"Erdemli Devlet'' fikrini ortaya atan Ortaçağ Türk filozofu Fârâbî'dir.
Fârâbî, (871-950) Türkistan'ın Fârâb şehri yakınlarında Vesiç'te doğmuştur. İyi bir eğitim alan Fârâbî, bir süre kadılık (yargıçlık) yapmış, bilinmeyen bir nedenle mesleğinden ve memleketinden ayrılarak hayatı boyunca sürdüreceği akademik seyahata çıkmıştır.
Önce Buhara, Semerkant, Merv ve Belh gibi önemli ilim ve kültür merkezlerinde bulunan Fârâbî'nin 40'lı yaşların başında Bağdat'a geldiği sanılmaktadır. Burada bir yandan ünlü dil bilgini
İbnü's- Serrac'dan Arapça'nın inceliklerini öğrenirken diğer yandan da ona mantık dersleri verdiği biliniyor. Yirmi yıla yakın bir şekilde yaşadığı Bağdat'ta Nestùrî bir Hristiyan olan mütercim (tercüman) ve yorumcu olan Ebû Bişr bin Matta bin Yûnus'tan (Yûnus oğlu Matta oğlu Ebu Bişr) mantık, Harranlı( Urfalı Yuhanna bin Haylan'dan felsefi ilimler alanında faydalanmıştır.
Eserlerinin çoğunu yazdığı Bağdat'ta meydana gelen karışıklıklar nedeniyle 941- 42 yılında Bağdat'tan ayrılarak Dımaşk ve Halep'e gitmiştir. 948'te Mısır'a giden filozof 950'de Dımaşk'a dönerek 80 yıllık ömrünü tamamlamıştır.
Hiç evlenmeyen, mala mülke değer vermeyen, şöhret ve gösterişten nefret eden, ruh ve ahlâk temizliğini herşeyin üstünde tutan bir kişiliği vardı. Fırsat buldukça su kıyılarında ve bağlık bahçelik yerlerde gezinir, öğrencileriyle buluşurdu.
Fârabi, "Mutluluğun Kazanılması"(Tahsîlü's- sa'ade) adlı eserinde yetkin bir filozofun niteliklerini dile getiren şu ifadelerde adeta kendisini anlatır:
" Öğrenim sırasında karşılaştığı güçlüklere katlanmalı, üstün bir zeka ve kavrayış sahibi, doğruluğu ve doğruları, adaleti ve adil olanları seven onurlu bir şahsiyet olmalı; altın, gümüş ve benzeri şeylere değer vermemeli, yeme içme konusunda aç gözlü ve nefsanî arzularına düşkün olmamalı, doğruya ulaşmak için azim ve iradesi güçlü bulunmalıdır."
Fârâbî 'ye göre, felsefe yapan kimsenin nihai amacı kendi ahlakını düzeltmek, hatta bununla da yetinmeyip yakın çevresi ve toplumun da ahlaken iyileşmesine katkıda bulunmak olmalıdır.
Özellikle mantık alanındaki üstün başarılarından ötürü, "Muallim- i Evvel" (İlk Hoca) Aristoteles'ten sonra "Muallim-i Sânî"(İkinci Hoca) ünvanıyla anılan Farabi, geriye 43'ü günümüze ulaşan 100'e yakın eser bırakmış olup bazıları şunlardır:
- Eflatun 'un kanunlarının özeti
- Felsefenin Temel İlkeleri
- Eflatun ile Aristoteles'in Görüşlerinin Uzlaştırılması
-İlimlerin Sayımı
- İdeal Devletin Yurttaşlarının Görüşlerinin İlkeleri
- Felsefe Öğreniminden önce Bilinmesi Gereken Konular
- Siyaset Felsefesine dair Görüşler
- Mutluluk Yoluna Yönelme
- Mutluluğun Kazanılması
- Giriş/ İsâgûcî
- Mantığa Başlangıç
- Beş Bölüm
- Astroloji Hakkında Doğru ve Yanlış Bilgiler
- Aklın Anlamları
*
Sevgi ve adaleti insanların topluluk halinde yaşamaları bakımından vazgeçilmez iki değer olarak gören Fârâbî, doğal bir eğilimle mutluluğa yönelen insanın bu amacına ulaşmak için adaletin tam olarak gerçekleşmesi gerektiği, bunun da ancak devlet denen güçlü bir örgütlenmeyle sağlanacağını düşünmüş olabilir. Filozofun bu izahı da " adalet teorisi" diye adlandırılır.
Fârâbî, devleti, 'erdemli' ve 'erdemsiz' olarak ikiye ayırır. Erdemli devletin bir tek şekli bulunurken onun zıddı olan erdemsiz devletleri "cahil devlet", " sapkın devlet", "fâsık devlet", "değişebilen devlet" olmak üzere dörde ayırır. Cahil devletin de altı ayrı şekli olup bunların belirlenmesinde devlet başkanının zihniyet ve ahlak yapısı, yöneticilerin insanlık, hayat, ahlak, adalet ve hukuk anlayışlarının önemli rolü söz konusudur.
Erdemli devleti sağlıklı bir organizmaya benzeten filozof, bir bedende her organın belli görevi bulunması ve bunların verimli çalışmalarının kalbe bağlı olması gibi devletin kurum ve kuruluşlarının verimli ve düzenli çalışmaları da devlet başkanının yetkinlik, yetenek ve tutumuna bağlıdır.
Devlet kurumlarının işleyişinin bir düzen içinde olmasını sağlayan devlet başkanının durumu çok önem kazanmaktadır. Fârâbî'ye göre erdemli devletin başkanında bulunması gereken 12 temel nitelik şunlardır:
1) Eksiksiz ve sağlıklı bir fiziki yapı,
2) Kendisine söylenen her şeyi doğru anlayıp sağlıklı değerlendirme yeteneği,
3) Keskin zeka ve anlayış,
4) Güçlü bir hafıza,
5) Düşüncelerini açık ve anlaşılır bir üslupla ifade edebilme yeteneği,
6) Öğrenme ve öğretmeyi sevme, bu uğurda her zorluğu göğüsleme iradesi,
7) Yeme- içme, oyun- eğlence, mal- mülk, cinsel ilişki gibi geçici ve kaba hazlara düşkün olmama,
8) Doğruluk ve dürüstlüğü sevip yalandan ve yalancıdan nefret etme,
9) Haksızlık ve zulümden nefret eden ve adaleti gerçekleştirme tutkusuyla davranan bir kişilik,
10) İnsanlık onuruna düşkün olma,
11) Yapılması gerekeni uygulama azim, kararlılık ve cesareti,
12) Gönül zenginliği ve tok gözlülük.
Bütün bu özelliklerin bir tek insanda toplanmasının çok zor olduğunun farkında olduğunu belirten filozof, devlet başkanında hiç değilse su 6 özelliğin bulunması gerektiği görüşündedir:
- Bilge olmalı,
- Öncekilerin koyduğu kanunları ve yöreyi bilmeli,
- Öncekilerin gündemine girmemiş olan yeni durumlara ilişkin olarak gelenekten kopmadan hüküm çıkaracak yetenek ve birikime sahip olmalı,
- Öncekiler tarafından hakkında kanun konulmamış yani meselelerin çözümüne yönelik hüküm koyacak donanıma sahip olmalı,
- Toplumda düzeni sağlayacak şekilde kanunları insanlara anlatıp kabul ettirecek bir önderlik ve ikna gücü olmalı,
- Savaşı yönetecek ve yürütecek şekilde sağlıklı bir fiziki yapıda olmalı.
Bu üstün niteliklerin hepsini taşıyan bir kişinin bulunmaması halinde devlet, biri mutlaka bilge, diğeri de öteki nitelikleri şahsında toplamış olan iki kişi tarafından yönetilmelidir. Şayet bu da mümkün olmuyorsa, sayılan niteliklerden her birini ayrı ayrı taşıyan altı erdemli kişi devleti yönetecektir. Eğer devleti yöneten kadroda altı nitelikten beşi bulunup bilgelik bulunmayacak olursa o erdemli devlet (başkansız) sayılır ve giderek yıkılma tehlikesiyle yüz yüze kalmış demektir.
Devlet başkanında bulunmasını gerekli gördüğü nitelikler hususunda bu kadar ısrarlı bir tutum sergilemesi, Fârâbî'nin,
" ilk reis" ve " önder" diye nitelediği ideal devlet başkanının şahsında Hz. Peygamber ile filozofun üstün özelliklerini birleştirmek istediği şeklinde yorumlanabilir.(1)
*
Ortaçağ'da yaşamış, Büyük Türk filozofu Fârâbî'nin ölümünden bugüne 1073 yıl geçmiş, ancak fikirleri hâlâ günümüzde geçerli.
Erdemli devletin başkanında bulunması gereken on iki özellikten en az altı tanesinin bir liderde olması gerektiği sözü; Millet İttifakı'nın yeni Cumhurbaşkanı adayı olan sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu aklıma getirdi.
" Eğer bu mümkün değilse, sayılan niteliklerden her birini ayrı ayrı taşıyan altı erdemli kişi devleti yönetecektir" sözü de yine " Millet İttifakı'nı oluşturan altı lideri çağrıştırdı.
14 Mayıs'ta yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçiminde; devletimizin yeni yöneticilerin Fârâbî'nin saydığı özelliklere sahip olması ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100.yılında devletimizin de "erdemli devlet" olması dileğiyle.
Kaynak:
(1) Ortaçağ Felsefesi- 2
Prof.Dr.Hüseyin Sarıoğlu
Anadolu üniversitesi Yayınları.