Bugun...



Gök Musa Gızı Fatma (22)

"Ne deyipdurun Memedabi? Öyle şey oluu mu heç? Gaanımın doyduu yere hinayatlık etmem. Bu dediin hıısızlıkdan betee. "Oolum ne hıısızlı len? Gayboldu deyiveecen. Canavarlaa yemiş deesin. Beş yüz dene hayvan içinde belli bilem olmaz." "Olmaz. Gabil etmeecen deediini. Olmaz."

facebook-paylas
Tarih: 01-03-2025 15:23

Gök Musa Gızı Fatma (22)

ALİ GÖNENLİ / ÖYKÜ

"Ne deyipdurun Memedabi? Öyle şey oluu mu heç? Gaanımın doyduu yere hinayatlık etmem. Bu dediin hıısızlıkdan betee.

 "Oolum ne hıısızlı len? Gayboldu deyiveecen. Canavarlaa yemiş deesin. Beş yüz dene hayvan içinde belli bilem olmaz."

"Olmaz. Gabil etmeecen deediini. Olmaz."

"De s.ktir deyyus. Bi inamuslu senmin burlaada?"

   Ahmet çok kızmıştı yapılan bu teklife. Sürünün içinden bir kaç tanesini ucuz yollu almak istemişti Kasap Memet. Memet, Yatağan'da hem kasaplık yapıyor hem de kestiği hayvanları pişirip satıyordu. Ali'nin sürüsünün büyük olduğunu bildiği için, içlerinden bir kaçının kaybolmasının fark edilmeyeceğini düşünmüştü. Ahmet'in teklifini kabul etmeyeceğini hesaba katmamıştı. Aklına başka bir seçenek geldi. Ancak bunun için biraz zaman geçmesi gerekiyordu.

  "Yetee gari abi. Gaç yon deecen? Bilipbatırın. Eyi bakcen hayvannara. Evelide göötümedim mi tek başıma?

  Oosun. Ben genede söyleyen. Böyün Yatıganda işim gayıtım vaa. Aaşam ovtu gelirin.

"Eyi. Uvurlaa oosun sene."

  Veli, hayvanları önüne katıp dağa doğru sürdü. Ahmet, katıra binip köyü Kapubağ'a gitmek için yola çıktı. Evine vardığında, anası babası ve kardeşleri kahvaltı yapıyordu.

  "Hayırlı sabahlaa," deyip sofranın bir kenarına oturdu. Anası çok sevinmişti Ahmet'in gelişine.

"Acceecik gaanını doyuuda gederiz a yavrım."

  İçine yağlı dilme zeytin konmuş kuru çökeleği mayalı ekmeğin arasına alıp yemeyi çok seviyordu Ahmet. Hele çökelekli yumurta olursa, başka hiç bir yemeğe gerek yoktu O'nun için. Yemekten sonra kendi bindiği katırın arkasına kızkardeşinin birini, öteki katıra da anası ve diğer kız kardeşi bindi. Onlara elbiselik basma alma sözü vermişti. Hepsinin yüzü gülüyordu. Pazar alışverişi bittiğinde öğle zamanı biraz geçmişti.

"Abi ben acıktım," dedi küçük kardeşi.

  Anası kızdı bu isteğe.

"Az sabret gız. Az somra eve varınca gaanımız doyaa."

  Ahmet gülerek anasına döndü.

"Oosun ana. Buuda yiiverelin."

   Ahmet önlerinde, diğerleri arkada Kasap Memedin dükkanına vardılar.

"Oo. Hoşgeliveedin Aamed. Hangı örüzgerlee attı sene bureye? Geemezdin heç."

"Anamınan gaadeşlerimin gaanı acıkdı. Onnarı doyuucen."

"Geçin geçin içere. Tepteze kuzu eti bişiidim. Bolcana yeesiniz."

Ahmet, Kasap Memedin bu çok konuşan halini sevmedi. Bir süre önce kendisine yaptığı teklif aklına geldikçe kızıyordu. Ancak, en iyi eti o pişirdiği için gelmişlerdi. Karınları doyunca Kasap Memede sordu.

"Ne gıdan veecen?"

  İstenen paraya şaşırdı Ahmet. Çok daha fazlasını bekliyordu. Şaşkınlıkla ödedi parayı.

"Niden bu gıdan az para aldın?"

"Oosun, oosun. Her zıman mı gelipdurun? Afiyet oosun. Yolunuz açık oosun."

"Savol," diyerek ayrıldılar.

  Ahmet'in kafası karışmıştı. Belli ki Kasap Memet eski fikrinden vazgeçmemiş, Ahmet'e yaptığı teklifi halâ düşünüyordu. Anası ve kardeşlerini köyüne bırakıp Meyistan'a döndü. Yorulduğu için erkenden yattı. Gün batımından sonra gelen Veli'nin farkına varmış, ancak yatağından kalkmamıştı. Veli'de, hayvanları yerleştirdikten sonra yatağına uzandı.

  Sabah bağırma sesleriyle uyandı Fatma.

"Alı gak gak. Aamatların orda ünneşip duruyoolar. Çabık yannarına get. Bi şey oluk geez.

  Ali'den önce Şarban kalkıp oturdu yatağına.

"Ney oldu ana?"

"Bi şey olduu yok guzum.Aamad abingilden çıırık geliyodun.Baban gedip bakacak."

  Korktu Şarban. Anasının yanına gelip, kardeşinin yanına uzandığında, Ali çoktan Ahmet'in yanına varmıştı.

"Nooluyo len burda? Neye ünneyip duruyonuz?"

  Ahmet öfkeyle yanıtladı.

"Bu dürzü habee veemeden mal satmış Ali abi."

"Valla billa satmadım Ali Abi.Aaşam ovtu, arayıveedim, darayıveedim bulumadım davlaada. Ekmek musaf çaapsın bulumadım."

  Elinin tersiyle sert bir tokat vurdu Ahmet.

"Yalan söölüme ganare deyus. Memed'e sattın de mi hayvannarı? Ben biliyon sene yapcemi."

  Ali, Ahmet'in kolundan tutup Veli'den uzaklaştırdı.

"Du bakıyım. Annat ney oldu? Bende biliyim."

  Öfkeden yüzü kıpkırmızı oldu Ahmet'in.

"Ben bilip durun o şerefsizin kafasını. Ondan yemeyi ucuz veedi bize."

  Ali kızmaya başlamıştı.

"Tokadı dah edeceem hindi. Neyoldu?"

  Bir kaç soluk alıp anlattı Ahmet.

"Geçenneede Gasap Memed bene mal sat dedi abi. Needeyse yarı fiyetine.Ali abine söölüme, pareye gendi cebine at dediydin. Bende gızdım. Olmaz dediydim. Gaadeşim olcek bu sümüklüden almış hayvannarı. Dööt beş dene hayvan yok. Gayboldu deyo bu ganeere. Şinciye gaden gaybolmayan hayvan niden şinci gaybolsun?"

   Olanları anladı Ali.

"Dooru mu ülen abinin nafları?"

"Valla billa dovru deyil Ali abi.İki gözüm önüme aksın dovru deyil.Gayboldu hayvannaa."

  Gök Musa'da yanlarına gelmiş, olanları duymuştu.Sakince konuşmaya başladı.

"Ünneşmeyi bırakın galan. Aamat oolum sen hayvannarı yaymaya götür. Veli sen evde gal. Az soona biziynen gelisin. Hallolu hepisi."

  Veli, korktu bu sakinlikten. Hayvanları gütmeye giden abisinin ardından şaşkınlıkla bakakaldı.

  Kahvaltılarını yaptıktan sonra Ali ve Gök Musa birer katıra bindiler. Ali başıyla, Veli'nin, kendi katırının arkasına binmesini işaret etti. Gök Musa, Kapubağ'a vardıklarında Veli'ye sordu.

"Babanda biziynen gelsin mi?"

  Yüzü allak bullak olan Veli, hayır anlamında başını yukarı doğru kaldırdı. Nereye gittiklerini bilmiyordu. Yatağan'a karakolun önüne vardıklarında öğrendi. Gök Musa içeri girip yarım saat kadar sonra komutan ve yanında iki askerle dışarı çıktı. Hep birlikte Kasap Memet'in dükkanına vardıklarında, ortalığı genç bir çocuk topluyordu. Komutan sordu

""Memet nerde?"

"Aaka yande. Hayvan kesipbatee."

   Söylenen yere geçtiler. Memet, bir kuzuyu kesip ayaklarından aşmış, derisini yüzüyordu. Ter içinde kalmıştı. Komutanın sesiyle irkilip geri döndü.

"Kolay gelsin Memet."

  Huylandığını belli etmemeye çalışarak konuştu.

"Savol gomtanım. Hoş geedin."

"Hoş gördük. Musa Amcanın bi şikayeti var. Bu çocuğa para verip hayvan almışsın. Doğru mu?"

  Veli araya girmek istesede, komutanın parmağıyla sus işareti yapması üzerine olduğu yerde kaldı.

  Memet şaşırırcasına inkar etti.

"Heç öyle şey oluumu gomtanım. Ne alması, ne satması. İlazım oluusa kimden alceemi bilmem mi. Ne işim vaa Aamedinen, Veliynen."

 "Musa Amca öyle demiyo," deyip Gök Musa'ya döndü.

"Musa Amca, daha evelide oldu böyle bir şey. Sen hayvanlarına işaret koyuyordun. Bilirmisin senin hayvanını?"

  Gök Musa damadı Ali'yi işaret etti.

"Damat bakıyo hayvannara. Tarif ettiyidim.Işaratladın mı oolum?"

  Ali, kafasını aşağı yukarı sallayıp evet yanıtını verdi. Gök Musa, Kasap Memet'e dönüp sordu.

"Endee kestiin hayvanın kellesi nirde?"

"Horeye godum," deyip kellenin olduğu yeri işaret etti Kasap Memet.

  Gök Musa, derisi yüzülmemiş kelleyi eline alıp,  boynuzun alt kısmının baş ile birleştiği yere baktı. Aynı yeri, getirip komutana gösterdi.

"Ihıcık gomutan oolum. Bu bizim hayvan. Bak, boynuzun altında siyah ışarat var. Bizim hayvannarın hepisinde bu ışarat vardur. Garada olu, gırmızı da olu."

  Komutan kızgınlıkla Kasap Memet'e çıkıştı.

"Utanmıyor musun bu yaptığına?"

"Yok gomtanım. Heç oluumu öyle şey. Bi dene nohut gadan gara yer için iisan hıısız dutuluu mu heç?"

  Gök Musa kesilmeyen hayvanların olduğu yere geçti. İçlerinden iki tanesini diğerlerinden ayırdı.

"Gomutan oolum bunnarda bizim. Ihıcak ha bunnarda ışaratlı. Gel gendi gözüyünen gör."

  Kasap Memet ne diyeceğini şaşırdı. Yüzü, suçunu kabullenen bir insanın ifadesine dönmüştü. Komutan, eliyle Veli'nin gelmesini işaret etti. Veli korkarak gelip, komutanın karşısında dimdik durdu. Titremeye başladı. Nasıl olduğunu anlayamadığı kadar kısa sürede yanağına gelen, komutanın vurduğu tokadın etkisiyle, Gök Musa'nın ayaklarının yanına yuvarlandı.

"Küçüksün diye başka ceza vermeyeceğim. Musa Amcan babanla konuşur, " deyip Kasap Memet'e döndü.

"İstersen hakkında zabıt tutturayım, istersen Musa Amca'yla anlaş."

   Tam Ali'nin istediği fırsat  çıkmıştı. Veli'nin kolundan tutup yerden kaldırdı. Kasap Memet'e kafasıyla gel işareti yapıp biraz ileriye gitti. Yanına gelen Kasap Memet'e sordu.

"Kaç dene mal aldın çocuktan?"

"Dööt dene?"

  Veli kızarak girdi araya.

"Yalan söölepduru Ali Abi. Beş dene aldı."

"Gaç para verdin?"

"Bi dene güçük altın veedim."

"Dooru mu len?Bi güçcük altına beş dene mal mı verdin?"

"Dooru Ali Abi "

  Ali bu fırsatı kaçırmadı. On küçük altına anlaştılar. Kesilmeyen iki hayvanı geri almak, kesileni de pişirip karakoldaki askerlere vermek pazarlığın içindeydi.

  Geri dönüş yolunda, Gök Musa damadı Ali'yi Meyistan'a gönderip Veli ile birlikte Şarapçı Yaşar'a uğradı. Veli, olanları öğrenirse babasının ne yapacağını bilmediği için korkuyordu. Odanın bir köşesine oturup konuşulanları dinledi. Uzun sohbetin ardından, Gök Musa gömleğinin iç kısmındaki para çıkınına el atıp bir altın çıkardı. Velinin babasına uzattı.

"Gardaşım senin oolannar çok çalışgan. Gendi malları gimi bakıyolar. Bu güçcük altını bayramcılık alın deyi uuradım. Haydı Allaasmarladık," deyip ayağa kalktı.

  Evden çıkarken, Veli Gök Musa'nın elini öptü. O gece Kapubağ'da babasının evinde kaldı. Uzun uzun ağladığını kimse öğrenmedi. Sabah, herkes uyurken hayvanları gütmeye götürmek için Meyistan yolunu tuttu.




Bu haber 1732 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR-SANAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI