Muharrem İnce, CHP’den istifa ederek kendi partisini hayata geçirme anlamında ilk adımı attı. Muharrem İnce, kuracağı partiyle ne yapar-ne yapmaz, programı mevcut partilerden farklı olarak nedir, mevcut partilerden farklı olarak seçmene ve ülkeye ne vadedecek; tüm bunları önümüzdeki kısa süreçte görecek ve değerlendireceğiz. Seçmenler de İnce’nin kuracağı partinin programı, buna bağlı olarak 19 yıllık yıpranmış bir iktidar karşısındaki çıkış, eylem ve söylemleriyle değerlendirmesini yapacaktır…

Önce İnce’nin CHP’den kopuşuyla ilgili bir saptama ve ondan sonra gerekli değerlendirmeleri yapalım. İnce; CHP’de parti içi demokrasinin olmadığını, aday saptamalarının önseçimle(ve hatta delegeyle değil üyelerle önseçim olması gerektiğini savunarak) olmamasını, iki dönem genel seçim kaybeden genel başkanın görevi bırakması gerektiği, CHP’nin bu kriz(ler) ortamında oyunu yükseltemediğini ve bir türlü iktidar alternatifi olamaması gibi nedenlerle eleştirdi ve partiden ayrıldı.

İNCE’NİN CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDEKİ BAŞARISI

İnce’nin CHP’den kopuşunu ve CHP’ye yönelttiği eleştirileri objektif olarak değerlendirip, “hainlik” gibi bir basit suçlama davranışı ve kolaycılığı içinde olmamak lazım. İnce’nin CHP’den kopuşunun partiyle ilgili yerine getirilemeyen eksiklikler açısından bir değerlendirilmesi yapılırsa; bu yaklaşım biçimi, bundan sonraki süreçte CHP’nin daha sağlıklı bir yapıya kavuşması ve gelişmesi açısından olumlu gelişmelerin başlangıcı olabilir.

Muharrem İnce, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde %32’ye yakın oy aldı. Bu elbette, sadece İnce’nin özgücüyle oluşturduğu bir oran değil. Bunun içinde CHP’nin kurumsal kimliğiyle alınan oy yüzdesi daha fazla. Burada şuna vurgu yapmak daha doğru olur. CHP’nin oyları hiçbir genel seçimde %25’i geçmedi. Kalan %7’lik oranda; İnce’nin, o seçimde, 100’den fazla noktada miting yapmasının, toplumun her kesimine hitap eden bir dil kullanmasının, Erdoğan’la girdiği polemiklerde başarılı olmasının, TV açık oturumlarda başarılı bir söylem geliştirmesinin, gençlere hitap eden endüstri 4.0 gibi gençlere dokunan söylemlerinin, Kürt seçmeniyle de iyi bir diyalog kurmasının etkisi ve rolü bulunmaktadır.

Muharrem İnce’nin hataları yok mu, var; seçim gecesi ortalıktan görünmemesi ve hemen ardından bunun bir açıklamasını yapmaması; YSK seçim sonuçlarını açıklamadan, “Adam kazandı” demesi; onun hatasıydı. Kılıçdaroğlu’nun hatası yok mu, var. Ben bir tanesini söyleyeceğim; dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet dememeliydi. AKP’nin bu silahı muhalif milletvekilleri için kullanacağı kesin bir olgu iken. Nitekim Enis Berberoğlu ve HDP Milletvekilleri için bu kozu çok iyi kullandı, iktidar. Her insan, her siyasi hata yapabilir ama özeleştiri yapmasını da bilmek gerekiyor…

İNCE’NİN STRATEJİSİ NE OLMALI?

Şu anda ülkeyi yönetemeyen ve pandemiyle ekonomik krizin üstesinden gelemeyen bir iktidar var. Ülkedeki insanların yaşam koşulları çok kötü. İnsanlar çöplerden ve pazar artıklarından beslenme ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Yasalar herkese aynı uygulanmıyor, muhalif tavırlı olanlar baskı görüyor ve can güvenlikleri yok. Herkes huzursuz, yarınına dair bir güvencesi yok. Endişeler ve korkular, toplumu tam bir “Risk Toplumu” haline getirdi. Bu durum, bir ülkedeki toplumsal yaşam açısından hiç te iyi olmayan negatif bir durumdur.

Kamuoyu araştırmalarında CHP’nin oyu %20 ile 25 arasında gidip geliyor. İktidarın en zayıf olduğu, çok yıprandığı bir ortamda ana muhalefet partisinin oyunun %30’ları bulması ve %35’lere doğru tırmanıyor alması gerekir ama değil. CHP’nin oyu bir türlü yukarıya doğru ilerlemiyor, hız kazanmıyor. Bunun çeşitli nedenleri var. Bu ayrı bir değerlendirme konusu!

YÜZDE 30’LUK KARARSIZ SEÇMENİN ÖNEMİ

Kamuoyu araştırmalarında %30 kararsız seçmen kitlesi var. Tüm kamuoyu araştırmalarında bu oran ortaya çıkıyor. Bu oran, büyük bir oran. Peki bu kararsız kitle, AKP ve MHP dışındaki partilerde neden karar kılamıyor? Bunun üzerinde düşünmek gerekiyor. Bunun nedenlerini şöyle sıralayabiliriz: 1- AKP ve MHP’den kopan seçmen, muhafazakâr yapısıyla CHP’ye gelmeyecek bir seçmen kitlesi, 2- Gelecek Partisi ve DEVA Partisini, bu iktidarın yakın zamana kadar uygulamalarından sorumlu gördükleri için onlara da yakın durmuyorlar.

O zaman, içinde Z Kuşağının da bulunduğu bu seçmen kitlesi, kime oy verecek? Bir kısmı ya mevcut partilerden birisini tercih edecek ya da aradığını bulamadığı için sandık başına gitmeyecek ve oy kullanmayacak. Bu kararsız seçmen, bir arayış içinde…

SONUÇ

Burada, İnce’ye ve partisine önemli bir görev düşüyor. İnce, seçim stratejisini bu %30’luk kararsız seçmenin oyunu alabilecek şekilde oluşturmalı ve politikalarını da buna uygun olarak geliştirmeli. İnce, bu kararsız seçmen kitlesine hitap ettiği ve onların oyunu alabildiği oranda, 19 yıllık iktidarın sonunu getiren bir tarihi görevi yerine getirmiş olacaktır. İnce tüm enerjisini bu yönde harcamalı ve parti politikalarını da bu yönde oluşturmalıdır. İnce’de, bu potansiyel var…