirildi:

“17 Ekim günü İsrail devletinin Ehli Baptist Hastanesi'ne gerçekleştirdiği saldırı ile 471 kişi katledilmiştir. Bu vahşi saldırı insanlık tarihinde kara bir leke olarak yerini almıştır. Bu saldırı İsrail devletinin Filistin halkı üzerinde yürüttüğü soykırımın en net göstergelerinden biridir ve işlenen insanlık suçudur.

Bu suç tüm dünya devletlerinin gözleri önünde işlenmiştir. Ve yine o devletler bu katliama da seyirci kalmıştır. İsrail devletinin uzun yıllardır sistematik bir şekilde sürdürdüğü bu toplu etnik temizlik, şiddet ve baskı politikası sonucunda çocuk, kadın, genç yaşlı demeden Filistin halkı açık bir hapishanede yaşamaya zorlanmıştır. Yapılan tüm çağrılara rağmen dünyanın sessiz kalması sonucu Gazze'den başlayan saldırılar İsrail ile yaşanan gerilimi bir savaş durumuna çevirmiştir. Bu durumu fırsat bilen İsrail devleti hegemon devletlerin de desteğiyle soykırımı meşrulaştırmaya çalışmaktadır.

Dünyada yaşanan hegemonya krizinin sonucu olarak hızla girdiğimiz bu savaş iklimi Ortadoğu'yu kan gölüne çevirmektedir. ABD ve AB egemenliklerini kaybetmemek adına katliamlara göz yumuyor, destek oluyor. Fakat burada söz konusu olan halkların değil sermayenin çıkarıdır. O yüzden bu savaş ikliminde esen rüzgârlar sermayenin yelkenlerini doldurmakta, halkları ise savurup uçurmaktadır.

Dünya Rusya'ya yaptırım uygularken İsrail devletini sadece izlemektedir. İsrail'e yaptırım uygulanmalı ve tüm ilişkiler kesilmeli, Ehli Baptist Hastanesi katliamı sorumluları başta olmak üzere tüm savaş suçluları yargılanmalıdır.

İsrail'i kınayıp tüm ilişkileri aynı şekilde devam ettirmek de bu suça ortak olmaktır. İsrail’in saldırılarından “sözde” rahatsız olan ve İsrail ile tüm askeri ve siyasi ilişkileri sürdüren Türkiye devleti ve AKP-MHP koalisyonu bu ilişkileri devam ettirdiği müddetçe bu suça ortak olacaktır.
Diğer yandan İsrail’in Gazze’deki hastaneyi bombalamasından dakikalar önce Rojava ve Kuzey Suriye’ye operasyonları iki yıl daha uzatacak olan tezkereyi meclisten geçiren iktidar İsrail’in suçlarının aynısını işlemeye hazırlanmaktadır.

Ortadoğu'daki savaş bulutlarını dağıtmak için tüm işgalci güçlerin işgal ettikleri topraklardan geri çekilmesi gerekmektedir. Filistin özelinde, abluka kaldırılmalı, iki halkın bir arada yaşam koşulları özgür demokratik bir ortamda müzakere ile oluşturulmalıdır. Milliyetçi, ırkçı ve din temelli yaklaşımların savaştan başka bir şey sunmadığı görülmüştür. Bu çerçevede başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere kör şiddetin sivillere olan yönelimi ister bölgede isterse başka ülkede kabul edilemezdir ve taraf gözetmeksizin son verilmelidir.

Filistin ve bölgede devam eden tüm savaşların sona ermesi için sermayenin çıkarlarına karşı halkların ortak çıkarı doğrultusunda eşit bir yaşamı örmek insanlığın geleceği açısından son derece önemlidir.

Filistin halkına karşı en büyük destek dünya halklarından gelmiştir. Gelecek için en büyük umut halklar arasındaki bu dayanışmadır.
Datça Demokrasi Platformu olarak Filistin halkının meşru mücadelesini destekliyor katliamı lanetliyoruz.
Halkların emperyalizme karşı direnişi meşrudur!
Emperyalist savaş politikalarına hayır!
Nehirden Denize Özgür Filistin!”