HALİM BAHADIR

ÖZKAN SÜMER’İN ARDINDAN…

İsmi Trabzonspor ile özdeşleşmiş efsanelerden birini daha kaybettik. Özkan Sümer öldü. Trabzospor'a gönül vermiş herkes gibi benim de yolum Özkan Sümer'le sık sık kesişti. Bu kesişmenin Trabzonspor öncesi de var. Trabzonspor kurulmadan önce formasını giydiği İdmanocağı kulübündeki futbolculuk yıllarında da kendisini izlemiştim.

Özkan Sümer'in futbolcu, teknik adam, kulüp başkanlığı kimliği üzerinde bu günlerde çokça durulacaktır. Yaşamı futbolla bu ölçüde harmanlanmış bir şahsiyeti, futbol dışındaki kimliğiyle tanımlamak çok zordur. Özkan Sümer sadece kendini futbola adamış bir kişilik değil, gerek futbol içindeki ve gerekse yaşam içindeki duruşuyla kendine has bir kişilik, pes etmeyen, inatçı, ülke ve dünyadaki gelişmeleri iyi takip eden, sürekli yenilik arayan uygar, devrimci bir insandı. Entellektüel seviyesi yerlerde sürünen futbol camiası içinde Özkan Sümer aykırı bir kimlikti ve ülke derin futbolu onu hiçbir zaman hazmedemedi.

TÖB-DER ZİYARETLERİ

Özkan Sümer sadece iyi bir futbol oyuncusu değil, aynı zamanda iyi de bir briç oyuncusu idi.

1980 öncesi Türkiye Öğretmenler Birliği Derneği(TÖB-DER)’ni sık sık ziyaret eder, hararetli siyasal tartışmaların, iddialı briç partilerinin katılımcısı olurdu. İyi bir tartışmacı ve iyi bir briç oyuncusu olduğunun bizzat tanığıyım.

Özkan Sümer futbol içinde hep kendi doğrularının peşinde koştu. Paranın, parasal ilişkilerin hakim olduğu 'endüstriyel futbol' diye kavramlaştırılan günümüz futbol anlayışıyla ömrü boyunca mücadele etti.

FUTBOLU, FUTBOLUN İÇİNDEN GELENLER YÖNETMELİ

"Futbolu futbol içinden gelenler yönetmelidir" ki Özkan Sümer bu sloganla Trabzonspor başkanlığını da kazanmıştır, sloganı ona aittir. Bu sloganın temsil ettiği amatör ruhun yönettiği bir profesyonellik felsefesi ve sahada oynanıp, sonuçları sahada alınan; paranın değil yenilikçi, yaratıcı, becerisi yüksek futbolun amaç, paranın araç olduğu futbol anlayışı onun yaşamı boyunca inatla peşinden koştuğu futbol ilkeleri olmuştur.

Özkan Sümer, insani ve entellektüel değer fakiri futbol dünyası içindeki aykırı kişiliği ile tam bir futbol şövalyesi olmasına rağmen, bana hep ünlü İspanyol yazar Miguel de Cervantes'in Don Quixote(Don Kişot) eserindeki aynı adlı roman kahramanını hatırlatmıştır. Tıpkı türevi olduğu sosyo ekonomik sistem gibi paraya endeksli endüstriyel futbol içinde Özkan Sümer bir futbol Don Kişot'u olarak kaldı ve yaşından dolayı değil, çatıştığı kirli futbol sistemi tarafından çoktan dışlanmış, emekli edilmişti. Özkan Sümer'in yaşamının son +/-15 yıllık bölümünü çok yakından izleyemedim. Bu süre zarfında endüstriyel futbolun magazinel aktörlerinin tersine hiç gündeme gelmemesi, sistemin onun gibilere biçtiği 'resmi' değer olsa gerektir. Dirisiyle yıldızı barışmayan sistem, Özkan Sümer'i ölünce, onu kendi karakterinden soyutlayıp, kendine benzeterek övecektir. Sistemin bu 'timsah gözyaşı' övgüsüne karşılık, Özkan Sümer'in futbolu bir oyun olarak seven ve öyle de kalmasını isteyen gerçek futbol severlerin gönlünde çok özel bir yeri olduğunu biliyorum.

Saygıyla anıyorum.

NOT: Özkan Sümer(hoca) vefatı dolayısıyla yukarıdaki paylaşımı yaptıktan sonra iki değerli sayfa arkadaşım, Cengiz Erçin ve Gürcan Humanite, tarafından gönderilen belge niteliğinde bir fotoğrafı çok önemli bulduğumdan paylaşımıma ekledim. Resim 1965 yılına ait ve Türkiye İşçi Partisi(TİP) Trabzon İl Örgütü'nün açılışı nedeniyle çekilmiş. Özkan Sümer, TİP'in Trabzon İl Teşkilatı'nın kurucuları arasında. Cengiz Erçin ve Gürcan Hümanite'ye katkılarından dolayı teşekkürler.

Editörün Notu: Bu yazı, Halim Bahadır'ın facebook paylaşımından alınmıştır.