Bugun...



ÖYKÜ / PEDİKÜRCÜ FİLİZ(1)

"Kızım aldığın para yetmezse söyle fazla vereyim. " Kararını vermişti. Artık başkasının yanında çalışmayacaktı. Başını yukarı kaldırarak sağa sola salladı. "Paradan değil abla. Elin yanında çalışmak istemiyorum. Becerebilirsem kendi işimi yapacağım."

facebook-paylas
Tarih: 09-06-2025 00:14

ÖYKÜ / PEDİKÜRCÜ FİLİZ(1)

ALİ GÖNENLİ / ÖYKÜ

  "Kızım aldığın para yetmezse söyle fazla vereyim. "

  Kararını vermişti. Artık başkasının yanında çalışmayacaktı. Başını yukarı kaldırarak sağa sola salladı.

"Paradan değil abla. Elin yanında çalışmak istemiyorum. Becerebilirsem kendi işimi yapacağım."

"Daha yirmisine girmedin. Az daha çalış, para biriktir öyle aç dükkânı. "

"Dükkân mı açarım, evlere mi giderim bilmem. Sağol abla. Hakkını helâl et."

"Helâl olsun kızım. Sen de et."

"Helâl olsun abla."

  Önlüğünü ve işle ilgili diğer eşyaları aldığı dolaba yerleştirdi. Önceden hesapladığı alacaklarını dükkân sahibi Sevda'ya söyledi. Parasının üzerine bir miktar daha verip teslim etti Sevda.

"Al kızım. Yakında nişanın var. Eyice düşün taşın. Ne zaman istersen gel çalış. Buranın kapısı sana açık."

"Sağol abla," deyip işyerinden çıktı. Sözlüsü Halil dışarda onu bekliyordu. Bordo renkli Şahin model arabanın egzoz sesini dükkân içinde iken duymuştu. Egzozun böğürtüyü andıran sesi, Milas'ın en büyük caddesinde bulunan herkesin kulağına ulaşıyordu. Beçin kavşağından Yatağan yoluna saptılar. Boğa yokuşunu tırmanıp, çok eski dönemlerde kullanılan keskin virajlı, artık taş ocağı bulunan, molozların döküldüğü çam ağaçlarının bulunduğu tenha bir yere geldiler. Halil, elinde iki bira ile arabadan inip düzgün kayanın üzerine oturdu. Eliyle dizine vurarak Filiz'in oturmasını istedi. Dizin üzerine oturan Filiz, Halil'in beline sarılıp yanağından öptü. Ardından başını sevgilisinin göğsüne yasladı. Halil, ilk dikişte biranın yarısını bitirmiş, eliyle Filiz'in bacak ve göğüslerini okşamaya başlamıştı. Ara sıra sevgilinin elini geri iten Filiz bi kaç kere de uyardı.

"Fazla ileri gitmeyelim."

  Gülerek konuştu Halil.

"Haftaya nişanımız var. Ondan sonra göstericem ileriyi geriyi."

  Halil'in öpüp ayağa kalktı.

"Hele bi nişanımız olsun. Bakalım kim kimi bıktıracak. Hadi kalk gidelim. Eve geç kaldım. "

  Filiz'i kendine doğru çekip iki göğsünü avuçlayarak uzun uzun öptü Halil. Filiz'i Beçin kavşağında evine yakın bir yere bıraktı. Demir kapının sürgüsünü, elini içeri uzatarak açtı. Kardeşi Ercan, okuldan gelmiş bahçede köpekle oynuyordu. Köpek hızla gelip Filiz'in kucağına doğru atladı.

"Dur şımarık dur. Boşuna bekleme bu gün bi şey yok. Sırt üstü yere yatan köpek, karnının kaşınmasını bekledi. Buna alıştırdığına pişman olmuştu Filiz. Her eve geldiğinde bunu istiyor, yapmayınca dakikalarca havlıyordu. Kardeşi Ercan'da yanına geldi.

" Abla karnemin hepsi pekiyi. İşte bak."

  Kardeşinin karnesini alıp baktı. Saçlarını eliyle karıştırıp yanaklarından öptü.

"Aferin akıllıma. Bu da sana ödül."

Elini çantasına atıp, işyerinden aldığı paranın içinden yarım yövmiye kadar tutarı kardeşine verdi. Ercan şimdiye kadar bu miktarda paraya sahip olmamıştı. Ablasına sarılıp, bahçe kapısından dışarı fırladı. Yaşadıkları tek katlı evlerinin geniş balkonu vardı. Balkonun bahçe tarafındaki ucuna hortum takılmış çeşmeyi açtı. Balkonu iyice ıslattıktan sonra hortumu bahçeye çevirdi. Ara sıra köpeğin üzerine tutarak bahçeyi de ıslattı. Köpek kendine doğru her geldiğinde havaya sıçrayıp suyu tutmaya çalıştı. Çeşmeyi kapatıp evin içine geçti. Anasını divana uzanmış halde görünce telaşlandı.

"Anne ne oldu hasta mısın? "

  Dirseğiyle destek alıp oturdu anası.

"Yok yavrum. Hasta masta değilim. Baban olacak şerefsiz dövdü. Kumarda parasını üttürmüş. Benden para isteyince vermedim. Böyle çot etti beni."

"Eli kırılsın. Bu nasıl insanmış anlamadım gitti."

" Bende kızım ben de anlamadım. Sen nerde kaldın?"

"Halille buluştuk. İşi bıraktım anne. Kendi işimi yapmak istiyorum. Müşterilerin çoğu bana işini yaptırmak istiyor. Kimsenin emrinin altında çalışmak istemiyorum. Zaten yakında evleneceğiz. Bu maaşla geçim olmaz."

"Kocaman oldun kızım. Sana akıl verecek değilim."

  Konuyu girip girmeme konusunda ikilemde kalsa da Filiz'e sordu.

"Kızım bu Halil'i iyice tanıdın mı? Ne iş yapar? İyi mi kötü mü? Annacından bakınca pek hırlı birine benzemiyor."

"Söylediğine göre araba alıp satıyormuş anne. Kimseye muhtaç değil en azından."

"Kızım araba alıp satan insanın altındaki araba ipsiz sapsız arabası mı olur? Taa Milas'ın dışından duyuluyor egzozun sesi."

"Amaan anne. Gençler seviyor öyle şeyleri. Takma kafana bunları."

"Kızım ben senin iyiliği için diyorum. İlerde benim gibi kafandan dayak eksik olmaz bak. Bir kaç sefer onların oturduğu İsmetpaşa mahallesindeki arkadaşımın yanına gittim. Onlar için iyi şeyler söylemediler."

  Anasının son sözünü duyunca canı sıkıldı.

"Geçti o günler anne. Fiske vurdurmam. Hele bi denesin."

  Filiz işten ayrıldığını, sürekli O'na gelip manikür, pedikür yaptıran müşterilere mesajla ya da telefonla haber verdi. Üçüncü gün, Perihan Abla dediği kadın ilk müşterisi oldu.

"Kızım senin kadar eli yumuşağını görmedim. Hiç canımı yakmadan hem ellerimi, hem ayaklarımı mis gibi yapıyorsun. Sodra dağının tepesinde de olsan sana gelirim."

  İlk müşterisinin bu cümleleri, Filiz'i çok mutlu etti.

"Sağol abla. Tanıdıklarına da söylersen çok sevinirim. Biliyorsun yakında evleneceğim. Paraya ihtiyacım var."

"Biliyom biliyom. Çevremdeki ne kadar pavyon gancığı varsa söylerim."

  Son cümle Filiz'i rahatsız etti.

"Aman abla. Annemin yanında pavyon mavyon demesen iyi olur."

  Evde annesi yoktu. Ancak Perihan Ablasını uyarması iyi oldu. Bir daha o kelimeler konuşmalarda geçmedi.




Bu haber 1035 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR-SANAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI