Bugun...



Vahşi Madencilik Can Almaya Devam Ediyor

MUÇEP Datça Meclisi bugün yaptığı basın açıklamasında “İktidar ve şirketler el ele ekokırım ve insanlık suçu işliyor!” dedi.

facebook-paylas
Güncelleme: 14-02-2024 21:09:50 Tarih: 14-02-2024 21:05

Vahşi Madencilik Can Almaya Devam Ediyor

MEHMET ERDAL

İliç Çöpler Altın Madeninde yaşanılan kazada milyonlarca ton zehirli atık dağın göçüğü altında kalan işçilerin, Fırat Nehrine ve yer altı sularına karışan zehirli atığın sorumlularından hesap sormak için ülkenin pek çok yeri ile birlikte eş zamanlı olarak Datçalıları bugün saat 18.00'de Cumhuriyet Meydanı'nda toplanmaya çağıran MUÇEP Datça Meclisi'nden Zehra Karaman 200'e yakın ekoloji örgütünün hazırladığı ortak basın açıklamasını okudu. Bugün yapılan basın açıklamalarında olduğu gibi bundan sonra ülkenin başka yerlerinde yapılacak basın açıklamalarında da okunacak olan basın metninde şunlar dile getirildi:

Erzincan İliç Çöpler Altın Madeninde 13 Şubat günü meydana gelen, siyanürlü yığın liçi sahasındaki çökme sonucu oluşan göçük altında sadece işçiler değil siyasi iktidar da kalmıştır!

Ekoloji örgütleri, odalar, sendikalar, barolar olarak İliç’teki Anagold Madenciliğe ait Çöpler Kompleks Madeninin kapatılması için yıllardır siyasi iktidarı uyarıyoruz. Bilirkişiler, maden çalıştığı sürece bu felaketlerin kaçınılmaz olduğunu onlarca kez raporladı ama her seferinde iktidar rant işbirliği yaptığı Anagold’un ortakları olan Kanadalı SSR Mining ve yerli Çalık Holdingden yana tutum aldı. Üst üste yaşanılan siyanür sızıntıları ve kazalarına rağmen geçici kapatma ve göstermelik para cezaları dışında ciddi bir yaptırımda bulunulmadı.

Siyasi iktidar, ÇED olumlu kararları, kapasite artışının kabulü, milyonlarca dolar vergi indirimi ile SSR Mining ve ortağı yandaş şirket Çalık grubunun vahşi madenciliği sürdürmesine göz yumdu!

Anagold Türkiye’nin en büyük ikinci altın madeni olan Çöpler Kompleks Madeninde, Yukarı Fırat Su Havzası ve birinci derece fay hattı üzerinde bulunmasına rağmen, Avrupa’da yasaklanmış olan siyanür liçi uygulanmaktadır. Tonlarca siyanür, sülfürik asit ve çok sayıda zehirli kimyasal kullanılan madende, yüzlerce futbol sahası büyüklüğünde açık atık havuzu, yığın liç alanı, pasa dağları ile bölgede erken ölümlere ve hastalıklara neden oldu. Madenin etkileri yüzünden meydana gelen zehirlenmeler ve ölümlerde artış her seferinde örtbas edildi! Dönemin Erzincan Savcısı İlhan Cihaner’in iddianamesinden bildiğimiz üzere, şirket bölgede bulunan tüm bürokratları rüşvetle susturdu!

Madenin üç katı büyütülmesi için son kapasite artışı talebine ekoloji hareketlerinin itirazlarına rağmen “ÇED olumlu” kararı dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum tarafından verildi. İliç’teki katliama yol açan kararın sorumlusu Murat Kurum ise şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ile ödüllendirildi.

Açtığımız davalarla engellemeye çalıştığımız ve savrulan tüm tehditlere rağmen vazgeçmediğimiz mücadele ne yazık ki göçük altında kalan ve sayısını tam olarak bilmediğimiz canlarımızı kurtarmaya yetmedi. Zehirli kimyasallar içeren milyonlarca ton atığın çökmesi sonucu çalışan işçiler göçük altında kaldı. Kaç canın göçük altında olduğunu, ne kadar alanın zehirlendiğini bilmiyoruz. Siyanür ve toksik kimyasallarla koca bir Fırat havzası ve Fırat’ın ulaştığı tüm uluslararası sular tehdit altında. Ekokırıma yol açan facianın sonuçları, kamu yararı gözetmesi gereken kurum ve temsilcilerince ısrarla halktan gizleniyor.
Sabırlı Deresi üzerindeki menfezleri kapatarak Fırat Nehri’ne bu zehirli atığın kayması durdurulmuş olacak mıdır?
Yeraltı sularına karışması bu yolla engellenecek midir?
Bu süreçte, buharlaşarak havaya karışan hidrojen siyanür kitlesel ölümlere sebep olacak mıdır?
Şimdiye kadar yalan beyanlarla ÇED raporları hazırlatan şirket ya da bu raporlara rant ortaklığı sebebiyle göz yuman siyasi iktidar bu sorulara doğru yanıtları verecek midir?

Ekoloji hareketinin yanıtı açıktır:

Yaşanılan tartışmasız ekokırım olup, doğaya, tüm canlılara ve insanlığa karşı kasıtlı olarak işlenmiş bir suçtur. Çöpler Altın Madeni ve Anagold şirketi acilen kapatılmalıdır. Suça ortak olan tüm kamu görevlileri ve şirket yetkilileri hakkında soruşturma açılmalı ve yurtdışına çıkış yasağı getirilmelidir. Siyanür liçli madencilik yasaklanmalıdır. Göçüğün bulunduğu ekokırım alanı, bağımsız gözlemcilerin denetimine açılmalı, delillerin karartılmasının önüne geçilmeli, süreç kamuoyuna açık biçimde yürütülmelidir.

İnceleme heyetlerimizle suç mahallinde olacak ve bu süreci yakından takip ederek sorumlularının kanun önünde hesap vermelerini sağlayacağız. Ülke genelindeki eylemlerimizle bu suçu unutturmayacağız.”

Basın açıklaması bittikten sonra yarın (15 Şubat) saat 18.00'de Muğla merkez Sınırsızlık Meydanı'nda ekoloji örgütlerinin, sol, sosyalist örgütlenmelerin ve Muğlalıların katılımıyla bir basın açıklaması yapılacağı da ifade edildi.

 




Bu haber 1103 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER ÇEVRE Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI