Bugun...



Datçalı Pazarcılar: “İskele Mahallesi Pazaryeri'nde her şey sorun!”

Üreticilerin ve manavların satış tezgâhlarının bulunduğu kapalı bölümde görüşlerini sorduğum pek çok pazarcı “Burada her şey sorun” dediler; bu boyutta bir tepki beklemiyordum. Şaşırdım.

facebook-paylas
Tarih: 01-12-2024 18:46

Datçalı Pazarcılar: “İskele Mahallesi Pazaryeri'nde her şey sorun!”

MEHMET ERDAL

“Datça Pazaryerlerinde Bulunan Boş Satış Yerleri İlana Çıktı!” haberimi yazmadan önce bilgilerine başvurduğum (23.11.2024) pek çok pazarcı İskele Mahallesi Semt Pazaryeri'ndeki sorunları dile getirmeye başladıklarında bu haberi yapmaya karar vermiştim. Dün (30.11.2024) önce giyim-hırdavat bölümünü, sonra da üretici-manav bölümünü dolaştım. Okuyucuya pazaryerindeki sorunlar hakkında bir fikir verebilecek kadar çok sayıda pazarcıya “Rahat konuşmanız için isimlerinizi yazmayacağım.” dedikten sonra “Sizce bu pazar yerinde 'sorun' olarak gördüğünüz neler var?” sorusunu yönelttim.

GİYİM-HIRDAVAT BÖLÜMÜ

İçlerinden bazılarının ifadelerine göre “zaten birkaç kişi” denilebilecek kadar az sayıda kalmış giyim-hırdavat bölümündeki pazarcıların verdikleri yanıtlara göre sorunları şunlardı:

Elektrik direkleri ve bazı yerlerde satış tezgâhlarının arkalarında kalan konutların bahçelerindeki ağaçlar çadır kurmalarına engeldi. Yağmur yağdığında sattıkları ürünler yağmura karşı korunaksız kalıyordu.

Çadırların bağlandığı direklerin bazıları yamuk ya da bağlama yerleri sorunluydu.

Pazar kurulmadan önce tezgahlarını kurdukları sokakta bulunan çöp konteynerinin boşaltılmaması, çevredeki konutların bahçelerindeki ağaç ve bahçe bitkilerinin budanan dallarının atıldığı yerden alınmaması, yağmurla gelen kum, çakıl gibi şeylerin temizlenmemesi nedeniyle bazı sıkıntılar yaşanıyordu.

Bulundukları sokak eğimli bir yer olduğu için pazar bittikten sonra artakalan çerçöpler, yağmur ya da rüzgarın etkisiyle bazı tezgahların bulunduğu yerlerde toplanıyor, görevli zabıtalar o çerçöplerin toplandığı yerdeki pazarcı hakkında “kirlilikten” dolayı tutanak tutuyordu.

Pazaryerindeki WC'ler alafranga idi. Hijyen nedeniyle kadınlar bu WC'leri kullanamıyor, çevrede bulunan bazı konutlara gitmek zorunda kalıyorlardı. Bir WC'nin alaturkaya dönüştürülmesi iyi olacaktı.

Satış tezgahlarını kurdukları sokağın bazı yerleri yağmur ya da araç geçişleri nedeniyle bozulmuştu. Müşteriler pazarı dolaşırken bazı yerlerde tökezliyor ya da yere düşüyorlardı.

Yeni pazaryeri yapılmayacaksa bu pazar yeri iki kat olarak yeniden yapılmalı ve kendileri de kapalı bir yere geçirilmeliydiler.

Kış aylarında olası yağmur, satışın düşük olması vb... nedenlerle özellikle Datça dışında ikamet eden bazı pazarcılar bazı haftalar pazara gelmek istemiyordu. Gelmeyen olduğunda bu pazarcıların yerleri haliyle boş kalıyordu. Böylesi durumlarda gelenler gelmeyen komşularının yerlerine kaydıklarında görevli zabıtalar gelip tutanak tutuyorlardı. Tezgâh açanlar gelmeyenlerin yerini de örtecek şekilde çadır kurmasalar mallarını yağmurdan, güneşten ve rüzgârdan koruyamazlardı. Bu nedenle hem gelen hem de gelemeyen pazarcılar açısından mağduriyetlere yol açan bu uygulama gözden geçirilmeliydi. (Not: Önceki pazaryerinde iken belediye başkanı Abdullah Gürsel Uçar ile bu sorun üzerine de konuşulmuş, bir çözüm yolu bulunmuştu; çözümü çok kolay olan bu sorun şimdilerde hem giyim-hırdavat, hem de üretici-manav bölümünde anlamsız bir sorun olmaya devam ediyor.)

Cumartesi günleri pazara gelen müşterileri taşıyan minibüsler yolcuları pazara yakın bir yerde indirmeli ve bindirmeliydi.

ÜRETİCİ-MANAV BÖLÜMÜ

Üreticilerin-manavların bulunduğu bölümde konuştuğum pazarcıların içerisinde “Belediyenin olanakları bu kadarını yapmaya elveriyor.” diyen olduysa da çoğunluğun temel itirazı pazaryerinin kendisine idi; bu pazaryeri proje olarak yanlıştı. 2024 yılında Datça'da böyle bir pazaryeri olmamalıydı. Pazaryerinin tamamının üstü kapalı değil, kapalı olan bölümlerde ise tavanlar çok alçaktı. Bu nedenle kış aylarında yağmur, yaz aylarında sıcaklık çok ciddi sorunlara yol açıyordu; bu pazaryeri kendilerini kışın yağmurdan, yazın sıcaktan korumuyordu. Kış aylarında yağmur yağmaya başlayınca müşteri pazarı terk ediyor ve pazar bitiyordu. Yaz aylarında sıcaklık bulundukları yerde 50 C dereceyi buluyor, hem kendileri hem de müşteriler bunalıyor, sattıkları sebze ve meyveler mahvoluyordu. Evlerinden getirdikleri vantilatörlerle serinlemeye çalışıyorlardı. Daha ferah ve daha modern, örneği pek çok yerde görülebilecek bir pazaryeri yapılmalıydı. Bir manava göre “Bu pazaryerinde kalınmaya devam edilecekse pazarcıların tamamının yapabileceği katkılarla bu pazaryerinin üstü yeniden yapılmalı ve tamamen kapatılmalıydı.”

Tavanların alçak olması nedeniyle kapalı bölümler gündüz dahi aydınlık değildi. Işıklandırma yetersizdi. Aydınlanma sorununu kendi olanaklarıyla çözmeye çalışıyorlardı. Şimdilerde “elektrik” diye yeni bir sorunları vardı; belediye, elektrik kullananlara “abone olun” diyordu. Bir pazarcı “Para almak için bunu yapıyorlar.”, bir başka pazarcı “Belediye kendisi çay ve su satabilmek için bunu yapıyor, 'Çayı kendiniz yapacaksanız, elektriğin parasını ödeyin' diyor.” dedi. Bir pazarcı abonelik sisteminin yanlış olacağını, elektriğin pazaryerinin aydınlatılması için de kullanıldığından, harcanan elektrik bedelinin tıpkı işgaliye ve katı atık bedelleri gibi kapalı bölümdeki pazarcılara pay edilerek tahsil edilebileceğini söyledi.

“Katı atık bedeli” olarak kendilerinden istenen miktar çok fazlaydı. Bir üretici-pazarcı “Pazarı terk ederken kendi katı atıklarımı kendim toplayıp gidiyorum. Bu durumda neden bu parayı ödeyeyim?” diye soruyordu.

Belediye kış aylarındaki yağmurun yol açtığı sorunu çözmek için çatılardan akan yağmur sularını PVC borular içerisinde toplamak ve pazarcıların zarar görmesini engellemek için çatı eteklerine boru döşetmeye başlamıştı ama bu yeterli değildi.

Pazarcıların pek çoğu yağmur ya da güneşten korunmak için kapalı yerler arasındaki açık yerleri kendi olanaklarıyla kapatmaya çalışıyor, bu da görüntü kirliliğine yol açıyordu. Belediye şeffaf bir malzemeyle bu alanları örtmeliydi.

Pazaryerinin kıyı kısımlarındaki pazarcılara göre belediye çatılardan yola doğru 1,5 metre kadar eğimli çıkıntılar yaptırmalı, böylece yağmurdan korunmalarını sağlamalıydı.

Kapalı pazaryerindeki tezgâhlar arasında hiç boşluk yoktu. Tezgâh sahipleri pazarcıların tamamının gelip tezgah açtığı günlerde tezgahlarının altından eğilip geçmek zorunda kalıyorlardı.

Pazaryerinde müşterilerin dolaştığı alanlar çok dardı, bazı pazarcılar biraz öne çıkınca geçecek yer hiç kalmıyordu.

Bir manava göre üreticiler sadece ürettiği ürünleri satmalıydı; pek çok üretici kendileri gibi bazı sebze ve meyveleri alıp satıyordu. Bazı üreticilere göre ise maliyetler ya da başka nedenlerle Datça'da üretim yapmak çok zordu, üretim yapmaktan uzaklaşıyorlardı. Geçinmek için, örneğin yaz sezonu başında Datça dışında üretilen bazı ürünleri alıp satmak zorunda kalıyorlardı. Bir üretici “Belki de bu yıl pazarları bırakacağım. Kurtarmıyor. Aldıklarımız pahalı, sattıklarımız ucuz.” dedi.

Bir pazarcıya göre bu pazaryerinde önceki pazaryerinin ruhu yoktu; bu pazaryeri insanların rahatlıkla gelip gidebilecekleri bir mesafede değildi.

Kış aylarında cuma günleri pazara giriş yerleri açık olmalı, pazarcı istediği saatte gelip ürünlerini bırakabilmeliydi.

Araçlarını koyabilecekleri otopark sorunu vardı. Pek çok pazarcının aracı bıraktıkları yerde sağdan soldan çiziliyor ya da zarar görüyordu.

Pazara gelen yaşlıların ve müşterilerin yorulduklarında oturup dinlenebilecekleri olanaklar yoktu; var olan çay ocağı yetersiz ya da çok uygun bir yer değildi.

Birkaç hafta önce Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece pazaryerinde çok ciddi hırsızlık olayları yaşanmıştı. Belediye acilen pazaryerinin pekçok yerine güvenlik kamerası koymalıydı.

Pazara gelenler farklı nedenlerle gelemeyen komşularının yerlerine ürünlerini koyup satabilmeliydiler. Bunun kimseye zararı yoktu. Gelmeyenleri yerlerinin boş kalmasının kime ne yararı vardı?

Boş olan yerler için yıllardır talep yoktu. Şimdi bu boş yerlerin ilana çıkarılmasına neden gerek duyulmuştu? Pazarcı komşusunun kim olduğunu, güvenilir biri olup olmadığını, bir sorunu olduğunda 5 dakika da olsa tezgahını ona güvenerek teslim edip edemeyeceğini bilmek isterdi. Şimdi bu verilen ilan sonrası hiç tanımadığı birisi gelecek ve kendisine komşu olacaktı.

Boş yerlerin ilan yoluyla yeni sahiplerini bulmasını şart koşan 2012 yılında yayınlanmış yönetmelik yerli üreticiyi, yerel pazarcıyı ve esnafı koruyan bir yönetmelik değildi.

Datça dışından gelen pazarcılar açısından masrafı çok ve zor bir pazar kabul edilen Datça pazaryerlerinden İskele Mahallesi Semt Pazaryeri'nin dillendirilebilen sorunları şimdilik bu kadardı.

 




Bu haber 2742 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER TOPLUM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI