Bugun...



Sol Parti Milas İlçe Başkanı Hüseyin Yorulmaz’ın, Genel Kuruldaki Konuşması

Bu ülkenin ilerici devrimci geleneği, uzun dönemde kök salan ve cumhuriyet döneminde derinleşen, aydınlanma birikimi ile asla ve asla dinci, milliyetçi gericilik önünde boyun eğmemiştir, eğmeyecektir de. Bu zor zamanlarda, önemli siyasal görevler üstlenen SOL PARTİ, ülkenin ve sol hareketin çok kritik dönemlerinde aldığı politik karar ve tutumlarla siyasal İslamcı rejimin palazlanmasına engel olmaya çalışan güçler arasında yerini almış ve eylemliliğini sürdürmektedir.

facebook-paylas
Tarih: 05-06-2022 23:05

Sol Parti Milas İlçe Başkanı Hüseyin Yorulmaz’ın, Genel Kuruldaki Konuşması

HÜSEYİN YORULMAZ / SOL PARTİ MİLAS İLÇE BAŞKANI

Değerli Misafirler, değerli basın mensupları ve değerli Sol Partili yoldaşlar,

Partimizin, 2. Olağan Milas ilçe kongresine hoş geldiniz. Çok zor zamanlardan geçiyoruz. 12 Eylül faşist rejiminin açtığı yoldan yürüyen, emperyalist, kapitalist sistemle palazlanan, siyasal İslamcı tek adam rejimi, milliyetçi payandaya karşın ayakta durmakta zorlanmaktadır. Bu nedenle bütün devlet kurumlarını; medyadan toplumsal örgütlenmelere varıncaya değin her şeyi zapt-u rapt altına almaya çalışarak, varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Baskı ve zulüm gün be gün artmaktadır. Yargı bağımsızlığı askıya alınmış, toplum korku ve tehditle sindirilmeye çalışılmaktadır.

ÇOK ZOR GÜNLERDEN GEÇİYORUZ

Bütün bu yaptıklarına rağmen iktidarını koruyamayacağını gören faşist rejim, durumu değiştirebilmek için halka her türlü kötülüğü yapmaktan geri durmamaktadır. Bu ülkenin ilerici devrimci geleneği, uzun dönemde kök salan ve cumhuriyet döneminde derinleşen, aydınlanma birikimi ile asla ve asla dinci, milliyetçi gericilik önünde boyun eğmemiştir, eğmeyecektir de. Bu zor zamanlarda, önemli siyasal görevler üstlenen SOL PARTİ, ülkenin ve sol hareketin çok kritik dönemlerinde aldığı politik karar ve tutumlarla siyasal İslamcı rejimin palazlanmasına engel olmaya çalışan güçler arasında yerini almış ve eylemliliğini sürdürmektedir. En son yapılan yerel yönetim seçimlerinde AKP-MHP bloğunun geriletildiği ama yıkılamadığı bir gerçektir.

SOLUN TALEPLERİ YÜKSELTİLMELİ, ÖRGÜTLENİLMELİ

Egemen güçler tabiatıyla, kullanım ömrünü doldurmuş bu gerici iktidarın yerini alacak, ondan çok da farklı olmayan bir sağ iktidarın arayışı içindedirler. Oysa bugünkü gerici iktidara karşı toplumda çok güçlü bir sol birikim olduğu aşikârdır. Her ne kadar örgütsüz de olsa, toplumsal mücadelenin talepleri esas olarak, yüzünü sola dönmüş kesimler tarafından taşınmaktadır. Bu yüzden toplumsal talepler sağ bir programa, sağ bir ittifaka sığmayacaktır. İşte tam da bu nedenle solun talepleri yükseltilmeli ve örgütlenmelidir. Siyasal İslamcılığın ve ona eşlik eden neo-liberal kapitalizmin yarattığı tahribatı gidermek ve emekçi halk sınıflarının yararına bir düzen kurmak da, ancak ve ancak sol bir politikayla mümkündür.

SOL PARTİ’NİN ÇAĞRISI

SOL PARTİ, toplumun tüm kesimlerine yenilenme ve birleşik mücadele çağrısı yapmaktadır. İnanıyoruz ki, bu çağrı geniş bir yankı uyandıracak, insanın insanı ve doğayı sömürmediği, halkların özgürce yaşadığı, sömürünün son bulduğu sosyalist bir gelecek, bu ülkenin ufkunda görünecektir. Bu soyut bir çağrı değildir. Bu çağrı, somut talepler etrafında ilmek ilmek örülecek, yeni bir hayatı ve yeni bir toplumu kurma çağrısıdır. 20 yıldır ülkenin üzerine bir karabasan gibi çöken siyasal İslamcı rejim, bütün hatlarıyla çürümektedir. Bu çürümenin ülkenin bütün dokularına yayılmaması için çok acil harekete geçmek gerekmektedir.

Ülkemiz adına bir çıkış yolu yaratabilmek için, halka karşı her türlü kötülüğü yapmayı göze almış mevcut iktidar bloğunu yıkmaktan başka bir yol yoktur. Bu nedenle, aşağıda yer alan acil talepler için, aklı ve yüreği halktan yana olan herkesi mücadeleye çağırıyoruz. Bu çağrı, hayatın içinde yeniden can bulan acil talepleri elde ederek, sosyalist bir toplumu bugünden inşa edeceğimize olan inancın çağrısıdır.

NATO’DAN ÇIKILMALI

Bizler SOL PARTİ üyeleri olarak diyoruz ki; Emperyalizmle yapılmış bütün açık ve gizli antlaşmalar iptal edilmeli, NATO gibi emperyalist ittifaklardan çıkılmalı, başta İncirlik olmak üzere yabancı üsler kapatılmalıdır. Dış politikanın üzerinde yükseleceği zemin daha çok silahlanmak, daha çok militarizm değildir. Dünyada ve bölgemizde “ulusal güvenliği” korumanın en temel yolu halklar arası kardeşlik ve dayanışmayı güçlendirmek, emperyalist müdahalelere karşı evrensel bir barış ve dayanışma politikası geliştirmek olmalıdır. Yanı başımızda en yakıcı sorun olan Suriye’nin kaderi yine Suriyeliler tarafından tayin edilmelidir. Başta emperyalist ülkeler olmak üzere, bütün dış güçler ve Suriye’ye konuşlandırılan El Nusra, IŞİD gibi cihatçı güçler Suriye’den çıkarılmalıdır.

Türkiye’nin dış politikası, bölge barışı ve kardeşliği temelinde Sünni İslamcılığa dayandırılmadan yeniden kurgulanmalıdır. Savaşın yarattığı yıkım sonucunda ülkelerinden kaçmak zorunda bırakılan insanlar için, güvenli bir yaşam ve gelecek inşa edilmelidir. Bu artık sadece bir dış politika sorunu değil, Türkiye’nin içine, milyonlarca insanın dramı olarak da taşınan bir iç sorundur. Siyasal İslamcı rejim 20 yıllık iktidarı boyunca halkı birbirine düşüren bir kutuplaşma politikası izlemiş, kendi iktidarını desteklemeyen her kesimi, teröristlikle suçlayarak bir terör ve korku rejimi yaratmıştır.

DEMOKRASİ, YARGI BAĞIMSIZLIĞI SAĞLANMALI

Demokrasi, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar rafa kaldırılarak bir tek adam rejimi inşa edilmiştir. Parlamento ve toplumsal örgütlenmeler bütünüyle etkisizleştirilmiştir. Bu rejim, halka karşıdır ve derhal ortadan kaldırılmalıdır. Bu, halkın sorunlarına hiçbir çözüm üretmeyen eskinin parlamenter rejimine geri dönülerek yapılamaz. Kuvvetler ayrılığına dayanan, halkın söz, yetki ve karar süreçlerine dahil edildiği, yerel yönetimlerin ve yerinden yönetim anlayışının temel alındığı yeni bir düzen kurulmalıdır. 12 Eylül faşist anayasasının bütün hükümleri iptal edilmeli, siyasal partiler yasası ve seçim yasası başta olmak üzere tüm anti-demokratik yasalar kaldırılmalıdır.

İFADE VE ÖRGÜTLENEM ÖZGÜRLÜĞÜ GELİŞTİRİLMELİ

İfade ve örgütlenme özgürlüğünün her düzlemde geliştirilmesi ve gerçek bir demokrasi için tüm yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mevcut düzen, İslamcı kesimlerin devleti ele geçirmek için yarıştıkları, hem devleti hem toplumu dinselleştirdikleri ve bunun için kanlı ya da kansız darbelere başvurdukları bir düzendir. Yeni siyasal düzen, mutlaka ve mutlaka laiklik temeli üzerinde tarikatların ve dinsel cemaatlerin etkisizleştirildiği bir anlayışla kurulmalıdır. Bunun için tarikat ve cemaatlere sunulan tüm devlet desteğine son verilmeli, gerici örgütlenmelerin devlet içindeki kadroları dağıtılmalıdır. Dinin devlet işlerini ve toplumsal hayatı düzenlemeyeceği bir siyasal yapı kurulmalıdır.

