Bugun...



Pembegül 14 Numarada(1)

Çalıştığı genelevde Pembegül diye biliniyordu. Gercek adı Elif'ti. Aşagı Nazilli'nin meşhur genel evinin en gözde çalışanıydı. Sümerbank işçilerinin özellikle bekâr olanları, her maaşı alır almaz Elif'e mutlaka uğrardı. Dört yıl önce kocası getirip geneleve satmıştı. Bir kız çocuğu vardı. Selimiye’deki anasının yanına bırakmıştı. Kocasının kumarı, içkisi ve her gün attığı dayaktan kurtulurum umuduyla genelevde çalışmaya razı olmuştu.

facebook-paylas
Güncelleme: 09-08-2024 00:57:33 Tarih: 08-08-2024 23:38

Pembegül 14 Numarada(1)

ALİ GÖNENLİ / ÖYKÜ

-Abla seniynen gonuşacaklarım var.

-Ne o? Gene para mı isteecen.

-Yok abla. Akşam gonuşalım.

  Çalıştığı genelevde Pembegül diye biliniyordu. Gercek adı Elif'ti. Aşagı Nazilli'nin meşhur genel evinin en gözde çalışanıydı. Sümerbank işçilerinin özellikle bekâr olanları, her maaşı alır almaz Elif'e mutlaka uğrardı.

  Dört yıl önce kocası getirip geneleve satmıştı. Bir kız çocuğu vardı. Selimiye’deki anasının yanına bırakmıştı. Kocasının kumarı, içkisi ve her gün attığı dayaktan kurtulurum umuduyla genelevde çalışmaya razı olmuştu. Okuma yazması olmadığı için, önüne uzatılan senetleri imza niyetine karalamıştı. Nikâhlı olmadığı kocasını bir daha görmedi. Çocuğunu kız kardeşinin üzerine kaydettirmek için, eniştesine de yüklü miktarda para ödemişti.

  Akşama doğru genelevin kapısı gelenlere kapatılınca, Elif abla dediği, vücudunu satıp paraların çoğunu alan kadının yanına gitti. Telefonla konuşan kadını rahatsız etmemek için sessizce karşısına oturdu. Kadının konuşması sık duyduğu cümlelerdi.

-O gadar para vermem. Keranada çalışacak çok garı var. Vermem. Çok istiyon. Yarısını anca veririm. Onu da müşteri beğenirse. (Elif'i işaret ederek)Aha garşımda biri oturuyo. Onun gimi müşterisi olusa istediğin parayı veririm. Sen düşün soona ararsın.

  -Ne o gız? Ne derdin var? En çok senin müşterin var. Ötekiler gızlar gısganıyo seni. Paranı tıkır tıkır alıyon. Yetmiyo mu?

-Abla derdim para deyil. Ben dışarda ev dutmak istiyom. Gız çocuum büyüdü. Okula gedecek. Burda yanımda olmaz. Çocucaazımı yanıma alıp okutmak istiyom.

  Gülmeyle karışık kızdı kadın.

-Senin adın Elifidin de mi?

-Nüfusta Elif.

-Bak gızım. Senin dediğin bize uymaz. Bizim dünyamızda kimse kimseye güvenmez. Sen dışarda ev dutarsın, bütün müşterileri evine alırsın. Hepimiz biliyoz. Erkekler en çok senin odaya girer çıkar. Kızlar bıktı Pembegül 14 numarada demekten. Kapıya yazdıracam senin oda numaranı. Dışarda ev dutmana gayıl (razı) olmam.

  Elif yumuşak dille istediğini alamayacağını anlamıştı.

-Abla biliyon. Beni isteyen başka keraneler var. Sendeki senedimi ödeyip alacak çok. Ben başka yere gitmek istemiyom. Aşaa Nazilli keranesinde ölsem de olur. Emme velakin çocucazımı yanıma alıp okudacam ben.

-Gızım sen kafayı mı yedin? Ne güzel kızın olmuş. Selimiyede gız doğurmayan kadını döverler. Az büyüsün. Alırız yanımıza. Analı gızlı ne güzel çalışırsınız.

  Öfkesini içine saklayan Pembegül sinirle karışık güldü.

-Ölürüm de bu işi yaptırmam yavruma. Abla sana son sözüm. Dışarda ev dutacam. Gızımı yanıma alacam. Başka bi söz daha veriyim. Evime deel müşteri, erkek bile girmeyecek.

-Düşünecem... dedi kadın. Hadi git şimdi temizlen eyice. Bu gece ekstran var.

-Çok yoruldum. Yüze yakın adam çıktı böyün üstüme. Bu gece benden iş çıkmaz. Başka bi şey daha söyleyim. Dışarda ev dutarsam gece çalışmam. Emme söz veriyom ölene gadar yanında çalışırım. Müşterim olmasa bile aha buraların temizliğini yaparım.

-Hadi git git. İşim gücüm var benim.

   Kızıyla birlikte yaşama hayali Elif'i hayata bağlıyordu. Çalışmadığı zamanlar, geneleve en uzak çocuk parklarına gidiyordu. Büyüklerinin yanlarında oynayan çocukları seyretmek, Onu başka dünyalara götürüyordu. Artık görmediği eski kocasından, genelev sahibinin adamlarından, psikopat ya da iktidarsız müşterilerinden yediği dayaklar silinip gidiyordu kafasından. Dayak attıktan sonra özür dileyip ağlayanlar bile, erkeklere duyduğu nefreti azaltmıyordu. Yıllardır, zayıflıktan kemikleri ortaya çıkmış, tombul yağlı göbekli, ağzı leş gibi soğan ya da çürümüş dişlerden kokan erkek tenlerinden bıkmıştı. Artık çocuğu ile sarılıp yatmak istiyordu. En kötüsü, kızının biraz daha büyüyünce fahişelik yapmasıydı. Selimiye’deki çingene kızların çoğu, biraz büyüyünce önüne çıkan ilk seçenek fahişelikti. Üstelik, resmiyette Elif'in üzerine kayıtlı değildi.

  Bir hafta sonra, evini tutup kızını yanına aldı. Aşağı Nazilli'den Bozdoğan yönüne giden yola yakın bir yerde bir oda bir salon ev kiralamıştı. Bahçesinde dut ağacı ve asma olan küçük bir ev. Ağaca hemen bir salıncak kurdu. Biriketlerden örülü yüksek duvar, sokaktan evin bahçesinin görünmesini engelliyordu. Çocuğuna bakması için bir kadın tuttu. Yaptığı işi söylemese de kadın anladı, ancak hiç o konuda konuşmadı. Sabah erkenden evden çıkıp, yollarını uzatarak geneleve gidiyor, akşam gün batımına doğru dönüyordu. Başına bağladığı büyükçe bir yazma, ayağındaki şalvar, genelevdekiler tarafında alay edilmesine neden oluyordu.

  Yaptığı işi, ilkokulu bitirene kadar kızına söylemedi. Dersleri çok iyi olan kızı Hatice'nin, annesinin yaptığı işi öğrendikten sonra ilk yıl sınıfı zorlanarak geçti. İkinci yıl yeni durumu çaresizce kabullenip derslerini toparladı.

  Elif genelev patronuna söylediği sözü tutmuştu. Evine bir kere olsun erkek girmedi. Evdeki yardımcı kadının Sümerbank’ta çalışan kocası, bir kaç kere niyetlense de sert tepkiyle karşılaştı. Elif’in genelevde çalıştığını biliyordu.

-İstersen orda akşama gadar üstüme çık. Emme velakin, bi daha gapımdan içeri girmeye gakarsan, s.kini kestirip g.tüne soktururum...

  Karısının, işimden olursam senden boşanırım tavrı daha etkili oldu. Adam bir daha Elif'in evine yaklaşmaya cesaret edemedi.

  Hatice orta ikiden üçe oldukça iyi bir not ortalaması ile geçti. Okulların kapandığı ilk günün akşamında, Elif eve geldiğinde Hatice’yi kavranır bir halde buldu.

-Gara gızım noldu? Biri mi dövdü?

-Yok anne ne dövmesi? Bacak aramdan kan akıyor. Çok ağrım var.

  Acı bir gülümseme Pembegül’ün yüzünü kapladı.

-Gızım böyümüşde gancık olmuş.

-O ne anne.

  Tek tek anlattı kızına. Memelerinin, kalçasının neden irileştiğini. Artık ayda bir kere bu kanamanın ve sancıların olacağını. Kimi kadında kanama ve sancı az yada çok olurdu. Başka bir bilgi daha paylaştı. Artık erkekler hoşuna gitmeye başlayabilirdi.

-Gitmez. Hoşuma gitmez.. diye bağırdı Hatice.

Kızının erkeklere karşı tepkisini daha önce görmemişti.

-Öyle deme gara böcüüm. Erkekler böyüyünce gancıklara, gancıklarda erkeklere yanaşmak ister.

-İstemem ben. Sonra hep kötülük yapıyorlar.

-Hepiceezi kötü deyildir yavrım. Eyileri vardır. Kötüler bizim yanımızda daha çok. Gaderimizz böyle bizim.

  Vücudunun değişmesiyle, Hatice daha da güzelleşti. Sahip olduğu esmerlik, ince uzun boyu, kalçasına kadar inen saçları, gözünün beyazının kocaman olması göğüslerinin irileşmeye başlaması Elif'i mutlu etmesinin yanısıra kaygılandırıyordu. Kendilerini hiç bir zaman güvende hissetmiyordu. Bunun için bir dost edinme fikri gelip gidiyordu ara sıra. Sonra vazgeçiyordu. İçinde bulunduğu çevrede güvenilir insan yoktu. Kızımı satarlar, ırzına bile geçer bunlar... diye hemen vazgeçiyordu dost tutma fikrinden.

  Bir cumartesi Kuyucak pazarına gittiler. Öğleye doğru karınları acıkınca, pazar içindeki yaşlı Veli'nin köftesinin meşhur olduğunu öğrendiler. Köftecinin yanında çalışan ince uzun boylu esmer bir gence sipariş verdiler. İki de büyük açık ayran.

  Yemekten sonra canları karsambaç çekti. Madran dağında kışın havuzlara sıkıştırılan kar, yaz sıcağında naylon çuvallara doldurup her ilçenin pazarlarında satılırdı. Cam bardağa doldurulan kar üzerine vişne suyu dökülüp kaşıklanırdı.

-Yavaş ye gara böcüüm. Beynine vurur soğuğu.

-Tamam anne.

  Öyle dedi ancak, ağzında uzun süre kalan kar nedeniyle soğuğun etkisinin beynine gitmesine engel olamadı.

-Anne başım ağrımaya başladı.

-Dedim ya çok dutma aazında deyi. Geçer az soona.

  O sırada köftecide çalışan genç önlerinden geçiyordu. Elif eliyle gel işareti yapıp yanını gösterdi.

-Çalışıyom teyze.

-Az gel. Çalışırsın gene. Nerelisin sen?

-Milaslıyım. Fazla galmadık orda. Bozdoğan’da okudum ilkokulu. Bu sene ortayı bitirdim burda.

-Bizde Selimiyeliyik. Bizlerdenmisin?

  Sorunun çingene misin şeklinde olduğunu anladı genç.

-Yok teyze. Tahtacıyık biz.

-Bize benziyon da. Gasgara elin yüzün.

-Cingene benzerdi babam. Anam bize gızınca cingen dölü deyi bağırır.

  Söylediği kelimeden utandı genç.

-N’oldu? Öldü mü baban?

-Keşke ölseydi. Bi kadın yüzünden goyup gitti bizi. Barıştılarıdın. Benim aldığım gurbanlık goyunu satmasına garşı çıkttım. Beni dövmeye gakdı. Anamda govdu evden. Zaten benim okumamı istemiyodun.

-Eyi etmiş anan. Cehennemin gırına getsin öyleleri. Okuyacan mı?

-Parasız yatılıyı gazandım. İzmir’e gidecem.

-Aferin oğluma. Benim gızda okuyacak. Dersleri pek gözel.

  Hatice elini uzattı.

-Merhaba. Ben Hatice

 -Benim adım Metin... diye elini uzattı genç.

 -İşe gitmem gerek. Veli amcaya ayıp olacak.

-Tamam oğlum. Belki Haftaya da geliriz.

-Gelin tabi.

-Geliriz geliriz... dedi Hatice.

    Nazilli dolmuşuna bindiklerinde analı kızlı bir süre konuşmadılar. Ancak Elif'in gözleri Hatice'nin üzerindeydi. Bir süre sonra (neler oluyor) der gibi göz kırptı kızına.(Bi şey yok) dercesine dudak büküp omuz silkti Hatice.

Kızını omuzlarından tutup kucağına doğru çekti.

-Hadi hadi. Güttüğüm koyunun huyunu bilirim ben.

-Saçmalama anne.. deyip iyice sarıldı annesine. Sonra annesinin kulağına fısıldadı.

-O da babasız. İyi çocuk.




Bu haber 3388 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR-SANAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI