Açıklamada, “Hayvanların katledilmesine karşı, türcülüğe karşı, hayvan özgürlüğünü kategorize eden anlayışa karşı ve hayvanların özgürlüğü için verilen mücadele hayvanları özgürleştirdiği kadar mevcut düzen karşısında insanları da özgürleştirecektir,” ifadeleri kullanıldı.

Açıklama şöyle:

Bir süredir, sokak hayvanlarının toplanarak önce sahiplendirilmeye çalışılacağı, sahiplendirilmeyen sokak hayvanlarının ise ‘’uyutulma’’ diyerek katledileceklerinin kamuoyunda tartıştırıldığını dikkatle takip ediyoruz. Yasa teklifinin meclisten geçmesinin ülkemizde yoğun bir hayvan katliamına yol açacağı gerçeği ortadadır. Hepimizin çocukluğundan beri hayatı ve sokakları paylaştıkları hayvan dostlarımızı savunmak, özellikle bu dönemde tecrit ve itlaf politikalarına karşı yaşamın kendisini savunmaktır.

Bu konuda iktidarın mevcut söylemi en son olarak 3 yıl önce kendisinin revize ettiği 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda ve bağlı mevzuatında belirttiği hükümlerin bile oldukça gerisindedir.

İddia edildiği gibi sokak hayvanları popülasyonu bir problem teşkil ediyorsa bu sorunun çözümü yetkili tüm kurumların eş zamanlı olarak yürüteceği bir kısırlaştırma ve rehabilitasyon seferberliğidir.

Kısırlaştırma ile birlikte mutlaka uygulanması gerekli bir başka husus da evcil hayvanların üretim ve satışına yasak getirilmesi ve sahiplendiği hayvanı sokağa terk edenlere ağır idari yaptırımlar uygulanmasıdır. Özellikle bu kapsamda canlı hayvan satışı yapılan tüm mağaza ve pet shoplar kapatılmalıdır. Hayvan ticareti ile ilgili olarak sanal ortamda da çok sıkı bir denetim mekanizması vatandaşlarla işbirliği içinde kurulmalıdır.

Özellikle yerel yönetimler hayvan hakları konusunda farkındalık yaratıcı çalışmalar düzenlemeli ve bu süreçte popülist söylemlere kapılıp iktidarın maşası konumuna düşmemelidir.

Sürecin paydaşı olan tüm kurum ve organizasyonlarla birlikte uygulanacak bu yöntemlerle sokak hayvanlarının popülasyonlarındaki artışın önüne geçilebilecek ve varlığı iddia edilen sorun büyük ölçüde çözüme ulaşacaktır.

Sokak hayvanlarının maruz kaldığı şiddete, eziyete, tacize ve tecavüze artık neredeyse her gün tanık olmaktan bıktık. İnsanı hayvanlardan üstün sayan türcülüğün tam karşısındayız. Kuzuyu yiyip kediyi sahiplenen, balığı hapsedip köpeği özgürleştirmeyi diline dolayan, deve/boğa güreşine gidip 4 Ekim’lerde protokolde görünmeye çabalayan zihniyeti reddediyoruz.

Hayvanların katledilmesine karşı, türcülüğe karşı, hayvan özgürlüğünü kategorize eden anlayışa karşı ve hayvanların özgürlüğü için verilen mücadele hayvanları özgürleştirdiği kadar mevcut düzen karşısında insanları da özgürleştirecektir.

Milas Yurttaş İnisiyatifi olarak bizlerin ezme ve ezilme ilişkilerinde tarafımız nettir. Dün ne kadar Akbelen ormanlarında bir köylü, patron zulmüne karşı sendikalı bir işçi, suyunu savunan bir çiftçi idiysek bugün de en az o kadar mevcut düzenin katletmeye çalıştığı sokakta yaşayan bir canız!

Yaşasın türlerin kardeşliği!

MİLAS YURTTAŞ İNİSİYATİFİ