Tweet |
ALİ GÖNENLİ / ÖYKÜ
Metin, Gak oğlum.
Ne oluyordu gecenin yarısında. Anası dürtüp duruyordu. Israrla uyanmasını isteyen anası ardı ardına omzundan sarstı Metini. Gözlerini açtı.
-Ne var ana, N’ooluyo?
-Yavrım Bekteş emmin gile git te yardım iste. Yengen dooruyo...
Ne doğurması diye sordu kendine. Öğretmeninden öğrendiği kadarıyla doğumlar hastanede olurdu.
-Ana ne deecem ben, Bekteş amcaya.
-Yaşı gara gelesice ne deecen. Yengem dooruyo decen. Hadi gak.
İstemese de kalktı. Üstünde sümerbank picamasıyla koşarak gitti Bekteş amcasının evine. Zifiri karanlıkta olsa attığı her adımın hangi çukura, taşa geleceğini biliyordu.
-Bekteş amcaaa. Bekteş amcaaa.
Çok sürmedi. Picamasıyla çıktı geldi Bekteş amcası.
-Noldu len? Gecenin bu vaktı.
-Yengem doğum yapıya Bekteş amca.
-Neediyim yapıyosa. Ben ebe miyim?
-Anam gönderdi. Sizin arabayınan hastaneye götürelim deyi.
-Baane len. Kim üstüne çıktıysa o götürsün hastaneye. Gocaya gaçarkan düşünseymiş.
Deyip evine döndü Bekteş. Metin aynı hızla koşarak döndü eve. Yengesini severdi. Onun canının yanmasını istemez, üzülürdü. İncir bahçesinin içinde tek odalı, elektriği suyu olmayan eve geldiğinde, bebek ağlaması geldi kulağına. Kapıyı açıp girince ayıp bir durumla karşılaşacağını düşünüp bağırdı içeri doğru.
-Anaaa… Bekteş amcamgil gelmedi.
Anası içerden seslendi.
-Cehhennemin börüne gelsin. Zaten yengen doodu.
-İçeri giriyim mi?
-Gir.
Yavaşça içeri girdi. Yengesinin yanına yanaştı, oturdu. Yengesine bakarak gülümsedi. Bir erkek çocuktu dünyaya gelen. Kocaman ağzı vardı. Sonradan öğrendiğine göre yeni doğan bebeklerin çoğu ilk doğduklarında ağzı büyük olurmuş. Bebek süt emiyordu. Yengesi gülerek baktı Metin’e.
-Git yat.
Yatması gerekiyordu. Sabah ezanında kalkıp gevrek satmaya gidecekti. Ardından okula.
Birkaç saat sonra tekrar kalktı. Bozdoğan'ın soğukkuyu mahallesinde gevrek fırını vardı. Fırın sahibi Metin’in ilk gevrek satmaya gittiği gün çok memnun olmuştu. Çünkü Bozdoğan’ın aşağısında bulunan çingene ve tahtacı mahallesine gevrek satacak kimseyi bulamıyordu. Bu nedenle Metin’e daha uygun fiyata verdi gevreği. Sepetine koyduğu gevrekleri sata sata yengesinin evinin önüne kadar geldi. İçerden sesler geliyordu. Yavaşça kapıyı açıp girdi. Yengesi giyinmiş. Birkaç saat önce doğurduğu bebek kucağındaydı. Abisinin yengesine söylediği cümleyi hiç unutmadı.
-Geçen ay gartmak amcanın eşşee doordu sabah, oduna getti. Maşşallah senin de eşşekten aşşaa galır bi yerin yok.
Aklı almıyordu Metin’in. Yengesi bir kaç saat önce doğum yapmış ve şimdi pamuk çapasına gidecekti.
Dudu gelin çapa işçilerini toplayan minibüsün geleceği yola doğru yürüdü. Metin elinde gevrek sepeti ona eşlik etti. Genelde tek verirdi, ancak iki gevrek çıkarıp verdi yengesine. Kısa bir süre sonra Metin okula yengesi pamuk tarlasına gitmek üzere ayrıldılar.
Dudu gelinin doğumdan ve bebeğini emzirmekten kaynaklanan yorgunluğu minibüste hemen uyumasına neden oldu. Tarlaya vardıklarında bebeği bir ağaç gölgesine bırakıp çapaya koyuldu. Ancak kısa bir süre sonra bebeğin feryadı bütün işçilerle birlikte dayıbaşının da dikkatini çekti. Dudu gelin bebeğini emzirmek için dayıbaşıdan çekinerek çapayı bıraktı. Emzirmenin bitmesini bekleyen dayıbaşı Dudu gelinin yanına gelip oturdu.
-Gızım otur sen. Çapa yapma. Dudu gelin çok korkmuştu. Çapa yapmazsa yövmiye alamayacağını düşündü.
Dayıbaşı Ganni Ahmet, vicdanlı adamdı.
-Sen bir hafta gelme gızım. Salı günü Bozdoğan pazarına kocan olacak şerefsiz gelsin bir haftalık yövmiyeni alsın.