Pestisit kullanımı
Pestisit (canlıkıran) terimi kısaca pest (haşarat) adı verilen zararlıları öldürmek amacı ile kullanılan madde anlamına gelir. İnsan, hayvan ve bitki üzerinde çevresinde bulunan veya yaşayan ayrıca besin maddelerinin üretimi, hazırlanması, depolanması ve tüketimi sırasında onların besin değerini azaltan hasara uğratan zararlıları öldürmek için kullanılan kimyasallardır.
Pestisitte doğru doz kullanımı önemli
Üreticilerin ürünü garantiye almak gerekçesiyle pestisitleri ekonomik zarar eşiğini göz önünde bulundurmadan rutin olarak belirli zaman aralıklarında uygulaması (örneğin haftada bir zirai ilaçlama vb.) veya bitkinin fenolojik dönemlerine göre rasgele kullanması bekleme sürelerine ve tavsiye edilen dozlara uymaması sonucunda üründe bu pestisitlerin kalıntılarının oluşmasına neden olmaktadır. Bu bileşiklerin gıdalarda kalıntı olarak alınması da insan sağlığı için tehlike oluşturabilmektedir.
Ülkemizde pestisitlerin kalıntı sorunu; alıcı, üretici ve tüketicilerin eğitim noksanlığından kaynaklanmaktadır. Kalıntı sorununa çözüm getirebilmek için sorunun kaynaklarının bilinmesi gerekmektedir. Kalıntı sorunu aşırı doz uygulamaları, son ilaçlama tarihlerine uymamak, amaç dışı pestisit kullanımı, ilaçlama aletlerindeki yetersizlik gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır. Pestisitlerin aşırı ve yanlış uygulamalarından en fazla etkilenenler zirai ilaçlama yapan kişilerdir. Yapılan araştırmalar zirai ilaçlama yapan kişilerin kanlarında pestisit kalıntılarının saptandığına ve bu kişilerin kanlarındaki enzimlerinin ve organlarının olumsuz etkilendiğine dikkat çekmektedir.
Biyolojik mücadelenin önemi artıyor
Üreticimizin ana hedefi bitkiyi hastalıktan korumak ve sağlıklı yetiştirmek olmalıdır. Mücadelesi olmayan, zor olan veya bitkinin fenolojisine göre kimyasal kullanamadığımız dönemlerde hastalıkları engellemek veya baskı altına almak için faydalı mikroorganizmaları içeren biyolojik mücadele preparatlarından faydalanılmalıdır. Kimyasal mücadelesi olmayan veya çok zor olan hastalıklarda, üreticimize önereceğimiz en etkili yol, bitkiyi hastalıklara karşı dayanıklı kılmaktır. Burada bitki besleme, biyolojik mücadele ve bitki aktivatörlerinin kullanımı gibi yöntemler ön plana çıkmaktadır. Bunlar hastalıklarla mücadelede bugüne kadar tercih edilen klasik mücadele yöntemleri dışında yer almakta ve bitki koruma için yeni bir strateji olarak değerlendirilmektedir. Bitki aktivatörlerinin içeriğinde yer alan çeşitli kimyasallar veya faydalı mikroorganizmalar, bitkinin dayanıklılık mekanizması uyararak hastalıklara dayanıklı olmasını sağlar. Bitki aktivatörlerinin düzenli olarak kullanılması ürün artışına sebep olmakta, çevre ve üretici dostu olması nedeniyle kullanımı günden güne artmaktadır.
Kültürel önlemler faydalı olabilir
Kültürel önlemler normal ziraat işlemleri olup yetiştirme metotlarının uygun bir şekilde değişimi ile zararlı ve hastalıkların içinde bulundukları ortamı onlara uygun olmayacak şekilde değiştirmek suretiyle çoğalma hızlarını ve zararını azaltmaktır. Doğadaki canlılar arasında doğal bir denge mevcuttur. Bu denge zararlılarla mücadelede kullanılan yöntemlerin yanlış uygulanmasına bağlı olarak bozulabilmektedir. Mevcut yöntemler içinde kültürel uygulamalar öncelikle yapılması gereken işlemler olup; hem ucuz, hem de uzun vadede doğaya ve çevreye en az zarar veren yöntemdir. Üreticiler tarafından fazla önemsenmeyen kültürel önlemler, hastalık yönetiminde kilit rol oynayabilirler. Örneğin domates bitkileri ıslakken üretim alanında dolaşılması sonucu bakteriler ve funguslar kolaylıkla üretim alanına yayılır. Budama, koltuk alma hatta hasat bile bitkiler ıslakken yapıldığında hastalıkların yayılmasına neden olan uygulamalar haline gelmektedir. Üreticimiz tarafından önemsenmeyen bir diğer konu da genel temizlik önlemleridir. Kültürel işlemlerde kullanılan alet ve ekipman dezenfeksiyonu hem aynı üretim alanı içinde hem de farklı üretim alanlarına hastalıkların yayılmasını engellemede önemlidir.
Sonuç olarak, hastalıklarla mücadelede ucuz, etkili, insan sağlığına ve çevreye daha az zararlı olan birden fazla mücadele yönteminin bir arada kullanıldığı entegre hastalık yönetimi stratejimiz olmalıdır.