Bugun...



Cumhuriyet, Fazilettir!

Cumhuriyet sözcüğü, 'cumhur' sözcüğünden türemiştir. 'Cumhur' sözcüğü, Arapça, kum yığını, halk, ahali, kalabalık vb. anlamlarına gelir. 'Cumhuriyet' de 'cumhurluk' anlamına gelmektedir ki; halka mahsus, halkla ilgili olarak günümüz Türkçesinde ifade edebiliriz(1). Demokrasi esasına dayanan Cumhuriyet rejimi, 29 Ekim 1923'de ilan edildi. Bu rejimin Mustafa Kemal'de ilk belirginleşmesi ne zaman olmuştur?

facebook-paylas
Güncelleme: 26-10-2023 20:25:03 Tarih: 26-10-2023 20:19

Cumhuriyet, Fazilettir!

GÜLDEN SÖKELİOĞLU

       Cumhuriyet sözcüğü, 'cumhur' sözcüğünden türemiştir. 'Cumhur' sözcüğü, Arapça, kum yığını, halk, ahali, kalabalık vb. anlamlarına gelir. 'Cumhuriyet' de 'cumhurluk' anlamına gelmektedir ki; halka mahsus, halkla ilgili olarak günümüz Türkçesinde ifade edebiliriz(1).

       Demokrasi esasına dayanan Cumhuriyet rejimi, 29 Ekim 1923'de ilan edildi. Bu rejimin Mustafa Kemal'de ilk belirginleşmesi ne zaman olmuştur?

       'Bir eski Atatürkçü'nün anılarından' daha 1906 yılında bunun ilk ipucunu bulabiliyoruz.

       1906'da Mustafa Kemal, Suriye'de bulunuyordu. Orada onun iki yakın arkadaşı Müfit ve Halil’dir. Halil’den kendi ifade tarzıyla aktarıldığına göre:

       "Vallahi pekiyi hatırlayamıyorum. Ya cülûsu hümayun(Osmanlı İmparatorluğu'nda herhangi bir sultanın ölümü veya tahttan indirilmesinden sonra veliaht şehzadenin tahta çıkışı) veya veladet-i hümayun(Osmanlı hanedanında doğum) şenlikleri yapılıyordu. Mustafa Kemal ile beraber donanmayı( resmigeçit ve şenlikler)seyretmeye çıkmıştık. Birden kolumu tuttu:

        Halil dedi, bir adam için böyle şenlikler yapmak budalalık değil mi?'

       Zaten mimli olduğumuz için gayri ihtiyari etrafıma baktım. O hiç aldırmadan devam etti:

       'Bir millet kendi kurtuluşu için şenlik yapabilir. Nihayet kendisine pek büyük hizmetler etmiş olan bir adam için de şenlik yapabilir, diyelim. Fakat hanedanı Âli Osman(Büyük Osmanlı hanedanı) içinde kazara bazıları bu memlekete hizmet etti diye onun nesline neden şenlik yapılsın. Padişah dünyaya gelmekle memlekete hayırlar mı geldi?'

       Ben bu kadar sıkı kontrol altında etrafımızda inzibatlar dolaşırken, bu kadar cesur konuşmaktan ürkmüştüm. Fakat Mustafa Kemal devam etti:

       'Padişah da kim oluyormuş. Padişahlık da ne demekmiş?'

       'Ben, 'Peki memleketi nasıl idare edeceğiz? Sultan Hamid fenadır, seninle beraberim. Ama o giderse gene bir padişah lazım,' diyecek oldum; fena hâlde kızdı:

       'Neden mutlaka padişah fikrine saplanıyorsun, Halil!' diye bağırdı. Cumhuriyet yaparız.

       Ben hemen elimi ağzına kapadım."

       Mustafa Kemal'e ait en eski Cumhuriyet düşüncesinin varlığını ortaya koyan öykü budur(2).

       Balkan Savaşı sonunda Mustafa Kemal, Sofya Ataşemiliterliğine tayin edilince( Ekim 1913) Sofya'ya gitmeden önce İstanbul 'da, Kazım Özalp ile görüşmüş ve ilk defa 'cumhuriyet' idaresinden bahsetmiştir:

       " Enver Paşa'nın yönü belli... Napolyon sistemi... Akrabalarını kilit mevkilere getiriyor, hanedanın içine nüfuz etmeye çalışıyor. Böylelikle adeta çürümüş hale gelmiş Osmanlı hanedanına kendi istediği şekilde yön verecek. Bu yol, doğru değil... İşi kökünden halletmek lazım. Bu hanedandan memlekete hayır yok. Sonra öyle diktatörlüğe giden idarelerin de medeni memleketlerde itibarı kalmıyor. En iyisi Cumhuriyet... Osmanlı hanedanını ortadan kaldırmak, yeni bir Türk Devleti kurmak ve bu devletin esasını da Cumhuriyet prensiplerine göre hazırlamak lazım ..."(3).

       Monarşi  (Krallık)temsilcisi olan Padişah Vahdettin'in ülkeyi terk etmesiyle birlikte bir siyasi yönetim boşluğu doğmuştu. Monarşinin yerini ne alacaktı? TBMM, siyasi otorite olarak hareket etse de bu böyle devam edemezdi. Bakanları tayin eden ve onları görevden alan Meclis bu görevini yaparken yönetimin tıkanmasına neden oluyordu. 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasından itibaren aslında Cumhuriyet söz konusuydu. Lozan Barış Antlaşması imzalanmıştı. ( 24 Temmuz 1923)

Artık siyasi rejimin adının konma zamanı gelmişti.

       Yeni kurulacak rejimde hakimiyet millete ait olacaktı.

       Mustafa Kemal'de 'cumhuriyet' düşüncesi 1923 yılına gelinceye kadar yaklaşık 17 yıl boyunca uygun zamanı ve koşulları beklemiştir.

       Mustafa Kemal'e göre ülkenin başına gelen birçok felaketin sebebi halkın egemenliğine sahip çıkmamasında aranmalıydı. Bunu sağlamak için halkın, milli egemenliği benimsemesi gerekiyordu. Milletin kendi kaderini elinde tutması demek olan milli egemenlik, yönetim hakkının, millete ait olduğunun göstergesidir.

' Milli egemenliği her ne sebeple olursa olsun sınırlamak isteyenler mürtecidir," ( gerici) diyordu. Cumhuriyete çok önem veriyor ve şu tanımlamayı yapıyordu:

       " Bundan dolayı halk, milli egemenliğe yönelen bütün tehditleri ve tehlikeleri önlemelidir. Çünkü milli egemenlik öyle bir kuvvettir ki, onun karşısında bütün dikta rejimleri yıkılmaya mahkûmdur. Milli egemenliği esas alan Cumhuriyetle, sultanlık arasında şu fark vardır. Cumhuriyet fazilete dayanırken, sultanlık korku ve baskıya dayanmaktadır. Bundan dolayı Cumhuriyet erdemli( faziletli)ve cesur insanların yetişmesine fırsat tanırken sultanlıklar içine kapanık ve sefil insanlarla ayakta durabiliyordu."

       Söylev'de( Nutuk)şöyle demiştir:

       " Bir yönetimin iyi ve kötü olduğunu belirten bazı kriterler vardır. Bunlardan biri milletin mutlu ve güvenli kılınması diğeri ise hür ve bağımsız olmasıdır. Bu ilkelere uyan yönetimlere iyi, uymayanlara ise kötü diyebiliriz. Milli egemenliğe dayanan rejimleri ölçüsü, siyasi partilerle, serbest seçimlerdir."

       Gazi bu amaçla Halk Fırkası'nı( Partisi) kurmuştur.

(9 Eylül 1923) Cumhuriyetin ilanından sonra adı, Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur.

       29 Ekim 1923 günü Meclis kürsüsünde Gazi Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa, bakanlar ve bazı milletvekilleri konuştular. Tarihçi Abdurrahman Şeref' de şunları söyledi:                                                    "...Egemenlik sınırsız ve koşulsuz ulusundur, dedikten sonra, " Kime sorarsanız sorunuz bu, cumhuriyettir.' Doğan çocuğun adıdır. Ama bu ad kimilerine hoş gelmezmiş, varsın gelmesin!"

       Yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu önerisi okundu, ivedilikle görüşüldü. Sonunda yasa, birçok milletvekilinin "Yaşasın Cumhuriyet!" diye alkışlanan söylevleriyle kabul edildi.

       Meclis'in toplantısına tüm milletvekilleri katılmamış, ancak oylamaya katılan 158 kişinin tamamı Gazi'ye oy vermiştir. Gazi Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığına seçilmiştir.

       Gazi, Afet İnan'a(Tarihçi)şunları yazdırmıştır:

       "Demokrasi prensibinin, en çağdaş ve mantıklı uygulanışını temin eden hükümet şekli, cumhuriyettir.

       Cumhuriyette meclis, Cumhurbaşkanı ve hükümet başkanı halkın hürriyetini, güvenliğini ve rahatını düşünmek ve temine çalışmaktan başka bir şey yapmazlar. Çünkü bunlar, bilirler ki, kendilerini iktidar ve salâhiyet mevkiine, belirli bir zaman için getiren irade ve hâkimiyetin sahibi olan millettir ve yine, bunlar, bilirler ki, iktidar mevkiine saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. Millete karşı vaziyet ve vazifelerini suistimal eyledikleri taktirde, şu veya bu tarzda milli iradenin, kendi haklarında bile tecellisine maruz kalabilirler. Millet tarafından, millet namına devlet idaresiyle görevli bulunanlar için, icabında, millete, hesap vermek mecburiyeti, laubalilik ve keyfi hareketle telif kabul edemez." (4)

         *

       Cumhuriyet rejiminde;      

        - Demokrasi, laiklik ve hukuk esasına dayanır.

        -Kadınlar erkeklerle eşit haklara sahiptir.

       - Dil, din, cins, sınıf ayrımı yoktur; herkes yasalar önünde eşittir.

       - Eğitimde fırsat eşitliği vardır. Bir köylü çocuğu başbakan ve Cumhurbaşkanı olabilir.

       - Bilim, kültür ve sanata çok önem verilir.

       - Kuvvetler ayrılığı (Yasama, yürütme, yargı) söz konusudur.

       - Kurumlar arasında uyum vardır.

       - Kamu görevlilerinde liyakat söz konusudur.

       - Ekonomiyi oluşturan tarım, hayvancılık, ticaret, sanayii ve turizme çok önem verilir.

       - Halkın sağlık giderleri devlet tarafından karşılanır. Salgın hastalıklara karşı önlem alınır.

       - İnsan hakları, eşitlik, özgürlük ve adalet kavramları çok önemlidir.

       - Din ve vicdan hürriyeti vardır. Dindar ve dinsiz ayrımı yapılmaz.

       - Çocukların ve hatta hayvanların da hakları vardır.

       - Çalışanlar ve emekliler insan onuruna yakışır bir şekilde yaşarlar.

       Türk Milleti'ni padişahın kulları konumundan yasalar karşısında eşit yurttaşlar haline getiren; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran; kadınlara sosyal ve siyasal haklar veren; onurlu ve ahlâklı insanların rejimi olan Cumhuriyeti ilan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.

              29 Ekim 2023 Pazar günü, Cumhuriyet Bayramı'nın 100. yılını, Türk Milleti olarak,  bütün yurtta büyük bir coşkuyla kutlayacağız.

       Türkiye Cumhuriyeti, sonsuza dek yaşayacaktır.

Kaynak:

(1),(2),(3),(4) Fikrimizin Rehberi Kitabı, Erol Mütercimler




Bu haber 525 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI