Neden katılım sağlanmalı?

Yeni pazarlar keşfetmek, müşteri portföyünü genişletmek ve ihracatı arttırmak, Marka farkındalığı oluşturmak, Ürün ve hizmetleri tanıtmak,
Sektör içindeki değişikliklere hızlı adapte olabilmek ve sektör içindeki yenilikleri takip edebilmek.

Fuarda birçok anlaşmaya ve satışa imza atılırken düzenlenen söyleşiler ise hem katılımcıları hem de ziyaretçileri birçok konuda bilgilendirdi.

Konuşmacılar zeytin ve zeytinyağı hakkında şu bilgilere yer verdi

Hasat ve zeytin toplama aşamasında, ekim ayı başından ocak ayı sonuna kadar yapılan hasat, zeytinyağı üretimi için en ideal dönemdir. Bu dönemde toplanan zeytinler, olgunlaşma seviyeleri bakımından en uygun durumdadır. Zeytinlerin yere düşmemesi önemlidir, çünkü yere düşen zeytinler mantar veya bakteri bulaşmasına daha açık hale gelir. Bu da zeytinyağının kalitesini olumsuz etkiler. Erken hasatta zeytinyağı daha acı ve yakıcı olabilir, ancak bu yağlar, antioksidanlar ve polifenoller açısından daha zengindir. Depolama ve saklama da zeytinyağı için çok büyük önem taşır. Zeytinyağı; hava almayan, ışık görmeyen, nemli ve kokulu ortamdan uzak, gölge ve serin bir yerde muhafaza edilmelidir. Ambalajda da koyu renkli cam şişeler veya teneke ambalajlar tercih edilmelidir. Bu ambalajlar zeytinyağını ışığın zararlı etkilerinden korur ve bozulmasını engeller. Kullanım sonrası şişenin kapağının sıkıca kapatılması, yağın hava ile temasını minimize ederek bozulmasını önler.
Daha çok parmak basılan ve dikkat çekilen husus zeytinyağının depolama ve saklama koşullarının kritik önem taşıdığı ve bu parametrelere özellikle önem verilmesi gerektiğiydi.

Zeytin zeytinyağının tadının değişkenliği konusunda ise yapılan bilgilendirme

Zevk ve tat almadığımız bir şeyi yiyemeyiz. Tat alma duygumuz yaşadığımız ve yetiştiğimiz kültüre göre tat değişir ve gelişir. Bitkiler canlı varlıklardır. İklimden, topraktan, insandan, sistemden, üretim teknik ve süresinden etkileniyor, üretilirken kullanılan teknolojiden etkileniyor. Dolayısıyla, her yıl aynı ağaçtan farklı tatta zeytinyağı üretebiliriz şeklinde oldu.

Konuşmalarda Milas’ın adı da özellikle vurgulanarak Milas’taki 3 bin 200 yaşında olan ve hala zeytin, zeytinyağı veren ağaçtan şu sözlerle bahsedildi

“Bu ağaç oraya ekildi mi yoksa bir zeytin tanesi rüzgarla taşındı ve doğal olarak mı çıktı sorusunun cevabı bilinmiyor. Bu ağaç yaşamaya başladığında Anadolu’da henüz Hitit İmparatorluğu vardı. 3 bin 200 yaşındaki bu zeytin ağacı orada yaşamaya başladığında, henüz Antik Yunandan bahsedilmiyordu. Bu ağaç, Antik Yunan’ın ilk medeniyetleri, Roma, Selçuklu, Osmanlı gibi birçok medeniyet gördü, savaş gördü, tarihi olaya şahitlik yaptı. Bu bana çok büyüleyici geliyor. Zeytinyağının tarihi ile aynı döneme gelen bu ağaç, savaşlara, barışlara, felaketlere, tanıklık etti.’’

Milas Belediyesi olarak Milas El Halısı, Milas Zeytinyağı ve Ata Tohumlarının sergilendiği stantta gelen ziyaretçiler karşılandı. Ziyaretçilere tanıtım broşürleri bal ve zeytinyağı içeren çantalar dağıtıldı. Memecik zeytini hakkında bilgilendirme yapıldı. MİTSO’nun coğrafi işaretli ürünleri Milas’tan getirterek tadım imkanı yaratması ilgiyle karşılandı.

Farkı kültür ve tatların buluştuğu bir fuar olduğu kadar herkesin kendinin bir üst versiyonunu yaratmak konusundaki iddialı çalışmalarını fikir alışverişleriyle de sentezlediği bir fuar oldu. Sergilenen hiçbir ürün en iyisi değil herkesin kendine has bir özgünlükte en iyisi olduğu ve hikayesi olan ürünlerin her zaman mutlak bir pazarı olacağı bu pazarın yalnızca Türkiye’yle kalmayıp Dünya’ya açılması gerektiği hususunda vurgular yapılarak noktalandı.