Bugun...



Çok Geç Olmadan Yaşam Alanlarımızı Savunuyoruz Muğla Mitingi Yapıldı

Çok sayıda çevre ve ekoloji kuruluşu, Gönüllü Gruplar ile Siyasi partilerin katılımıyla gerçekleşen çevre ve ekoloji mitingi Muğla’da yapıldı. Miting konuşmalarından sonra Tolga Çandar bağlamasıyla çaldı ve söyledi. Milas 78’liler’in, Deniz-Mahir ve İbrahim’in resimlerinin olduğu pankartı, polis tarafından miting alanına sokulmadı.

facebook-paylas
Güncelleme: 08-11-2022 02:31:01 Tarih: 07-11-2022 22:34

Çok Geç Olmadan Yaşam Alanlarımızı Savunuyoruz Muğla Mitingi Yapıldı

NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ

Çok sayıda çevre ve ekoloji kuruluşu, Gönüllü Gruplar ile Siyasi partilerin katılımıyla gerçekleşen çevre ve ekoloji mitingi Muğla’da yapıldı. Miting konuşmalarından sonra Tolga Çandar bağlamasıyla çaldı ve söyledi. Milas 78’liler’in, Deniz-Mahir ve İbrahim’in resimlerinin olduğu pankartı, polis tarafından miting alanına sokulmadı. Milas 78’liler miting alanına “Gümüşkesen anıtına Özgürlük” pankartıyla girdi. Miting konuşmaları; tertip komitesi adına Melda Omay ve Haluk Özsoy tarafından dönüşümlü olarak yapıldı. Mitinge 83 kuruluşun destek verdiği ve katılım sağladığı açıklandı. Mitinge CHP Milletvekilleri Suat Özcan, Burak Erbay ve Mürsel Alban katıldı. 

Mitingin Sunuş Konuşmasında şu ifadelere yer verildi: “Sevgili Dostlar, bugün burada Yaşam Alanlarımızı Savunmak, Yaşam Alanlarımızın Müştereklerimiz olduğunu herkese duyurmak için toplandık. Yaşam alanlarımıza, yaşamımızı idame ettirmek ya da yaşamak için parçası olduğumuz doğamıza, ekolojik varlıklara saldırılar sürüyor. Türkiye’de belki daha vahşi biçimde olmak üzere, bu saldırılar Dünyanın her yanında sürüyor. Burada söylediğimiz her söz, bütün Dünyaya söylenmiş sözdür. Bu saldırıların yaşadığımız yerellerde, Muğla’da hayatımızı giderek zorlaştıran, hiç kabul edemeyeceğimiz bir hal aldığını biliyor, bunu kabul etmediğimizi haykırıyoruz, bunun için buradayız.”

Haluk Özsoy ve Melda Omay tarafından dönüşümlü okunan Miting Konuşma Metni

Türkiye’de saldırılar saymakla bitmiyor, Muğla’da ortalamanın üstünde kötü bir durum var. Kar üzerine kurulu sistem, adını koyarsak kapitalist sistem bizi geçinme araçlarımızdan yoksun bırakarak sürdürülmek isteniyor. Yoksulluğa, geçinememeye, yaşam alanlarımızdan edilmeye HAYIR diyoruz, kabul etmiyoruz. Saymakla bitmeyecek saldırılar, Meclisten ya da kendisini sermayenin istediği her şeyi yapmakla görevli sayanlarca hızla uygulanıp hukuk-mevzuat diye karşımıza çıkarılıyor. Dünyada, yurttaşlarının kamu organlarını bu kadar çok davayla durdurmaya çalıştığı başka bir ülke yoktur. Açılan davaların yetmediği bütün ülkede talana, yağmaya karşı yaşadığı yeri savunmaya, geçinmeye çalışan ezilen, yerinden edilen, yaşam alanlarından koparılanların çığlığı, karşı çıkışı yükseliyor her yerden. Kabul edilemez, etmediğimiz kararlar bizi yoksullaşmakla, aşımızdan ekmeğimizden etmekle kalmıyor, canımızı da alıyor.

DOĞAL VARLIKLAR TALAN EDİLİYOR

Daha dün Bartın’da en az 41 işçi, geçinmeye çalışırken canından oldu; hepsini saygıyla anıyoruz. Bugün 6 Kasım, YÖK’ün kuruluşunun yıldönümü, YÖK’ü de kabul etmedik, etmiyoruz. Öğrencilerin, öğretim elemanlarının özerk üniversite talepleri, bizlerin de talepleri. Fethiye’den Bodrum’a, Kavaklıdere’den Datça’ya doğal varlıklar talan ediliyor. Bu talan maden ocaklarıyla, termik santrallerle, kıyıların işgaliyle, halkın yaşam alanlarına erişemez hale gelmesiyle sürüyor, kabul etmiyoruz. Bu talan hepimize, halka ait olanın halka karşı kullanılmasıyla, şirketlerin, parası bol olanların özel mülkü haline getirilmesiyle yürütülüyor. Yetmiyor, acele kamulaştırmalarla yoksulların elindeki geçinme araçları da alınmak isteniyor.

Sürdürülen talan aynı zamanda parçası olduğumuz doğayı, ekolojimizi yok ediyor. Bunları kabul etmiyoruz, etmediğimizi söylemek için toplandık. Muğla’nın %59’u maden ruhsat alanı ilan edilmiş durumda; bozulmamış doğa parçası kalmadı, bunun daha da kötü bir duruma gelmesini istemiyoruz, bunu da söylemek için toplandık. Muğla’daki Termik Santrallerin hepimizi canından ettiği, sağlığımızı bozduğu ülkenin enerji ihtiyacını karşılamak için değil, zengini daha çok zengin etmek için çalışmaya devam ettiğini bütün ülke biliyor, biz de biliyoruz. Bu santrallerin kapatılmasına çeyrek asır önce, taa 1996’da ülkenin mahkemeleri karar verdi. Bu ülke mahkeme kararlarının uygulanmadığı ülke olmaktan çıkmalı! Bunu da söylemek için toplandık.

TERMİK SANTRALLER MAHKEME KARARINA RAĞMEN KAPATILMADI

Bu termik santraller o tarihte mahkeme kararları çıkmış olmasına rağmen kapatılmadığı gibi, sermayesine sermaye katmaya çalışan, kar peşinde olan şirketlere satıldı, özelleştirildi. Güneş enerjisi, temiz enerji adı altında santrallerin ömrü uzatılmaya çalışılıyor. Bunun bir aldatmaca olduğunu biliyoruz, bu yanıltmaya ortak olmamız isteniyor; kabul etmiyoruz, canımızdan olmaya ortak olmayacağız. Yaşamak hepimizin hakkı, yaşam alanlarını kaybetmek istemiyoruz! Zeytinliklerimiz, temel geçinme, beslenme varlıklarımız yok ediliyor, bu talan sürsün isteniyor. Yönetmelik değişikliği yargı kararıyla iptal ediliyor, başka bir yönetmelikte tekrar halkın önüne konuyor. Yetmiyor, daha çok para kazanılsın diye kanun değiştirilmek isteniyor.

Bunun yol açacağı sonuç, zaten yoksullaşmış olanların, geçinmeye çalışanların daha çok yoksullaşmasıdır. Akbelen, 450 günü aşkın zamandır bu yoksullaşmaya hayır diyor. İkizköy geçinmek, üretmek, yaşamak istiyor! Mevzuatın-ardından dolanılan hukukun, halka karşı kullanılmasına hayır demek için buradayız. Bayır-Deştin sınırındaki Tekağaç Sırtı’nda yapımı süren, çimento farikası durdurulamazsa, tozuyla dumanıyla ekolojik yıkıma yol açacaktır. Fabrika 13 maden ocağının açılmasına 8.000 hektar orman alanının yok olmasına neden olacak. Zeytinlikler, bağ-bahçeler, arılıklar yok olacaktır. Fabrika tarım alanlarını yok edip tarımı imkansız hale getirecektir.

EKOLOJİK VE EKONOMİK YIKIM PROJELERİ

Yok edecekleri arasında Bayır Barajı, Kazan Göleti de yer alıyor. Ortak varlıkları yok edecek çimento fabrikası inşaatının bir an önce durdurulmasını istiyoruz. Fabrika yapıldığında bir avuç para babası karlarını büyütürken, halk yoksullaşacak, fabrikada çalışanlar başta, etkilediği alandaki tüm canlıların sağlığı bozulacaktır. Bunun adı ekonomik gelişme değil, az sayıda kişi zenginleşirken binlerce kişiyi yoksullaştıran sağlığını bozan ekolojik ve ekonomik bir yıkım projesidir. Kızılbükte kaçak inşaat yalanlarla sürüyor. Marmarisliler, Muğlalılar, bütün ülke mahkeme kararlarını dolanarak sürdürülen kaçak inşaatın durdurulmasını istiyor.

Kaçak inşaatı durdurması gerekenler, mahkeme kararına uyulmasını sağlamakla görevli olanlar, ÇED sürecini mahkeme kararını hiçe sayarak yürütüyor. Kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Fethiye’den Datça’ya, Gökova’dan Bodrum’a kıyılar talan ediliyor. Dünya’da benzeri olmayan, kamuya ait kıyılar talan ediliyor. Bu talan sürdüğünde geriye yok edilen doğa, kirlenen deniz, kıyı ekosistemi, beton yığınlarına dönmüş kıyılar kalacak. Kıyıların doğallığının yok edilmesini istemiyoruz. Kıyıların doğal yapısını bozan hepimiz adına davranmak zorunda olan devletin ortak olduğu Muçev Limited Şirketi olsa da kabul etmiyoruz. Birbiriyle uyumlu olmayan Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetim Planı, Aydın Muğla-Denizli Çevre Düzeni Planı, koruma amaçlı ÇDP planlarını yapanların tek derdi bir avuç şirketin daha da zengin edilmesi.

MİLAS BARGİLYA TUZLA SULAK ALANI

Bütün bunlar, dava açanların aldıkları mahkeme kararlarına rağmen yapılıyor. Kullanmanın az sayıda şirket lehine sürekli artırıldığı, ekolojik varlıkların, ortak varlıklarımızın yok edildiği bir işleyişi istemiyoruz, kabul etmiyoruz. Muğla’nın önemli sulak alanlarından Köyceğiz Dalyan özel çevre koruma alanını besleyen Sandras Dağı'nın da madencilik faaliyetleri ile yok edilmesine karşı mücadele devam ediyor. Doğal sit alanları, önemli doğa koruma alanları, onları koruması gereken kurumlar yerine halkın davalarıyla korunmaya çalışılıyor. Korunması gereken diğer bir sulak alan, Bodrum-Milas Bargilya Tuzlası ise büyük inşaat şirketlerine peşkeş çekiliyor.

Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: resmi kararlara konu edilmeyen sulak alanlar da dahil, korunması ve gelecek nesillere bırakılması gereken doğal alanları, kararlılıkla savunmaya devam edeceğiz... Yat limanlarının mavi yolculuğu yok edeceğini, yat limanlarının Muğla’nın kıyılarını sadece zenginlerin, dolar milyonerlerinin görebileceği, giderek yaşanmaz alanlar haline gelmesine yol açacağını biliyoruz. Yat limanları, yüzyıllardır kıyılara, denize zarar vermeden kullanan yöre halkının denizini, kıyısını çalacak! Yaşanan örneklerden biliyoruz. Kıyılardaki biyolojik çeşitliği yok edecek yat limanlarının kalkınma masalıyla yaşam alanlarını yok etmesini kabul etmiyoruz.

TERMİK SANTRALLER SUSUZ BIRAKACAK

Su kıtlığı bütün Dünya gibi Muğla’nın da temel sorunlarından biriyken; termik santraller, bütün Muğla halkının ihtiyacından daha fazla suyu kullanıp kirleterek doğaya bırakıyor. Bunun akıldışı olduğunu biliyoruz, söylüyoruz. Bunlar ortadayken su kıtlığına çözüm olarak deniz suyunu kısmen arıtmak ve atık suyu denizi mahvetmek üzere deşarj etmek önümüze konuyor. Zenginin sermayesini artıracak ama hepimizin yoksullaşmasına, suya erişmek gibi temel haklarımızın gasp edilmesine yol açacak yöntemlerden vazgeçilmesini istiyoruz. Başka bir hayat mümkün demek için buradayız. Ormanlar hem iklim krizine karşı korunma alanlarımız, hem hepimizin ortak varlığı.

Endüstriyel plantasyon kararlarıyla, yollarla, enerji nakil hatlarıyla ormanlar yok ediliyor. Geçen yıl ve bu yıl Muğla’nın ormanlarının %10’u yangınlarla yok oldu. Yangınlar ülkenin her yanında sürüyor, yangınları önlemek, söndürmekle görevli olan kurumlar görevlerini layıkıyla yerine getirmiyor. Halkın yangını söndürmesi de engelleniyor. Yangınlarla yok olanın 3 katı kadar orman alanının mevzuata uygun sayılan kararlarla orman dışında amaçlarla kullanıldığını bilim insanları söylüyor. Yoksul orman köylülerinin yaşamak, geçinmek için çalıştıkları ormanlarda yaptıkları işlerin özelleştirilmesi yüzünden daha da yoksullaştıklarını biliyoruz.

ORMANLAR KORUNAMIYOR

Orman yangınlarının uzun süre söndürülememesinin orman köylülerinin ormandan sürülmesiyle de ilişkili olduğunu da biliyoruz. Ormanı korumakla görevli kurumların görevlerini layıkıyla yapmadıklarını, yangın söndürmenin bile taşeronlara devredildiği bir dönemden geçiyoruz! Amazon ormanlarının, Cudi ormanlarının, Dersim ormanlarının, Muğla ormanlarının hem yangınlarla, hem ağaç endüstrisine girdi sağlamak için kesilip yok edildiğini bütün Dünya’yla birlikte biz de görüyoruz, tabi ki kabul etmiyoruz. Ormanların hayat için vazgeçilmez olduğunu biliyoruz, orman yok edilerek hayat yok ediliyor, kabul etmiyoruz!

Direnmekten başka çaremiz yok! Özelleştirmelerin hepimizin ortak varlıklarını yok etmek, bir avuç zenginin sermayesine sermaye eklemek amacıyla yapıldığı ortada. Özelleştirmenin kapitalist sistemin ürünü olduğunu bütün Dünya biliyor. Bunun kamu adına yapıldığının söylenmesini kabul etmiyoruz. Kamu biziz! bizim kabul etmediğimizin bizim adımıza söylenmesini de kabul etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Haraç mezat satılanın hepimize ait ortak varlıklar olduğunu, bunun kabul edilebilir olmadığını haykırmak için toplandık. Lüks Çadır Yönetmeliği yürürlüğe kondu.

MUĞLA’NIN SORUNU ÇOK

Sadece turizm bölgelerinde değil her yerde uygulanacak Yönetmeliğin yeni talanlara, ortak varlıklarımıza yeni saldırılara yol açacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok. İmar planı yapmayı da gerektirmeyen Yönetmeliğin kamunun yararını gözetmediği, geçinmeye, yaşamaya yeni saldırılara yol açacağı açık. Bundan halkın geniş kesimlerinin yararlanmayacağı, her şeyin bol paralıların lüksü için, aynı zamanda sermayenin büyütülmesi için yapıldığını biliyor, kabul etmiyoruz. Burada toplananlar olarak “lüks” değil, sadece “doğal” yaşamak istiyoruz.

Muğla’nın sorunu çok demiştik, bir kısmına değindik, değinmediğimiz daha çok sorun var. Saldırı ve talanın sadece ekolojiye doğaya karşı olmadığını, saldırıların ekonomik nedenlerle de yapıldığını belirtmek doğru olacak. Bunun sonucunun gelişme adı altında halkın geniş kesimlerinin yoksullaşması olduğunu söylemek için toplandık. Muğla’dan bütün ülkeye, Dünyaya sesleniyoruz. Şehirleşmenin, şehircilik düzenlemelerinin çevrenin, ekolojinin, hayatın korunmasını esas alması gerektiği, şehirleşmenin koruma ile bir arada olmayacağı ortada. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın birbiriyle uyumsuz işleri yürüten, korumayı şehirleşmeye-kalkınmaya feda eden bir Bakanlık olarak düzenlendiğini biliyoruz, görüyoruz.

TALEPLER

- Devlet tarafından uluslararası sözleşmelerle üstlenilen yükümlülüklere uygun davranılmasını, Çevreye-ekolojiye ilişkin kararların, ortak varlıkların, hayatın korunması, süreklilik esas alınarak verilmesini, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının işlevlerine göre bölünerek, doğal olanı korumak için yeniden yapılandırılmasını,

- İklim krizinin hepimizin, bütün dünyanın sorunu olduğunun kabul edilmesini; iklim krizinden sadece etkilenmediğimizi, aynı zamanda krize katkıda bulunulduğunun kabul edilmesini,

- Başta fosil yakıt kullananlar olmak üzere, iklim krizine katkıda bulunan tesislerin ve projelerin bir an önce sona erdirilmesini,

- Özelleştirme uygulamalarına derhal son verilmesini; tersine, kamulaştırma yoluna başvurulmasını, - Kıyıların metalaştırılmasından vazgeçilmesini,

- Bilimsel olmadığı mahkeme kararları ile kanıtlanmış Ekolojik Temelli Bilimsel Raporlara dayanarak ve şirketlerin çıkarlarına göre kullanmayı esas alarak, bütün Türkiye’de doğal sit alanlarının belirlenip ilan edilmesinden derhal vazgeçilmesini, Talep ediyoruz.

Taleplerimizi daha da çoğaltmak mümkün, en temel olanlarını dile getirdik. Temel talebimizin eşitlik ve özgürlük olduğunu belirtmek istiyoruz. Bu talebimizi, insandan, toplumdan ayrı bir doğa, çevre, ekoloji olmadığına vurgu yaparak dile getiriyoruz. Yok edilen bizim doğamızdır, yaşam alanlarımızı savunmaya devam edeceğiz.

ÇAĞRICILAR LİSTESİ

DİSK Muğla, TMMOB – Çevre Mühendisleri Odası, TMMOB – Elektrik Mühendisleri Odası Denizli Şubesi, Muğla Barosu, Muğla Çağdaş Avukatlar Grubu, HDK Muğla İl Meclisi, Muğla Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Datça Şubesi, Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Köyceğiz Şubesi, Datça Demokrasi Platformu, KESK – EğitimSen – Köyceğiz, KESK – EğitimSen – Bodrum, KESK – TümBelSen – Datça, DİSK – Dev-Yapı-İş Muğla, DİSK – EmekliSen Ege Bölge Temsilciliği, DİSK – EmekliSen Köyceğiz Temsilciliği, Akdeniz Yeşilleri Derneği, Batman Çevre Gönüllüleri Derneği, Bayır Çevre Komitesi, Burhaniye Çevre Platformu, Büyük Menderes İnisiyatifi, Dalyan Turizm Kültür ve Çevre Koruma Derneği, Dalyan Tusev Vakfı, Datça Çevre ve Turizm Derneği, Datça Kent Konseyi, Deştin Çevre Platformu, Doğa Derneği, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Platformu, Ege Çevre Platformu, Ekoloji Derneği, Ekoloji Kolektifi Derneği, Ekoloji-Politik, Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği, Gökova Ekolojik Yaşam Derneği, Güllük Körfezi Koruma Platformu, İç Anadolu Platformu, İkizköy Çevre Komitesi, İklim İçin 350 Derneği, Kazdağları İstanbul Dayanışması, Marmaraereğlisi Çevre Gönüllüleri Derneği, Marmaris Kent Konseyi, Marmaris Kent Konseyi Ekolojik Mücadele Komitesi, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Muğla Çevre Geliştirme Derneği, Natura Doğa ve Kültür Koruma Derneği, Niğde Çevre Eğitim ve Kültür Derneği, Sandrası Koruma Platformu, Süphan Ekoloji Derneği, Türkiye Çevre Platformu, Türkiye Ormancılar Derneği Muğla Temsilciliği, Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma ve Geliştirme Derneği, Yaşam ve Dayanışma Yolcuları, Yeşil Yaşam İnisiyatifi, Ekoloji Birliği, İklim Adaleti Koalisyonu, MUÇEP – Muğla Çevre Platformu, Bodrum Kadın Platform, Datça Kadın Platformu, Fethiye Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği, Gökova Akyaka Kadın Dayanışması, Karya Kadın Derneği, Menteşe Kadın Platformu, 2017 Bodrum Yurttaş İnisiyatifi, Akyaka Kültür ve Sanat Derneği, Doğa İçin Sanat Derneği, Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği, İdyma Çağdaş Sanat Derneği, Slow Food Bodrum Yaveş Gari Birliği, Slow Food Gökova Birliği, CHP Muğla İl Örgüt, CHP Datça İlçe Örgütü, CHP Köyceğiz İlçe Örgütü, CHP Menteşe İlçe Örgütü, CHP Ula İlçe Örgütü, CHP Yatağan İlçe Örgütü, Deva Partisi Datça İlçe Örgütü, Devrimci Parti Muğla İl Örgütü, EMEP Muğla İl Örgütü, HDP Muğla İl Örgütü, Memleket Partisi Menteşe İlçe Örgütü, Memleket Partisi Muğla İl Örgütü, SYKP Muğla İl Örgütü, TİP Muğla İl Örgütü, Yeşil Sol Parti Muğla İl Örgütü

 




Bu haber 811 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ÇEVRE Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI