artıgerçek, 13 Şubat 2023

Zemin sıvılaşması, depremde, sismik kuvvetlerin etkisiyle bozulan zeminde suyun yüzeye hareket etmesi ve toprağın su ile birleşerek sıvı gibi hareket etmesi olarak tanımlanıyor. 1999 Marmara Depremi'nde zemin sıvılaşması nedeniyle sağlam pek çok sağlam binanın çökmesi ile kamuoyu gündeminde tartışılan bu durum 23 yıl sonraki Maraş depremlerinden de yaşandı. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, özellikle Antakya ve Gölbaşı gibi bölgelerde sıvılaşmanın can ve mal kaybının ciddi boyutlara ulaşmasında etkili olduğunu belirtti. Sözbilir, son depremde, sıvılaşma tehlikesi ortadan kaldırılmadan binaların inşa edildiğinin ortaya çıktığını söyledi.

Sıvılaşmayı, zeminin sarsıntı sırasında taşıma gücünü kaybetmesi olarak tanımlayan Sözbilir, yer altı suyu seviyesinin 10 metreye kadar olduğu yerlerin imara açılmadan önce jeolojik-jeoteknik etütlerle belirlenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Sıvılaşma tehlikesi olan zeminlerin üzerine doğrudan bina yapılamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Sözbilir, "Bu nedenle öncelikle sıvılaşma tehlikesi ortadan kaldırılmalıdır. Özellikle Antakya ve Gölbaşı gibi yerleşimlerde hem can ve hem de mal kaybı ciddi boyutlara ulaşmıştır. Demek ki sıvılaşma tehlikesi ortadan kaldırılmadan bu binalar projelendirilip, inşa edilmiş. Yani depremin bir suçu yok. Suç bu tür yanlış işlerin altına imza atanlarda," diye konuştu.

Link: https://artigercek.com/guncel/binalar-sivilasma-tehlikesi-ortadan-kaldirilmadan-projelendirilip-insa-edilmis-238902h