MEHMET ERDAL

Dün (Cuma) saat 10:20 gibi Akbelen'e vardık, saat 13:00 gibi yurttaşların CHP Genel Başkan'ı Kemal Kılıçdaroğlu'na “ARABAYA DEĞİL, BARİKATA” diye haykırışlarına tanık olduk; toma’dan sıkılan gaza ve tazyikli suya maruz kaldık.

 AKBELEN DİRENİŞ ALANI

Hiç şüphesiz yalnızca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gelişi nedeniyle değildi; iki gün öncesinden (Çarşamba) planlamaya başladığımız Akbelen ziyareti bir biçimde Kemal Beyin geliş günü ve saati ile çakıştı.

Saat 10:20 gibi Akbelen direnişinin sürdürüldüğü alana vardığımızda CHP Muğla İl Başkanı tarafından cuma günü saat 10:30 gibi Akbelen'de basın toplantısı yapacağı duyurulan Kemal Kılıçdaroğlu'nun halihazırda havaalanında olduğunu ve gelmediğini öğrendik.

Direnişin sürdüğü alana girişte önce adlarımız ve TC'miz bir asker tarafında kaydediliyor, birkaç metre ilerisinde sivil polisler GBT'mize bakıyorlardı.

Alana giden yolun sağ tarafı, üzerinde “POLİS” yazan bariyerler ile çevrilmişti. Sol tarafında sonradan özel mülk olduğunu öğrendiğimiz bir arazi üzerinde Akbelen direnişçileri konumlanmışlardı. Arazinin ağaçlık kısmında küçük küçük çadırlar, sandalyeler ve bazı masalar vardı.

Giriş anından itibaren belli bir açı ile yükselmeye devam eden yolun 70-80 metre ilerisinde bariyerler, bariyerlerin arkasında askerler ve bir TOMA duruyordu; kesim alanına oradan geçilerek girilebiliyormuş.

 KEMAL KILIÇDAROĞLU GELİYOR

Saat 11:30 gibi Sol Parti Başkanlar Kurulu üyesi İlknur Başer, yanında Akbelen direnişçilerinden Milas Sol Parti İlçe Başkanı Hüseyin Yorulmaz ve Necla Işık olduğu halde yoldan alana dönüş civarında konuşma yapmaya başladı.

İlknur Başer'in konuşmasının 3. dakikasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yolun alt kısmından doğru gelmeye başladığı görüldü. Kemal Bey yanında milletvekilleri, Muğla il ve ilçelerinden bazı belediye başkanları, güvenliği sağladığı söylenen “DİSK Genel İş” üyesi işçiler ile birlikte alana girdi.

Akbelen'e gelen 1000-1500 civarında vatandaş, alanda toplanmaya başladı.

Hoparlörden, Akbelen direnişini sürdüren yerel unsurların, örneğin Necla Işık'ın konuşmasını dinledik.

Yerel direnişçilerin konuşmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmaya başladı. “Ben boşuna mı 5'li çete diyorum” diye başlayan ve çok uzun olmayan bir konuşma yaptı.

Kemal Bey’in konuşmasından sonra bir süre sessizlik oldu.

 ARABAYA DEĞİL BARİKATA

Sonra bir hareketlilik başladı. Ne oluyor, diyerek hareketliliğin olduğu yana bakmaya başladık. Kemal Bey ve yanındakiler araçlarına doğru yöneldiler.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun askerlerin ve bir TOMA’nın beklediği kapıya doğru gitmesi gerektiğini düşünen ya da uman kitleden bazılarının “Kemal Kılıçdaroğlu barikata”, “Arabaya değil, barikata” diye bağırdıkları görüldü.

Bir süre sonra Kemal Beyin bindiği aracın yanından TOMA’nın bulunduğu noktaya doğru bazı milletvekilleri ve şahsen tanıyamadığım gençten bazıları hızlı bir biçimde yürüyerek gittiler. Bilahare gerisin geriye geldiler.

Kitle “Arabaya değil, barikata” diye slogan atmaya devam etti.

Hoparlörden önce bir erkek, ardından Necla Işık'ın sesi duyuldu: Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugün burada bulunuşu bir fırsattı. Kemal bey, CHP Milletvekilleri ve CHP kameramanı TOMA’nın bulunduğu yerden içeriye alınacaktı. Buna izin çıkmıştı. Barikata çıkan yolda toplaşan vatandaşlar yolu açmalı ve bu heyetin geçişine izin vermeliydi. Dünya kesim alanında olup biten her şeyi görmeliydi...

Yol açıldı. Kemal bey, CHP Milletvekilleri ve basın yol boyunca barikatın bulunduğu yere doğru yürümeye başladılar. Biz gidişi anonslardan takip ediyorduk. Heyet barikatların ötesine geçti.

Bir süre sonra önce kitlenin üzerine gaz sıkılmaya başlandığını gördük. Gazı, tazyikli su izledi. Ne oluyor orada diyerek o tarafa yöneldim. Meğer barikatın önündekiler “barikatı açın” filan diyerek bağırmaya ve zorlamaya başlayınca müdahale gündeme gelmiş.

Bir süre sonra ben de tazyikli suyun altında kaldım. Gaz yiyenler su tankerinin olduğu yere geliyor ve yüzünü yıkıyordu, uzatılan süt ile gazın etkisini azaltmaya çalışıyorlardı.

TOMA’nın da etkisiyle askerler barikatı 5-10 metre daha aşağı indirdiler.

Aradan bir zaman geçti, anonslardan Kemal Kılıçdaroğlu ve yanındakilerin kesim sahasını gördükleri ve bunun iyi bir şey olduğu duyuruldu. Biraz önceki müdahale sırasında da bir kişi gözaltına alınmıştı, emniyet o kişinin de serbest kalacağını söylemişti.

Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi doğruca araçlarına yöneldiler.

O sırada CHP Milletvekili Mahmut Tanal absürt ve yersiz bir konuşma yapmaya başladı, hoparlörden. Alanda bulunanlardan çok sayıda kişi yuhalamaya başladı.

Kemal Bey ve ekibi alandan ayrılıp gitti.

 CHP YÖNETİMİ ZAAFLI VE KAFASI KARIŞIK

Bu noktada bugün olup bitenler ile ilgili hemen şunları söylemek mümkündür: CHP bugün iyi bir şey yapmaya çalıştı ama yönetim kademesinin çok zaaflı olduğu görüldü, çok puan kaybetti, her şeyi eline yüzüne bulaştırdı.

CHP'nin yıllardır iktidarda olduğu Muğla'da Kemal Kılıçdaroğlu'nun 730 küsur gündür direniş süren bir yere yaptığı tarihi önemdeki bu ziyaret sırasında binlerce kişiyi buraya yığamaması, alanda var olan kitlenin ancak 200-300 kişisini getirebilmiş olması, Kemal beyin önce arabaya bindirilmesi ve ardından atılan sloganlar ile barikatlara yönelmesi, Mahmut Tanal'ın durduk yerde kitleyi tahrik edecek konuşma yapması... CHP açısından ciddi olarak sorgulanması gereken sorunlu noktalardır.

Dönüşe yakın bir süre kala konuştuğumuz bir direnişçi CHP'nin son iki gündür Akbelen'e gelmeye başladığını, CHP Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras'ın iki yıl önce direniş başladığındaki gelişlerinden sonra son 3 gündür, CHP Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat'ın iki yıl önceki gelişinden sonra zeytin alanlarını imara açması nedeniyle Milas'ta yapılan bir mitingde yuhalanınca bir daha gelmediğini ve ancak son iki gündür geldiğini... anlattı.

Direniş alanında dinlediklerimizden sonra anlaşıldı ki CHP'nin bu tür toplumsal olaylar konusunda kafası da karışık ve olayların neresinde duracağını bilemiyor, o nedenle de bu tür olaylara mesafeli durmayı ve zorunda kalırsa ucundan birazcık tutmayı yeğliyor.

CHP Genel Merkezi'nin “Değişim” tartışmaları sırasında bu konuda da ne yapacağını hep beraber göreceğiz.

Biz Akbelen'den ayrılırken KESK, SES, EĞİTİM SEN gibi örgütlenmeler topluca alanı ziyaret ediyor, basın açıklaması yapıyor, direnişçiler ile sohbet ediyordu.

Akbelen'de yaşam, tıpkı ülkemizin her yerinde olduğu gibi zulüm ve direniş ekseninde devam edip gideceğe benziyor.