FARKLI İNANÇ GRUPLARI, ÖZGÜRCE İNANÇLARINI YAŞAMALI

Başta Aleviler olmak üzere bütün farklı inanç odaklarının özgürce inançlarını yaşamaları sağlanmalıdır. Neo-liberalizmin sınırsız bir sömürüye dayanan ve başta işçi sınıfı olmak üzere bütün halk kesimlerini yoksulluğa ve sefalete sürükleyen politikaları tam anlamıyla iflas etmiş durumdadır. Emperyalist-kapitalist sistemin içine sürüklendiği kriz, Türkiye’de de neo-liberalizmin halk düşmanı politikalarını göz kırpmadan uygulayan AKP’nin neden olduğu derin bir ekonomik krize yol açtı. Özelleştirmelerle haraç mezat satılan kamu varlıkları, yap-işlet-devret politikalarıyla yağmalanan kamu kaynakları; işlerinden edilen, sendikasızlaştırılan işçiler ve bütün halk sınıfları yoksullaştırıldı.

Krize son vermek, bu yağmaya dur demekten geçiyor. Bütün bir ekonomi, rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçiş perspektifiyle ve kamu çıkarını gözeten bir anlayışla, baştan aşağı yenilenmelidir. Yerli-yabancı sermayeye peşkeş çekilen, halka ait tüm varlıklar yeniden kamulaştırılmalıdır. Bizler SOL PARTİ üyeleri olarak diyoruz ki; Mevcut düzende, ekonomik krizin yükü zamlarla yoksul kesimin sırtına yıkılmakta; halkın kaynakları savaşa, sermayeyi kurtarmaya harcanırken; yazlık kışlık Saray’lar için israf edilirken insanlarımız toplu intiharlara sürüklenmektedir.

GIDA MADDELERİ VERGİ DIŞI OLMALI

Krize karşı halkı savunacak acil tedbirler alınmalı; asgari ücret ve temel gıda maddeleri vergi dışı tutulmalı, emekçilerin örgütlenmesinin ve grev hakkının önündeki engeller kaldırılmalı, kıdem tazminatı gaspına son verilmeli, yurttaşlık geliri uygulamasıyla, en yoksul yurttaşların dahi asgari yaşam standartlarına ulaşması sağlanmalıdır. Eğitim ve sağlık gibi yaşamsal hizmetler kesinlikle parasız olmalıdır. İnsanları hastalandırmayan koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmeli, özel hastaneler halkın sağlığı için kamulaştırılmalıdır.

Aynı durum eğitim için de geçerlidir. Parasız eğitim olmazsa olmazdır. Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Eğitimin içeriği de bütünüyle ırkçı, cinsiyetçi ve dinsel öğelerden arındırılarak bilimsel ve laik bir temele oturtulmalıdır. Bilim değil kâr merkezi olan özel okullar ve vakıf üniversiteleri kamulaştırılmalı, üniversiteler YÖK gibi zincirlerden kurtarılarak, özgürce bilim üretilen odaklar haline dönüştürülmelidir. Ülkenin en önemli sorunu işsizliktir. Eğitimin paralı hale getirilmesi sonucunda, düşük nitelikli eğitim alan yoksul çocukları, diplomalı işsizler ordusuna katılmaktadır. Emekli maaşlarıyla iş bulamayan diplomalı çocuklarına bakmak zorunda kalan yaşlı insanların varlığı trajik bir sorundur. Devlet işsizlik ve diplomalı işsizler sorununa acil önlemler almak zorundadır. Batık şirketleri kurtarmak için hesapsızca harcanan kamu kaynakları, bu sorunun çözümünde kullanılmalıdır.

KADINLARIN CAN GÜVENLİKLERİ SAĞLANMALI

Bizler SOL PARTİ üyeleri olarak diyoruz ki; Şiddete maruz bırakılan, yaşamları çalınan kadınların can güvenliğinin sağlanması, erkek şiddetine son verecek önlemlerin alınması son derece acildir. İstanbul Sözleşmesine tekrar dahil olunmalı ve 6284 sayılı yasa hiçbir bahaneye yer bırakmayacak şekilde uygulanmalıdır. Kadınların her tür ezilme biçimi ve her düzeyde erkek egemenliği ortadan kaldırılmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak her türlü önlem alınmalıdır. Her türlü cinsel kimlik ve cinsel yönelim ayrımını ortadan kaldıracak, insanların özgürce ve korkusuzca yaşayabilecekleri bir toplumsal ortam yaratılmalıdır.

MADEN ARAMALARI ORMANLARI YOK EDİYOR

Kapitalizm, içinde yaşadığımız gezegeni bitmek bilmez bir kâr hırsıyla ölüme doğru sürüklüyor. Küresel ısınma, iklim krizi geleceğimizi bir kâbusa çeviriyor. Bu ülkemizde de farklı değil. Maden aramaları ormanları yok ediyor, ardı ardına çevre felaketleri yaşanıyor. HES’ler, JES’ler, termik ve nükleer santraller doğada geri dönülmez bir tahribat yaratıyor. Çevrenin kâr için talan edilmesine derhal son verilmelidir. Gezegeni yok olmaktan kurtaracak, kapitalizmin kâr hırsına ‘dur’ diyecek her türlü önlem alınmalıdır. Enerji üretim ve kullanım verimliliği ekolojik hassasiyetler çerçevesinde yeniden kurgulanmalıdır.

NEO-LİBERAL POLİTİKALAR; TARIMI VE HAYVANCILIĞI ÇÖKERTTİ

Siyasal İslamcı iktidar tarafından uygulanan neo-liberal politikalar ülkemizde tarım ve hayvancılığı tümüyle çökertti. Küresel gıda şirketlerinin hegemonyasına son verilmeli, yerel tohum ve gübre üreticilerine destek olunması devlet politikası olarak kabul edilmelidir. Halkın sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşabilmesi ve gıda egemenliğinin sağlanması için kooperatifçilik, küçük üreticilerin desteklenmesi, yerel tohumların korunması vb. önlemler acil olarak devreye sokulmalıdır. Bizler SOL PARTİ üyeleri olarak diyoruz ki; Kürt sorunu hem ülke hem de bölge açısından en acil sorunların başında geliyor. Kürt sorununun barışçıl bir temelde ve halkın nasıl yaşamak isterse öyle yaşamasını kabul eden bir yerinden demokrasi anlayışıyla çözülmesi gereklidir.

CEZAEVİNE ATILAN AYDINLAR, SERBEST BIRAKILMALI

Şiddet politikaları, halkları birbirine düşman etmenin yanı sıra çözümü de imkânsızlaştırmaktadır. Sorunun çözümünde silahlardan arınmış bir barışçıl siyasal süreç devreye sokulmalıdır. Hukuk ayaklar altına alınarak, işlerinden edilen, cezaevlerine atılan baskı ve zulüm gören aydınlar, politikacılar derhal serbest bırakılmalı ve özgürlüklerine kavuşturulmalıdır. Halkın iradesine karşı atanan kayyumlar görevlerinden alınmalı, seçilmiş belediye başkanları görevlerine iade edilmelidir. İğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıralım; evet bu ülkenin aydınları, emekçileri, kadınları, solcuları, sosyalistleri bu rejim karşısında boyun eğmediler. Ancak böyle bir rejimin kurulmasını da yaygınlaşmasını da engelleyemediler.

YÜREK, SOLDA ATAR

Bunun nedenleri üzerine konuşmak, tartışmak zorundayız. Bu sadece bizimle ilgili ve sadece bugüne dair bir mesele değildir. Ülkemiz, açgözlü çokuluslu mega şirketlerin ve onların uşaklarının elinde büyük bir felakete doğru sürüklenmektedir. Bu ülkenin üzerine çöken kâbustan kurtulmak için kendimizi yenilemek, daha büyük bir kararlılıkla ve cesaretle birlikte mücadele etmeliyiz. Ancak bu şekilde ülkemizi kaplayan başlayan karanlığın örtüsünü parçalayabiliriz. Ancak bu şekilde geleceğimizi tehdit eden örgütlü kötülüğe ‘dur’ diyebiliriz. Bu çağrımız, özgür ve demokratik bir ülke ve dünya özlemini yüreğinde taşıyan herkesedir. Bize katılın, SOL PARTİ’ ye katılın. Solun etkili gücünü birlikte yaratalım. Eşit, bağımsız, laik, özgür bir dünya özlemiyle, bu ülkeyi birlikte kuralım! Bizler SOL PARTİ üyeleri olarak diyoruz ki; Yürek Daima SOL’da Atar…

 




Bu haber 1103 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KONUK YAZAR Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI