Bugun...



Muğla Adalet Kervanının Yürüyüşü, Yeniköy Termik Santralı Önünde Yapılan Açıklamayla Sona Erdi

Ölüm saçan, su kaynaklarını kurutan, ormanları yok ederek iklimi çölleştiren Muğla ilindeki 3 termik santralın kapatılması için 20 Ekim’de Datça’dan yola çıkan Muğla Adalet Kervanının yürüyüşü bugün Akbelen’de sona erdi. Akbelen’deki değerlendirme toplantısından önce Yeniköy Termik Santralı önünde; Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği, Muğla Çevre Platformu, İklim Adaleti Koalisyonu Ekoloji Birliği tarafından ortak açıklama yapıldı. Açıkla

facebook-paylas
Güncelleme: 28-10-2023 21:50:55 Tarih: 28-10-2023 21:42

Muğla Adalet Kervanının Yürüyüşü, Yeniköy Termik Santralı Önünde Yapılan Açıklamayla Sona Erdi

Ölüm saçan, su kaynaklarını kurutan, ormanları yok ederek iklimi çölleştiren Muğla ilindeki 3 termik santralın kapatılması için 20 Ekim’de Datça’dan yola çıkan Muğla Adalet Kervanının yürüyüşü bugün Akbelen’de sona erdi. Akbelen’deki değerlendirme toplantısından önce Yeniköy Termik Santralı önünde; Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği, Muğla Çevre Platformu, İklim Adaleti Koalisyonu Ekoloji Birliği tarafından ortak açıklama yapıldı. Açıklama, İkizköy Çevre Komitesinden Esra Işık ile İklim Adaleti Koalisyonu ve Ekoloji Birliği Üyesi Derya Lim tarafından okundu.

 

Açıklama şöyle:

20 Ekim'de Datça'dan yola çıkan Muğla Adalet Kervanı bugün Akbelen'de. Kervanımızın son gününde Yeniköy termik santralinin önünden sesleniyoruz. Güzergâhımız boyunca uğradığımız her yerde talebimizi tüm Muğlalılarla birlikte haykırdık: Adalet istiyoruz! Çünkü bu bölgenin halkı yıllardır üç tane termik santral işletilsin, onlara kömür sağlansın diye çok büyük bedeller ödüyor: Köylerimiz, ormanlarımız, zeytinliklerimiz, tarım alanlarımız, toprağımız, havamız, suyumuz yok ediliyor; kirletiliyor. 1996 yılında Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri için çevreye verdikleri zarar nedeni ile mahkeme kapatma kararı vermiş, ancak bu karar o zamandan beri hala uygulanmıyor. Kapatma kararı olan santraller bölgeye ölüm saçmaya devam ediyor. Anayasal hukuk devletinde yargı kararını uygulamamak olur mu? Adalet kervanımızın son gününde kararı uygulayın, bu zulüm bitsin diye bir kez daha haykırıyoruz.

Yasaların uygulanmasını sağlayacak kurumlar yok mu bu ülkede?

Yargı kararının uygulanmadığını ilk kez duyanlar kendilerine şöyle sorabilirler: Bu nasıl bir vicdansızlık? Nasıl bir hukuksuzluk? Devlet, vali, kaymakam, kolluk kuvvetleri, yasaların uygulanmasını sağlayacak kurumlar yok mu bu ülkede?

Akbelen ormanını koruma mücadelesi sürecinde gördük ki kaymakamı, valisi, kolluk kuvveti, kısaca devlet, tüm kurumları ile var. Var ama kimin için? Yaşam haklarını savunan yurttaşlar olarak anladık ki bu santralleri çalıştıran şirketler tüm bu devlet kurumlarını, mahkemeleri yanına almış. Yürütmesi, yargısı, yasaması halka bu zulmü yaşatmak üzere bir olmuş. Bir hukuk devletinde yaşadığımız yanılgısı ile haklarımızı savunmak üzere başvurduğumuz kurumların yetkililerine sanki denilmiş ki bundan sonra göreviniz bu şirketlerin çıkarlarını korumak ve her türlü gücü, her türlü devlet imkânını kullanabilirsiniz. Yasaymış, insan hakkıymış, uluslararası sözleşmelermiş, iklim kriziymiş, hiçbirine aldırmayın; devlet sizin arkanızda. Sanki onlara demişler ki, biz devlet olarak şirket sahipleri ile anlaştık, size karşı duran köylüleri, yaşam savunucularını ezin geçin, gözlerinin yaşına bakmayın. Tam böyle bir süreç yaşadık ve hala yaşamaya devam ediyoruz. Ama hakikat ortada: Kapatma kararı uygulansaydı Akbelen ormanı kesilmeyecekti.

Bodrumlular susuz kaldı

Kervan yolda iken Bodrum'a su veren barajların kapatıldığı haberi geldi. Barajlarda su bitmişti ve Bodrumlular susuz kalmıştı. Neden bitmişti su? Çünkü insanların yaşam hakkı olan on milyonlarca ton su, barajlardan termik santrallerin türbinlerini soğutmak üzere, hiçbir ücret talep edilmeden şirketlere verilmişti. Önünde durduğumuz Yeniköy termik santrali bedavadan aldığı 14 milyon ton içilecek kalitedeki suyu bir yılda tek başına tüketiyor. İşi bittikten sonra da atıklarıyla zehirlediği suyu doğaya bırakıyor. Halkın ne yiyip ne içeceği, hastalıktan ölüyor olması onların umurunda değil. Onların tek derdi ceplerini doldurmak.

Diyorlar ki enerji üretiyoruz, enerjisiz yaşam olur mu? Bu kocaman bir aldatmaca. Yol boyunca da hep gerçeği anlattık. Bu üç santralin ürettiği enerji ülkenin kurulu enerji üretim kapasitesinin yalnızca % 1,6'sına, üretilen elektriğin ise %3,3'üne karşılık geliyor. Diğer yandan ülkede kurulu enerji üretim kapasitesi şu anda üretilen elektriğin iki katı. Yani bırakın Muğla'dakileri, ülkedeki tüm termik santraller kapatılsa ülke elektriksiz kalmaz. Bu santrallere kömür sağlamak için açılan b u ölüm çukurlarına, yok edilen ormanlara, tarım alanlarına, su kaynaklarına değer mi? Üstelik iklim krizinin yol açtığı felaketlerle baş etmeye çalışırken, Paris İklim Anlaşmasına imza atmış bir ülke olarak zaten kömürlü termik santralleri kapatmak için eylem planları yapmak gerekiyorken? Çok iyi biliyoruz ki Kömürün alternatifi var, suyun alternatifi yok!

Ölüm çukurları

Kervanımızın sonuna geldiğimiz bugün, arkamızdaki ölüm çukurlarının, önümüzdeki ölüm santrallerini arasından bir kez daha yetkililere seslenmek, isyanımızı kamuoyu ve tüm dünya ile paylaşmak istiyoruz:

Muğla'ya yaşattığınız bu zulüm, bu adaletsizlik yeter!

Mahkeme kararlarını geciktirmeden derhal uygulayın ve bu ölüm makinelerini susturun, bu ölüm çukurlarını kapatın! Yapmak zorundasınız b unu, çünkü anayasada öyle yazıyor, burası bir hukuk devleti! Eğer yurttaşlarınızın haykırışını duymazdan gelerek bildiğinizi okumaya devam ederseniz, b u tüm dünyaya açıkça bu ülkenin bir hukuk devleti olmadığının ilanı olacaktır. Yani bu topraklar üzerinde hiçbir yurttaşın, hiçbir bir yasal güvencesinin olmadığı anlamına gelecektir. Gelin bu yanlıştan bir an önce dönün, bizleri dünyada hukukun işlemediği ülkeler arasında sayılma utancına mahkûm etmekten vaz geçin. Bu güzel ülkenin insanlarına, bu utancı yaşatmaya hakkınız yok.

Bizler, vicdansız sendikanızın, patronlarınızın dediği gibi emeğinize düşman değiliz!

Son bir söz bu santrallerde, bu kömür sahalarında çalışan emekçi kardeşlerimize: Yargının verdiği kararın yerine getirilerek bu santrallerin kapatılmasını talep eden bizler, vicdansız sendikanızın, patronlarınızın dediği gibi emeğinize düşman değiliz. Aksine, sizlerin insanca yaşama hakkını, insanca koşullarda çalışma hakkınızı savunuyoruz. Çünkü biliyoruz ki bu yaşam düşmanı iş yerlerinde çalışırken en çok siz hasta oluyor, en çok siz ölüyorsunuz. Bizleri berbat yaşamlara mahkûm etmek onların umurunda olmadığı gibi sizlerin yaşamları da umurlarında değil.

Kervanımız yola çıkarken Datça'da yaptığımız basın açıklamasında da vurguladığımız gibi; Santraller kapatılırsa binlerce emekçinin işsiz kalacağı doğru değildir. Santrallere ödenen kamu mali kaynakları santrallerde çalışanları rahatça geçindirmeye yeter de artar. Kaynaklarımız emekçileri ve doğayı koruyacak şekilde adil dağıtıldığında, santrallerde çalışan emekçiler için doğayla dost ve işçi sağlığını koruyan iş imkânları yaratılması mümkündür ve bunu talep ediyoruz.

Gelin bu onurlu yaşam kurma mücadelesini hep birlikte verelim

Şunu bilmenizi istiyoruz ki sizleri mağdur ederek daha iyi bir yaşam kurmayı öngören hiçbir talebimiz yoktur. Bu topraklar hepimizi beslemeye, doyurmaya yeter. Kendi topraklarımızda, ölüm çukurlarının, ölüm saçan santrallerin dibinde, bir sömürge devletinin köleleri gibi yaşamaya mahkûm değiliz. Yaşasın hayat!

Muğla İçin Adalet, Akbelen İçin Adalet, İklim İçin Adalet!

 




Bu haber 957 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ÇEVRE Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI