Bugun...



Akbelen'den Datça'ya…

Gelgelelim seçimler pek bi yaklaştı. Yarın seçim yasakları başlıyormuş. O halde yasal süre başlamadan önce rengimizi belli edelim. Adını vermeden kendi partimi de eleştirdiğim için artık söyleyebilirim. OY VERECEĞİM PARTİ Dem Partidir. Anlamıştık hihi dediğinizi duyar gibiyim. Zeki okurlar siziiii

facebook-paylas
Güncelleme: 23-03-2024 00:03:48 Tarih: 22-03-2024 22:12

Akbelen'den Datça'ya…

MELDA OMAY

Son günlerim pek hareketli geçti ve yorucu haliyle. 4 gün önce Büyük Akbelen buluşmasına gittim, 2 gün önce Milas Newrozuna, çok eğlendik, şu sakat ayaklarımla elbette ki dans ettim bir Pazar yerinde. Oynamadan duramam. 20 saniyelik video adına ayak bileklerimi şişirmek pahasına horon ve semah, vals vs tüm gücümle, enerjimle tepindim, tepindik, geleneğimdir, çocuklarla oynadım, 3 ila 7 yaş arası kızlar oğlanlarla, Datça’dan götürdüğüm dallemeler ve Kıbrıs akasyalarıyla onları süsledim, tek çiçek getiren bendim, ilgi topladım epey. Dönüşte arabada inanın ki konuşamadım. Ben? Konuşamamak! Oluyo böyle şeyler! Şöyle bir kısaca özetledim. İleride gerekirse açarım konuları. Akbelen bunu gerektiriyor tabii.

Dünden beri Datçadayım. Hemen kolları sıvadım bugün sadece iki toplantıya katıldım. Neden resim, kroki, plan proje ekleyemiyorum? İnter şey yani. Şimdi evdeyim, yemek yapsam mı? Evdeki kalan yiyecekleri yedim. İlk yemeğimdi. Akşama şöyle sıcacık bir çorba yapsam, tarhana kalmadı maalesef. Neyse domates suyum var yazdan yaptığım, domates çorbası yaparım, misafir gelirse de kahve yerine çorba içer, hava serinledi, güzel yağmur yağdı bugün, yarın yokmuş. Yarın da toplantı var, yani yerellerde toplantı yapmak yasak değil demek ki. Yağmur durdu bugün, amma ıslak bir yazı oldu. Datçalı olsanız siz de ıslak yazılar yazardınız. Biz yağmurdan asla şikayet etmeyiz, kurak yer psikolojisi işte. Uzaktan davul sesi gibi Datça kuraktır, yüzyıllardır kuraktır. Yazın geldiğinizde su kesilirse kabahat bizde. Siz de kabahati paylaşır mısınız? Yazın her gün havlu istememeyi başarabilecek misiniz örneğin, kaldığınız otelde çok para verdik demeden? Yazlık mı tuttunuz? Bahçesini rast gele, öğlen saatlerinde sulayacak mısınız? Günde iki kere duş alacak mısınız? YAPMAYIN LÜTFEN. Devamlılığı birlikte sağlayalım, Datçalılar ve Datça severler. Su yoksa hayat yok biliyoruz bunu. Diğer canlıları da düşünerek üstün insan(! ) olduğumuzu gösterelim.

Başka ne var benim cephemde? Dün Milas dönüşü üstümü bile değiştiremeden newroz dumanı tüten kıyafetlerimle kıymetli bir arkadaşımın doğum gününe katıldım, tabii topallaya topallaya oynadım 9 kişiydik, içkini al getir, mis gibi balıkları bol bol ye, bir kişilik fiyatı artmış, söylemeyeyim şimdi. Artık ayda bir bile gidemeyeceğiz, öyle görünüyor, kim kazanırsa kazansın seçimleri, battık batıyoruz. Biz emekliler, emekçiler makarna ve çorbaya talim edeceğiz. Evet severim bu ikiliyi, öğrenciydim bunları yiyordum, geçti aradan 50 sene hala aynı! Boşvereyim et yemesem de olur derim de, yetişme/büyüme çağındaki çocuklar ne olacak? Veganlar bile çocuklarına et yediriyorlar. İlk yıllarda önemli. Oleeeeeey Gezi Parkı yeniden İBB’ye devredildi, valla acaip sevindim. Şimdilik ara veriyorum. Dönüşte görüşelim.

Dönüş gerçekleşti. Seçim yasağı sadece anket sonucu açıklamakla ilgiliymiş, öyle bir anket yapmadım, niye yapmadıysam? Baya bi konu olurdu bana, neyse geçti artık. Akbelen’e biraz dönmek istiyorum, toplantı kalabalıktı ama yeterli değildi bence. Yine eski alanımıza yüzyılların köyüne girişimiz engellendi, robocopları hiç özlememiştim doğrusu. Neyse yerel seçim öncesi daha fazla rezil olmamak için açtılar barikatları, 50 şer kişi alacağız dedilerse de sanırım 300 kişi geçtik köye doğru yokuş yukarı aktık, eski kamp alanımıza resmi bir karakol konulmuştu zaten. Jandarma bana kötü davrandı demek isterseniz müracaat karakol, üzerinde Akbelen Karakolu yazıyor, tabii bayrak dalgalanıyor. Girişe kum çuvalları koymuşlar, nemizden korkuyorlar? Mücadele azmimizden tabii. Çatalçam duruyordu, gittim yanına selam getirdim Datça’dan dedim, sarıldım uzun uzun, jandarma izledi şaşkın şaşkın. Siz ne bilirsiniz ki insan ağaç dostluğunu? Neler yaşadık beraber biz onunla/onlarla, arkadaşları öldürülürken acı içinde izledik, sıra ona gelecek diye korkuyordu tabii. Meğer oraya karakol kuracakları için bizim kamp alanını kesmemişler, oysa altında kimbilir kaç ton adi linyit vardı? Neyse duruyordu bizim koruluk, tabii benim çadır yoktu, hiçbirşeyim yoktu, her şeyimizi aldılar, nerede?

SÖYLEMİYORLAR. Yine gittim bağırdım nerede benim eşyalarım, benim kirli çamaşırlarımla ne yapacaksınız? Sapık mısınız dedim, jandarma başını öne eğdi… Ormanın bi deposu varmış, oradaymış, dava açtık tabii, sayfalar dolusu nelerimize el konulduğunu yazdık da yazdık, bizi sürdükleri tarlanın orta yerinde. Kendilerini bizim alana hapsettiler, başka türlüsünü bilmiyorlardı, biz tarlada, sokakta özgürken aç kalınca giderler dediler sanırım, haha kiminle dans ettiklerini hala bilmiyorlar. Çok büyük bir bedel ödeyecekler, para karşılık değilse de paraları belki yeni zeytin fidanları almakta kullanırız. Birlikte diker, birlikte sularız bir sezon, sonra zeytin bir şey istemez. Ölmez ağacıdır o. O gün geldiğinde epeyce kalacağız orada eibette, şimdiden bu güzel habere hazır olunuz.

Sanırım şimdilik bu kadar seçimlere bugün itibariyle dokuz gün kaldı. Bir yazı daha olur mu bilemem. Üst üste bir sürü toplantım var. Neyse kısmet… Hani doğum gününe gittim demiştim ya, kedilere balık artıkları getirmiştim, öyle huzurlu uyuyorlar ki şimdi, yemek mühim mirim, jandarma da hazır gelen yemekleri yiyince uyuklamaya başlardı, çöplerini de ben toplardım, inanın hep ben topladım, yerlerini terk etmeleri yasaktı, abla bırak biz toplarız mıntıka temizliği zamanı gelince derlerdi hep, inadına toplardım, yangının ne zaman çıkacağı sizin mıntıka temizliğinizi beklemez dediğimde yine başlar öne… Tam bitirecekken, birkaç az tanıdığım arkadaşla bir araya geldik, konu ister istemez, ses kaydı vs yerel dedikodu diyeceğim konuya geldi. Ben 2. Kaydı dinleyebildim , meğer tüm Datça duymuş, birkaç kere dinledim, iyi prodüksiyon, tebrikler, bu kadarını ben bile düşünemezdim, ayrıntıya girmeyeceğim, mağdurluk işe yarıyor hepimiz öğrendik, tebrikler valla, reklamcıyım der dururum, bu kadar toplum mühendisliği, kim verdiyse bu aklı muhteşem de, ciddi mantık hatası var, o bile planlanmış? Biri fısıldasa da bana rahat etsem. Tekrara düşmek bahasına kutluyorum diyor ve susuyorum. Bugünkü az tanıdık arkadaşlara dedim ki (sordular) Ne yaparsanız yapın mecliste DEM’e oy verin, meclisi el indir kaldır matematiğinden uzaklaştıracak adaylarımız var dedim. Sıkı CHPli olan kürt arkadaş dedi ki birkaç kez verdim, yine veririm, başkanlıkta siz bana oy verir misiniz dedi, hayır dedim, vermem, bunca yıl ellerime vura vura verdim, tüm ülkede artık vermeyeceğiz dedik ve vermeyeceğiz. Kerhen oya son verdik. Verenlere de selam olsun elbet. Ben de istemem MHP li kazansın, vay çok iyi adammış, iyi evet ama iyiler MHPli olmaz. Benim mezardaki yoldaşlarım gece beni uyandırır ne yaptın bacım der. Cevap veremem, elim MHP ye gitmez. NET. Bu mevzu süner de süner hadi kapatalım. Ben bile benden usandım.

Eh sevgili kari artık bitiriyorum. Sevgiler, saygılar, hürmetler. Kime oy vereceğinizi biliyorsunuzdur tabii. Hayırlı olsun diyelim vatana millete.

Melda the seçmen again.

 




Bu haber 875 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER TOPLUM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI