![]() |
Tweet |
MARMARİS KADIN DAYANIŞMASININ AÇIKLAMASI ŞÖYLE:
Kadın, Dünya, Yara
Bugün 8 Mart.
Bugün dünya emekçi kadınlar günü.
Ama hangi kadınların?
Emeği sömürülen, sesi bastırılan, adı unutulan kadınların mı?
Düşlerinde özgür ama hakikatte zincire vurulan kadınların mı?
Evde, tarlada, fabrikada, meydanlarda var olup da
evlattan sayılmayan kadınların mı?
Yoksa adı mahkeme tutanaklarına düşen,
ölüm haberleri gazete köşelerinde sıkışan,
sokakta, iş yerinde, evinde katledilen kadınların mı?
Kadın dediğin…
Evlerin duvarlarına sinmiş bir gölge mi
yoksa sokakları arşınlayan bir rüzgâr mı?
Bir sabah otobüs durağında beklerken mi ölür
yoksa mahkeme kapılarında adalet dilenirken mi?
İstatistikler soğuktur.
Oysa her rakamın ardında sıcak bir hayat vardı.
Bir kahkahası yarım kalmış,
bir düşü elinden alınmış ama ille de bir kadın…
Geçen yıl, ondan önceki yıl, ondan ondan önceki yıl,
Aynı manzara.
Öldürülenler kadın,
yargılananlar ceza indirimiyle kurtulan adamlar.
Mahkeme önlerinde gerçek adalet bekleyişleri,
Salonda erkek adalet eliyle işlenen taammüden cinayetler.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bulaşıcı yayılışı.
Özgürlük dediler,
mutfakla salon arasına sığdırdılar.
Hak dediler,
çeyiz sandıklarına kilitlediler.
Eşitlik dediler,
bir elin parmakları kadar kadını vitrine koyup,
gerisini görünmez yaptılar.
Nihayetinde baklayı ağızlarından kaçırdılar:
"Kadın erkek eşit olamaz!"
O gün kalemler eğildi,
yasalar sessizliğe gömüldü,
kadınlar daha çok öldü.
İstanbul Sözleşmesi’ni yırttılar.
Ama kadınların haykırışını susturamadılar.
Özgürlüğü elinden alınan Emine Bulut’un,
yasalarla korunmayan Pınar Gültekin’in,
sokak ortasında katledilen Özgecan Aslan’ın sesi karıştı seslerimize.
Biz buradayız.
Bu kanı durdurmaya, bu sesi çoğaltmaya,
susmamaya, unutulmamaya, vazgeçmemeye…
Kadın;
anne değil, eş değil, çiçek hiç değil.
Kadın yalnızca kadın.
Bize itaat etmemiz öğretildi. Sınırlarımızı, rollerimizi bilelim diye büyütüldük. Ama artık biliyoruz ki, kadın olmak itaat etmek değil, yaşamak demektir. Ve biz, yaşamayı salgına dönüştürüyoruz.
Tarih gibi, toprak gibi, hayat gibi…
Ne kadar bastırsan da,
masmavi göğe yükselen filizlerimiz var.
Bu düzeni değiştirmekte kararlıyız!
Kız kardeşliğin dayanışmasında,
tekinsizleştirdiğiniz sokakları el ele geçeceğiz.
Şehrin en karanlık köşelerini ışığımızla aydınlatacağız.
Sokaklarda, meydanlarda,
haklarımızı söke söke aldığımız gün,
memleketin rüzgârı da,
şarkıları da,
şiirleri de değişecek.
O gün,
eksik bir kadın kalmayacak bu hayatta.
Kadınlar özgür olduğunda, herkes özgür olur.
Çünkü özgürlük, bölünemez bir bütündür.
Buradayız,
susmuyoruz, Korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!