Bugun...


GÜLDEN SÖKELİOĞLU

facebook-paylas
Biz, Bu Filmi Daha Önce Görmüştük!
Tarih: 12-12-2024 22:59:00 Güncelleme: 12-12-2024 22:59:00


       Aynı zamanda bir diplomat ve siyaset bilimci olan, Amerika Birleşik Devletleri'nin 2005-2009 yılları arasında Dışişleri Bakanlı'ğını yapan Condoleezza Rice, 

7 Ağustos 2003 tarihinde, Washington Post gazetesinde yazdığı "Ortadoğu'yu Dönüştürmek" adlı makalesinde, "Büyük Ortadoğu Projesi" ile ilgili şöyle yazmıştır:
"Fas'tan Basra Körfezi'ne kadar Ortadoğu'da 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye'nin de bunların içinde olduğunu belirtmiştir."  Sınırları değişecek olan ülkeler: Afganistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Etiyopya, Fas, Filistin, İrak, İsrail, Katar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Mısır, Pakistan, Sudan, Suudi Arabistan, Suriye, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen, İran, Kıbrıs, Türkiye... 
       ABD, Büyük Ortadoğu Projesi ile 7 hedefe ulaşmak istemektedir. 
1-ABD, bu proje ile kendisine rakip olabilecek muhtemel bir gücün oluşmasını engellemek istemektedir. 
2- ABD, bu proje ile rakipsiz askeri gücü ve teknolojik imkanı ile  Ortadoğu bölgesini kontrol sevdasındadır. 
3- Amerika bu proje ile Ortadoğu bölgesinde bulunan petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde denetimi sağlamak istemektedir. 
4- ABD, bu projeyle ayrıca İsrail'in emniyetini sağlama amacını gütmektedir. 
5- Avrupa Birliği, Çin ve Japonya'yı bu kaynaklardan uzak tutmak istemektedir. 
6- Ortadoğu bölgesinde bulunan tüm petrol ve doğalgaz yataklarına serbestçe ve korkusuzca  ulaşmayı hedeflemektedir. 
7- Onlara göre var olan ve İslami terör diye adlandırılan görünüşteki terörü önlemektir.(1) 

          *
       ABD'nin "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ya da " Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi'ni(GODKA) eski Dişişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın açıklamasından sonra bu  projede yer alan ülkelerde arka arkaya iç karışıklıklar meydana geldi. 

       2010 yılında Tunus'ta başlayan Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerini etkisi altına alan 'Arap Baharı'nın etkisiyle ülkelerin rejimleri değişti, yöneticilerinin kimisi linç edildi, kimisi hapsedildi, kimisi kaçtı ama baharın karakışa dönüştüğü bu süreçte ülkeler tam bir kaosa sürüklendi. Gelen yöneticiler, eskisini mumla arattı; özgürlük uman insanlar, hayatlarından ve özgürlüklerinden oldu ve kardeş kavgaları yaşanır hale geldi. Ülkeler kan, gözyaşı, zulüm, hapis, işkence ve ölüm yatağı haline geldi. Bu savaşlar sırasında milyonlarca insan öldü, milyonlarca insan evlerini, ülkelerini terk etti ve göçmen durumuna düştü. Kadınlar, çocuklar denizlerde boğuldu.  Milyonlarca masum insanlar ölürken, emperyalist çıkarları uğruna medeni(!) devletler yaşananlara seyirci kaldı. 
       Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Yemen, İrak ve Suriye'de rejimler değişti;  bu ülkeler iç savaşın, mezhep çatışmalarının ve vekalet savaşlarını ( ABD ve İsrail adına savaşan) yapan çeşitli dinci terör gruplarının çatışma alanı haline geldi. 
       En sonunda, 13 yıl işgalcilere ve terör örgütlerine karşı, toprak bütünlüğünü sağlamak için Kurtuluş Savaşı'nı veren Suriye;  Heyeti Tahriri'ş- Şâm- HTŞ ( Şam Kurtuluş Heyeti) adlı selefi cihatçı bir örgüt tarafından 12 günde ele geçirildi. Suriye devlet başkanı Beşar Esad ve ailesi Rusya'ya sığındı. Suriye'nin dört bölgeye bölündüğü belirtiliyor. Daha önce Libya ve İrak üç bölgeye bölünmüştü. 
       Türkiye, güney sınırında tek Suriye Devleti varken şimdi Işid'in hakim olduğu İdlip ve  ABD koruması altındaki YPG ve PYD'nin elindeki Kürt bölgesi var. Ayrıca Suriye'nin büyük bölümünü ele geçiren, ABD ve İsrail'in desteklediği HTŞ İslami cihatçı örgüt var.  Sınırlarımızın güvenliği şimdi daha da zor olacak; Türkiye daha çok terör örgütleti ve arkasındaki güçlü devletlerle daha çok mücadele edecek. 
Ayrıca 13 yıl süren Suriye Savaşı nedeniyle ülkemize sığınan milyonlarca göçmenin getirdiği ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar da cabası. 
       Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerini tuzağa düşüren, iç savasın çıkmasına sebep olan din, mezhep, etnik grupların çatışmasının ülkemizde yaşanmaması, Büyük Ortadoğu Projesi'nin gerçekleşmemesi için Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmamız gereklidir. 
       Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı bitince şunu söylemiştir:
"Ben, bu bölgede barış içinde yaşayabilmek için etrafımda bir barış kuşağı oluşturmak zorundayım." 
Atatürk, bu amaçla Türkiye, İran, Irak ve Afganistan ile 'Sadabat Paktı'nı; 2.Dünya Savaşı öncesinde, bölgede artan tehdit ve tehlikelere karşı Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında,  'Balkan Antantı'nı imzalamıştır. 
       Öngörü ve ileri görüşlü olan, " Yurtta Barış, Dünya'da Barış" ilkesinden ödün vermeyen, sınır ve ülke güvenliği için komşularıyla iyi geçinen ve onlarla anlaşmalar imzalayan, topraklarını ele geçirmek isteyen işgalci devletlere karşı kurtuluş mücadelesini miücadelesini veren Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ay-yıldızlı al bayrak altında sonsuza dek yaşaması dileğiyle. 
       Türk Ulusu'nu bir arada tutan Atatürk sevgisidir. Bu sevgi, hep artarak devam edecektir. 

Kaynak:
(1) wikipedia.org



Bu yazı 2873 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI